3 Aralık 2022 Cumartesi

Kelebek - Papillion (Henri Charriere) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı: Kelebek (Papillion)

Kitabın Yazarı: Henri Charriere

Kitap Hakkında Bilgi:

İşlemediği bir cinayetten, müebbet kürek cezasına çarptırıldığı sıra, Henri Charrière'in özgürlük mücadelesinin bir ifadesi olarak doğdu Kelebek.
Çok genç yaşında tutkunu olduğu idealleri ve gelecek arzusu onu 'insanca bir felsefe' ve 'üstün bir uygarlık'la tanıştırdı: Modern sistemin kokuşmuş yolları yerine Kızılderililer'in, cüzzamlıların, okuma yazma bilmeyen yoksul balıkçıların gerçek uygarlığıyla .
Bir, iki, üç, dört, beş; bir, iki, üç, dört, beş.
Ardı ardına sıralanan bu rakamlar aslında bir hücrenin uzunluğu: Bir uçtan bir uca beş adım.
Tüm yaşamın göz önünden geçtiği beş adım. Hayallerle ve tutkularla atılan beş adım. Yargıçlara, mahkemeye ve insan kazanmak yerine kaybetmeye dayalı yargı sistemine atılan beş adım.
Modern olarak nitelenen ülkelere atılan beş adım. Tüm duyguları iğdiş eden her türlü korkuyu insanın içine salan beş adım. Özgürlüğe ve geleceğe atılan beş adım.
Kelebek bir özgürlük mücadelesi...

Kitabın Konusu:

Kitap, işlemediği bir suçtan dolayı ömür boyu hapis cezası alan bir adamın hapisten kaçış ve özgürlük mücadelesini anlatmaktadır.

Kitabın Fransız yazarı olan Henri Charriere suçlandığı bir cinayet nedeni ile tutuklanmış ve ömür boyu hapis cezası almıştır. Henri Charriere hapisten kaçmak için 13 yıl mücadele etmiştir. Sonunda kaçmayı başarmış ve bu vesile ile de yazarlık kariyerine başlamıştır. Yazar 13 yıllık kaçma mücadelesini Kelebek adlı kitabında anlatmıştır. Yani Kelebek kitabı yazarı Henri Charriere’nin 13 yıllık kaçış serüvenidir.

Kitabın Özeti:

Henri, Fransa’nın Ardeche şehrinde yaşamaktadır. Henri, katil olmakla suçlanmakta ve başından beri masum olduğunu iddia etmektedir. 26 Ekim 1931 yılında Paris’te işlenen cinayetin en büyük şüphelisi kendisidir. Suçluluğunu kanıtlayacak kesin deliller bulunmamaktadır. Henri'nin avukatına göre kesin beraat edecektir. Buna rağmen delillerin ona yönlendirilmesi sonucunda müebbet hapis cezasına çarptırılır. Henri böylece Fransız Guyanası’ında kürek mahkumu olur. Conciergerie cezaevinde hücreye atılan Kelebek içinde bulunduğu durumu kabullenmez ve ilk günden kaçma planları yapmaya başlar. Bu yüzden kendini özgürlüğe kanat çırpan Kelebek olarak adlandırır. Henri'nin kelebek dövmesinden dolayı kendisine Kelebek/Papillon denmektedir. 

Kelebek ve arkadaşı ilk olarak para karşılığında kendilerini hasta gibi gösterterek hastaneye giderler. Hastanede iken kaçmayı başarırlar. Bir tekne ile kaçmaya başlayan Kelebek ve arkadaşı bir adaya varırlar. Adaya kabul edilmezler ve iki hafta içinde ayrılmaları gerekmektedir. Adadan üç yeni kaçakla beraber yola çıkarlar. Bir kıyıda üç yabancıyı bırakan Kelebek ve arkadaşı kıyıdan ayrıldıktan kısa bir süre sonra polisler tarafından durdurulurlar. Tekrar yakalanıp Rio Hacha cezaevine atılırlar.

