30 Haziran 2019 Pazar

Afrikalı Leo (Amin Maalouf) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Afrikalı Leo

Kitabın Yazarı : Amin Maalouf

Kitap Hakkında Bilgi :

Amin Maalouf, bu ilk romanı Afrikalı Leo kitabını 1488’den 1527 yılları arasındaki bir anı defteri şeklinde yazmıştır. Kitabın ana kahramanı Hasan’dır. Bir berberin sünnet ettiği, bir Papanın vaftiz ettiği" Hasan ibn Muhammed el-Vezzan ez-Zeyyati alias/namı diğer Giovanni Leone de Medici'nin, Leo Africanus yani Afrikalı Leo'nun özyaşam öyküsü.

Kitapta Hasan kendisini şu şekilde tanıtır. “Ben Hasan, tartıcıbaşı Muhammed'in oğlu, Giovanni Leone de Medici; bir berberin sünnet ettiği, bir papazın vaftiz ettiği ben. Şimdi Afrikalı diye anılıyorum ama Afrikalı değilim. Avrupalı da Arabistanlı da değilim. Bana Granadalı, Faslı, Zeyyatlı da derler ama ben hiçbir ülkeden, kentten ya da boydan değilim. Yolların oğluyum ben, ülkem kervan, yaşamımsa yolculukların en beklenmedik olanıyım."

Kitabın Özeti :

Granada

Hasan, 1489’da Granada’da doğdu. Endülüs Emevilerinden babası Muhammed, annesi Selma ile evlidir. Babasının ayrıca Verda adında Hristiyan bir karısı daha vardır. Babası bu iki kadından bir erkek çocuk beklemektadir. Bu sırada Hasan annesi Selma’dan dünyaya gelen ailenin ilk erkek çocuğu olmuştur.

O günlerde Granada, sürekli olarak Kastilyalıların saldırısına uğramaktadır. Granada‘daki Müslümanlar savaşı kaybetmişlerdir. Kastilyalılar ya herkes Hristiyan olacak ya da Müslüman kalmak isteyen herkes buradan göçe edecektir şartını koymuşlardır.

Bu yüzden Hristiyan olmayı kabul etmek istemeyen Hasan’ın babası ve Müslüman annesi Fas'a göç etmek zorunda kalır.

Fas

Hasan ve ailesi ellerinde kalan servetlerini de alarak Fas’a gelirler. Hasan geldikleri Fas’ı çok sevmiştir. Fas’taki Arap Merini Devleti onlara iyi davranmış ve yer vermiştir. Hasan’ın babası Muhammet, Hasan’ın büyüyüp bir hafız olmasını istemektedir. Kitabın Fas bölümünde Hasan en iyi arkadaşı Gelincik ile mutlu günler geçirmiştir. Hasan ilerleyen günlerde büyümüş ve tüccar olmuştur. Fas Sultanı’na önemli hizmetlerde bulunmuş ve ilk aşkı ile de evlenmiştir.

Endülüs’te kalan Yahudi ve Müslümanların zorla vaftiz edilmektedir. Endülüs’te kalanlar görünüşte Hıristiyan oldukları ileri sürülerek öldürülmektedir. Fas’taki Endülüslüler bu olaylardan dolayı büyük üzüntü yaşamaktadırlar. Kastiyalıların yakında Fas’a da gelecekleri korkusu ile günleri endişe ile geçmektdir.

Hasan, Zervali adındaki zalim kişi ile Gelincik ve Meryem’in arasında geçen olaylar yüzünden Fas’tan ayrılır.

Kahire

Hasan Kahire’ye geldiğinde veba salgını vardır. Hastalıktan kurtulanlar kentten göç etmektedir. Hasan, şans eseri tanıştığı bir Kahirelinin evine yerleşmiştir. Veba tehlikesi geçene kadar Kahire’den ayrılan ev sahibinin evine sahip çıkmıştır.

Fakat Mısır’daki Memluk devleti Osmanlılara yenilmiştir. 1517 yılında Ridaniye savaşını kazanan Yavuz Sultan Selim komutasındaki Osmanlı Ordusu “ed- Devletü’t Türkiyye” , Türk ve Çerkez kölemenlerin kurduğu Memlûk Devleti ordusunu yenerek Kahire’ye girmiştir. Yavuz Sultan Selim’in Kahire’ye girişi romanda önemli bir yer tutar. Romanda Yavuz Sultan Selim, gaddar ve zalim bir hükümdar olarak gösterilir.

Osmanlıdan vatanı geri alabilmek için uğraşan yenik Memluk Sultanı Tumanbay ve diğer Mısırlıların verdiği mücadele sonrasında Hasan, Roma’ya kaçırılır.

Roma

Roma’ya götürülen Hasan, Papaya armağan olarak sunulur. Hasan Vatikan da bir öğretmen olmuş ve herkes ona Afrikalı Leo demeye başlamıştır. Hasan orada vaftiz edilmiş hatta Papa onu evlat edinmiştir. Vaftiz olunca adı da Giovanni Leonne de la Medicci olur. Ama Fas’tan yani Mağrip’ten gelmiş olması nedeni ile ona daha çok Afrikalı Leo denilmektedir.

Bu bölümde Papalığın başından geçenler, Fransa, Macar Kralı ve Sultan Süleyman arasındaki ilişkiler, savaşlar ve anektodlar, Leo’nun Maddelena’yla yaşadığı aşk, çevirmenlik yaparak yaşadığı anılar, Martin Luther King’in Papalığa baş kaldırışı bu bölümün önemli detaylar olarak anlatılmaktadır.

Kitap sonunda şu cümleler ile biter.

“Sen Roma’da Afrika’lı Leo’nun oğluydun, Afrika’da Rumi’nin oğlu olacaksın. Nereye gidersen git birileri sana derinin rengini ve dualarını soracak.”

Alexa Verilerine Göre Türkiyenin İlk 500 İnternet Sitesi ve İnternet Sitenizin Dünya ve Türkiyedeki Sıralaması


Alexa.com, Amerika merkezli olarak Amazon.com tarafından 1996 yılında kurulmuştur.

Alexa.com belirli kriterlere göre web sitelerini analiz ederek dünya ve ülke bazlı sıralama belirler. Web sitelerinin trafiklerini ölçerek; analiz sunan bir internet sitesidir.

Alexa internetteki tüm siteleri belli kriterlere göre değerlendirmekte ve onları bir sıraya koyayarak hizmet vermektedir.

Alexa sitenizin hem ülkenizdeki hem de dünyadaki sıralamasını size sunar.

Türkiye'nin veya dünyadaki herhangi bir ülkenin ilk 500 internet sitesi Alexa internet sitesinde öğrenilebilir.

Türkiyenin ilk 500 internet sitesi listesini görmek için tıklayınız...
Türkiye ve Dünyadaki sırasını merak ettiğiniz kendinize veya başka birine ait bir internet sitesini hiçbir zorluk çekmeden ve kayıt gerektirmeden aşağıdaki linke tıklayarak öğrenebilirsiniz. Arama kısmına istediğiniz internet sitesini yazarak sıralamasını görebilirsiniz.

İnternet Sitesinin Alexa sıralama bilgisi için buraya tıklayınız....

Yukarıdaki linke tıkladığınızda sıralamasını merak ettiğiniz internet sitesinin dünya ve Türkiye sıralamasını görebilirsiniz.
Bir İnternet Sitesinin Alexa Sıralaması Nasıl Yükseltilir :

1- Daima yeni yazılar yazıp Google da güncel kalın
2- Alexa ile ilgili yazılar yazın
3- Alexa'ya link verin
4- Sosyal medyada boş kaldıkça eski yazılarınız tekrar paylaşın
5- Webmaster sitelerinde linklerinizi paylaşın
6- Yazılarda link çıkışı ve iç link bulundurun
7- Alexa ya kayıt olun
8- Kendi linkinizi kaliteli sitelerle paylaşın yada paylaştırın
9- Alexa widgetini kullanın
10- Alexa kodunu sitenizde bulundurun.

29 Haziran 2019 Cumartesi

Yüzüncü Ad / Baldassare'nin Yolculuğu (Amin Maalouf) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Yüzüncü Ad / Baldassare'nin Yolculuğu

Kitabın Yazarı : Amin Maalouf

Kitap Hakkında Bilgi :

Doğu'daki son Cenevizlilerden, antika tüccarı Baldassare Embriaco, 1665 yılı sonlarında, soyunun yüzyıllardır yaşadığı Lübnan'dan yollara düşer. Ertesi yıl, İncil'e göre "Canavar'ın Yılı"dır. Kimilerine göre düpedüz Mahşer: Kan, ateş, yıkım ve her şeyin sonu.

Zamanın sonu! Dünyayı ve Baldassare'yi kurtarabilecek tek şeyse, Yüzüncü Ad'dır. Kimselerin görmediği bir yazma Allah'ın, Kuran'da anılan doksan dokuz adının, sıradan ölümlülere bildirilmemiş olan yüzüncüsü. Tanrı'nın gizli ve yüce adı. Korku, şaşkınlık, düş kırıklığı, umut ve aldanma, menzil taşlarıdır bu uzun yolun. Bir de en beklenmedik anda yolcunun karşısına dikiliveren aşk.

Kitabın Özeti :

Herşey 1648 yılında Evdokim adlı bir Rus'un ta Moskova'dan kalkıp Libya'nın Cübeyl ilinde eski bir antika dükkanı ve kitapçısı olan Baldessera Embriaco'ya "Yüzüncü Ad" adlı kitabı sormasıyla başlar.

Rus'u Cübeyl'e getiren kendi ülkesinde yayınlanan "Gerçek ve Ortodoks Dininin Tek Kitabı" adlı kitaptır. Bu kitaba göre 1666 yılında dünyanın sonu gelecektir. Bu sonu engelleyecek tek şey ise Allah'ın yüzüncü adının yazıldığı idddia edilen Yüzüncü Ad adlı kitaptır. Ama Rus aradığını bulamaz, fakat garip bir şekilde ilerleyen yıllarda bir çok kişi Embrioca'nın dükkanına gelerek Yüzüncü Ad'ı sorar ve sonunda 1665 yılına gelinir.

Artık canavarın yılına bir yıl kalmıştır ve dünyanın sonunu geldiğine dair söylentiler dilden dile dolaşmaktadır. Bazıları bunu saçma bulurlar ama bazıları iyiden iyiye kendini kaptırmıştır ve korku içindedir.

Bir gün 7-8 yıl önce Cübeyl'e yerleşmiş olan ve birşeylerden kaçmış olduğu belli olan İdris adlı bir Müslüman Embrioca'ya gelerek eski ve değeri olmayan bir kitabı satmasını ister. Embriaco adama acır ve kitabı sattığını söyleyerek ona kitabın değerinin üstünde para verir adam buna karşılık olarak Embriaco'ya bir kitap verir. Bu kitap Yüzüncü Ad'ın ta kendisidir.

Embriaco şaşkınlık içine düşer hemen okumak için dükkanına gider ama ne yazık ki tam kitabı okurken Fransa saray görevlisi olan Marmontel adlı bir soylu kitabı görür ve satın almak ister. Embriaco bu pek değerli kitabı satmak istemese de adam Fransa'yı temsil ettiği için ona hayır diyemez ve kitabı satar.

