25 Kasım 2018 Pazar

Yaya Geçidine Durduğu İçin Dayak Yiyen Gençlerin Yardımına Koşan Cesur Adam


Dayak yiyen gençlerin yardımına koşan cesur adam

Rusya'da iki genç yaya geçidine hızla yaklaşan bir taksinin önünde duruyor.

Taksi içerisinde bulunan müşteri gençlere saldırmaya başlıyor. 

O an yoldan geçen bir vatandaş gençleri kurtararak gençlere saldıran kişiye dersini veriyor.

Çözüm Üreten Sorumluluk Duygusu - Mimar Sinan’dan 400 Yıl Sonrasına Mektup


Mimar Sinan’ın 400 yıl sonra camiden çıkan şişedeki notu.

Şehzadebaşı Cami’sinin mimarı Mimar Sinan’dır.  

1990’lı yıllarda restorasyonunu yapan firma yetkililerinden bir inşaat mühendisi, restorasyon sırasında yaşadıkları bir olayı şöyle anlatıyor:

"Cami bahçesini çevreleyen havale duvarında bulunan kapıların üzerindeki kemerleri oluşturan taşlarda yer yer çürümeler vardı. Restorasyon programında bu kemerlerin yenilenmesi de yer alıyordu. Biz inşaat fakültesinde teorik olarak kemerlerin nasıl inşaat edildiğini öğrenmiştik fakat taş kemer inşaası ile ilgili pratiğimiz yoktu. Kalıbı yaptık. Sökmeye kemerin kilit taşından başladık. Taşı yerinden çıkardığımızda hayretle iki taşın birleşme noktasında olan silindirik bir boşluğa yerleştirilmiş bir cam şişeye rastladık.

TAŞLARIN ÖMRÜ 400 SENE BU ŞİŞEYİ BULDUĞUNUZDA ÇÜRÜMÜŞ OLACAKLARDIR

Şişenin içinde dürülmüş beyaz bir kâğıt vardı. Şişeyi açıp kâğıda baktık. Osmanlıca bir şeyler yazıyordu. Hemen bir uzman bulup okuttuk. Bu bir mektup idi ve Mimar Sinan tarafından yazılmıştı. Şunları söylüyordu:

"Bu kemeri oluşturan taşların ömrü yaklaşık 400 senedir. Bu müddet zarfında bu taşlar çürümüş olacağından siz bu kemeri yenilemek isteyeceksiniz. Büyük bir ihtimalle yapı teknikleri de değişeceğinden bu kemeri nasıl yeniden inşaa edeceğinizi bilemeyeceksiniz. İşte bu mektubu ben size, bu kemeri nasıl inşa edeceğinizi anlatmak için yazıyorum." Koca Sinan mektubunda böyle başladıktan sonra o kemeri inşa ettikleri taşları Anadolu´nun neresinden getirttiklerini söyleyerek izahlarına devam ediyor ve ayrıntılı bir biçimde kemerin inşasını anlatıyordu.

Bu mektup bir inşanın, yaptığı işin kalıcı olması için gösterebileceği çabanın insanüstü bir örneğidir. Bu mektubun ihtişamı, modern çağın insanlarının bile zorlanacağı taşın ömrünü bilmesi, yapı tekniğinin değişeceğini bilmesi, 400 sene dayanacak kâğıt ve mürekkep kullanması gibi yüksek bilgi seviyesinden gelmektedir. Şüphesiz bu yüksek bilgiler de o koca mimarin erişilmez özelliklerindendir. Ancak erişilmesi gerçekten zor olan bu bilgilerden çok daha muhteşem olan 400 sene sonraya çözüm üreten sorumluluk duygusudur.".

17 Kasım 2018 Cumartesi

Oğlunu Üsküdar Marmaray Metro İstasyonunda Bekleyen Şehit Babası Malatya'lı Demans Hastası Amca - Erem Şentürk

Bekir Develi'nin programında gazeteci Erem Şentürk'ün anlattığı başından geçen muhteşem hikaye videosunu izlemek için yukarıdaki videoyu izleyiniz.

Tam metroya bineceğim, bir tane yaşlı amca makinenin önünde panik yapmış dolduramıyor kartı.

Arkasında birkaç tane genç birikmiş bağırıyor amcaya “hadi be n’apıyosun, flört mü ediyosun makineyle” ben bunu duyunca delirdim, n’apıyosunuz ya dedim, gittim amcaya yardım etmeye.

