Konu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Konu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Ekim 2024 Pazar

Çöplük Kralı (Elizabeth Laird) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Kakkında Bilgi


Kitabın Adı: Çöplük Kralı

Kitabın Yazarı: Elizabeth Laird

Kitap Hakkında Bilgi:

Elizabeth Laird, Çöplük Kralı adlı kitabını Etiyopya’da yaşadığı sırada tanıştığı bir grup sokak çocuğunun hayatından ilham alarak, büyük ölçüde gerçeklere dayanarak kaleme almıştır.

Dani ile Mamo normal koşullarda asla karşılaşmayacaktı. Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa'daki hayatları bambaşkaydı. Dani kocaman bir villada yaşıyordu, Mamoʼnun ise evi yoktu. Ama bu iki çocuk şimdi şehrin sokaklarında kaçak. Biri despot babasından, ötekiyse bir insan tacirinden kaçıyor. Tesadüf onları bir araya getirince yetişkinlerin bencil dünyasında hayatı birlikte göğüslemek zorunda kalıyorlar.
(Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Konusu:

Kitap, iki çocuğun gözünden dayanışma, empati, cesaret, dostluk gibi kavramları konu edinmiştir.

Kitabın Özeti:

Dani zengin bir ailenin çocuğudur ve kocaman bir villada yaşamaktadır. Dani'nin babası kısa süre önce sona ermiş olan iç savaşta orduda görev almıştır. Eski bir asker olarak otoriter bir adamdır. Ticaret hayatında başarılı olmuş acımasızlığıyla tanınan zengin biridir. Dani'nin annesi şefkatli ve anlayışlı biridir. 

Dani'nin annesi ölümcül bir hastalıkla uğraşmaktadır. Tedavi için İngiltere’ye giderek Dani’yi gaddar babasıyla baş başa bırakmıştır. Dani hiçbir konuda babasını memnun etmeyi başaramamaktadır. Derslerinde, sporda ve arkadaşlık ilişkilerinde sıkıntılar vardır. Babasına göre Dani'nin tek yaptığı şımarık bir zengin çocuğu gibi tembellik yapmak, hayaller kurmak ve hikayeler uydurmaktır. Dani sonunda annesinin yokluğunda babasının artan baskısına dayanamaz ve evden kaçar.

Mamo’nun ise gidecek bir evi yoktur. Mamo babasını bile hatırlamıyordur. Etiyopya'nın Addis Ababa şehrinin varoşlarında, ev bile denemeyecek bir barakada annesi ve ablasıyla hayatta kalmaya çalışmaktadır. Bir gün Mamo’nun annesi ölür ve ablasıyla birlikte beş parasız ortada kalırlar. Ablasının iş aramaya gittiği bir gün Mamo’nun dayısı olduğunu söyleyen bir adam gelir. İş bulma bahanesiyle Mamo’yu kandırıp şehir dışına çıkarır. Mamo böylece bir insan tacirinin eline düşmüştür.

Mamo ve Dani’nin ortak özellikleri çocuk ve kaçak olmalarıdır. Biri babasından diğeri ise bir insan tacirinden kaçmaktadır. Sokakta özellikle de bir çocuk olarak hayatta kalmak kolay bir şey değildir. Bambaşka ortamlardan gelen iki çocuk bambaşka zorluklarla mücadele etmek zorunda kalırlar. 

Bir şekilde Dani ve Mamo'nun yolları kesişir. İki çocuk yetişkinlerin hoyratlığına, dış dünyanın acımasızlığına karşı birbirlerine destek olup hayata tutunmaya çalışırlar.

26 Ekim 2024 Cumartesi

Köprü Altındaki Aile (Natalie Savage Carlson) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Kakkında Bilgi


Kitabın Adı: Köprü Altındaki Aile

Kitabın Yazarı: Natalie Savage Carlson

Kitap Hakkında Bilgi:

1959'da Newbery Onur Ödülü'ne layık görülen sıcacık bir aile öyküsü...

