23 Haziran 2019 Pazar

Hayvan Mezarlığı (Stephen King) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişileri


Kitabın Adı : Hayvan Mezarlığı

Kitabın Yazarı : Stephen King

Kitabın Konusu :

Stephen King Hayvan Mezarlığı özeti kitabında insanların yaşanan olaylara ve kadere karşı gelmemesi gerektiğini yüksek dozda bir gerilimle anlatmaktadır.

Dr. Louis sevdiklerinden vazgeçemediği için hayvan mezarlığını kedisi ve oğlu için kullanmıştır en son da karısı için kullanacaktır. Jud bu konuda Louis’i bunu yapmaması için defalarca uyarmıştır. Kasabada daha önce oğullarını kaybeden bir aile oğullarını hayvan mezarlığına gömmüştür ve sonuç tam bir felaket olmuştur. Geri gelenler artık eskisi gibi değildir, vahşi yaratıklara dönüşmüşlerdir. Fakat Louis oğlunda bunu yaşamış olsa da karısını da hayvan mezarlığına gömmekten çekinmez. Kızıldereliler kimi zaman ölümün yaşamdan daha iyi olduğunu anladıkları için hayvan mezarlığını terk etmiştir.

Kitabın Özeti :

Huzurlu bir yaşam sürmek isteyen Dr. Louis ailesiyle birlikte küçük bir kasabaya taşınır. Küçük oğlu, kızı, eşi ve kızının çok sevdiği kedileri ile sakin bir yaşam sürecekleri inancındadır. Yerleştikleri ev çok güzeldir fakat evin karşısından bir yol geçmektedir. Yol yoğun olarak tırlar tarafından kullanılmaktadır ve çok süratli geçen tırlar tehlike yaratmaktadır. Bu yolda pek çok hayvan öldüğü için doktor ve ailesi kedilerine dikkat etmeleri konusunda karşı komşuları tarafından uyarılırlar. Karşı komşuları uzun yıllardır orada yaşayan Jud’dur.

Ailenin kızı kedisini çok sever ve bu hikaye sonrası onu kaybetmekten korkar. Bunun üzerine babası kedisine bir şey olmayacağına dair kızına söz verir.

Dr. Louis’in ailesi doktorun pek de anlaşamadığı eşinin anne ve babasını ziyarete giderler. Kızı kedisini babası Dr. Louis’e emanet eder.

Dr. Louis’in bir telefon ile hayatı değişmeye başlar. Arayan komşusu Jud’dur ve kedilerini ölü olarak bulduğunu söyler. Kediye tır çarpmış ve kedi ölmüştür. Louis söz verdiği için kızına ne diyeceğini bilemez. Üzüntüsünü gören Jud ona farklı ve tehlikeli bir öneri sunar.

Hayvan mezarlığının ilerisinde eski bir Kızılderili mezarlığı vardır. İnanışa göre oraya gömülen ölüler gece yarısı tekrar dirilir. Fakat Kızılderililer ölümün bazen yaşamdan daha iyi olduğunu bildikleri için bu mezarlığı terk etmiştirler.

Jud ve Louis kedinin ölü bedenini bu mezarlığa gömerler.

Kedi ertesi gün canlanmış olarak eve geri döner fakat artık eskisi gibi değildir. Çok kötü kokmaktadır ve çok saldırgandır. Fakat Louis kızının kedisine olan düşkünlüğünü bildiği için durumun böyle kalmasına karar verir. Ailesi döndüğünde hepsi kedideki farklılığı fark ederler fakat bir anlam veremezler.

Bir müddet sonra Dr. Louis ve ailesinin başına daha acı bir olay gelir ve küçük oğulları tır altında kalarak hayatını kaybeder. Louis ve ailesi büyük bir acının içine düşer ve cenazeden sonra yine ailelerinin yanına giderler. Louis onlarla beraber gitmez çünkü başka planları vardır. Küçük oğlunu mezardan çıkarır ve hayvan mezarlığına gömer.

Louis’in küçük kızı babasının kötü bir şey yaptığını rüyasında görür ve annesine söyler. Annesi evi arar ama Louis’e ulaşamaz. Bunun üzerine ani bir karar ile eve döner. Eve döndüğünde ölen oğlunun sesini duyar. Onu bulmak için giderken yeniden canlanan çocuk tarafından öldürülür. Tıpkı komşuları Jud gibi.