Canım amcam sen ne istiyorsun dedim, kartım yok dedi.

Ben ona sordum kart mı yükleyeceksin, kart mı alacaksın? Benim kartım yok dedi, çok basit dedim şöyle çözeceğiz seninle meseleyi. 10 lirayı koyduk makineye, doldurduk kartını, 4 lira para üstünü de aldık, dedim al istediğin yere git bununla. Ama yarın mutlaka İETT’ye başvuru yap senin yaşına bedava ulaşım dedim, sen niye kartla falan uğraşıyorsun?

Neyse ben de doldurdum kendi kartımı turnikenin önüne geldim, tam turnikeden geçeceğim aa baktım amca orada bekliyor hala, amca niye binmedin? Dedim…

Yavrum adres soracaktım bunlar bana bağırırlar diye korktum soramadım, seni bekledim dedi, olur mu öyle şey amcam dedim, nereye gidecektin sen diye sordum, Üsküdar’a dedi. Amca Kirazlı’dayız karşı kıtada o, sen buraya nasıl geldin çok uzak dedim. Kafasını eğdi, dur dedim anlattım ona: Buradan iki kat aşağı in, Yenikapı yönüne bin, Yenikapı’da in sarı çizgiyi takip et Marmaray’a bin oradan 2 durak sonra Üsküdar Marmaray’dasın dedim. Amca hiçbir şey anlamamış, Japon balığı gibi mahzun mahzun bakıyor bana, anlamamış durumu. 

Baktım anlayacak gibi de değil, amca gel gidiyoruz dedim, atladık metroya gidiyoruz Üsküdar’a doğru.

İlk durakta binmişiz, güzel güzel oturmuşuz muhabbet olsun diye amcaya nerelisin diye sordum.

Malatya dedi. Var mı kayısı bahçesi filan dedim, yavrum ben emekli ağır ceza hakimiyim dedi… Aboov dedim içinden, sen onca insana 30 sene, 40 sene, 100 sene, müebbet hapis cezası dağıt, sonra gel metroda kartı şaşır, gideceğin yeri şaşır, kaybol…
Sonra amca dedim Malatya’dan İstanbul’a neyle geldin, uçakla mı otobüsle mi?
Amca dedi ki hatırlamıyorum. Dedim amca valizlerin nerede? 3 yaşındaki çocuk gibi yüzüme baktı nerde dedi. Telefon nerede dedim, nerede? Dedi. O an anladım ki amca demans hastası.

Demans gerizekalı olmak değil, aklını yitirmek demek değil. Zekan yerinde, her şeyin normal; demans hastasını evlendirsen çocuğu olur, kıyafetin, yemeğin en güzelini seçer alır tek problemi var kişisel tarihini yitirmiş.

Peki kimlik yanında mı, yanında bastık amcayla Üsküdar’a gittik.

Amcanın aklında tek cümle var “Baba seni Üsküdar Marmaray’da bekliyorum”, aklında kalan tek şey bu. Amca oğlun seni kesin Üsküdar Marmaray’da bekliyor mu? Bekliyor. Kesin mi? Kesin. İndik Üsküdar’da oturduk bekliyoruz gelen giden yok, bekle Allah bekle kimse yok. O kadar bekledik ki sonunda Marmaray kepenkleri indirdi. Amcayla yakında bir yerde oturduk, amcadan kimliğini aldım, Ankara’da bir tanıdığı aradım dedim böyle böyle kimdir bu yakını vs. bir numara bulur musun? Sağ olsun yardımcı oldu bir telefon numarası geldi.

Harbiden Malatyalıymış amca, telefonu aradım bir kadıncağız açtı, dedim gece gece rahatsız ettim ama…

Ben daha lafa başlar başlamaz Üsküdar Marmaray’da mısınız dedi? Evet dedim, meğer biliyormuş kadın. Size eniştemin telefon numarasını vereyim onu arar mısınız dedi, tabii dedim aldım numarayı aradım enişteyi. Dedim gece vakti rahatsız ediyorum ama… Hemen Üsküdar Marmaray’da mısınız dedi evet dedim. Galiba bunu herkes biliyor, böyle bir şey var galiba İstanbul’da bir ben bilmiyorum diye düşündüm.
Derken neyse enişte geldi birazdan amcayı almaya.