Armand, yokluk içinde yaşamayı öğrenmiş bir evsizdir. Hayatını dilenerek ve tuhaf işler yaparak kazanır. Üstelik bu dertsiz tasasız hayatından da epey memnundur. Neden olmasın ki? Bir kere hırsızları dert etmesine hiç gerek yoktur, çünkü bütün varı yoğu bir bebek arabasını ancak doldurur. Bütün Paris sokakları onun evi olduğundan kira ödemek gibi bir derdi de yoktur. Ailesi olmadığından kimseyi merak etmesi gerekmez. Kimseleri de istemez zaten. Hele de çocukları. O yerinde duramayan küçük çekirge kuşlarına hiç mi hiç tahammülü yoktur. Kalbini güzelce saklamazsa bu minik haylazların ne yapıp edip onu çalacağından korkar. Ama çocuk demek ev, iş, sorumluluk demektir; Armand ise macera arar. Onun için de ne zaman bir çocuk görse kalbinin üzerini kalın yün paltosuyla sıkı sıkı örter. Derken soğuk bir kış günü üç küçük çocuk girer hayatına. Anneleriyle birlikte sokaklarda kalmış üç evsiz çocuk. Ve Armand'un korktuğu başına gelir. Bu üç küçük çekirge kuşu onun o özenle sakladığı kalbini çalıverir. Ve o güne dek kimse için endişelenmemiş avare Armand ona sığınan bu biçare aileye kol kanat gerer.
(Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Konusu:

Sokakta kalan evsiz üç çocuk, bir anne ve bir köpeğin sokakta yaşayan bir adam tarafından himaye edilmesi anlatılmaktadır.

Kitabın Özeti:

Armand, eski bir bebek arabasına sığan eşyasıyla Paris’in sokaklarında yaşayan iyi yürekli yaşlı biridir. Armand, yokluklar içinde yaşamayı öğrenmiş bir evsizdir. Hayatını dilenerek ve tuhaf işler yaparak kazanır. Armand evsiz olmaktan ve bu dertsiz tasasız hayatından fazlasıyla memnundur. 

Armand'ın hırsızları dert etmesine hiç gerek yoktur, bütün varı yoğu eşyası bir bebek arabasına sığacak kadardır. Bütün Paris sokakları onun evi olduğundan kira ödemek zorunda değildir. Ailesi olmadığı için kimseyi merak etmesi gerekmez. Zaten kimseyi de hayatında istememektedir. Özellikle de çocukları, yerinde duramayan o küçük çekirge kuşlarına hiç mi hiç tahammülü yoktur. Armand çocukları küçük çekirge kuşlarına benzetmektedir.

Paris’te yaşayan çingeneler her yerde olduğu gibi geçimlerini kap kacak tamir ederek sağlamaktadır. Çingeneler göçer bir yaşam yaşamaktadırlar. Çingene Mireli yaşlı Armand ile konuştuğu bir gün ona çekirge kuşu gibi gördüğü çocukların hiç beklemediği bir anda insanın kalbini çalıvereceklerini söyler.

Bir şeylere bağlanmak istemeyen Armand yer değiştirdiği bir kış günü hiç beklemediği bir şeyle karşılaşır. Köprü altındaki eski yerine yerleşmek için döndüğünde karşısına üç küçük çocuk, anneleri ve bir köpek çıkar. O güne kadar kimse için endişelenmemiş avare Armand ona sığınan bu çaresiz aileye kol kanat gerer. Babaları öldükten sonra kirayı ödeyemedikleri için evlerinden atılmışlardır. Küçük çocuklar bir süre sonra büyükbaba olarak benimsedikleri Armand’dan ayrılmak istemezler.

Çocuklar Armand'a yanında kendilerini de geitrmesini isterler. Armand çocukları yanında ayak bağı olarak istemez. Israr karşısında Armand çocukları Louvre alışveriş merkezindeki Noel Baba’ya götür. Çocuklar yolda gördükleri herşeye ilgi duyarken Armand onları engellemeye çalışır.

Armand, Paris'e beyaz beyaz kar yağan bir gün çocuklar için endişelenir ve onları korumak için çingenelerin yaşadığı kamp yerine getirir.

Anneleri gün boyunca karınlarını doyurmak için çalışmaktadır. Çocuklar okula gitmemektedir. Armand ise yalnız kalan küçük çekirge kuşları gibi gördüğü çocuklarla ilgilenmektedir. Armand kalbini onlara bir büyükbabaymış gibi yavaş yavaş kaptırmaya başladığını fark eder. Böylece köprü altında hayatları kesişen bu evsiz insanların yeni yılla beraber hayatları da değişir.