Rio Hacha cezaevinden tekrar plan yaparak kaçarlar. Kelebek, Kızılderili bir kabilede yaşamaya başlar. Bu kabilede iki eşi olur. Kabileyle birlikte uzun bir süre kalır. Bir süre sonra kabileden ayrılmak zorunda olduğunu söyler. Geri dönerek yapması gereken şeyler olduğunu söyler. Kelebek tekrar geri dönmek sözüyle kabileden üzülerek ayrılır. 

Kelebek kabileden ayrıldıktan kısa bir süre sonra yakalanır. Santa Marta cezaevine atılır. Bu cezaevinden de kaçmaya çalışır ama başaramaz. Santa Marta cezaevinden Baranquilla'daki bir cezaevine nakledilirler. Defalarca yılmadan kaçmaya çalışırlar. Bir türlü başaramaz ve Fransa'ya iade edilirler. Cezaevi koşulları daha zor olan ve daha önce kaçmayı başaran mahkumların atıldığı Royal adasına atılır. Kelebek farklı cezaevelerinde yatar herbirinden kaçmaya çalışır. Bir türlü başarılı olamaz.

Bir gün cezaevinde isyan çıkar. Bunu fırsat bilerek yine hapishaneden kaçar. Kelebek sonunda yeni Çinli arkadaşları hapisten kaçmıştır. Kaçış ardından uzun tekne yolculuğuyla İngiliz Güyanı'na varırlar. Buraya kabul edilir ve yeni kimliklere sahip olurlar. Bir süre burada kalıp para kazanırlar. Kelebek bir süre sonra buradan da ayrılmak ister. İngiliz Güyanı'ndan da ayrılan Kelebek ve arkadaşları Venezuella'ya varır. Kısa bir hapisten sonra bir yıl belirli bir köyden ayrılmama şartı koyulur. Beş yıl sonra tam vatandaşlık hakkı kazanır.

Kelebek sonunda kendine bir vatan bulmuştur ve özgürdür.

Veronika Ölmek İstiyor (Paulo COELHO) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı: Veronika Ölmek İstiyor

Kitabın Yazarı: Paulo COELHO

Kitap Hakkında Bilgi:

"Paulo Coelho'nun ustalığı, herkese seslenebilmesinden kaynaklanıyor. Sevecen, ama etkili bir öğretmen. Kitapları tüm dünyada 100 milyon satmış olan Coelho'nun şaşırtıcı çekiciliğinin nedeni de bu olsa gerek."

Veronika, her istediğine sahip görünen, renkli bir yaşam süren, yakışıklı erkeklerle gezip tozan genç bir kadın olmasına karşın, mutlu değildir. Yaşamında bir şeylerin eksikliğini hissetmektedir. Başarısız bir intihar girişiminin ardından, kendine geldiği zaman bir akıl hastanesindedir. Üstelik çok kısa bir ömrü kaldığını öğrenir. Zaten ölmek isteyen Veronika bu süreçte, başka dünyaların insanlarını tanırken kendisini de keşfetmeye başlar…

Paulo Coelho'nun ülkemize yakın bir coğrafyada, Bosna ve Slovenya'da geçen Veronika Ölmek İstiyor adlı romanı, var oluşumuzun her dakikasına yaşam ile ölüm arasında bir seçim olarak yaklaşıyor. Toplumun alışılmış kalıplarının dışına çıkan, farklı düşünceleri yüzünden önyargıları göğüslemek zorunda kalan insanları anlatıyor. (Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Konusu:

Kitap, hayatına son vermek isteyen genç bir kadının başarısız intihar girişiminden sonra akıl hastanesinde yeni kişilerle tanışırken hayata yeniden bağlanmasını konu edinmiştir.