Ben hemen başladım azarlamaya; demans hastası bu adam niye tek başına salıyorsunuz dışarı? Bu adamı dışarı salmakla 3 yaşında çocuğu salmak aynı şey! Ne biçim oğlu var ki bunun “baba gel seni Marmaray’da bekliyorum” diyor?
Enişte bana sarıldı ve “abi babanın oğlu polisti 3 yıl önce şehit oldu! Ve oğluyla son telefon görüşmesinde “baba seni Üsküdar Marmaray’da seni bekliyorum” Demişti, her şeyi unuttu onu unutmuyor, arada evden kaçıp buraya geliyor.

Dizlerimin bağı çözüldü. Kaldım öylece neyse onlar gitti kafamda cümleler uçuşuyor. İki şey düşündüm: Birincisi belki dedim amcanın oğlu gerçekten de oraya geliyor ama biz göremiyoruz.

İkincisi ve daha beterini söyleyeyim, demans hastalığı bizim de hastalığımız toplum olarak…

Tarih bilmediğimiz için aynı o amcanın metroda kaybolması gibi millet olarak sağa sola savrulup duruyor olabiliriz. Evet, en güzel kıyafetleri giyiyor, en güzel yemekleri yiyor, oyunlarda en yüksek puanları alabiliyoruz, ama bunlar bizim canlı olduğumuzun alametleri, hayatta olduğumuzun değil…

Erem Şentürk

15 Kasım 2018 Perşembe

Hacıwatt - Bursa Teknik Üniversitesi Mühendislik Bölümü Öğrencilerinin Ürettiği Elektrikli Araba


Hacıwatt elektrikli arabanın videosunu izleyebilirsiniz

Bursa Teknik Üniversitesi Mühendislik Bölümü öğrencileri Hacıwatt adında elektrikli otomobil üretti.


Bursa Teknik Üniversitesi Mühendislik Bölümü öğrencilerinin tasarladığı elektrikli otomobil Hacıwatt 120 kilometre hıza ulaşıp 90 kilometre gidebiliyor.

Makine mühendisi, elektrik elektronik mühendisi, mekatronik mühendisi, metalurji ve malzeme mühendisliğinden 13 öğrenci aylar süren çalışmalar sonunda aküsü hariç tüm parçalarını kendileri üreterek elektrikli otomobil yapmayı başardı. 

300 kilo ağırlığındaki otomobil 120 kilometre hıza ulaşıyor, 100 kilometrede 1 lira 30 kuruş yatık sarf ediyor. 

Aracın aküsü 2 saatte şarj olurken, bu şarjla 150 kilometre mesafe gidiyor.

13 Kasım 2018 Salı

Başkalarının Çözemediği Problemleri Çözebilmek, Çekici Nereye Vuracağını Bilmek



Bir fabrikada, büyük bir makine aniden durmuş. 

Makine durunca üretim de durmuş. 

Fabrikadaki tamirciler ve teknisyenler uğraşmış ancak makineyi bir türlü çalıştıramamışlar.

Sonunda, yaşlı bir tamirci bulmuşlar. 

Usta tamirci, makinenin etrafında dolaşarak, dikkatli bir şekilde kontrol etmiş. 

Sonra, çantasından bir çekiç çıkarmış, makineye yaklaşmış ve tespit ettiği bir yere çekici “tık” diye vurmuş. 

O da ne? Makine, başlamış çalışmaya…

Patron, üretimin başlamasından son derece memnun olmuş ve yaşlı ustaya sormuş;

– Borcumuz ne kadar?

– 1000 dolar.

– Ne? 10 dakikalık bir inceleme yaptın ve çekiçle makineye şöyle bir vurdun, o kadar. Bunun için mi 1000 dolar istiyorsun?

– Evet.

– Peki… O zaman bana ayrıntılı bir fatura düzenle. İstediğin 1000 doların ayrıntılarını görmek istiyorum.

Bunun üzerine yaşlı tamirci, faturayı düzenleyip, patrona uzatmış. 

Patron, faturayı almış ve dikkatle okumaya başlamış;

Çekiçle, makineye vurmanın bedeli: 1 dolar.

Çekici nereye vuracağını bilmenin bedeli: 999 dolar.

Toplam: 1000 dolar.

Başkalarının çözemediği problemleri çözebilmek her zaman değerlidir.