Beyaz Yunus (Gill Lewis) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Kakkında Bilgi


Kitabın Adı: Beyaz Yunus

Kitabın Yazarı: Gill Lewis

Kitap Hakkında Bilgi:

Bir deniz biyoloğu olan annesi bir gün hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolunca on iki yaşındaki Kara için zor günler başlar. Bir yandan annesinin yokluğunu kabullenmeye çalışırken bir yandan da okuma güçlüğü çektiği için onunla alay eden zorba öğrencilerle uğraşmak zorunda olan Kara kendini sadece tekneleri Moana ile denize açıldığında eskisi gibi mutlu ve güvende hisseder. Ama tekneleri de maddi sıkıntılar yüzünden satılmak üzeredir. Üstelik çok sevdiği deniz ve içindeki canlılar bilinçsiz avlanan balıkçılar yüzünden tehdit altındadır. Bütün bu sorunların ortasında, kaybolan annesinden hâlâ bir işaret bekleyen Kara bir gün denizde sıçrayan beyaz bir yunus görür. Ve uzun zamandır ilk kez içinde, kaybettiği annesine ve çok sevdiği denize dair bir umut belirir.

(Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Konusu:

Kitap, annesiz büyüyen ve zorluklarla karşılaşan küçük bir kızın azimle hayata tutunmasını anlatmaktadır.

Kitabın Özeti:

Kara, bir deniz biyoloğu ve bir balıkçının küçük kızıdır. Kara için hayat zor geçmektedir, herşey tepe taklak olmuştur. 

Kara'nın annesi bir yıl önce yunus balıkları ile ilgili bir projede görev almıştır. O günden beri Kara'nın annesinden haber alınamamaktadır.

Kara'nın balıkçı olan babası yaşadığı ekonomik sıkıntılardan dolayı zor bir karar alır. Aileyi temsil eden tekneleri Moana'yı satılığa çıkarır.

Kara'nın okuldaki bir grup kendisine kötü davranan zorbalık yapan çocukla başı derttedir. Ayrıca Kara disleksisi olan bir çocuktur. Pek çok konuda sıkıntılar yaşayan küçük Kara, doğa sevgisi ile doludur. 

Kara yaşadığı tüm sorunlardan kurtulabilmenin yolunu deniz olarak görmektedir. Bir gün Allah'tan kendisine her şeyin yolunda gideceğine dair bir mesaj vermesi için dua eder. Tam da o anda denizde küçük beyaz bir yunus balığı görür. 

Kara umudu tazelenmiş olarak boyundan büyük işlere kalkışır. Artık doğaya karşı savaş açmış insanların karşısına çıkma cesareti gösteren bir savaşçıya dönüşmüştür.

7 Ekim 2024 Pazartesi

Uzay Dolmuşu Kalkıyor (Muzaffer İzgü) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi


Kitabın Adı: Uzay Dolmuşu Kalkıyor

Kitabın Yazarı: Muzaffer İzgü

Kitap Hakkında Bilgi:

126 sayfadan oluşan bir çocuk kitabı olan Uzay Dolmuşu Kalkıyor, 7 yaş ve üzeri okurlara hitap etmektedir. 1994 yılında Bilgi Yayınevi tarafından yayımlan eser yıllardır tekrar tekrar basılır. Dorukhan Özcan’ın çizdiği siyah beyaz resimlerle süslenen kitabın büyük yazı boyutu sayesinde ilkokul 1. sınıftan itibaren kolaylıkla okunabilir uzay temalı bir kitap.

Küçük bir uzay aracı düşünün. İçinde kaptan ve on bir çocuk var. Denizin babaannesini de unutmamak gerek tabii. Aracımız uzayın derinliklerine doğru yol alırken acaba yolcularımızı neler bekliyor? Her satırında kahkahanızı tutamayacağınız bir serüven.
(Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Konusu:

Kitap, Deniz adında bir çocuk, arkadaşları ve babaannesinin mucit mahalle berberi Necati Amca ile yaşadıkları uzay macerasnı konu almaktadır. 

Kitabın Özeti:

Berber Necati Amca babasını ve dedesini çocuklara anlatır. Dedesi uçmak, babası ise uçak yapmak için ömrünü harcamıştır. Berber Necati Amca ise uzaya yolculuk yapma hayali kurmaktadır. Berber Necati Amca, bu hayalini gerçekleştirmek için Uçuçböceği adında bir uzay aracı yapar. Çocukların isteği üzerine uzay aracını çacuklara gösterir. 

Çocuklarla Necati Amca, Uçuçböceği’nin içine girip etrafını incelerlerken Deniz’in babaannesi de yanlarına gelir. Deniz’in babaannesi gelmişken de Uçuçböceği’nin içine girer. Uçuçböceği’nin içine giren 11 çocuk ile babaanne ve berber Necati Amca’nın maceraları başlar.