Ertesi gün İdris'in öldüğü haberi kalır ve Yüzüncü Ad ile ilgili sorular cevapsız kalır. Embriaco, kendisini dünyanın sonunun geldiğine iyice kaptırmış olan büyük yeğeninin etkisiyle ve biraz da kendisi pişmanlıktan dolayı küçük ve büyük yeğeniyle birlikte Marmontel'in peşine, İstanbul'a, gelirler.

İstanbul'a giderken dünyanın sonuyla ilgili ilginç olaylarla karşılaşırlar. Ama bunlardan farklı ve daha da ilginç olanı ise Marta'dır. Marta, Embriaco'nun zamanında evlenmek isteyip de evlenemediği kadındır. Marta bir korsanla evlenmeyi istemiştir. Fakat şimdi Marta kocasını yıllardır bulamamaktadır ve artık öldüğüne dair bir belgeyi almak için İstanbul'a gitmektedir. Zamanla Embriaco ile Marta arasında bir aşk alevlenmeye başlar. Marta'nın eski kocasının öldüğüne dair belgeyi alıp evlenme kararı alırlar.

Embriaco İstanbul'a geldiğinde Marmontel'in gemisinin İzmir civarlarında korsanlar tarafından yağmalanıp batırıldığını öğrenir. Kitaptan ümidini keser bu arada Marta da ölüm belgesini alamaz ve şansını kocasının son görüldüğü yer olan Sakız Adası'nda denemek ister.

Embriaco, Marta ve iki yeğeni İzmir'e giderler. İzmir'de kaderin bir cilvesi olarak, Embriaco İzmir'de tanıştığı bir arkadaşının evinde Marmontel'e kitabı satarken bir jest olarak verdiği yontucuğu bulur. Arkadaşına bunu nerden bulduğunu sorar. Arkadaşı onu bir İngiliz arkadaşından aldığını ve arkadaşının da sabah İngiltere'ye aceleyle yola çıktığını söyler.

Artık çok geçtir. İngiltere'ye gitmeye hiç niyetli değildir. O an için Yüzüncü Ad macerası kapanır. Artık tek yapmak istediği Marta'nın kocasının öldüğüne dair bir kanıt bulmaktır. Bu kanıtı bulmak için Sakız Adası'na Marta ile beraber giderler ama işler hiç umulduğu gibi gitmez. Marta'nın kocası yaşıyordur. Bunun üzerine Marta kocasının evine ayrıldıklarını onaylatmak için tek başına gider. Kocasının artık yeni bir karısı vardır. Marta bir gün boyunca gelmez.

Embriaco iki yeniçeriyle birlikte Marta'nın kocasının evine gider. Marta'ya bir şeyler olmuştur. Tüm yalvarmalara rağmen geri dönmez. Bunun üzerine iki yeniçeri yalan beyanda bulunmaktan Embriaco'yu tutuklarlar. Bir gemiye gözleri elleri bağlı olarak Cenova'ya sakız kaçakçılığı yapan bir gemiye koyarlar.

Cenova, bir Cenevizli olan Embriaco'nun atalarının çok eski yıllarda yaşadığı ve şehrin en zengini ve en ihtişamlı sülalesi olduğu şehirdir. Geminin kaptanına kendisini tanıtır. Kaptan onu saygıyla karşılar. Embriaco'yu Cenova'ya geldiklerinde eskiden Embriacoların hizmetinde bulunmuş, onların sayesinde şimdi şehrin en zengini olmuş Gregerio Mangiavacci ile tanıştırır. Adam onu evinde uzun bir süre en yi şekilde ağırlar. Cenova’da kalıp kızıyla evlenmesi için ısrar eder. Ama Embriaco'nun aklı Marta ve iki yeğenindedir. Bu sebepten Marta'nın tehdit edildiği inancını taşıyarak Sakız Adası'na geri döner.

Marta onu tekrar reddeder. Embriaco'nun dünyası mahvolur ve Cenova'ya geri döner.

Gregerio, Embriaco'dan şirketinin bir kısmına sahip olan bir adama bir zarf teslim etmesini ister. Teslim edeceği yer Portekiz'dedir, bu yüzden kabul etmez. Gregerio ona bir oyun oynar ve gitmek zorunda kalır. Portekiz' e gelince zarfı teslim eder ve zarf karşılığında yüklü bir miktar para alır. Artık yeniden parayı teslim etmek için Cenova'ya dönmek zorundadır. Geri dönerken Holandalı bir savaş gemisi gemilerini teslim alır. Gemiyi gemidekilerle birlikte Hollanda'ya götürür. Hollanda'da bir süre tutulduktan sonra serbest kalır.

Artık tek isteği eve dönmektir ama Yüzüncü Ad macerasını yeniden başlatır ve Londra' ya uğrar. Orada İngiliz'i bulur. İngiliz ona kitabı bir rahibe sattığını söyler. Embriaco rahibin adresini alır ve adrese gider. Kitabı satın almak ister. Rahip kitabı satmıyacağını fakat Arapça yazılı kitabı kendisine açıklaması karşılığında kitabı verebileceğini söyler. Embriaco buduruma çok sevinir. Hem kitabı okuyup yüzüncü adı öğrenme şansını yakalayacaktır hem de kitaba sahip olacaktır. Ama garip bir nedenledir ki kitabı her okumaya başladığında gözlerine bir perde iner, okuyamaz, ama bu durumu rahibe söylemez. Kitabı okur gibi yapar ve kafasından birşeyler söyler.

Bu arada 1666 yılına çoktan girilmiştir. Embriaco dünyanın öbür taraflarında neler olduğunu merak etmektedir. Bu sırada Londra'da büyük bir yangın başlar. Nerdeyse tamamı ahşap olan evleriyle birlikte Londra'nın yarısı yanmıştır. Embriaco kitabı alarak Londra'dan kaçar. Çeşitli yollarla Cenova'ya yeniden döner, parayı teslim eder. Adamın kızıyla evlenmeyi kabul ederek evlenir.
Artık 1666 yılının sonları gelmiştir ve son gün de olaysız geçer. Böylece Yüzüncü Ad macerası biter. Kitabı sonsuza kadar saklamak üzere evinin en ücra köşesine koyar.

Siyer Hz. Muhammet'in Hayatı Kitap Sınavı Yarışması Yazılı Test Soruları 41-60 ve Cevap Anahtarı 1. Düzey


41- Aşağıdakilerden hangisi Allah için malının, parasının sadakasını vermenin dışındaki sadaka çeşitlerinden biri değildir?

A) Bir Müslümana tebessüm etmek
B) Allah için ağlamak
C) Namaza gitmek için atılan her adım
D) Güzel söz söylemek

42- Peygamber Efendimiz (sav) Bedir Savaşı öncesi ashabına danışmıştı. ’Ey Ashabım! Yüce Allah ikisinden birisini bana vadetti. Ya kervan ya Kureyş ordusu! Kureyş ordusu Mekke’den çıkmış size doğru geliyor! Ne dersiniz? Size kervan mı yoksa Kureyş ordusu mu daha iyidir?’’ dedi. Bir sahabe ; ‘’Ya Resulallah! Biz sana iman ettik. Seni dinlemek ve itaat etmek üzere sana kesin söz verdik. Ya Resulallah! Sen istediğini yap! Seni hak peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, sen bize şu denizi gösterip dalsan seninle birlikte biz de dalarız. İçimizden hiç kimse geri kalmaz!’’ dedi.
Verilen bu paragrafa göre aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?


A) Peygamberimiz (sav), sahabelerinden bir tercihte bulunmalarını istemiştir.
B) Bedir Savaşı öncesinde Müslümanlar kendi aralarında konuşmuşlardır.
C) Peygamberimizin (sav) vereceği her karara sahabeler de uyacaktır.
D) Müslümanların çoğu savaşmayı değil kervanı istemektedir.

43- Peygamber Efendimiz (sav), peygamberlik ile görevlendirildikten sonra, aşağıdaki ayetlerden hangisinin emri ile Safa Tepesi’ne çıkarak Kureyş topluluğuna seslendi.

A) En yakın akrabalarını İslam’a davet et!
B) Bundan böyle elbiseni temiz tut!
C) Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!
D) Rabbinin nimetlerini anlat!

44- Kur-anı Kerim ile ilgili aşağıda verilen bilgilerden hangisi doğru değildir?

A) Yüce Allah tarafından Hz. Cebrail aracılığıyla Peygamber Efendimizin (sav) kalbine vahyedilen Allah’ın kelamıdır.
B) Peygamber Efendimize (sav), ayetler inince vahiy katiplerine yazdırırdı.
C) Kur-an’ı Kerim’i okuyan kim olursa olsun doğru yolu bulur ve Allah’a iman eder.
D) Kur’an ile amel edenlerin Allah katındaki dereceleri yüksektir.

45- Aşağıdakilerden hangisi Peygamberimizin (sav) konuşma adabından biri değildir?

A) Hiç kimsenin sözünü kesmezdi.
B) Vurguladığı sözü sadece bir kere söylerdi.
C) Tane tane konuşurdu.
D) Gereksiz yere konuşmazdı.

46- Hz Cebrail’in, Kur’an ayetlerini baştan sona okumak için o yıl iki kez gelmesi Peygamberimizin (sav) vefatının yaklaştığını gösteriyordu. Kızına şöyle seslendi: “Ey Ümmü Gülsüm Allah’a karşı saygıda kusur etme ve sabırlı ol. Ailemden ilk bana kavuşacak olan sensin.” Nitekim Medine’de vefat eden Peygamber Efendimizden (sav) yaklaşık 6 ay sonra vefat edip babasına kavuştu.
Yukarıda anlatılan olayda altı çizili ifadelerle ilgili nasıl bir değişiklik yapılır sayanlışlık düzeltilmiş olur?

A) Medine yerine Mekke yazılmalı.
B) Ümmü Gülsüm yerine Fatıma yazılmalı.
C) 6 ay yerine 6 sene yazılmalı.
D) Cebrail yerine Azrail yazılmalı.

47- Etrafındakilerin “Ya Resulallah, siz de şakayapar mısınız?” sorusunaPeygamberEfendimizin (sav) cevabı ne olmuştur?

A) Karşıdaki insanı kırmamak şartıyla herkes istediği gibi şaka yapabilir.
B) Şaka, şeytanın oyunlarından biridir. Zamanla insanı yalana alıştırır.
C) Evet, ben de şaka yaparım. Fakat şaka yaparken bile sadece hakikati söylerim.
D) İnsan bir gün mutlaka ölecektir. Öyleyse şaka yapmak doğru değildir.

48- Yahudi alimlerinden biri olan ve Peygamber Efendimiz (sav) Medine’ye geldiği zaman ona iman eden kişi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Abdullah bin Selam
B) Usame bin Zeyd
C) Huyey bin Ahtab
D) Sa’d bin Muaz

49- Medine'ye hicret eden fakir Müslümanların barınması için mescidin bitişiğinde bir gölgelik yapıldı. Burası aynı zamanda günümüz yatılı eğitim kurumlarına benzeyen bir eğitim yuvasıydı. Burada barınanlara verilen isim aşağıdakilerden hangisidir?

A) Ashab-ı Safa
B) Ashab-ı Suffe
C) Ashab-ı Merve
D) Ashab-ı Kehf

50- Medine’de Yahudilere ait bir pazaryeri vardı. Ancak Peygamberimiz (sav), Müslümanlara ayrı bir çarşı ve pazaryeri yapmak istedi.
Bunun en önemli sebebi aşağıdakilerden hangisidir?