Başkalarının tamir edemediğini tamir eden kullandığı malzemeye göre değil, bilgisinin değerine göre ücret alır.

11 Kasım 2018 Pazar

Okullarda Kutlanan Belirli Gün ve Haftalar Çizelgesi, Tarihleri Nelerdir?



Belirli Gün ve Haftalar Çizelgesi


1- İlköğretim Haftası (Eylül ayının 3. haftası)

2- Öğrenciler Günü (İlköğretim Haftasının son günü)

3- Gaziler Günü (19 Eylül)

4- 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü (Ders yılının başladığı 2. hafta içerisinde anma programları uygulanır.)

5- Dünya Okul Sütü Günü (28 Eylül)

6- Mevlid-i Nebî Haftası (Diyanet İşleri Başkanlığınca belirlenecek haftada)

7- Hayvanları Koruma Günü (4 Ekim)

8- Ahilik Kültürü Haftası (8-12 Ekim)

9- Birleşmiş Milletler Günü (24 Ekim)

10- Cumhuriyet Bayramı (29 Ekim)

11- Kızılay Haftası (29 Ekim-4 Kasım)

12- Organ Bağışı ve Nakli Haftası (39 Kasım)

13- Lösemili Çocuklar Haftası (2-8 Kasım)

14- Atatürk Haftası (10-16 Kasım)

15- Dünya Diyabet Günü (14 Kasım)

16- Afet Eğitimi Hazırlık Günü (12 Kasım)

17- Dünya Felsefe Günü (20 Kasım)

18- Dünya Çocuk Hakları Günü (20 Kasım)

19- Ağız ve Diş Sağlığı Haftası (21-27 Kasım)

20- Öğretmenler Günü (24 Kasım)

21- Dünya Engelliler Günü (3 Aralık)

22- Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkının Verilişi (5 Aralık)

23- İnsan Hakları ve Demokrasi Haftası (10 Aralık gününü içine alan hafta)

24- Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası (12-18 Aralık)

25- Enerji Tasarrufu Haftası (Ocak ayının 2. haftası)

26- Vergi Haftası (Şubat ayının son haftası)

27- Sivil Savunma Günü (28 Şubat)

28- Yeşilay Haftası (1 Mart gününü içine alan hafta)

29- Girişimcilik Haftası (Mart ayının ilk haftası)

30- Dünya Kadınlar Günü (8 Mart)

31- Bilim ve Teknoloji Haftası (8-14 Mart)

32- İstiklâl Marşı'nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günü (12 Mart)

33- Tüketiciyi Koruma Haftası (15-21 Mart)

34- Şehitler Günü (18 Mart)

35- Yaşlılar Haftası (18-24 Mart)

36- Türk Dünyası ve Toplulukları Haftası (21 Mart Nevruz gününü içine alan hafta)

37- Orman Haftası (21-26 Mart)

38- Dünya Tiyatrolar Günü (27 Mart)

39- Kütüphaneler Haftası (Mart ayının son pazartesi gününü içine alan hafta)

40- Kanser Haftası (1-7 Nisan)

41- Dünya Otizm Farkındalık Günü (2 Nisan)

42- Kişisel Verileri Koruma Günü (7 Nisan)

43- Dünya Sağlık Günün/Dünya Sağlık Haftası (7-13 Nisan)

44- Turizm Haftası (15-22 Nisan)

45- Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı (23 Nisan)

46- Dünya Fikrî Mülkiyet Günü (26 Nisan)

47- Kût´ül Amâre Zaferi (29 Nisan)

48- Bilişim Haftası (Mayıs ayının ilk haftası)

49- Trafik ve İlkyardım Haftası (Mayıs ayının ilk haftası)

50- İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası (4-10 Mayıs)

51- Vakıflar Haftası (Mayıs ayının 2. haftası)

52- Anneler Günü (Mayıs ayının 2. pazarı)

53- Engelliler Haftası (10-16 Mayıs)

54- Müzeler Haftası (18-24 Mayıs)

55- Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı (19 Mayıs)

56- Etik Günü (25 Mayıs)

57- İstanbul´un Fethi (29 Mayıs)

58- Çevre Koruma Haftası (Haziran ayının 2. haftası)

59- Babalar Günü (Haziran ayının 3. pazarı)

60- Zafer Bayramı (30 Ağustos)

Mahallî Kurtuluş Günleri ve Atatürk Günleri ile Tarihî Günler (Gerçekleştiği tarihlerde)

Resmî Gazete: 01.09.2018/30522

7 Kasım 2018 Çarşamba

Mükemmelliyetçi Kişilerin Hastalığı Fibromiyalji Sendromu Belirtileri, Tedavi ve Kurtulma Yöntemleri


Son yıllarda adını sık duyduğumuz sorunlardan biri olan fibromiyalji de modernleşmeyle birlikte görülme hızı artan hastalıklardan biri.