Kısa bir süre içinde Uçuçböceği havalanarak uzaya doğru yola çıkar. Uçuş berber Necati Amca’nın kontrolü dışında gerçekleşen bir yolculuğa döner. Uçuçböceği'nin ilk uçuş denemesini yaptıkları için herkes sevinç ve heyecan içindedir. Uçuşun Necati Amca’nın kontrolü dışında olduğunu öğrendiklerinde panik yaşarlar ama ellerinden bir şey gelmez. 

Necati Amca, Uçuçböceği'nin kontrolünü sağlayıp dünyaya dönebilmek için çabalar. Necati Amca, uzay yolculuğunun sorunsuz geçmesi için çocuklara ve Deniz’in babaannesine çeşitli görevler verir.

Uçuçböceği ve içindekiler bir süre uzayda kontrolsüzce yol alırlar. Bir süre sonra 999 adlı gezegene mecburi iniş yaparlar. Uçuçböceği'nin kontrolünü 999 gezegenindekiler yüzünden kaybettiklerini anlarlar. 999’lular inceleme yaptıktan sonra dünyaya dönebileceklerini öğrenirler. Uçuçböceği, 999 gezegenine iniş yapınca içindekilere her birine farklı ten renklerine ve ırklara sahip çocuklar eşlik eder. Uçuçböceği'nin içindekiler 999 gezegenindekilerle hemen kaynaşırlar. 999 gezegenini gezerler ve hem dünyaya çok benzeyen hem de çok farklı olan şeyler görürler.

Deniz, 999 gezegenindeki arkadaşlarının isimleri değil de numarası olduğunu öğrenince çok şaşırır ve 999 gezegenindeki arkadaşlarına Su ile Gül isimlerini verir. Deniz’i çok seven 999’lu arkadaşları da bu isimlerden çok hoşlanırlar ve bu isimleri sahiplenirler. Diğerleri de kendi 999’lu arkadaşlarına uygun isimler teklif ederler. Böylece 999 gezegenindeki çocukların her biri yeni isimlere kavuşurlar. Deniz'in babaannesi Halime Teyze, 999’lu çocukların başındaki 999’lu kadına İpek ismini teklif eder. 

999 gezegeninde herkes halinden memnundur. Bir süre sonra Uçuçböceği'nin dünyaya dönme vakti gelir. Deniz gitmeden önce 999’lu arkadaşlarına hatıra olarak birer bozuk para verir. 999'lu arkadaşı Gül de pantolonundaki kırmızı boncuklardan birini koparıp Deniz’e verir. Uçuçböceği ile dünyaya doğru yola çıkarlar. 

Deniz, gözlerini açtığında kendini annesi ve babaannesinin yanında, evlerinde bulur. Annesi yanlarından gidince babaannesiyle 999 gezegeni hakkında konuşmaya çalışır. Ancak babaannesinin 999 gezegeni hakkında hiçbir şey hatırlamadığını fark eder. Babaannesinin sözleri üzerine hastalığı yüzünden ateşi çıktığı için hayal gördüğünü düşünür. Deniz, yastığının altına bakınca kırmızı boncuğu eline alınca şüphesi gider.

2 Ekim 2024 Çarşamba

Sözcüklerin Kamera Arkası - Üç Arkadaş Bir Film (Ferhat Taştekin) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi


Kitabın Adı: Sözcüklerin Kamera Arkası - Üç Arkadaş Bir Film

Kitabın Yazarı: Ferhat Taştekin

Kitap Hakkında Bilgi:

“Sanırım insan büyüdükçe dünyası küçülüyor ve hiçbir şey ona eskisi kadar büyük görünmüyor.”

Sıkıcı bir ödev, üç sıra dışı arkadaş ve gizemlerle dolu bir dil macerası!
Ece, Ozan ve Mete`nin yolları beklenmedik bir film projesinde kesişiyor. Peki ya...
• Papapilov ne demek?
• Vampir sözcüğü Türkçe`den mi geliyor?
• Yaşlı komşuları Süha Bey`in sırrı ne?
Kahkahalar, sürprizler ve keşiflerle dolu bu yolculukta, sözcüklerin esrarengiz dünyasına hazır olun!
Deyimler canlanıyor, atasözleri dans ediyor!
Bu kitabı okuduktan sonra, dile bir daha asla aynı gözle bakamayacaksınız.
Heyecan verici bir macera, sıcacık bir dostluk hikâyesi ve dilimizin zenginliklerini keşfetme fırsatı sizi bekliyor! (Tanıtım Bülteninden)