A) Yahudileri adaletli olmaya zorlamak
B) Yahudileri Medine’den kovmak
C) Ekonomik açıdan Yahudilere bağımlı kalmamak
D) Yahudileri Müslüman olmaya zorlamak

51- Peygamberimizin (sav) mescidini ilk defa kandillerle aydınlanıp parlatan sahabe kimdir?

A) Sad bin Ubade
B) Temimü'd-Dârî
C) Musab bin Umeyr
D) Selman-ı Farisi

52- Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur:
“Size iki şey bırakıyorum. Onlara yapıştıkça sapıtmazsınız.”
Bu iki şey aşağıdakilerden hangileridir?


A) Kur’an-ı Kerim ve Sünnet
B) Namaz ve Oruç
C) Hac ve Umre
D) Zekat ve Sadaka

53- Ahiret hayatında gerçek manada bize fayda verecek ve bizi koruyacak olan aşağıdakilerden hangisidir?

A) Çocuklarımız
B) Malımız
C) Güzel amelimiz
D) Anne - babamız

54- Aşağıdakilerden hangisi Peygamber Efendimizin (sav): “Size büyük günahların en büyüğünü haber vereyim mi?” diyerek ashabına söylediği büyük günahlardır?

A) Yalan söylemek, cimri davranmak, gıybet etmek
B) Allah’a ortak koşmak, anne babaya asi olmak, yalan söylemek
C) Anne babaya asi olmak, cimri davranmak, korkak davranmak
D) Gıybet etmek, korkak davranmak, Yalan söylemek

55- Peygamber Efendimiz (sav) döneminde, devletin yönetim merkezi olan, eğitim, öğretim faaliyetleri yürütülen, önemli meselelerin çözüldüğü yer aşağıdakilerden hangisidir?

A) Mescid-i Haram
B) Darun-Nedve
C) Millet Meclisi
D) Mescid-i Nebevi

56- Peygamber Efendimiz (sav) insanlara yardımcı olurdu, mazlumun hakkını zalimden almaya çalışırdı. Nitekim bir gün Ebu Cehil bir adamın devesin almış fakat parasını vermemişti. Peygamberimiz (sav) de adama yardımcı olmuş ve parasını Ebu Cehil’den almıştı. Peygamberimizin (sav) yardımcı olduğu kişi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Asım bin Ömer
B) Hilal bin Ümeyye
C) İraş bin Amr
D) Amr bin Abdullah

57- I. Sıkça çarşı esnafına uğrar, denetimler yapardı.
II. Kimseye haksızlık yapmazdı.
III. Cesurdu, mazlumun koruyucusuydu.
IV. İlim öğrenmeye teşvik ederdi.
Yukarıdakilerden kaç tanesi Peygamber Efendimizin (sav) özelliklerindendir?


A) 1
B) 2
C) 3
D) 4

58- “Bir köy veya kırda üç kişi birlikte bulunur da namazı aralarında cemaatle kılmazlarsa, şeytan onları kuşatıp yener. Şu halde cemaate devam ediniz. Muhakkak ki sürüden ayrılan koyunu kurt yer.”
Peygamberimiz (sav) bu sözü ile hangi konuya vurgu yapmıştır?


A) Köyde de kırda da namaz kılınabilir.
B) Namazda Allah’ın huzurunda olduğumuzu bilmeliyiz.
C) Kırda Namaz kılarken kurt saldırabilir.
D) Cemaatle namaz kılmak çok önemlidir.

59- Peygamberimiz (sav) hicret ederken Sevr mağarasında üç gün kaldı. Bu sırada bütün gününü Mekkeliler arasında geçirip müşriklerin plânlarını öğrenmeye çalışan ve geceleyin de topladığı bilgileri Peygamberimize (sav) aktaran kimdi?

A) Asım bin Füheyre
B) Hz. Ebubekir’in oğlu Abdullah
C) Ümeyye bin Uraykıt
D) Amr bin Abdullah

60- Peygamberimiz (sav) bir iş yapmadan önce sahabelerinin fikrini alırdı. Peygamberimiz (sav), ordusuyla birlikte Bedir'e gelince karargâh olarak seçecekleri yer konusunda sahabeleriyle görüştü. Onlardan biri görüşünü dile getirdi. Peygamberimiz (sav), onun görüşünü beğendi ve hemen harekete geçti. Görüşü kabul edilen sahabe aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sad bin Muaz
B) Sad bin Ubade
C) Huzeyfe bin Yeman
D) Hubab bin Münzir
Cevap Anahtarı :

41-B     42-D     43-A     44-C     45-B
46-B     47-C     48-A     49-B     50-C
51-B     52-A     53-C     54-B     55-D
56-C     57-D     58-D     59-B     60-D

Siyer Hz. Muhammet'in Hayatı Kitap Sınavı Yarışması Yazılı Test Soruları 1-20 ve Cevap Anahtarı 1. Düzey için tıklayınız...

Siyer Hz. Muhammet'in Hayatı Kitap Sınavı Yarışması Yazılı Test Soruları 21-40 ve Cevap Anahtarı 1. Düzey için tıklayınız...

Siyer Hz. Muhammet'in Hayatı Kitap Sınavı Yarışması Yazılı Test Soruları 21-40 ve Cevap Anahtarı 1. Düzey





21- Hz. Cebrail her yıl Ramazan ayında, her gece gelir, Ramazan’ın sonuna kadar Kur’an-ı Kerim’i Peygamberimizle (sav) karşılıklı okurlardı. Peygamber Efendimiz (sav) ve Hz. Cebrail’in Kur’an-ı Kerim’i bu şekilde okumalarına verilen isim aşağıdakilerden hangisidir?

A) Mahfil
B) Mukaddes
C) Mukabele
D) Menkıbe

22- Peygamber Efendimizin (sav) Hz. Hasan’ı öptüğünü gören Akra ibni Habis, ‘’Benim on çocuğum var. Onlardan hiçbirini öpmedim.’’ dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz (sav) Akra’ya ne cevap vermiştir?

A) Babasından sevgi görmeyen, sevgi gösteremez.
B) Merhamet etmeyene merhamet edilmez.
C) Her çocuk Hasan gibi değildir ki öpülsün.
D) Sen de çocuklarını öpmelisin.

23- Peygamber Efendimizin çok sevdiği ve daima kullandığı özel koku aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sükte
B) Sütre
C) Suffe
D) Surre

24- Peygamber Efendimiz (sav), “Üç şey vardır ki bunlar kimde bulunursa, o kişi imanın tadını almıştır.” buyurmuştur.
Aşağıdakilerden hangisi bunlardan biri değildir?


A) Allah ve Resulünü her şeyden fazla sevmek
B) İnsanları ancak Allah için sevmek
C) Mallarını Allah yolunda harcamak
D) Ateşe atılmayı çirkin gördüğü gibi küfre dönmeyi çirkin görmek

25- Kendi kendine konuşurken; “Sen cahili bir hayatın karanlıklarında gezerken, onun sayesinde hidayete erdin. Sen şimdi onu kendinden daha çok sevmeyecek misin? Seni İslam gibi büyük bir şeref ile şereflendiren Peygamber Efendimizi (sav) her şeyden çok sevmelisin!” dedikten sonra Peygamber Efendimize giderek onu nefsinden de fazla sevdiğini söyleyen kimdir?

A) Hz. Ömer (ra)
B) Hz. Ebubekir (ra)
C) Hz. Osman (ra)
D) Hz. Ali (ra)

26- Peygamber Efendimiz (sav) bir bağda gezerken çok zayıf, yorgun bir deve gördü. Sonra oradakilere devenin sahibini sordu. Bir müslümana ait olduğunu öğrenince, Peygamber Efendimiz (sav) ona ne söylemiştir?

A) Bu hayvan hakkında Allah’tan korkmuyor musun?
B) Bu deve hastalıktan mı böyle zayıfladı?
C) Deveye yem alacak paran mı yok?
D) Deveyi satmak istersen parasını fazlasıyla veririm.

27- Bir yolculuk esnasında biri bir kuşun yumurtalarını aldı. Anne kuş etrafta ötüp çırpınınca, Peygamberimiz (sav): “Kim bunun yumurtalarını yuvasından alarak ona zulmetti.” diye sordu. Sahabelerden biri : “Ben yaptım.” deyince; Peygamberimiz (sav): “Kuşa merhamet et!
Onları aldığın yere koy” buyurdu.

Başka bir zaman, sahabelerden biri Peygamberimize (sav) ; “Hayvanlara iyilik etmede bize mükafat var mı?” diye sorunca cevap olarak; “Canlı her hayvan için mükafat vardır.” diye buyurdu.
Bu iki olaya göre;
1. Peygamberimiz (sav) hayvanlara zarar verenleri uyarmıştır.
2. Temizlik imanın yarısıdır.
3. Hayvanlara iyilik yapanlara da Allah katında mükafat vardır.
4. Peygamberimiz (sav) hayvanlara merhametli davranmamızı istemiştir.
Yukarıdaki sonuçlardan hangileri çıkarılabilir?


A) 1,3
B) 1,2,3
C) 1,3,4
D) 1,2,3,4

28- Tebük Savaşı’na hazırlık yapılıyordu. Ordunun ihtiyaçları için insanlardan yardımcı olmaları istenmişti. Sahabelerden biri gece boyunca çalıştı ve iki avuç hurma kazandı. Bunların bir avucunu ailesine, diğerini Peygamberimize (sav) götürdü.
Yukarıda kendisinden söz edilen sahabe kimdir? 


A) Ebu Ukayl
B) Ebu Cafer
C) Ebu Ubeyde
D) Ebu Said

29- Aşağıdakilerden hangisi yeme - içme adabından değildir?

A) Suyu içerken üç defa nefes almak
B) Besmele çekerek yemeğe başlamak
C) Sağ elimizle yemeğe başlamak
D) Yemekte kusur aramak

30- Aşağıdakilerden hangisi Peygamber Efendimizin (sav) uykudan uyandığında yaptığı duadır?

A) Bizi öldürdükten sonra dirilten Allah’a hamd ederim.
B) Gecenin şerrinden sabahın aydınlığına kavuşturan Allah’a hamdolsun.
C) Ey Allah’ım! Beni bir sabaha daha kavuşturduğun gibi cennete de kavuştur.
D) Allah’ım beni, annemi, babamı ve bütün Müslümanları koru.

31- “Şüphesiz ki Ey Peygamber! Onların söylediklerinin seni üzmekte olduğunu biliyoruz. Aslında onlar seni yalanlamıyorlar. Fakat o zalimler açıktan açığa Allah’ın ayetlerini inkâr ediyorlar.’’ (En’am Suresi, 33)
Yukarıdaki ayet hangi İslam düşmanı için indirilmiştir?


A) Ebu Leheb
B) Ebu Cehil
C) Ebu Süfyan
D) Ümeyye bin Halef

32- Öncelikli selam verme konusunda aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) Duran yürüyene selam verir.
B) Az olanlar çok olanlara selam verir.
C) Küçük büyüğe selam verir.
D) Yürüyen oturana selam verir.

33- Hurmalık bakımından Medine'nin en zengini idi. En sevdiği malı ise Beyruha hurmalığıydı." Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça gerçek iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir.” ayeti inince bu sahabe Hz. Peygamberin (sav) yanına giderek; “Ya Resulullah benim en sevdiğim Beyruha'dır. Artık o Allah için sadakadır.” dedi. En çok sevdiği hurma bahçesini Allah yolunda harcayan bu değerli sahabe kimdir? 