Kitabın Özeti:

Veronika 24 yaşında genç ve güzel bir kadındır. New York'ta yaşayan zengin bir Sloven ailenin kızıdır. İyi bir öğrencilik hayatı geçirmiş ve mezun olduktan sonra iyi bir işte çalışmaya başlamıştır. Kendisi sağlıklı, ailesi tarafından sevilen ve gittiği yerlerde ilgi gören biridir. Etrafında kendisine hayranlık duyan kadınlı erkekli pek çok kişi olmasına rağmen kendisini yalnız hissetmektedir. 

Aslında istediği herşeye sahip olmasına rağmen hayatından memnun değildir. Soğuk bir kasım günü bunu kendisine de itiraf eder. Kalabalıkların içinde bile kendisini yalnız hisseden Veronika, bir akşam Slovenya'nın Ljubljana şehrindeki evinde intihar etmeye karar verir. Önce banyo yapar, dişlerini fırçalar, en güzel geceliğini giyer ve yatağına yatar. Dört kutu uyku ilacını ezip suya karıştırarak içecekken belki karar vermek için kendine biraz zaman tanımak amacıyla tek tek yutar. Ölümü beklerken okumak için yatağının baş ucuna koyduğu bir derginin ilk sayfasını okumaya başlar. Yazının ilk cümlesi "Slovenya nerededir?" dir. Veronika buna çok sinirlenmiştir. Bir kağıt ve bir kalem alarak intihar sebebinin dergideki yazının ilk cümlesi olduğunu not etmiştir. İntiharına ufak bir gizem katmak istemiştir belki de.

Uzun bir süre ölümü bekler fakat ölüm bir türlü gelememiştir. Zaman geçtikçe yavaş yavaş bilincini kaybetmeye başlar. Veronika gözlerini açtığında kendisini bir hastanede yatarken bulur. Yatağa bağlamış bir vaziyettedir. Ne olduğunu anlayamadan kendini tekrar kaybeder. Böylece uzun bir süre komada kalır. Uyandığında bu sefer kendisini bir akıl hastanede bulur. Vilette Akıl Hastalıkları Hastanesi'ne kaldırılmıştır. Hastane başhekimi Dr. İgor, Veronika'ya aldığı yüksek dozdaki uyku ilaçlarının kalbine büyük zarar verdiğini, en çok bir hafta içinde öleceğini söyler. Veronika son bir haftasını hastanede deliler arasında geçirmek zorunda kalmıştır.

Veronika kendisiyle aynı yatakhanede kalan Zedka adında bir kadınla tanışır. Başta Zedka'nın deli olduğunu düşünür. Zaman geçtikçe anlar ki Zedka ve buradaki diğer birçok insan kendini akıllı sayan pekçok insandan daha akıllıdır. 

Zedka, Veronika'ya kalan son haftasını burada değil, dışarıda dilediğince geçirmesini söyler. Dışarıya çıkabilmek için de kendilerine Kardeşlik Çemberi diyen bir grup insandan birinden yardım istemeye karar verirler. Hastaların bahçede zorunlu hava almaları sırasında Zedka, Veronika'ya Kardeşlik Çemberi'nin bir üyesi olan Mari'yi gösterir. Veronika düşünmeden kadının yanına gider ve onunla konuşmak ister. Fakat Mari ve yanındakiler Veronika ile dalga geçerler. Veronika oradan uzaklaşmak zorunda kalır.

Veronika'nın gururu kırılmıştır ama deli olduğu aklına gelir ve utanmak, aşağılanmak gibi şeyleri aklına getirmek zorunda olmadığını düşünür. Veronika artık delidir ve sonucunu düşünmeden ne isterse yapabilmelidir. Ayrıca ne de olsa bir haftadan az bir ömrü kalmıştır, kaybedecek hiçbir şeyi kalmamıştır sonuçta. Veronika bunları düşünerek bahçeye geri döner. Az önce kendisiyle dalga geçip gülen yaşlı adama sağlam bir tokat vurur. Bahçedeki herkes bu olaya donup kalmıştır.