Kitabı okuyanlar; Ana dilimizi öğrenmenin ne kadar eğlenceli olabileceğini keşfedecek. Sözcüklerin diller arası etkileşimdeki rollerini ve nasıl aktarıldıklarını fark edecek. Derslerin istenildiğinde eğlenceli hâle getirilebileceğini, sıkıcı zannedilen şeylerin gerçekten ne kadar ilgi çekici olabileceğini öğrenecek. Her öğrencinin uygun koşullar sağlandığında güzel çalışmalar ortaya koyabileceğini, her bireyin değerli ve kendi alanında yetenekli olabileceğini fark edecek. Dostluk, çalışmak, emeğiyle kazanmak, yardımseverlik gibi kavramları içselleştirecek. Sinemanın birçok şeyi anlatmanın güzel bir yol olduğunun farkına varacak.

Kitabın Konusu:

Kitap, okulda öğrencilere verilen ödev üzerinden sözcüklerin anlamları ve sinema ile bir şeyler anlatma olgusunu konu almıştır.

Kitabın Özeti:

“Sanat, ruhumuzu uyandırmanın ve bilincimizi genişletmenin bir yoludur.”

Derste dalgın olan Ece'ye öğretmeni seslenmiş ama duymamıştır. Öğretmeni “İkidir sana sesleniyorum, burada mısın?” der. Ece bu sırada öğretmeninin saç modelini düşünmektedir. Aklındaki tek şey de bu değildir. Genelde kafasında çok fazla ve karışık düşünceler olurdu. 

Ece “Özür dilerim, öğretmenim, aklıma bir şey geldi de” dedi. Öğretmeni “Yoksa sunum ödevin için bir fikir mi buldun?” diyerek şaka yaptı. Ece’den cevap gelmeyince şakasını devam ettirerek. “Sunumun için bir konu belirledin mi?” dedi. Ece “Hayır, öğretmenim.” dedi. 

Şaka gerçeğeğe dönmüştür. Öğretmen hafta bitmeden herkesin konu seçmesini ve iki-üç kişilik gruplar halinde çalışmalarını söyledi. Yapacakları şey hem öğretici hem de eğlenceli bir sunum hazırlamak. 

Ece henüz sunu konusunu belirleyememişti. Bir ekip arkadaşı da yoktur. Ece yolda ürürken kendi kendine konuşmaktadır. Yolda karşılaştığı yaşlı bir amca sayesinde harika bir proje konusu bulur.

Ece önce projeyi tek başına gerçekleştirmek ister. Öğretmeni projeyi duyunca çok beğenir. Ece'den bu projeye sınıfın sessiz karakteri Ozan ve bir sakatlık yaşamış olan Mete'yi de dahil etmesini ister.

Ece 'nin grubunda olmayı Ozan kabul etse de Mete reddetmiştir. Ece'nin sunum projesi bir sinema filmidir.

Ece ile Ozan proje hazırlıkları devam ederken Mete'nin manavda çalıştığını görürler. Ece neden manavda çalıştığını sorunca Mete babasına sormasını söyler.

Mete'nin babası çalışamadığı için manavda çalışmak zorunda kalmıştır. Bu durumu Mete herkesten saklamaktadır. Mete bu durumun ortaya çıkmaması için zorda kaldığı bir anda Ece kendisine destek verir. Mete'de yavaş yavaş gruba dahil olmaya başlar.

Mete'nin babası yeniden çalışmaya başlar. Ancak Mete kardeşlerinin ve kendisinin yemek paralarını temin etmek için ailesinin haberi olmadan çalışmaya devam eder. Bu durum okulda öğrenilir.

Ece babasıyla konuşarak okula yemek sponsorluğu konusunda ikna etmeye çalışır.

Bir süre sonra proje konusu olan film biter. Tüm okul velileri davet edilere film için gala yapılır.

1 Ekim 2024 Salı

Yuan Huan'ın Kulübesi (Miyase Sertbarut) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi


Kitabın Adı: Yuan Huan'ın Kulübesi

Kitabın Yazarı: Miyase Sertbarut

Kitap Hakkında Bilgi:

Ezber bozan kalemiyle çocuk ve gençlik edebiyatımıza pek çok yenilikçi eser kazandıran Miyase Sertbarut’un, okumaya mesafeli duran çocuklardan esinlenerek yazdığı Yuan Huan’ın Kulübesi, beş mucizevi hikâyeyi dikkat çekici bir üst kurguyla birleştiren, merak uyandırıcı bir roman.