A) Ebu Ubeyde Bin Cerrah
B) Hz. Ebubekir
C) Abdurrahman Bin Avf
D) Ebu Talha

34- 1. Namazdan sonra tesbihat yapmak sünnettir.
2. En önemli ibadet namazdır.
3. Bütün ibadetlerin özü namazdır.
4. Namaz sonrası tesbihatta otuz üçer defa “ Sübhanallah, Elhamdulillah, Allahu Ekber” okunur.
5. Namaz en büyük zikirdir.
Namazla ilgili yukarıda verilen bilgilerden hangileri doğrudur?


A) 1, 3, 5
B) 2, 3, 4,
C) 1, 3 ,4 ,5
D) 1, 2, 3, 4, 5

35- Kıyamet gününde Allah’ın huzurunda insanların en kötüsü kimlerdir?

A) Temizliğine dikkat etmeyip, dağınık ve kirli elbiseler giyenler
B) Hayvanlarakötü davranıp eziyet edenler
C) Bir kısım insanlara başka türlü, diğerlerine başka türlü konuşan ikiyüzlü insanlar
D) Hastalandığı zaman mümin kardeşini ziyaret etmeyen kimseler

36- Bir sahabe Peygamber Efendimize (sav):
“Ey Allah’ın Resulü, anne ve babamın vefatlarından sonra da onlara iyilik yapma imkânım var mı, ne ile onlara iyilik yapabilirim?” diye sormuştur. Peygamber Efendimizin (sav), bu soruya cevap olarak aşağıdakilerden hangisini söylememiştir?


A) Onlara dua et.
B) Onlar için Allah’tan günahlarının affedilmesini iste.
C) Onları çok sev ve sakın öf bile deme.
D) Anne ve babanın akrabalarını ziyaret et.

37- Aşağıdakilerden hangisi müşriklerin Haşim ve Muttalip oğullarına uyguladıkları boykot maddelerinden biri değildir?

A) Onlara kız verilmeyecek ve onlardan kız alınmayacak.
B) Onlara bir şey satılmayacak ve onlardan bir şey satın alınmayacak.
C) Onlarla oturulmayacak, konuşulmayacak, görüşülmeyecek.
D) Onların Kâbe’de ibadet etmelerine izin verilmeyecek.

38- Kalbinde Kur’an’dan bir miktar bulunmayan kimse ........................... benzer.’’
Yukarıda verilen hadiste noktalı yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?


A) Harap eve
B) Batmış gemiye
C) Kokusuz güle
D) Yırtık elbiseye

39- “Önce .................. almalı, sonra Allah’a ................... etmeliyiz”.
Yukarıdaki boşluklara gelecek en uygun kelimeler aşağıdakilerden hangileridir?


A) Abdest - tevekkül
B) Gönül - yardım
C) Tedbir - tevekkül
D) Abdest - İnfak

40- Bir Cuma günü insanların işlerini bırakıp kirli ve terli elbiselerle mescide gelmeleri ve mescide kötü koku yayılması üzerine Peygamber Efendimizin (sav) onlara söylediği söz aşağıdakilerden hangisidir?

A) Evde namazınızı kılsaydınız daha iyi olurdu.
B) Camiye gelmeseydiniz daha iyi olurdu.
C) Koku sürünseydiniz daha iyi olurdu.
D) Yıkanıp gelseydiniz daha iyi olurdu.

Cevap Anahtarı :

21-C     22-B     23-A     24-C     25-A
26-A     27-C     28-A     29-D     30-A
31-B     32-A     33-D     34-D     35-C
36-C     37-D     38-A     39-C     40-D

Siyer Hz. Muhammet'in Hayatı Kitap Sınavı Yarışması Yazılı Test Soruları 1-20 ve Cevap Anahtarı 1. Düzey için tıklayınız....

Siyer Hz. Muhammet'in Hayatı Kitap Sınavı Yarışması Yazılı Test Soruları 41-60 ve Cevap Anahtarı 1. Düzey

Siyer Hz. Muhammet'in Hayatı Kitap Sınavı Yarışması Yazılı Test Soruları 1-20 ve Cevap Anahtarı 1. Düzey


1- Gerçek müslüman insanların ............................ ve ............................... güvende olduğu kimsedir.
Yukarıdaki hadiste noktalı yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangileri gelmelidir?


A) Elinden / Dilinden
B) Elinden / Gözünden
C) Dilinden / Sözünden
D) Elinden / Ayağından

2- Sahabelerden biri “Ben burada Peygamberimizin (sav) yanında olmama rağmen, onu birkaç saat görmezsem dünyam kararıyor, ne yaptığımı bilemiyorum. Yarın cennete girsem bile Peygamberimiz (sav) orada başka peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle yüce makamlarda beraber olacak, ben onunla olamayacağım....” dedi.
Bu sahabeyi duyan Peygamber Efendimizin (sav), verdiği cevap aşağıdakilerden hangisidir?


A) Merhamet etmeyene merhamet edilmez.
B) Kişi sevdiği ile beraberdir
C) Hayra vesile olan hayrı yapan gibidir.
D) Bizi aldatan bizden değildir.

3- “Peygamber Efendimize (sav) on yıl hizmet ettim. Yanlış yaptığım bazı işlerde bir defacık bile bana surat asmadı, beni azarlamadı ve hoşuna gitmeyen hiçbir şey için bana öf bile demedi.”
Yukarıdaki sözlerin sahibi olan ve Peygamberimizin (sav) çocuklara karşı insanların en şefkatlisi olduğunu söyleyen sahabe kimdir? 


A) Hz. Zeyd
B) Hz. Ali
C) Hz. Enes
D) Hz. Cafer

4- Aşağıdakilerden hangisi camiye gitmek ve cemaatle namaz kılmanın önemini anlatan hadislerden biri değildir?

A) Cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi derece daha faziletlidir.
B) Yiyiniz, içiniz, giyininiz. Fakat bunları yaparken israfta bulunmayınız.
C) Kim sabah - akşam camiye gelirse, her gidiş gelişinde Allah-u Teala o kimseye
cennetteki ikramını hazırlar.
D) Bir kimsenin bulunduğu yer, camiye ne kadar uzak ise namaza giderken o kadar fazla sevap kazanır.

5 -Bir sahabe, Peygamber Efendimize (sav) sordu:
- Ya Rasulullah! Kime iyilik edeyim?
- ..............
- Sonra kime iyilik edeyim?
- ..............
- Sonra kime iyilik edeyim?
- ..............
- Sonra kime iyilik edeyim?
- ..............
Peygamber Efendimizin (sav) yukarıdaki sorulara sırasıyla verdiği cevaplar aşağıdakilerden hangisinde vardır?


A) Babana / Babana / Babana / Annene
B) Annene / Babana / Amcana / Halana
C) Annene / Annene / Annene / Babana
D) Babana / Annene / Teyzene / Dayına

6- Okçuların, okçular tepesini terk etmesinden dolayı müslümanların bozguna uğradıkları savaş aşağıdakilerden hangisidir? 

A) Hendek
B) Bedir
C) Mute
D) Uhud

7- Kur’an-ı Kerim hangi ayda inmeye başlamış ve kaç yılda tamamlanmıştır?

A) Ramazan ayı - 13 yıl
B) Muharrem ayı - 23 yıl
C) Recep ayı - 13 yıl
D) Ramazan ayı - 23 yıl

8- Yahudilerin ileri gelenleri, Peygamberimize (sav) gelerek anlaşamadıkları bazı insanlar aleyhinde (kendilerini kayırarak) hüküm vermesini istediler. Eğer bunu yaparsa Müslüman olacaklarını söylediler.
Peygamberimiz (sav) bu tekliflerini neden kabul etmedi? 


A) İnsanlar arasında hükmedince adaletle hükmederdi.
B) Yahudilerin yalancı olduklarını biliyordu.
C) Yahudilerin Müslüman olmalarını istemiyordu.
D) Bu işi kendi görevi olarak görmüyordu.

9- Peygamber Efendimiz (sav), “Üç kimsenin duası makbuldür, bunların kabul edilişinde şüphe yoktur.” demiştir.
Aşağıdakilerden hangisi bunlardan biri değildir?


A) Zulme uğrayanın duası
B) Misafirin duası
C) Çocuğun babasına duası
D) Ana babanın çocuklarına duası

10- Aşağıdakilerden hangisi Peygamber Efendimizin (sav) yalan ile ilgili hadislerinden biri değildir?

A) Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.
B) Kişiye yalan olarak, her duyduğunu anlatması yeter.
C) Bir mümin asla yalancı olamaz.
D) İnsanları güldürmek için yalan yanlış konuşan kimsenin vay haline!

11- “Sizin en hayırlınız Kur’an’ı ................... ve onu ......................inizdir.”
Yukarıdaki hadiste boş bırakılan yerlere aşağıdaki kelimelerden hangisi getirilmelidir? 


A) Öğrenen - Öğreten
B) Okuyan - Yazabilen
C) Öğrenen - Yazabilen
D) Yazabilen - Öğreten

12- Müminin, mümin üzerinde altı hakkı vardır.
Peygamber Efendimizin (sav) hadisine göre aşağıdakilerden hangisi bu altı haktan biri değildir?


A) Hasta olduğunda onu ziyaret etmek
B) Karşılaştığında ona selam vermek
C) Anne ve babasına hürmet etmek
D) Yanında da olsa, uzakta da olsa iyiliğini istemek

13- Peygamber Efendimizin (sav) hicretten sonra Medine’ye vardığında yaptığı ilk iş aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bir mescid inşa etmek
B) Müşriklerle savaşmak
C) Müslümanlar arasında kardeşlik ilan etmek
D) Yahudiler ile anlaşmalar yapmak

14- Bir gün yaşlı bir kadın Peygamberimize (sav) gelerek, Cennete girmek için kendisine dua etmesini istedi. Bunun üzerine Peygamberimiz (sav), “Yaşlı kadınlar Cennete giremez! diye ona takıldı.”
Peygamberimiz (sav) bu sözü ile aşağıdakilerden hangisini anlatmak istemiştir?


A) Cennete girmek için yaşlanmamak gerektiğini
B) İnsanların cennette genç yaşlarında olacağını
C) Kadınlar yaşlanınca çok huysuz olduğunu
D) Dua isteyen kadının günahının çok olduğunu

15- Bir gün Peygamberimizi (sav) görmek isteyen yaşlı bir adam geldi. Ona yer açmakta cemaat biraz ağır davranınca, Peygamberimiz (sav) orada bulunanlara aşağıdakilerden hangisini söylemiştir?

A) Küçüğümüze merhamet etmeyen, büyüğümüze saygı göstermeyen bizden değildir.
B) Allah’ın kullarının kalplerine yerleştirdiği merhamettir ve Allah, ancak merhametli kullarına rahmet eder.
C) Ben sizlere yük olsun diye
gönderilmedim. Ben ancak rahmet olarak gönderildim.
D) Bir kimse yumuşak davranmazsa, hayırdan da mahrum kalır.

16- Peygamberimiz (sav), hicret edip Medine'ye geldiği zaman, Yahudilerle anlaşma yapmıştı. Onlar ise, bir Müslüman kadının örtüsüne el atıp alay ettiler ve bir Müslüman’ı şehit ettiler. Böylece anlaşmayı bozdular.
Peygamber Efendimiz (sav) ile yaptıkları anlaşmayı bozdukları için Medine’den çıkarılan bu yahudi kabilesi aşağıdakilerden hangisidir?