Vilette Akıl Hastalıkları Hastanesi'nde yaşamının son günlerini Zedka ile beraber geçirmektedir. Veronika, içinde yavaş yavaş yaşama isteği duymaya başlar. Ancak hala kendini tutmaya çalışmaktadır. Bir gece gökyüzünde ayı yeni ay şeklinde gören Veronika buna çok keyiflenir. Çocukluğunda çalmayı çok sevdiği piyanonun başına geçer. Gecenin bu ilerleyen saatinde piyano çalmak çok hoş bir durum değildir belki ama istediği şeyleri yapmak için çok az vakti vardır artık. Piyano çalarken Eduardo adında kronik şizofreni hastası bir gencin kendisini izlediğini farkeder. Eduardo oldukça yakışıklı biridir. Aynı zamanda Veronika'ya karşı duyduğu derin ilgi ve sevgi gözlerinden okunmaktadır. Veronika yeniden yaşam isteğiyle dolduğunu hissetmektedir. O gece Eduardo'nun karşısında kendini kısıtlamadan mutluluğun doruklarına ulaşır. Eduardo ile aralarındaki her neyse çok kuvvetli bir hisdir. Birbirlerine çoktan aşık olmuşlardır.

Veronika'nın yaşamının son günü gelmiştir. Sabah uyandığında son gününü akıl hastanesinde geçirmek istemez. Dışarı çıkabilmek için Dr. İgor'dan izin ister. Dr. İgor, Veronika'ya izin vermez. Bunun üzerine Eduardo onu Vilette Akıl Hastalıkları Hastanesi'nden kaçırır. Beraber kentin en pahalı restoranında yemek yerler. Delice davranışlarından dolayı para ödemeden restorandan kovulurlar. Sonra da kentteki eski bir şatoya giden dik yokuşu tırmanmaya başlarlar. Yokuşu tırmanırken yorulurlar ve uykuları gelir. İkisi beraber toprağın üzerinde uyuya kalırlar.

Sabah olmuştur ve Veronika'nın ölmemiştir. İşin aslı Dr. İgor yeni keşfettiği vitriol zehrinin etkilerini Veronika üzerinde denediğinden Veronika'ya yalan söylemiştir. Bu yalan, başta Veronika ve Eduardo'ya, Mari'ye ve Zedka'ya yaşamlarını geri vermiştir. Veronika artık çlmek istememektedir, yaşamanın tadını çıkarmaktadır.

Zahir (Paulo Coelho) Kitabının Özeti, Konusu ve Tahlili


Kitabın Adı: Zahir

Kitabın Yazarı: Paulo Coelho

Kitap Hakkında Bilgi:

"Seni kendimden bile daha çok seviyorum." Eğer bunu söyleyebilirsem kendimle barış içinde yaşamayı sürdürebilirim, çünkü bu aşk beni rehin aldı.
Ünlü, başarılı, zengin bir yazarın savaş muhabirliği yapan karısı Esther bir gün ansızın ortadan kaybolur. Esther kaçırılmış mıdır, öldürülmüş müdür, yoksa kocasını mı terk etmiştir? Çok sevdiği karısını bulmak için yanıp tutuşan yazar, Esther'in en son birlikte görüldüğü Kazak genci Mikhail'le birlikte Fransa'dan İspanya'ya, Hırvatistan'dan Orta Asya steplerine uzanan bir yolculukta bulur kendini. Bu büyülü yolculuk giderek bir 'iç yolculuğa' dönüşecek, yazar yazgının gücü ve aşkın doğasını yeniden keşfedecek, yaşamına yeni değerler biçecektir... Günümüzün en çok okunan yazarlarından Paulo Coelho, daha önce yayınlanan Simyacı, On Bir Dakika, Veronika Ölmek İstiyor gibi romanlarından sonra Zâhir'de de, okurlarını bir ruh yolculuğuna çıkarıyor. Zâhir'i okuduğunuzda, kendinizi daha derinden tanıyacaksınız.