Başta kitapların renkli dünyasına ısınamayanlar olmak üzere, 9 yaşını aşmış her yaştan okurunu gözü pek bir hikâye avcısına dönüştürmeyi vadeden bu heyecan dolu serüven; yerel ile evrenseli, geleneksel ile dijitali bir araya getirerek, zamanı ve mekânı genişleten, enfes bir anlatım sunuyor.

“Herkesin bir hikâyesi vardır,” düşüncesi izleğinde, çocukları eleştirel okumaya yönlendiren Yuan Huan’ın Kulübesi; hikâyelerin ölümsüzlüğüne vurgu yaparak, aslolanın onları aktarma yöntemlerini çeşitlendirmek ve geleceğe taşımak olduğunu savunuyor.

İlhami, oyun olsun diye girdiği bir telefon kulübesinin ahizesinden tuhaf hikâyeler dinlemeye başlar. Geçmiş ile bugün arasında sıkışıp kalan işçi çocukların, parmaklıklar ardında büyüyen çocukların, hatta okula gitmek istedikleri halde gidemeyen çocukların gizemli hayatlarına tanıklık eden kahramanımızın aklına parlak bir fikir gelir. Dinlediği hikâyeleri Türkçe ödevi için kullanacaktır. Kitap okumayı sevmeyen İlhami için işler yoluna girmiş gibidir. Ancak unuttuğu önemli bir ayrıntı vardır. Ya okuduğu kitabı okula getirmesini isteseler? Peki, adını Yuan Huan olarak uydurduğu Çinli bir yazar gerçekte var mıdır? Bant kaydı sandığı sesin ardında yatan sır nedir? İlhami’nin zihni son hikâyeye kadar karmakarışıktır. Yoksa, anlattığı yalanlara artık kendi de mi inanmaktadır?..

İçindeki gizli hikâyeciyi, Çinli yazar Yuan Huan’a atfettiği ters köşe hikâyeler ile açığa çıkaran Miyase Sertbarut, İlhami’yi ve dolaylı olarak bütün okurlarını esrarengiz bir edebiyat evrenine konuk ederek, benzersiz bir kitap deneyimi yaşatıyor.

Çok katmanlı metnini daha da derinleştirmek adına aralara gizem tohumları serpiştirmekten kendini alıkoyamayan yazar, Yuan Huan'ın Kulübesi'nde yanıtını aradığı cevapsız sorularıyla okurunun kitapla olan etkileşimini arttırıyor ve geniş geniş düşündürüyor.

Kitabın Konusu:

Kitap, tarih, adalet, vicdan ve benzeri önemli konuları, ilgi çekici ve düşündürücü yönleriyle konu olarak işlemektedir.

Kitabın Özeti:

Okula yeni gelen Türkçe öğretmenleri Berrin Hanım öğrencilerinden her hafta bir öykü okumalarını ister. Aynı zamanda öğrenciler okudukları bu öyküyü sınıfta arkadaşlarına da anlatacaklardır. Sınıftaki öğrenciler bu duruma tepkilidir. Türkçe öğretmenleri Berrin Hanım'ı ikna ederek bir hikayede karar kılınır. Bir cuma günü okul çıkışı İlhami, Zümrüt ve Caner birlikte kütüphaneye giderler. 

Kütüphaneden kitaplarını aldıktan sonra çocuklar birlikte biraz yürürler. İlhami kitap okumayı hiç sevmeyen bir öğrencidir. Çocukların ertesi gün düzenlenecek olan sirk için birer biletleri vardır ve sirke gidecekleri için çok heyecanlılardır. Sirkin olduğu alana gittiklerinde sirkin yerinde olmadığını görürler. Sirk yerini bir eşya yığınına bırakmıştır. Çocuklar bu duruma çok üzülür. Kalan eşyaların arasında çocukların dikkatini bir telefon kulübesi çeker. 