A) Beni Kurayza Yahudileri
B) Beni Kaynuka Yahudileri
C) Beni Nadr Yahudileri
D) Beni Hayber Yahudileri

17- Aşağıdakilerden hangisi Peygamber Efendimize (sav) verilen en büyük mucizedir?

A) Miraç’a çıkması
B) Ay’ın ikiye yarılması
C) Kur’an-ı Kerim
D) Göğsün yarılması

18- Kul ............................... zaman, yaptığı şeyin kötü kokusundan melek ondan tam bir mil (1600 metre) uzaklaşır.
Yukarıdaki hadiste noktalı yere aşağıdakilerden hangisi yazılmalıdır?


A) Yalan söylediği
B) Cimri davrandığı
C) Korkak davrandığı
D) Küfürlü konuştuğu

19- Peygamber Efendimiz (sav) , şöyle buyurmuştur: "Muhakkak ki kıyamet günü ümmetim .............. izlerinden dolayı el, yüz ve ayaklarında nurlar parlayarak çağırılır. Sizden kim nurunu çoğaltabilirse çoğaltsın."
Hadis-i Şerife göre boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?


A) Namaz
B) Parmak
C) Abdest
D) Hac

20- Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: “İnsanoğlu öldüğü zaman bütün amellerinin sevabı sona erer. Yalnız şu üç şey bunun dışındadır...”
Aşağıdakilerden hangisi bu üç şeyden biri değildir?


A) İstifade edilen ilim
B) Sadaka-i cariye
C) Namaz
D) Hayırlı evlat

Cevap Anahtarı :

1-A     2-B     3-C     4-B     5-C
6-D     7-D     8-A     9-C    10-A
11-A   12-C   13-A   14-B   15-A
16-B   17-C   18-A   19-C   20-C

Siyer Hz. Muhammet'in Hayatı Kitap Sınavı Yarışması Yazılı Test Soruları 21-40 ve Cevap Anahtarı 1. Düzey için tıklayınız...

Siyer Hz. Muhammet'in Hayatı Kitap Sınavı Yarışması Yazılı Test Soruları 41-60 ve Cevap Anahtarı 1. Düzey için tıklayınız...

26 Haziran 2019 Çarşamba

Sineklerin Tanrısı (William Golding) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili

Kitabın Adı : Sineklerin Tanrısı

Kitabın Yazarı : William Golding

Kitap Hakkında Bilgi :

"Sineklerin Tanrısı", günümüzde bir atom savaşı sırasında, ıssız bir adaya düşen bir avuç okul çocuğunun, geldikleri dünyanın bütün uygar törelerinden uzaklaşarak, insan yaradılışının temelindeki korkunç bir gerçeği ortaya koymalarını dile getirir.

Kitabın Özeti :

Sineklerin Tanrısı, Ralph ile Domuzcuğun tanışmasıyla başlar. On iki yaşlarında olan Ralph, iyi huylu, zeki, güzel bir çocuktur. Deniz Kuvvetlerinde bin başı olan babası gelip onları kurtarıncaya kadar, bu ıssız adada, yetişkinlerin baskısından uzak, çok hoş vakit geçireceklerine inandığından, sevinç içindedir. Aynı sevinci paylaşmayan Domuzcuk düşünmektedir. Burası bir adadır diye düşünür. Bir çare düşünüp kurtulmanın yollarını bulmazlarsa ölünceye dek burada kalacaklardır. Onun için hemen örgütlenmeleri gerekmektedir. Adanın şurasına burasına dağılmış çocukları bir araya getirmeli, kaç kişi olduklarını saptayan listeler hazırlanmalı, bir toplantı yapıp kurtuluş çareleri düşünülmelidir.

Domuzcuğun önerisi üzerine Ralph, sudan çıkardıkları şeytanminaresi biçiminde bir deniz kabuğunu boru gibi öttürerek çocukları toplantıya çağırır. Toplantıda ilk alınan kararlardan biri, şeytanminaresini elinde tutana söz hakkı verilmesidir. Böylece, her toplantıdan önce öttürülen bu güzel deniz kabuğu, demokratça bir düzen içinde herkesin dilediği gibi konuşmasının, yani düşünce özgürlüğünün bir simgesi olur.

Bu deniz kabuğundan tüm adada duyulan bir ses çıkarabilenin doğuştan bir önder olduğunu sezmişçesine, çocuklar oy birliği ile Ralph’ı şef seçerler. Bu karara karşı çıkan tek kişi Jack’dır. Jack ile Ralph arasında iktidarı elde etme savaşı çıkmadan önce Ralph, Jack’ın etkileyici kişiliğine kapılır; onula dost olmak ister. Hızlı koşamadığı, kayalara çabuk tırmanamadığı için, Ralph, Domuzcuğa pek önem vermez ilkin. Ama olaylar geliştikçe, şefliğinin sorumluluğu altınca ezildikçe, Domuzcuğun değerini anlar. Kendisinin şef olduğunu ve Domuzcuğun hiçbir zaman şef olamayacağını bildiği halde, kafasını Domuzcuk gibi işletebilme yeteneğinden yoksun olduğunun farkındadır. İşte bu yüzden Domuzcuk, Ralph’ın akıl hocası olur. Tek başına bir beyin takımı işini görür. Ralph şefliğinin sorumluluğunu artık taşıyamayacak kadar umutsuzluğa düşünce de, Domuzcuğun direnmesi ve ona destek olması sayesinde görevini sürdürür.

İlk toplantıda olumlu kararlar alınır. Gene domuzcuğun önerisiyle, sahilde barınaklar yapılması ve açıktan geçecek gemilere işaret vermek üzere, dağın tepesinde bir ateş yakılması kararlaştırılır. Hiçbir zaman sönmemesi gereken bu ateş, çocukların kurtuluş umudunun bir simgesi, bu ıssız adayla dünya arasında tek haberleşme aracıdır.

Zamanla tüm adaya egemen olan korku, altı – yedi yaşındaki küçüklerin önce yılan gibi şeyden sonra da bir canavardan yakınmalarıyla başlar. Kendi benliğinde de bir canavar gizlediği için, adada bir canavarın gizlenebileceğine aklı yatar Jack’ın. Domuzcuk, küçüklerin geceleri doğal olarak duydukları korkunun bir simgesi olan bu canavara inanmaz. O aydınlık kafasını işleterek, böyle hayal ürünü yaratıklardan değil, ancak insanlardan korkulması gerektiğini söyler. Ralph da canavara ilkin inanmaz. Ama bir süre sonra dağın doruğuna konan korkunç şeyi gecenin karanlığında kendi gözleriyle görünce, canavarın varlığını yadsıyamaz hale gelir.

Çocukların canavar sandıklar, ölü bir paraşütçüdür aslında. Şefliğinin sorumluluğu altında ezilen Ralph, büyüklerin dünyasından küçüklere yardım edebilecek, yol gösterebilecek bir işaret beklemiştir.

Adanın üstünde bir hava savaşı sürüp gittiği sırada ışık saçan bir patlama olur; ta yükseklerden düşen ölü paraşütçü, çocukların tek umudu olan ateşin bir daha yakılmasını engellercesine, dağın doruğuna konar. Paraşüt rüzgârdan şiştikçe, ölü olan pilot canlıymış gibi hareket eder. Çocukların canavara inanmalarıyla birlikte, Jack ile Ralph arasındaki düşmanlık açığa çıkar. Şimdiye dek hep Ralph’ın öttürdüğü deniz kabuğu ile artık Jack çocukları toplantıya çağırır. Ralph’ı korkaklık açısından Domuzcuğa benzetmekle, gerçek bir şef olmamakla suçlayan Jack, bir darbe yapıp iktidarı ele geçirmek için kıyasıya bir savaş verir.

Domuzcuk, kafasını işleterek dağın doruğunda canavardan ötürü yakılamayan ateşin kumsalda yakılmasını önermiştir ama, Jack ile kabilesi geceleyin barınaklara bir baskın yapıp Domuzcuğun tek camlı gözlüğünü çalarlar. Adada ateş yakmanın tek yolu da, Domuzcuğun gözlüğünün merceği ile kuru yaprakları tutuşturmak olduğu için, çocukların kurtuluş umudu olan ateş artık hiç yanmayacaktır; çünkü Jack, açıktan geçen gemilere işaret vermek için değil, ancak avladığı domuzları kızartabilmek için gözlüğü çalmıştır. Böylece çocuklar, korkularının ürünü olan canavarla birlikte, belki ölünceye dek bu adada kalacaklardı.

Adada canavar olmadığına sadece Domuzcuk ve Simon inanmaktadır. Simon bunu kanıtlamak için dağın tepesine çıkar ve canavar sandıklarının ölü bir paraşütçü olduğunu anlar. Bu haberi vermek için hemen ormana koşar. O sırada Jack ve ekibi gene bir domuz avlamışlar ve şölen tadında ayin yapmaktadırlar. Simon bir anda kendini bu kabilenin oluşturduğu halka içinde bulur. Jack ve ekibi Simon’ı canavar sanarak ve kan dökme isteğine yenik düşüp onu vahşice öldürürler. Artık adada iyi ve kötü diye bir şey kalmaz. Jack ve adamlarının Domuzcuk’un gözlüğünü çalması ise bardağı taşıran son damla olur. Hakkını aramaya giden Ralph ve Domuzcuk dikkate alınmaz. Domuzcuk adanın en kötü kişisi olan Roger tarafından öldürülür. Artık Ralph için kaçış avı başlatılır ve tüm ada ateşe verilir. Ralph, yakalanırsa Jack ve diğerleri tarafından öldürüleceğinden emindir. Ralph için her şeyin bittiği, ölümle burun buruna geldiği sırada dumanı gören bir askeri gemi adaya çıkar.

Ralph sendeleyerek ayağa kalktı, başını kaldırdı. Siperli kocaman bir kasket gördü. Kasket beyazdı ve yeşil siperliğin üstünde bir taç, bir çapa altın renkli dallar vardı. Beyaz denizci giysisini, apoletleri,üniformanın önündeki sıra sıra yıldızlı düğmeleri gördü. Bir deniz subayı, kumda durmuş, başını eğmiş, hem tetikte hem de hayretle Ralph’e bakıyordu.

-Aranızda yetişkinler yani büyükler var mı diye sordu.

Ralph konuşamadı başıyla hayır dedi.

-Subay neşeli bir yüzle Ralph’e dumanınızı gördük dedi, kaç kişisiniz diye sordu.

-Ralph kafasını sallayarak bilmiyorum dedi ve sessizce subaya baktı. Ralph’ın gözlerinden yaşlar boşandı, hıçkıra hıçkıra, titreye titreye ağladı. Buraya geleli ilk kez kendini koyuveriyor ağlıyordu. Ralph’ın acısı, öteki çocuklara da geçti; onlarda titremeye, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladılar. Ve çocuklar arasında Ralph, kirli bedeni, karmakarışık saçları, silinmemiş burnuyla, çocukluk döneminin bitmesine, insan yüreğinin karanlığına ve Domuzcuk denilen o gerçek, o akıllı arkadaşın havalara uçup ölmesine ağladı.

Bu gürültülerin arasında kalan subay, duygulanmış, ne yapacağını da biraz şaşırmıştı. Çocuklar toparlanmaya vakit bulsun diye, sırtını çevirdi; uzaktaki biçimli kruvazöre bakarak bekledi.