Zahir ilk olarak 2005 yılında yazıldığı dil olan Portekizce yerine İran'da Farsça olarak yayına çıkmıştır.

Kitabın Konusu:

Kitap; ünlü bir yazarın eşinin birden ortadan kaybolması üzerine Avrupa'dan başlayıp Ortaasya'ya uzanan yolculuğunda felsefi bir şekilde aşkı konu edinmiştir.

Kitabın Özeti:

"Zahir, Arapça’da görünen, mevcut, fark etmeden geçilemeyen anlamına gelir. Onlarla temasa geçtiğimizde, başka hiçbir şey düşünemeyecek duruma gelene kadar yavaş yavaş her düşüncemizi işgal eden biri ya da bir şeydir. Bu, ya kutsallık ya da delilik durumu olarak kabul edilebilir."

Kitapta dünyaca ünlü bir yazar olan ana karakterimizin adı geçmemektedir. Yazarın karısı Esther hiçbir açıklama yapmadan Paris’teki evlerinden kaybolmuştur. Yazar her yerde karsını aramaktadır. Kendisi dünya çapında çok ünlü, kitapları çok satan ve zengin bir yazardır. 

Yazarın karısı Esther ya kaçırılmış ya da evini terk etmiştir. Yazar karısının ortadan kaybolduğunu polise bildir ancak polis yazarı şüpheyle gözaltına alır. Yazarın metresi gelir ve bir mazeret beyan ederek serbest kalmasını sağlar.

Yazar karısını bulmaya ve gerçeği ortaya çıkarmak da kararlıdır. Karısıyla tanışmadan önceki hayatını, tanıştıktan sonra karısının kendisine olan inancını, desteğini başarılı bir yazar olmasındaki önemli rolünü düşünür. Bu arada evde karısı Esther’in başta pasaportu olmak üzere birçok eşyasının eksik olduğunu fark eder. Karısı Esther’in kendisini terk ettiğini ve ülke dışına çıktığını düşünür.

Yazar suçluluk duygusu ve yaşadığı kaybın etkisinden uzaklaştırmak için güzel ve genç bir oyuncu olan Marie ile yeni bir ilişkiye başlar. Esther kaybolmadan önce en son Mikhail adında Moğol görünümlü biri ile görülmüştür. Yazar karısı Esther’in birlikte olduğundan şüphelendiği yakın arkadaşlarından biri olan Mikhail ile karşılaşır. Mikhail'den kendisinin karşı çıkmasına rağmen Esther’in savaş muhabiri olarak çalıştığını öğrenir. Bu bilgi ile evlilikleri esnasında Esther’in gittikçe büyüyen mutsuzluğunu anlamaya başlar.

Mikhail, yerel bir restoranda haftalık olarak evsiz insanlarla hikayeler paylaşmak için hayırseverlik toplantılarına katılmaktadır. Yazar, Mikhail’i Esther’in yerini açıklaması ikna etmeye çalışır. Mikhail bu sırada epilepsi nöbeti geçirir. Bir süre sonra yazar Mikhail’i kendisine Esther’in yerini söylemesi için ikna eder. Fakat Mikhail yazara “Ses” in doğru zaman olmadığını söylediğini söyler.

Yazar ertesi gün bir kaza geçirir. Kazayı, karısı Esther ile karşılaşmak için doğru zamanın gelmediğinin bir işareti olarak görür. Esther’in kendisinden çok daha iyi biri olduğunu ve onu tekrar kazanmak için onun kadar iyi yönde değişmesi gerektiğini fark eder.

Yazar Mikhail ile daha fazla biraraya gelmeye başlar. Mikhail'den karısının ilişkilerinde hissettiği aşkı ve üzüntüyü öğrenir. Marie, yazarın hala karısını sevdiğini anladığında ondan ayrılır.