Yorgunluktan uyuya kalan Louis uyandığında odasında ayak izleri görür. Bu ölen çocuğunun ayak izleridir. Bir an için mutlu olur fakat doktor çantasındaki özel bıçağı kayıptır. Bunun üzerine telaşa kapılır. Bu sırada telefon gelir ve eşinin ailesi kızlarını sorar. Louis bunun üzerine gerçek ile yüzleşmek zorunda kalır. Oğlunu bulmaya çalışırken ilk önce Jud’un cesetini bulur. Daha sonra da karısının. Şok geçiren Louis oğlunu görünce acı gereğe dayanamaz ve çocuğunu yakarak öldürür. Yeniden dirilenleri öldürmenin tek yolu yakmaktır.

Louis yaptığı hatanın farkına varır fakat hatasını telafi etmek için yine aynı hatayı yapmaktan başka çaresi yoktur. Eşini alır ve Kızılderili mezarlığa gömer. Gece yarısı olduğunda eşi evine geri döner. Fakat artık o eski o değildir. Bazen ölüm yaşamaktan daha iyidir.

Kitabın Kahramanları, Kişileri :

Louis Creed: Creed ailesinin babası. Ludlow kasabası yakınlarında bir üniversitede doktor olarak çalışıyor. Ailesine çok bağlı ve çabuk sinirlenen bir kişiliğe sahip.

Rachell Creed: Louis’in karısı. Çocukların eğitimi ile çok ilgilenen, aile bağları çok kuvvetli ve ayrıca çabuk sinirlenen bir kişiliğe sahip.

Eileen : Creed ailesinin tek kızı. Kedisini çok sever ve ayrı kalmaya dayanamaz.

Gage : Creed ailesinin en küçük bireyi. Konuşmayı ve yürümeyi yeni yeni öğrenmeye başlayan bir çocuk.

Jud Crandall: Kasabanın en tecrübeli ve en yaşlı kişisi. Çok soğukkanlı bir kişi. Louis’e kasabaya alışmasında ve hayvan mezarlığı ile tanışmasında yardımcı oldu.

Norma Crandall: Jud’un karısı. Romatizmalarından rahatsız ve çok yaşlı bir kişi.

Amerika'da Askeri Bir Okulda Ders Olarak Verilen Horoz ve Tilki Hikayesi


Üniversitede öğrenciler dershanede hocayı beklerken ışıklar kapanmış ve bir çizgi film gösterilmeye başlanmış.

Filmin adı Küçük Tavuk. Bir kümes var. Kümeste bir çok tavuk ile genç ve küçük horozlar, bir de kümesin yaşlı ve büyük horozu bulunuyor. Kümesin etrafında da bir tilki dolaşıyor.

Yaşlı ve büyük horoz, tilki içeri girmesin diye kümesin kapısını sıkı sıkıya kapatmış, tavukları dışarı bırakmıyor.

Tabii dışarı çıkamadıkları için doğru dürüst yemlenemeyen tavuklar da zayıf ve küçük oluyorlar.

Yaşlı ve büyük horoz ise dışarı bırakmadığı tavuklara ölmeyecek kadar mısır tanesi dağıtarak yaşamalarını sağlıyor.

Kümese giremeyen tilki bunun üzerine kümesin tellerinde küçük bir delik açarak küçük ve genç bir horoza sesleniyor ve ona biraz mısır veriyor. Mısırı yiyen küçük ve genç horoz her gün gelip tilkiden mısır alıyor. Bir süre sonra tilki küçük ve genç horoza tek başına yiyebileceğinden fazla mısır verince genç horoz hem kendisi yiyor hem de diğer tavuklara mısır dağıtıyor.

Böylece yavaş yavaş yaşlı ve büyük horozun kümesteki gücü kırılıyor. Horozun etrafındaki tavuklar azalmaya başlıyorlar. Artık popüler olan genç ve irileşen horozun etrafında ise tavuklar toplanıyor. Bu aşamada tilki kümesin kapısının önüne mısır bırakıyor. Kümeste bir tartışma çıkıyor.