Fahrenheit 451 (Ray Brandbury) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Fahrenheit 451

Kitabın Yazarı : Ray Brandbury

Kitabın Konusu :

1953 yılında kaleme alınmış distopya türünde bir romandır. Roman yazıldığı tarihten 500 yıl sonrasını anlatır. Geleceğin Amerika’sında, itfaiyecilerin görevinin söndürmek olmadığı, kitapları yakmak olduğu bir zaman dilimi. Gelecekte artık yanan şeyler evler, arabalar ya da maddi şeyler değildir. Daha manevi olan, ruhumuzu besleyen ve tam olarak bu nedenden dolayı da yakılan kitaplardır.

Kitabın Özeti :

Guy Montag adındaki itfaiyeci işini seven biridir. Yanmayan evlerin icadından sonra itfaiyecilere yeni bir görev verilmiştir. Kitapları yakmak görevi.

Montag yirmi yaşından beri on yıldır kitap yakıyordur. Öyle eski ve işe yaramayan kitapları değil, tüm kitapları. Çünkü kitaplar insanların düşünmelerine, eleştirmelerine ve sorgulamalarına neden oluyordu.

Montag, yıllarca gecenin bir yarısında yola çıkışını, alevlerin kitapları tutuşturup yok etmesini hiç sorgulamadan işine devam eder. Çünkü kitapları yakmakla toplumun mutlu olmasını sağladığını düşünmektedir. Bundan da zevk almaktadır. Çünkü şiirler acıdır, romanlar insanı düşünmeye zorlar. Oysa düşünmeyen eğlenen insanlar mutludur.

17 yaşındaki Clarisse adlı genç kızla karşılaşana dek yaptığının aslında nasıl bir yanlış olduğunun farkında değildir. Bir gece yarısı itfaiye merkezinden çıkıp, evine giderken bu kızla karşılaşır. Kızın aslında kendilerinin komşusu olduğunu anlar. Yolda sohbet ederler. Kız, yavaş yavaş onu düşünmeye sevk eder. Yaktığın kitapları hiç okuduğun oldu mu? diye sorar. Montag, bunun yasaya aykırı olduğunu söyler.

Daha sonraki günlerde kız, Montag'ı iyice düşünmeye ve sorgulamaya alıştırmıştır. Bu aşamadan sonra Montag’ın hayatındaki bütün yanlışlar doğrularla yer değiştirir. İşini, eşini, yaşayışını yeniden değerlendirir. Sorguladıkça hatasını anlar, anladıkça ise değiştirmek için çaba sarf eder.

Artık kitapları yakmak istememektedir. En son yakmak için gittiği evden kurtardığı kitapları gizlice evine getirir. Karısı kitabı bulur. Montag, karısı Mildred ile kitaplar arasında bağ kurmak ister. Montag bu yolda yalnız olduğunu, eşinin tek mutluluğunun televizyon olduğunu fark eder.

Sadece eşi değil, herkesin evinde duvarların tamamını kaplayan televizyonlar yer alır. Bu televizyonlar aracılığıyla, insanları aptallaştırıp uyuşturmak için tek kanallı ve sürekli bir takım öğütler veren yayınlar yapılmaktadır. Televizyon yayını başladığı anda hipnotize olmuş gibi herkes yayında yer alan bilgileri tekrarlamaya başlar. Bu şekilde son derece itaatkâr bir toplum modeli ortaya çıkar.

Montag, karısının kitaplara zarar vermemesi ve kendisine yardımcı olması için adeta yalvarır.

Monatg, aynı şeyi evinde toplanan komşu kadınları için de yapar. Onlara kitabın zararlı olmadığını göstermek için, bir şiir okur. Karısı ve diğer kadınlar bu şiirden çok rahatsız olup ve Montag’ı itfaiye şefine şikâyet ederler. Şef gelir ve Montag’ın evini yakar. Bu yakma esnasında Montag, bir fırsatını bulup, ateş püskürten hortumu itfaiye şefine tutar ve onu öldürür. Böylece kendisini ve kitaplarını kurtarıp oradan kaçmayı başarır.

Bundan sonra Montag’ı uzun ve sıkıntılı bir yolculuk bekler. İlk önce, eskiden tanıştığı Profesör Faber’in yanına gider. Ona çaldığı bir İncili verir ve kendisine anlamını öğretmesini söyler. “Beni eğitmen için sana ihtiyacım var” der. Faber, onu kitaplar konusunda, toplumun geldiği nokta konusunda aydınlatır.

Daha sonra tekrar yola koyulur. Zor şartlarda kaçmaya çalışır, çünkü onu takip edip öldürmek için tüm şehir ayaktadır. Kendisi gibi kaçıp saklanan bir gruba rast gelir. Bu grup, kitapların kaybolmasının önüne geçmek için, önemli kitapları tek tek ezberlemişlerdir. İçlerinden birisi şöyle der: “Biz de kitap yaktık. Kitapları okuruz, sonra bulunmalarından korkarak yakarız. Mikrofilme çekme işe yaramıyor. En iyisi onları, kimsenin şüphelenip bulamayacağı yaşlı kafalara saklamak. Hepimiz tarih, edebiyat, uluslararası hukuk, Byron, Tom Paine, Machiavelli veya İsa'nın bölümleri ve parçalarıyız.”

Amaçları, ihtiyaç duyulan bilgiyi, dokunulmamış ve temiz olarak saklamaktır. Bunun için saklanmaktadırlar. Eski yollardan giderek, geceleri tepelerde yatmaktadırlar. Çünkü eğer onlar yok olurlarsa bilgi de yok olacaktır.

Bunlar kendilerini örgüt olarak adlandırmaktadırlar. Örgütün esnek bir yapısı olduğunu söylerler. Yakalanmamak için yüzlerine ve parmaklarına plastik ameliyat yaptırırlar.

Bu arada polis onun izini kaybetmiş ve hiç alakası olmayan birini oymuş gibi televizyonda göstermek için öldürürler ve yayınlarlar. Artık Montag ölü biridir.

Bu sırada şehirde savaş çıkar. Bilgilerini birbirine anlatan ve bu şekilde bilgilenen grup savaştan geriye kalanlara yardım etmek için şehre doğru yola çıkar.

Doğru Akım (DA, DC) Makinalarında Kömütasyon Nedir? Bozan Etkenler ve Kolaylaştırıcı Etkenler Nelerdir?

Komütasyon Nedir?

Doğru akım makinelerinde (motor, dinamo) endüvideki bir bobinde, kolektör dilimleri ve fırçalar yardımıyla akımın yön değiştirmesi olayına komütasyon denir.

Bir doğru akım elektrik makinesi, normal çalışırken indüklenen karşılıklı gerilimler aynı polariteye sahiptir. Endüvi sargılarından akım geçerken her kutbun altındaki iletkenlerden geçen akımın yönü, iletkenlerden geçen akım yönü ile aynıdır.

Endüvi ile beraber hareket eden iletkenlerdeki akımın yönü, iletkenin bir kutbun altından diğer kutbun altına geçmesiyle yön değişikliğine uğrar. Bobin iletkenlerinden geçen akımın bu yön değiştirmesi olayına komütasyon denir.

Akım yön değiştirirken kollektörler ve fırçalar da yardımcı olur. Endüvi hızla dönerken bobinden geçen akımın yön değiştirmesi çok hızlıdır. Bundan dolayı bobin üzerinde Lenz Kanununa göre alanın azalmasını önleyecek şekilde küçük bir öz indüksiyon emk’sı indüklenir. Bu gerilim de komütasyon sırasında fırça ve kollektör arasında ısınma oluşturur ve elektriksel ark (şerare) meydana getirir.

Komütasyon durumu Doğru akım elektrik makinelerinde kaçınılmazdır. Komütasyon sebebiyle ark oluşumu fırça ve kollektör aşınmasına yol açar. Bu durum için bir takım önlemler vardır. Bu önlemler aynı zamanda komütasyonu kolaylaştırıcı etkiler de gösterir.
Komütasyonu Bozan Etkenler Nelerdir?

Elektriki arızaların dışında mekaniki olarak da birçok arızalar meydana gelebilir.

1- Endüvideki kollektör dilimleri arasındaki mikaların yüzeyden taşmış olması durumunda fırçalar kollektör yüzeyine iyi basamayacağı için ark oluşur. Bu durumu önlemek için mikalar bakır yüzeyden 1 – 1,5 milimetre aşağıda olmalıdır.

2- Kollektörün yuvarlak olmaması, ısı etkisi ile endüvinin yuvarlaklığının bozulması. Bu durumu önlemek için kollektörler sık olarak kontrol edilmelidir.

3- Fırçaların fırça tutucusuna bağlanışındaki bir hata olması veya fırçaların kollektör yüzeyine uygun basınçla basmaması durumunda komütasyon bozulur. Bu basınç normalde 150—250 gr/cm civarındadır ve bu baskı bir yay ile sağlanır. Yay basıncı sık olarak kontrol edilmelidir.

4- Kömür ile fırça yuvası arasındaki boşluğun fazla olması veya az olması, fırçalar arasındaki uzaklığın eşit olmaması ve fırçaların düşük kalitede olması da ark meydana gelmesine sebep olur.

Komütasyonun zor olduğu durumlarda geçiş direnci yüksek olan fırçalar kullanılır. Bu sayede komütasyondaki bobinde akımın yön değiştirmesi çok kolaylaşır. Ayrıca, fırçalar kollektör yüzeyine uyacak şekilde alıştırılması sağlanmalıdır.

Arkın önlenmesi için komütasyonu kolaylaştırıcı önlemler nelerdir?

1- Fırçaları kaydırmak
2- Yardımcı kutup kullanmak.

1- Fırçaları Kaydırmak :




Fırçaların dönüş yönünde kaydırılması esasına dayanan bu yöntem, bobin üzerinde meydana gelen gerilime karşı bir etki ile sönümleme mantığına dayanır. Bu durumda kısa devre olan bobin, nötr eksen üzerinde değil de kutupların etkisinde olan bölgelere gelir. Böylece zıt kutbun etkisi ile bobin üzerindeki gerilime zıt bir etki yapılarak negatif etki ortadan kaldırılır ve arkın meydana gelmesi engellenip komütasyonun daha kolay gerçekleşmesi sağlanır.

Fırçalar, endüvinin dönüş yönünde bir miktar kaydırıldığında, üzerindeki akımın yönü değişir. Bobin zıt kutbun etkisi altına gireceği için öz indüksiyon emk’sının etkisi yok olur. Akım kolay bir şekilde yön değiştirir ve yön değiştirme sırasında ark oluşmaz. Akım hızlandırılmış komütasyon eğrisini izler.
2- Yardımcı Kutup Kullanarak :



Yardımcı kutup yönteminin mantığı, fırçaları nötr ekseninden kaydırmadan nötr eksende sabit tutar. Bobinin diğer kutbun etkisine girerken üzerinde meydana gelecek özindükleme emk’sının yok edilmesi ve bundan dolayı fırçalarda ark meydana gelmesinin önlenmesine dayanır. Nötr ekseni üzerine yerleştirilmiş olan yardımcı kutuplar, bobinin kurtulduğu kutbun zıttı olacak şekilde kutuplandırılır. Bu yöntem genellikle modern DC elektrik makinelerinde tercih edilir.