İlhami, telefon kulübesindeki ahizeyi kulağaına dayar. Ahizeden gelen ses "Dinle" der. İlhami telaş ve şaşkılık içindedir. İlhami bu durumu arkadaşlarının fark etmesini istememektedir. Arkadaşlarının gitmesini bekledikten sonra İlhami telefon ahizesini tekrar kaldırır. Ahizedeki ses “Dinle, bir hikayem var sana.” der. İlhami'nin aklına Türkçe öğretmeninin verdiği hikaye ödevi gelir. Kitap okumak zorunda kalmadan ahizeden dinlediği hikayeyi derste anlatabileceğini düşünür. Böylece hikayeyi dinler ve derste anlatarak 100 puan alır. 

İlhami telefon kulübesini belediye gelip kaldırmadan önce sıkça ziyaret eder. Her ziyaret ettiğinde ahizeyi kulağına dayayarak bir öykü dinler. Dinlediği bu öyküleri de Türkçe dersinde anlatmaya başlar. Öğretmen, bu öykülerin yazarının kim olduğunu sorduğunda kendisinin uydurduğu Yuan Huan adlı birisinin olduğunu söyler. Telefon kulübesindeki ahizeden gelen ses, İlhami’ye beş farklı öykü anlatır.

Türkçe öğretmeni İlhami'nin ödevlerini yapmasından çok memnundur. Arkadaşları ise bu duruma çok şaşkındır. İlerleyen günlerde İlhami sırrını korumaya çalışır. Yalanının ortaya çıkmaması için uğraşı içindedir. Yeni hikayeler dinleyebilmek için telefon kulübesine giderken zor durumlarda kalır. İlhami için dinlediği her hikaye buna değmektedir. 

Telefonun ucundaki kişi onu tanıdığını ve gördüğünü ima eden şeyler söylemektedir. İlhami bu durumu sorgulamaya başlar.

28 Eylül 2024 Cumartesi

İyilik Timi (Metin Özdamarlar) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi


Kitabın Adı: İyilik Timi

Kitabın Yazarı: Metin Özdamarlar

Kitap Hakkında Bilgi:

İyilik Timi’yle beraber birbirinden heyecanlı maceralar yaşamaya hazır mısın?
Çikolata makinesi yapımı,
Kuru Fasulye Şenliği,
Tüm mahalleye dondurma dağıtmaca,
Tek dostu arabası olan amcayla macera,
Aras’ı kurtarma serüveni ve daha neler neler…

Bu kitap seni birbirinden heyecanlı maceraya sürüklerken bir yandan da kalbinden hiç çıkmayacak olaylarla karşı karşıya bırakacak!

“İyi olacağız, iyi kalacağız ve ne olursa olsun iyiliği yaymaya devam edeceğiz.”

Bu kitabın gelirinin bir kısmı SMA hastalarına bağışlanacak. İyilik Timi, İlk Genç okurlarına; dayanışmanın, yardımlaşmanın, imece usulünün, şefkatin, merhametin, arkadaşlığın güzelliğini kalpleri ısıtacak şekilde anlatıyor. Araştırmanın, öğrenmenin, kültürümüzü korumanın, sorgulamanın, beyin fırtınasının, iyilik için beraber hareket etmenin önemini vurguluyor. SMA hastalarına dikkat çekiyor.

Kitabın Konusu:

Kitap, SMA hastalığına dikkat çekerek şefkatin, merhametin ve arkadaşlığın önemini anlatmaktadır.

Kitabın Özeti:

Benim adım Asel. Telefonumun alarmını kurmaya gerek kalmadan erkenden kalkan biriyim. Sabah saat 07:00 civarı vücudumun biyolojik saati uyanmaya ayarlanmış gibidir. Babam, başarılı olmak için uykudan çalmak gerektiğini söyler. Bunun yanında gelişmek için uykunun ne kadar faydalı olduğunu da biliyorum. Erken kalkmamı sağlayan kural, erkenden yatmak. Böylece her sabah annemin ya da babamın beni uyandırmasına ihtiyaç duymadan erkenden kalkıyorum. 

Bu sabah kalkar kalkmaz her zamanki gibi pencereyi açtım. Bir süre kuşların sabah konserini dinledim. Sonra banyoya geçerek yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım. Kıyafetlerimi giyip akşamdan hazırladığım okul çantamı kontrol ederek mutfağa geçtim. İkisi de öğretmen olan annem ve babam beraberce kahvaltı hazırlıyorlardı. Ben de buzdolabından reçeli, peyniri ve zeytini çıkardım. 

Tıp fakültesinde okuyan ablam ortalıkta görünmüyordu. Geç saatlere kadar ders çalıştığı için uyuyor olmasına alışmıştık. Babam hergün tereyağında yumurta yapar ve “Yedikten sonra kontrol edin, bir parmağınız eksik mi?” diye espri yapardı. Babam yumurtayı gerçekten güzel yapar. 