Acıbadem Taksim Hastanesi Fizik Tedavi Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Ferda Özdemir, fibromiyaljinin hassas yapılı, mükemmeliyetçi, çok titiz kişilerin hastalığı olduğunu söylüyor...

Fibromiyalji sendromu, uyku bozukluğu, kaslarda yaygın ağrı ve hassasiyet, aşırı yorgunluk, halsizlik ve sabah tutukluğu ile kendini belli eden kronik yumuşak doku romatizmal ağrı sendromudur. 

Özellikle vücudun belli noktalarından aşırı hassasiyet ile kendini belli eder. 

Toplumun yüzde 3’ünde görülen fibromiyalji sendromu hastaların yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir. Romatizmal hastalıklar içerisinde en sık karşılaşılan ikinci hastalık olan Fibromiyalji kadınlarda erkeklere göre üç kat daha sık görülmektedir. Yapılan araştırmalar, ülkemizde yaklaşık 1,3 milyon fibromiyalji hastası olduğunu göstermektedir. 

Fibromiyalji belirtilerinin farklı hastalıklarla karşılaştırılma olasılığı ise çok yüksektir. Doğru teşhis konulamadığında fibromiyalji şikayetleri azalsa da bir süre sonra yeniden başlama riski çok fazladır. Fibromiyalji tedavi edilmediğinde yaşam kalitesinde düşüş ve işgücü kaybına neden olur.

Fibromiyalji belirtileri çok keskin olmamakla birlikte en önemli belirtisi vücudun belli yerlerinde görülen hassasiyettir. Bunu yanı sıra fibromiyalji özellikle ağrı ve sabahları zor uyanma ile kendini belli eder. Nefes almada zorlanma ve kulak çınlaması da en büyük fibromiyalji belirtilerindendir.

Fibromiyalji sendromu olan kişilerin
özel bir karakteri vardır. Kendilerinden beklentileri çok yüksektir, mükemmeliyetçidir, çok titizdir ve duygu durumları çok çabuk değişir. Bu kişilerin stresli zamanlarında ağrılarının artma ihtimali çok yüksektir.

Ekonomiyi, iş hayatını ve gündelik yaşamı olumsuz etkileyen ve “çağın hastalığı” olarak tanımlanan fibromiyalji dünya nüfusunun yüzde 3-6 sını etkileyecek kadar yaygın bir sorun. Ancak hastalık tek bir şikayetten ziyade, yaygın kas ağrıları, baş ağrısı, yorgunluk, bitkinlik, halsizlik, uyku düzensizlikleri, depresif ataklar ve bazen de spastik kolit denilen birçok problemin eşlik ettiği genel bir sendrom olarak tanımlanıyor.

Amerika'da yapılan istatistiklere göre, fibromiyalji iş gücü kaybına yol açtığı için, maliyeti en yüksek hastalıklar sıralamasında, kalp hastalıklarının ardından ikinci sırada bulunuyor. Acıbadem Taksim Hastanesi Fizik Tedavi Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Ferda Özdemir, sorunun giderek yaygınlaşmasına karşın, fibromiyalji teşhisinin konulması çok da kolay olmadığını hatırlatıyor. Her üç hastadan yalnızca biri doğru tanı alarak tedaviye başlıyor. Ancak birçok sistemi etkilemesi nedeniyle, tedavide de sabır, kararlılığın yanı sıra multidisipliner yaklaşımı da zorunlu kılıyor.

Titiz ve hassas yapılıysanız dikkat!