Yardımcı kutuplardan endüvi akımı geçirildiği için, yüke göre değişen endüvi manyetik alanına karşılık aynı oranda ve zıt yönde yardımcı kutbun değeri de herhangi bir ayarlamaya gerek kalmadan değişir.

Yardımcı kutupları bulunan bir Doğru akım makinesinin hem endüvi reaksiyonuna karşı hem de komütasyonu kolaylaştırıcı görevini yardımcı kutuplar yapar.

Doğru Akım Makinelerinde Endüvi Reaksiyonu Nedir? Giderme Yöntemleri Nelerdir?

Endüvi Reaksiyonu :

Endüvi sargılarından geçen akımın meydana getireceği manyetik alanının, kutup manyetik alanına gösterdiği tepkiye endüvi reaksiyonu denir.

Endüviden geçen akımın oluşturduğu bu etki ile ana kutupların bir bölümünde alan zayıflaması olurken diğer bölümde alan kuvvetlenmesi oluşur. 

Endüvi sargılarında herhangi bir akım yok iken kutupların oluşturduğu manyetik akı, endüvi üzerinde düzgün bir dağılım yapar. Nötr bölgede bulunan bobinde indüklenen emk sıfır olduğundan, nötr bölge düzgün bir komitasyon için fırçaların yerleştirileceği yer olarak seçilir.

Normal dağılımda kutup alanı ile endüvi alanı birbirine diktir. Endüvi yüklendiğinde her iki akı da aynı anda makine üzerinde gösterildiğinde oluşacak olan manyetik akı dağılımı bozulur.

Endüvi manyetik akısının toplam manyetik akı dağılımına olan etkisine endüvi reaksiyonu denir.

Endüvi reaksiyonundan dolayı kutup ayaklarının bir tarafında manyetik kuvvet çizgilerinde azalma görülür. Kutup ayağının bir tarafındaki manyetik akının azalması, kutbun diğer tarafındaki manyetik akının artışı tarafından karşılanamaz. Bu nedenle endüvi reaksiyonu toplam akıyı azaltacağından endüvide indüklenecek olan emk E = K. φ. n formülüne göre azalır.

Endüvi reaksiyonunu giderme yöntemleri :

1. Kutup Ayaklarını Tarak Şeklinde Yapmak
2. Kutup Ayaklarına Oyuklar Açmak
3. Yardımcı Kutup Kullanmak
4. Kompanzasyon Sargısı Kullanmak

1- Kutup Ayaklarını Tarak Şeklinde Yapmak :
Kutupları oluşturan sacların bir kulakları kesilerek bir ters bir düz gelecek şekilde birbirine perçinlenmesiyle kutup ayağı oluşturulur. Kutup ayağının uç kısmındaki kesit yarıya indirildiğinden çok az bir manyetik akı artışında kutuplar doyuma ulaşır. Ana kutup alanı ve nötr ekseninde az bir kayma meydana getirilmiş olur. Bu yöntemle fırçaların kaydırılması önlenmiş olur ancak endüvi reaksiyonunun etkisi tam olarak ortadan kaldırılmamıştır. Kutup ayaklarının tarak şeklinde yapılması

2- Kutup Ayaklarına Oyuklar Açmak :

Ana kutuplar üzerine kutup ekseni paralel olacak şekilde oluklar açılarak endüvi alanının yolu ve dolayısıyla manyetik direnci arttırılmış olacağından endüvi akısının etkisi azaltılmış olur. Kutuplarına oyuklar açılacak makinelerde kutupların doyma sınırının yüksek olması gereklidir. Açılacak olan oyuklar ana manyetik akıyı azaltmayacak şekilde olmalıdır. Aksi halde endüvide indüklenen emk da bir azalma söz konusu olur. Yöntem endüvi reaksiyonunun etkisini tam olarak ortadan kaldırmaz. Sabit güçlü makinelerde kullanılmalıdır.

3- Yardımcı Kutup Kullanmak : 

Endüvinin meydana getirdiği alan nötr ekseni doğrultusundadır. Eğer bu bölgedeki alana eşit ve zıt yönde bir alan meydana getirirsek, her iki alan birbirini yok edeceğinden endüvi alanının etkisi ortadan kalkar. Nötr eksenine yerleştirilen yardımcı kutuplar kullanılır. Yardımcı kutupların meydana getireceği alanın endüvi alanına eşit olması için endüvi akımı yardımcı kutup sargılarından da geçirilir. Endüvi dönüş yönüne göre ana kutuptan sonra gelen yardımcı kutuplar ana kutbun tersi olarak adlandırılır. Endüvi reaksiyonunun etkileri tam olarak önlenemez. Çünkü yardımcı kutbun alanı ana kutupların altındaki bölgede etkili olmaz.

4- Kompanzasyon Sargısı Kullanmak : 

Büyük güçlü makinelerde endüvi reaksiyonunun etkisi gidermede kullanılan yöntemdir. Kompanzasyon sargıları ana kutuplar altına açılan oyuklara yerleştirilir. Kompanzasyon sargılarından geçen akım endüvi sargılarından geçen akımın tersi yönündedir. Bu nedenle oluşacak olan manyetik alanlar birbirinin tersi yönünde olur. Oluşacak olan manyetik alanların birbirine eşit olması için endüvi sargılarından geçen akım kompanzasyon sargılarından da geçirilir. Böylece endüvi alanının etkisi ortadan kaldırılmış olur.

Doğru Akım (DA, DC) Motor Çeşitleri ve Bağlantı Şekilleri Nelerdir? Kompunt Motorlar

Doğru Akım Motor Çeşitleri ve Bağlantı Şekilleri

Doğru akım motorları endüvi ve endüktör sargılarının bağlantı şekillerine üç çeşittir:

1- Şönt motorlar için tıklayınız...

2- Seri motorlar için tıklayınız...

3- Kompunt Motorlar :

Uyartım sargısı endüviye hem seri hem de paralel bağlanan motorlara kompunt motor (bileşke alanlı) denir.

Kompunt motorların seri ve şönt sargı olmak üzere iki uyartım sargısı vardır.

Seri sargı endüviye seri bağlı olup şönt alanı kuvvetlendirecek (eklemeli) veya zayıflatacak (çıkarmalı) yönde çalışır.

Kompunt motorlar yapılış bakımından şönt ve seri motorların birleşmesinden meydana gelir.

Kompunt motor başlangıçta n gibi bir devir sayısına sahiptir. Çünkü motorda bulunan şönt sargı, küçük de olsa bir akım çeker ve bir Ø manyetik akısı oluşur.

Bağlantı şekillerine göre ;

1- Ters kompunt
2- Eklemeli kompunt gibi çeşitleri vardır.

Ters kompunt motorda yükselen veya hiç değişmeyen devir sayısı elde edilebilir.

Eklemeli kompunt motorda devir sayıları sabit değildir.

Eklemeli kompunt motorda yol alma momenti oldukça yüksektir.

Buna karşın ters kompunt motorda yol alma momenti düşüktür.


Kompunt Motorun Kullanıldığı Yerler : 

Eklemeli kompunt motorlar, seri motora benzer bir özellik gösterir. Bu nedenle seri motorun kullanıldığı yerlerde kullanılabilmektedir. Özellikle vinç, asansör ve hadde makinelerinde yaygın olarak kullanılır.

Ters kompunt motorlar ise fazla yol alma momenti istemeyen fakat yük ile devir sayısının değişmemesi gereken sinema makinelerinde, televizyon anten yönlendiricilerinde, dokuma tezgâhlarında ve buna benzer uygulamalarda kullanılır.


1- Şönt motorlar için tıklayınız...

2- Seri motorlar için tıklayınız...

Doğru Akım (DA, DC) Motor Çeşitleri ve Bağlantı Şekilleri Nelerdir? Seri Motorlar

Doğru Akım Motor Çeşitleri ve Bağlantı Şekilleri

Doğru akım motorları endüvi ve endüktör sargılarının bağlantı şekillerine üç çeşittir:

1- Şönt motorlar için tıklayınız...

2- Seri motorlar

3- Kompunt motorlar için tıklayınız...

2- Seri Motorlar :

Uyartım sargısı ile endüvi sargısının birbirine seri olarak bağlandığı doğru akım motoru çeşididir.

Motor yüklendikçe devir sayısı hızla düşer. Bunun nedeni yük akımının aynı zamanda uyartım akımı olmasıdır.

Akım arttığında manyetik akı (Ø) da artacaktır ve E=K.Ø.n formülüne göre manyetik akı arttığında devir sayısı düşecektir.

Seri motorun yol alma momenti oldukça yüksektir, bu nedenle yol alma anında yüksek moment istenilen yerlerde kullanılır.

Motor boşta çalıştığında Ø değeri oldukça küçük bir değer alır. Dolayısıyla devir sayısı tehlikeli bir şekilde yükselebilir. Bu yüzden seri motor boşta (yüksüz) çalıştırılmamalıdır. Çalışma yerine ya dişli ile veya direkt olarak bağlanmalıdır. Kayış veya zincirle hiçbir zaman bağlantı yapılmamalıdır.

A-B: Endüvi sargı uçları 

E-F: Uyartım(kutup) sargı uçları

G-H: Yardımcı kutup sargı uçlarını belirtir.


Motorlarda yardımcı kutup varsa endüvinin B ucu ile yardımcı kutbun G ucu makine içerisinde birleştirilip klemens tablosuna H ucu çıkartılır.

Çok küçük seri motorlara, yol almada endüvi akımı fazla yükselmediğinden ve şebeke için bir sakıncası olmadığından doğrudan doğruya dirençsiz yol verilebilir.

Seri Motorların Kullanıldığı Yerler: 

Seri motor, kalkınma momentleri çok yüksek olduğundan tren, tramvay, vinç ve asansör, kesici ve ayırıcı açma kapama işlerinde kullanılır. Seri motorlar taşıt araçlarında frenleme için dinamo olarak da kullanılmaktadır.

1- Şönt motorlar için tıklayınız...

3- Kompunt motorlar için tıklayınız...  

Doğru Akım (DA, DC) Motor Çeşitleri ve Bağlantı Şekilleri Nelerdir? Şönt Motorlar

Doğru Akım Motor Çeşitleri ve Bağlantı Şekilleri

Doğru akım motorları endüvi ve endüktör sargılarının bağlantı şekillerine üç çeşittir:

1- Şönt motorlar,

2- Seri motorlar için tıklayınız...

3- Kompunt motorlar için tıklayınız...

1- Şönt Motorlar :

Uyartım sargısının endüvi sargısına paralel bağlandığı doğru akım motorlarıdır.

Şönt motorun devir sayısı yük ile çok fazla değişmez, bu nedenle devir sayıları hemen hemen sabit kabul edilir.

Motorun devir sayısı kaynak gerilimi veya endüvi akımı ile kontrol edilebilir. Yol alma anındaki momentleri düşüktür, bu bakımdan aşırı yüklerde kolay yol almazlar.
Motor boşta çalışırken devir sayısı normal değerdedir. Motor boşta çalışırken endüvi sargılarından geçen akım seri motorda olduğu gibi, tehlikeli değerlere çıkmayıp normal değerinde kalır. Ancak uyartım devresindeki kopukluk devir sayısının tehlikeli değerler almasına neden olabilir, bu da özel tertiplerle önlenir. Motorun maksimum verimde çalışması için motorun sabit kayıplarının endüvi kayıplarına eşit olması gerekir. Motorun üreteceği moment endüvi akımıyla doğru orantılı olarak artar.