Yazar, Mikhail ile birlikte Kazakistan’a gider. Büyükbabası Esther’in manevi danışmanı olan Dos ile iletişime geçerler. Birlikte bozkırlara giderler. Esther’in halı yapmayı öğrendiği ve Fransızca öğrettiği köyü bulurlar. Dos, yazarın dkendisine yeni bir isim seçmesini sağlar. Ulysses’e atıfta bulunarak ‘hiç kimse’ adını seçer. Aşk kavramını yeniden keşfettikten sonra nihayet Esther ile karşılaşır.

Yazar Esther'i kendisini beklerken bulur. Esther, Dos’un sevgilisi olduğunu ve başka bir adamdan hamile kaldığını söyler. Yazarın kalbi kırılır ancak onu güvende kalması için ikna etmeye çalışır. Esther, kocasının ikna çabasına kulak asmaz ve gidebilmek için bir at ister. Esther bir kez daha yazardan ayrılır ve kendi zahirinin peşine düşer.

1 Aralık 2022 Perşembe

Eğitim, Teknoloji ve Tarım


Eğitim, Teknoloji ve Tarım

Dünya büyük bir hızla değişime uğruyor.

Bir taraftan büyük teknolojik gelişmeler ve dijital dönüşüm oluyor, diğer taraftan küresel ısınma, ekonomik sıkıntılar, pandemi ve savaşlar sonucunda gıda sıkıntısı, su sorunu, hayatta kalabilme çabası...

Yaşadığımız zaman her şeyi hesap etmemizi gerektiryor. Teknolojik gelişime önem verdiğimiz kadar yaşadığımız gezegeni yaşanabilir olarak gelecek nesillere bırakmak da çok önem arzetmekte.

Ülkemiz için sanayi şehirleri oluşturmak ne kadar önemli ise tarım şehirleri oluşturmak da bir o kadar önemlidir. 

Tarım şehirlerinin planlanmasında sanayi şehirlerinden bir eksiği bulunmamalı. Gençlerimizin göç etmeyi düşünmediği, severek yaşayacakları her imkan tarım şehirlerinde de bulunmalıdır. 

Tarım ve hayvancılık artık geleneksel üretim metodları yerine Tarım ve Hayvancılık Meslek Liseleri ve üniversiteler ile geniş kitlelere öğretilerek modern üretim yönetemlerine kavuşturulmalı. Yöresindeki toprak analizini yapmış, üretilebilir tarım ürünlerini bilen, modern üretim metodlarına vakıf, hayvancılığı bilinçli olarak yapabilen bireyler yetiştirmeli ve teşvik edilmeli.

Üretilen ürünlerin tüketim merkezlerine arzı konusunda kooperatifler kurulmalı ve aracılar ortadan kaldırılarak uygun fiyatlar ile tüketicilere ulaştırılmalı. 

Tarım şehirleri ile kırsaldan büyük şehirlere göç durdurulurken yerinde istihdan sağlanarak işsizlik azaltılabilir. Özellikle genç işsizliğin azaltılması ile gençlerimizin yurt dışına beyin göçü yapmaları da azalacaktır.

Artan gıda enflasyonuna karşı tarım ve hayvancılık üretimi artırılarak fiyat dengesi sağlanabilir.

Ülkemizde yapılan İHA, SİHA, TOGG ve benzeri başarılı büyük projeler ile gurur duyuyoruz. 
Artan turist sayısı ve turizm gelirleri çok önemli... 
En az bunlar kadar önemli olan bir başka şey ise ata tohumlarımıza sahip çıkmaktır. GDO'lu ürünlerden korunmuş genç nesiller yetiştirmek önceliğimiz olmalı. Yurt dışından ithal ettiğimiz tohumlardan yetiştirdiğimiz ürünler ile sağlıklı nesiller yetiştirmemiz düşünülemez.