Fibromiyalji sendromunun neden geliştiği tam olarak bilinemiyor. Yapılan araştırmalarda; uyku bozukluğu, ağrı algılama bozukluğu, santral sinir sisteminde nörotransmitter denilen maddelerin dengesizliği, sinir sistemi ve hormonal sistem bozukluğu, kas ve kas işlevlerinin bozukluğu, sempatik sistemin aşırı çalışması gibi birçok sorunun etken olabileceği düşünülüyor. Ancak bu sendromu yaşayan kişilerin bazı ortak karakteristik özellikleri bulunuyor. Prof. Dr. Ferda Özdemir, “Hassas yapılı, her şeyden çabuk etkilenen, kendilerinden beklentileri yüksek olan, mükemmeliyetçi, çok titiz ve duygu durumları çok çabuk değişen kişilerin hastalığıdır. Bu kişilerin stresli zamanlarında ağrılarının artma ihtimali de çok yüksektir” diyor.

Fibromiyalji tedavisindeki yeni yaklaşımlar

Fizik Tedavi Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Ferda Özdemir, fibromiyaljiyi kontrol altına almak için tedavinin olmazsa olmazlarını anlatıyor...

1- Hem hasta hem de yakınlarının eğitimi

Kronik hastalıkların tümünde olduğu gibi fibromiyalji tedavisinin merkezinde de hastanın kendisi yer alıyor. Bu nedenle etkili sonuçlara ulaşabilmek için öncelikle hastanın ve yakınlarının bilgilendirilmesi ve eğitimi gerekiyor. Son yıllarda yurt dışında ve ülkemizde hasta ve çevresinin eğitimi amacıyla teorik ve egzersiz uygulamalarını kapsayan “Fibromiyalji Okulu” adıyla anılan eğitim programları tedavi başarısının daha da kalıcı sonuçlara ulaşmasına yardımcı oluyor.


2- Yeni geliştirilen ajanlarla etkin ilaç tedavisi

Fibromiyalji sendromunda ilaç tedavisinde; genellikle kas gevşeticiler, ağrı kesiciler, antidepresanlar, uyku düzenleyici ilaçlar, mineral ve antioksidan vitaminler uygulanıyor. Prof. Dr. Ferda Özdemir, son yıllarda gabapentin türevlerinin yer aldığı ilaçlardan da etkin sonuçlar alınabildiğini hatırlatıyor. Ayrıca birçok ilacın fibromiyalji tedavisinde denendiği bazılarının başarılı olduğu biliniyor.

3- Fizik tedavi uygulamaları

Hastalığın tedavisinde fizik tedavi uygulamalarının önemli bir yeri bulunuyor. Sıcak paketler, derin ısıtıcılar ve ağrı kesici özelliği olan elektriksel akımlar ile olumlu sonuçlar alınabiliyor. Prof. Dr. Ferda Özdemir, bunun yanı sıra fizik tedavinin rutin uygulamaları arasına henüz girmemiş manyetik alan ve kriyoterapi gibi yöntemlerin de fibromiyalji sendromunda oldukça etkin sonuçlar verdiğini hatırlatıyor.

4- Doğru ve düzenli egzersiz


Egzersiz, hem tedavinin, hem de korunmanın olmazsa olmaz unsurlarından biri olarak gösteriliyor. Egzersiz yapılmadığı takdirde hastalar diğer tedavilerden sınırlı yarar görüyor. Gevşeme ve germe egzersizleri, eklem hareket açıklığı egzersizleri, pilates, yürüyüş, yüzme ve bisiklete binme tercih edilebilecek alternatifler arasında yer alıyor. Egzersiz programlarının hastaya göre ayarlanması da son derece önem taşıyor. Ayrıca, etkili sonuçlar alınabilmesi için haftada üç kez uygulamak gerekiyor.

5- Suyun iyileştirici gücü
Fibromiyalji sendromunda kaplıca tedavisi, gerek ortamın değiştirilmesi gerekse suyun sıcaklık, mineral içeriği ve radyoaktivite gibi özellikleri sayesinde olumlu yarar sağlıyor. Suyla yapılan girdap banyoları, tazyikli duşlar bu katkıyı daha da kuvvetlendiriyor. Kaplıcalardan olumlu etki alınması için 21 seans sürdürülmesi öneriliyor.

6- Güneşsiz olmaz!

Gerek sunduğu sıcaklık, gerekse ultraviyole etkisi ile güneşlenme birçok hastada uzun süren rahatlama sağlıyor. Bu nedenle hastaların ağrılarında, güneşlenme ve yüzme fırsatını buldukları yaz aylarında kış aylarına göre önemli düzelmeler görülüyor. Sadece yaz aylarında değil, kış güneşi fırsatlarını da değerlendirmek önem taşıyor.

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...