Ailenin en küçük bireyi benim. Ekmek alma görevi de bana ait. Mahalle fırınımızda odun ateşinde pişmiş ekmekler ve bol susamlı simitler yapılırdı. Fırından çıkarken dijital tabelaya baktım. “Askıda Ekmek: 38” yazıyordu. Dünden 8 adet fazlaydı. İnsanlar askıya “iyilik” asıyor ve hiç bilmedikleri insanlara sunuyorlardı. İyiliğin anlamı da tam olarak bu değil miydi? 

Eve geldim. babam “Dönemin sonuna yaklaşıyoruz. Şunun şurasında karne almanıza bir şey kalmadı. Tatil planlamanı yaptın mı?” diye sordu. “Yaptım babacığım. Kitaplığımda okunma sırasını bekleyen kitapları okuyacağım. İzlemeyi düşündüğüm filmleri izleyeceğim. Uzun süredir yazmayı planladığım kitabımı yazmaya başlayacağım.” dedim.

Annem, aile bireyleri için duyuruları panoya asar, renkli kalemler kullanarak bazen özlü bir söz de yazar. Panodaki yapışkan bir kâğıtta benim için şu not vardı: Okul dönüşü fırından bir tane ekmek alalım. En iyi yaptığımız şeyi yapaılm, gülümseyelim. Gülümsedim. Evden çıktım. 

Okula yürürken bir mahallenin tüm sıcaklığını hissederim. Mahallemiz, kendisini çevreleyen büyük sitelerin arasında, müstakil evlerden oluşuyor. Bizim mahallede; sabahları horoz sesleriyle uyanılır; yaz aylarında bahçeden toplanan domates, salatalık ve biberlerle kahvaltı yapılırdı. Kışın sobaların üzerine portakal kabuğu konulur, kestane pişirilir ve büyükler küçüklere eskimeyen masallar anlatırdı. Mahallemizin adı Sevgi Mahallesi.

Bizim mahallede yaşan Mehmet amca, Almanya’da uzun yıllar çalışmış, emekli olunca mahallemize yerleşmişti. Mahallede kimseyle iletişim kurmazdı. Tek dostu, 1967 model Chevrolet arabasıydı. Çocuklar top oynarken kaleleri arabadan uzağa kurar, bisiklet sürerken arabanın yanından geçmezdi. Mehmet amca her sabah arabasını özenle siler, onu, bir insanın insanı sevmesi gibi severdi. 

Mahallemizde çok güzel bir arkadaşlık ortamı var. Eslem, Arhan, Bilgin ve Dilek ile çok iyi anlaşıyoruz. Hepimiz aynı sınıfta 7. sınıfa gidiyorduk. Birlikte kurduğumuz üç kulübümüz vardı. Birincisi, okuduğumuz kitapları her hafta değerlendirdiğimiz Kitap Okuma Kulübü. Kitap kulübümüzün sorumlusu Eslem. İkincisi Film İzleme Kulübü ve sorumlusu da Dilek. Son kulübümüz Türkü Dinleme Kulübü ve sorumlusu benim. Arkadaşlarımla tam bir ekip halindeyiz. 

Zeki öğretmenimizin verdiği proje ödevi ile iyilik projelerine başladık.

İlk projemiz olan çikolata şelalesini Sevgi Evlerine bağışlayarak orada yaşayan çocuklardan mektuplarla harika dönüşler aldık. Bunun üzerine İyilik Timi'ni kurduk.

Görev dağılımı yapıp Kuru Fasulye Şenliği, Askıda Kitap ve Zimem Defteri gibi güzel projeleri Sevgi Mahallesinin harika insanlarının desteği ile gerçekleştirdik.

Bir akşam yemek esnasında komşumuzun çocuğunun SMA hastası olduğunu ögrenince buna çok üzüldüm. İyilik Timi'nin yeni görevi belli olmuştu artık. Valilik izni alınarak ekibimiz projeleri ile bu yardım kampanyasına destek verdiler.

Japonların Hayatı Daha Verimli Yaşamak ve Başarılı Olmak İçin 6 Kuralı

Japonların hayatı daha verimli ve disiplinli yaşamak için geliştirdiği 6 teknik bulunmaktadır. Eğer sürekli yapacaklarını ve işlerini ertel...