Atatürk'ün askeri okullarda okutulmasını istediği Gregory Petrov'un Beyaz Zambaklar Ülkesi adlı kitapta bir ulusun eğitim ile nasıl gelişmiş bir ülke haline geldiği anlatılmaktadır. Kitapta Finlandiya için anlatılanlar gibi ülkemizde başta eğiticileri ile sağlıklı kalkınma için gereken hamleleri topyekün bir ve beraberlik içinde yapabilir. Tüketen değil üreten, isaraf eden değil tasarruf eden, çatışan değil barışan nesiller yetiştirmek başta aileler olmak üzere tüm eğitimcilerin ortak hedefi olmalıdır.

Özetle; 
Bilim ve teknoloji ne kadar önemli ise tarım ve hayvancılık da o kadar önemli. 
Fabrikalar nekadar önemli ise tarlalar da o kadar önemli. 
İHA ve SİHA üretmek ne kadar önemli ise GDO'suz ata tohumu üretmek de o kadar önemli...

29 Kasım 2022 Salı

TOGG'un Yıllık Üretim Hedefi Kaç Araç Olacak?


TOGG üretim hedefi 3 dakikada 1 araç: Hedef 1 milyon araç üretimi

TOGG’un Bursa Gemlik’te bulunan fabrikası her 3 dakikada 1 araç üretme kapasitesine sahip.

Bursa Gemlik’te 2030 sonuna kadar 1 milyon araba üretilmesi hedefleniyor.

Bursa Gemlik’te bulunan fabrika 1,2 milyon metrekare alan üzerine kurulmuştur. Son teknoloji donanımlı fabrika her 3 dakikada bir araç üretme kapasitesine sahiptir. 

Üretilen TOGG arabalardan kamuya 2035 yılına kadar 30 bin araç satılması planlanmaktadır.

Bursa Gemlik’teki fabrikada şu anda toplam 1400 kişinin çalışmaktadır. Togg’da üretim kapasitesi 175 bin adede ulaştığında istihdamın 4 bin 300 kişiye yükseltilecek.

26 Kasım 2022 Cumartesi

Türkiye’de Satılan Elektrikli Otomobillerin Ortalama Elektrik Tüketim Değerleri Ne Kadardır?


Türkiye’de Satılan Elektrikli Otomobillerin Ortalama Elektrik Tüketim Değerleri Ne Kadardır?

Türkiye’de satılan bir elektrikli araba hızlı şarj edildiği zaman ortalama kilometre maliyeti 58 kuruş ile 98 kuruş arasında değişmektedir.

Kış şartları, arabayı performanslı kullanım, bataryanın yeterince sıcak olmaması gibi nedenlerle tüketim maliyet daha da fazla olabilmektedir.

Türkiye'de hızlı şarj altyapısı henüz yeterince yaygınlaşmadığı için DC şarj soketlerinde fiyatlar oldukça yüksektir. İlerleyen zamanlarda daha fazla hızlı şarj ünitesinin hizmete girmesiyle DC şarj maliyetinin de belirgin şekilde azalması beklenmektedir.

Türkiye’de satılan elektrikli otomobillerin 100 kilometrede şehir içi ve şehir dışı karma elektrik tüketim değerleri ve evde şarj edilmesi durumunda kilometre maliyetlerine aşağıdaki gibidir. 

kWh maliyeti hesaplanırken ev elektriğinin Haziran 2022 elektrik tarifesi fiyatı olan 2,14 ₺ baz alınmıştır. 

Araç Modeli                Ort. Tüketim   KM Maliyet

Mercedes EQS                18,4 kWh            0,39 ₺
BMW iX                         19,8 kWh            0,42 ₺
Skywell ET5                   17,2 kWh            0,36 ₺
Renault ZOE                   17,2 kWh            0,36 ₺
Hyundai Kona Elektrik   14,7 kWh            0,31 ₺
Volvo XC40 Recharge     23,8 kWh           0,51 ₺
MG ZS EV                       18,6 kWh           0,39 ₺
XEV iEV7s                       15 kWh             0,32 ₺
BMW iX3                        18,5 kWh           0,39 ₺
Porsche Taycan                28,5 kWh           0,61 ₺
SERES 3                          15,8 kWh           0,33 ₺
Mercedes EQA                 17,5 kWh           0,37 ₺
Mercedes EQC                 20,8 kWh           0,44 ₺

Elektrikli Araçlarda Kullanılan Bataryaların Ömrü ve Değişim Süresi Ne Kadardır?