A-B: Endüvi sargı uçları 

C-D: Uyartım (kutup) sargı uçları

G-H: Yardımcı kutup sargı uçlarını belirtir.

Motorlarda yardımcı kutup varsa endüvinin B ucu ile yardımcı kutbun G ucu makine içerisinde birleştirilip klemens tablosuna H ucu çıkartılır.

Motora yol vermek için kullanılan yol verme direnci (yol verme reostası) L, M, R uçları ile belirtilir.


L ucu şebekeye, M ucu uyartım sargısının C ucuna, R ucu endüvinin A ucuna bağlanır.

Şöt Motorun Kullanıldığı Yerler: 

Sabit devir sayısı istenen uygulamalarda kullanılır. Vantilatör, aspiratör, tulumbalar, kâğıt fabrikaları, dokuma tezgâhları, gemi pervaneleri, matbaa makineleri ve asansörler bu motorun kullanım alanlarıdır.
2- Seri motorlar için tıklayınız...

3- Kompunt motorlar için tıklayınız...

25 Haziran 2019 Salı

Körlük (Jose Saramago) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Körlük

Kitabın Yazarı : Jose Saramago

Kitap Hakkında Bilgi :

Körlük, 1998 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Portekizli yazar Jose Saramago'nun son yıllarda yazdığı en etkileyici kitap. Araba kullanmakta olan bir adam, yeşil ışığın yanmasını beklerken ansızın körleşir. Körlüğü, başvurduğu doktora da bulaşır. Bu körlük, bir salgın hastalık gibi bütün kente yayılır. Öldürücü olmasa da tüm ahlâki değerleri yok etmeyi başarır. Toplum, görmeyen gözlerle cinayetlere, tecavüzlere tanık olur. Ayakta kalabilenler ancak güçlü olanlardır. Koca kentte körlükten kurtulan tek kişi, göz doktorunun karısıdır.

Portekiz'in yaşayan en önemli yazarı olan Jose Saramago, bu çarpıcı romanında körlük olgusunu bir metafor olarak kullanmış, basit imgelere, sıradan sözcük oyunlarına başvurmadan, yoğun bir anlatımla, anlatıcının ve kahramanların konuşmalarını ortaklaşa bir monologa dönüştürerek kişilere ad vermeksizin liberal demokrasinin insanları sürüklediği sağlıksız ortamı olağanüstü bir ustalıkla anlatmıştır.

Kitapta hiç bir şeyin ismi yoktur. İsimsiz bir ülkede isimsiz bir şehirde isimsiz insanların başlarına gelenler anlatılır. Diğer bir özelliği ise kitapta nokta ve virgül dışında hiçbir noktalama işaretinin kullanılmamış olmasıdır. 

Kitabın Özeti :

Kırmızı ışıkta duran arabasıyla yeşil ışığın yanmasını bekleyen bir adam beklenmedik bir anda kör olur. Bu durumdan faydalanmak isteyen, yardım etmek istercesine yaklaşan kötü niyetli bir hırsız da bu beklenmeyen körlüğe yakalanır.

Körlük bulaşıcı bir hal alarak talihsiz adamın iletişim kurduğu bütün insanlara da bulaşır. Ardından tedavi amaçlı gittiği klinikte körlük doktorada bulaşır. Durum gittikçe içinden çıkılmaz bir hal almaktadır. Körlük hızla yayılırken doktorun karısı bu salgından etkilenmez ve kör olmaz.

Herkes Beyaz Körlük denilen hastalığa yakalanmaya başlar. Hastalığın özelliği insanları kör etmesi fakat karalık yerine her şeyi bembeyaz görmeleridir.

Bu körlük salgınını ülke ve toplum çaresizce seyretmektedir. Panik hali herkesi etkisine almış ve bulaşıcı körlük hastalığından kurtulmak için çözüm aranmaktadır. Devlet yöneticileri körlük salgınından kurtulabilmek için hastaları eski bir akıl hastanesinde karantina almaya karar verir.

Karantina bölgesi askeri bir disiplinle yönetilmektedir. Dışarı çıkışlar kesinlikle yasaktır. Dışarı çıkanlar öldürülecektir. Körlük akıl almaz bir hızla yayılmakta ve ülkede kaos derinleşmektedir. Alınan önlemler ve baskıcı politikalar ne körlüğün yayılmasını engelleyebilmektedir, ne de ortada devlet yetkililerinin iddia ettiği gibi bir düzen vardır.

Herkesin kör olduğu bir yerde bir tek doktorun karısı görür ve her an o da hastalığa yakalanacağı korkusu ile yaşar. Yine de bir an olsun eşini yalnız bırakmaz.

Hastalığın ilerlemesi nedeni ile karantina bölgesindeki insanlara kimse yaklaşmak istemez. Bunun üzerine bölgede düzen tamamen bozulur. Çeteler kurulmaya ve güçlü olanın zayıfa eziyet ettiği bir yer haline gelir.

Körlük hastalığına yakalananların sayısı arttıkça, karantina bölgesinin nüfusu artar. Kalabalığın artması yeni güç dengeleri ve kamplaşmaları da beraberinde getirir. İçeride çeteler kendi hükümdarlıklarını ilan etmeye çalışmakta ve zulüm ederek diğer körleri sömürmek istemektedir. Doktor ve karısının kaldığı tarafta körler zaman geçtikçe zorluklar yaşamaktadır. Çünkü diğer tarafta bulunan çeteler onlardan haraç istemekte ve şiddet yoluyla onları tehdit etmektedir. İçerideki kimsenin bilmediği bir gerek ise doktoru karısının gerçekte kör olmadığıdır. Oda kör taklidi yaparak içeride kalmış ve diğer insanların yardımına koşmaktadır. Tabi bu durumun anlaşılmaması içinde kör gibi davranmak zorundadır.

Zaman geçtikçe çetelerin baskısı ve istekleri artar. Bu durumda doktor, karısı ve beraberindekiler çetelerle mücadele etmek zorunda kalırlar. İşler daha da kötüye gidince doktorun eşi gizlice çete liderini öldürür fakat bu işleri daha da kötüye sürükler. Karantina bölgesinde ayaklanma çıkar ve herkes kaçar. Şehirde de hastalık tamamen yayılmıştır.

Karantina bölgesinde büyük bir yangın çıkar. Dışarı çıkmanın yasak olduğu hastaneden yangın sayesinde doktor ve beraberindekiler kurtulurlar. Dışarıdaki hayat gittikçe daha zor bir hal almış ve yaşam savaşı tüm hızıyla sürmektedir.

Bunun üzerine doktorun eşi, eşini de alarak evlerine döner. Eski hayatlarına uyum sağlamaya ve yeni bir düzen kurmaya çalışırlar. Beklenmedik bir anda ortaya çıkan ve müthiş bir hızla yayılıp tüm ülkeyi kaosa sürükleyen körlük salgını son bulmuştur artık. Doktorun karısı körlüğün kendi yakasına yapıştığını düşünürken her şey tıpkı eskisi gibi gerçek, canlı ve tamda gözlerinin önündedir. Onun herkesi gördüğü gibi herkes tarafından da o görülmektedir.

LGS 2019 Liselere Giriş Sınavı Türkiye İl Sıralaması Ders Ders Net Sayılarına Göre

2 Haziran 2019 tarihinde yapılan LGS liselere giriş sınavı sonuçları açıklandı. Bu sonuçlara göre illerin ders ders net ortalamaları da ortaya çıktı.

Toplam net ortalamasına göre il sıralaması;

1. Muğla 43,7 net
2. Tunceli 43,4 net
3. Giresun 43,3 net

Türkçe dersine göre il sıralaması;

1. Rize 11,7 net
2. Giresun 11,6 net
3. Muğla 11,5 net

Matematik dersine göre il sıralaması;

1. Kırşehir 4,21 net
2. Tunceli 4,04 net
3. Muğla 3,97 net

Fen Bilimleri dersine göre il sıralaması;

1. Tunceli 9,4 net
2. Muğla 9,36 net
3. Giresun 9,3 net

T.C. İnkilap Tarihi ve Atatürkçülük dersine göre il sıralaması;

1. Tunceli 7,34 net
2. Giresun 7,29 net
3. Muğla 7,18 net

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine göre il sıralaması;

1. Rize 6,92 net
2. Giresun 6,9 net
3. Trabzon 6,73 net

İngilizce dersine göre il sıralaması;

1. Muğla 5,02 net
2. Tunceli 4,95 net
3. Zonguldak 4,64 net


Doğru Akım DA Motorlarında Devir Dönüş Yönü Nasıl Değiştirilir?


Doğru akım motorlarında iki şekilde devir yönünü değiştirmek mümkündür.

1- Doğru akım motorunun endüvisine uygulanan akımın yönünü değiştirmek.

2- Doğru akım motorunun endüktöründeki manyetik alanın yönünü değiştirmek. Bunun için eğer motor kutupları sabit mıknatıslı ise N ve S kutuplarını oluşturan mıknatıslar yer değiştirilir. Eğer motor kutupları elektro mıknatıslı iseendüktöre uygulanan akımın yönü değiştirilmelidir.

Yukarıdaki işlemlerden sadece birinin yapılması doğru akım motorunun devir yönünün değiştirilmesi için yeterlidir. Eğer her ikisi birden yapılırsa dönüş yönü değişmez.

Doğru Akım DA Motorunun Çalışma Prensibi Nasıldır? Sol El Kuralı Nedir?

DA Motorunun Çalışma Prensibi :



Doğru akım motoru; "manyetik alan içindeki bir iletken tele elektrik akımı uygulandığında manyetik alan dışına itilir" prensibine göre çalışır. İletkenin hareket yönü sol el kuralına göre bulunur.

Sol El Kuralı :  Sol el baş parmaği açık, dört parmağı bitişiktutulur. Avuç içi N kutbuna bakacak, bitişik dört parmak akım yönünü göstercek şekilde tutulduğunda baş parmak iletken telin hareket yönünü gösterir.


DA motorlarında manyetik alan endüktörde oluşur. Küçük güçlü motorlarda endüktörde sabit mıknatıs, büyük güçlü motorlarda endüktörde iletken tellerle sarılmış elektromıknatıs bulunur.

İçinden akım geçen iletken teller ise endüvi sargılarında bulunur.

Endüvi üzeride ki iletkenlere fırça ve kolektör yardımıyla doğru gerilim uygulanır. Böylece endüvi üzerideki iletkenden akım geçer ve iletken tellerin etrafında manyetik alan oluşur.

Endüktör sargısının manyetik alanı (N–S), endüvi üzerinde manyetik alan oluşturan iletken veya iletken tel demetini dışa doğru iter. Bu itilme prensibi, doğru akım motorlarının çalışma esasını oluşturur. Bu itilme, mil etrafında dönme hareketini meydana getirir.

N ve S kutupları, endüviden geçen akım yönüne göre iletken veya iletken demetini manyetik ortamın dışına iter.

İletkenden geçen akım yön değiştirirse itilme yönü de değişir. İtilme yönünün değişmesi motorun dönüş yönünü de değiştirir.

Veba Geceleri (Orhan Pamuk) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Veba Geceleri Kitabın Yazarı: Orhan Pamuk Kitap Hakkında Bilgi: Orhan Pamuk’un üzerinde 5 yıldır çalıştığı Veba Geceleri, 190...