Elektrikli Araçlarda Kullanılan Bataryaların Ömrü Ne Kadardır?

Elektrikli araçlar sayesinde dünya artık daha verimli ve çevreci otomobiller dönemine geçiyor. Elektrik araçlarda hareketli parçası sayısı bir elin parmaklarını geçmez ve böylece daha dayanıklı olan elektrikli araçlarla otomotiv sektörü yeniden şekillenmektedir. Fakat elektrikli araçların zamanla batarya kapasitesinde kayıp oluşması büyük bir problem olarak görülmektedir. Kullanım şekline ve çeşitli etkenlere bağlı olarak bu otomobiller zaman içerisinde gideceği mesafe kaybına uğrarlar.

Batarya, elektrikli araçlarda oldukça pahalı bir parçadır.  Bunun için batarya ömrü elektrikli araç kullanıcıları için en önemli sorun olarak görülmektedir. 

Lityum iyon bataryalar zamanla enerji kapasitesini kaybedebilmektedir. Bu durum genelde rutin kullanım, şarj döngüleri neticesinde ortaya çıkmaktadır. Cox Automotive tarafından yayımlanan bir araştırmaya göre, elektrikli araba müşterilerinin yüzde elliye yakını araçların batarya ömrünün 100 bin kilometre civarında olduğunu düşünmektedir. Her ne kadar elektrikli araç bataryaları şarj kapasitesinin bir kısmını kaybedebilse de gelişen yeni teknolojiler ile bu süre 20 yıla kadar çıkabilmektedir.

Her geçen gün yeni bir elektrikli modelin piyasaya çıktığı elektrikli araç piyasasında garanti süresi ortalama 8 yıl olarak ortaya çıkmaktadır. Kia, elektrikli araç portföyü için 3 ila 10 yıl/150.000 km veya 100.000 mil batarya kapasitesi garantisi sunmaktadır. Tam rakamlar yaşadığınız ülkeye göre değişim gösterebilir. Garanti kapsamındaki yıl sayısı ve mesafe ülkeye göre değişir.

Günümüzde elektrikli araçlarda genellikle lityum iyon batarya kullanılmaktadır. Nikel bazlı bataryalara göre kapasitesi daha çok olan bu bataryalar elektrikli araçlara daha uzun menzil ve daha hızlı şarj sağlamaktadır.

Lityum iyon bataryanın 160 bin kilometreye kadar kapasitesini koruyabildiği yapılan çalışmalarda ortaya konulmuştur.

Elektrikli araçlara 8 yıl boyunca garanti verildiği düşünüldüğünde yılda 20 bin kilometreden fazla yol yapılmazsa, ihtiyaç halinde batarya garantiden değiştirilebilir. Buna rağmen eğer bir şekilde batarya değişimi gerekir ve garanti karşılamazsa ortaya yüksek bir maliyet çıkabilir.

Lityum iyon batarya fiyatları 2010 yılında 1.160 dolardan Aralık 2020'de yüzde 89 oranında azalmış ve 137 dolar/kWh'ye düşmüştür. 2030 yılına kadar da lityum iyon batarya fiyatlarının 73 dolar/kWh’a kadar düşmesi beklenmektedir. Bir elektrikli aracın batarya maliyeti 10.000 ile 20.000 dolar arasındaki rakamlara çıkabilmektedir.

Bazı elektrikli araçların batarya değişim ücretleri;

* Tesla Model S                  $13,000  -  $20,000
* Tesla Model Y                 $11,000  -  $16,000
* Ford Mustang Mach-E    $18,000  -  $24,000

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...