Kapıyı açalım mı açmayalım mı diye. Sonunda korkarak kapıyı açıyorlar ve kafalarını dışarı uzatıp yemlenip hemen geri çekiyorlar. Bir süre böyle devam ediyor. Hiçbir şey olmuyor. Kümesteki tavuklar rahatlıyor. Korkuları azalıyor.

Nihayet bir gece tilki kümesin önündeki avluya mısır döküyor. Artık korkusuz olan tavuklar genç ve artık güçlü horozun öncülüğünde dışarı çıkıyor ve rahat rahat yemleniyorlar. Kümesteki her tavuk semiriyor.

Tilki bir süre sonra gece kümesin kapısından kendi mağarasına kadar mısır tanelerini döküyor.

Sabah kümesten çıkan ve korkusuzca yemlenen tavuklar yemlene yemlene mağaraya kadar gidiyorlar. Sonra mağaraya giriyorlar. Onları içeride bekleyen tilki bütün kümes mağaraya girince mağaranın kapısını kapatıyor.”

Çizgi film burada bitmiş. Işıklar yanmış.

Ve dersin hocası kürsüye çıkarak, “İşte Üçüncü Dünya ülkeleri böyle yönetilir” diyerek derse başlamış.

Sorular:

1- Kümes neresi?,

2- Yaşlı horozlar kimler?

3- Genç horoz kim, şu anda neler yapıyor?

4- En önemlisi tilki kim?

Buna göre içinde bulunduğumuz durumu sorgular isek binlerce yorum ortaya çıkar. Unutmayalım Ulusların dostları yok sadece çıkarları vardır…

Fare Kapanı Gelen Çiftlikte Tavuk, Koyun ve İneğin Durumu


Evin minik faresi, duvardaki çatlaktan bakarken çiftçi ve eşinin mutfakta bir paketi açmakla meşgul olduklarını gördü.

Kendi kendine: “İçinde ne var acaba?” diye düşündü. Ama gördükleri onu dehşete düşürmüştü. Paketin içinden bir fare kapanı çıktı.

“Evde bir fare kapanı var,.. evde bir fare kapanı var !” diye bağırarak anne ve babasının yanına koştu. Minik farenin bu telaşını gören anne ve baba fare, doğruca mutfağı görebildikleri çatlağın bulunduğu yere koştular. Evet minik farenin söyledikleri doğruydu. Evin sahipleri fare kapanı kuruyorlardı.

“Bu haberi bahçedeki hayvanlara da duyurmamız lazım” dedi baba fare. “Hem belki bize yardım edebilirler ne dersiniz?”

Anne baba ve minik fare doğruca bahçeye diğer hayvanların yanına koştular. “Evde bir fare kapanı var… evde bir fare kapanı var!..”

Tavuk umursamaz ve bilgiç bir tavırla başını çevirdi ve gıdakladı: “Bu sizin sorununuz benim değil. Bana bir zararı olmaz.”

Tavuktan destek alamayan fare ailesi bu sefer telaşla koyunun yanına koştular.”Evde bir fare kapanı var!” diye haykırdılar bir kez daha. Koyun anlayışla karşıladı ama, “Çok üzgünüm ama sizin için dua etmekten başka bir şey gelmez elimden” dedi.

Fare ailesi bu kez ineğin bulunduğu ahıra koştu.
“Evde bir fare kapanı var!” İnek onları önce duymazdan geldi sonra döndü ve ” Sizin için üzgünüz ama beni hiç ilgilendirmiyor” dedi.

Yardım isteyebilecekleri başka kimse kalmamıştı. Umutsuz, başları önde, eve geri döndüler. Çiftçinin kurduğu fare kapanına birgün birer birer yakalanacaklarını biliyorlardı. Umutları yoktu. Yardım edecek kimse de.

Evin içinde artık bir ölüm sessizliği vardı. Minik fare ve ailesi iki gündür açlık ve susuzluktan bitkin halde hasta düşmüşlerdi. Birden bir gürültü duydular, gecenin sessizliğinde bölen ses fare kapanından geliyordu.

Çiftçinin karısı, fare yakalandı diye düşünerek yatağından fırlamış ve mutfağa koşmuştu. Karanlıkta kapana, zehirli bir yılanın kuyruğundan kısıldığını fark edemedi tam ışığı yakmak üzereyken, kapana yakalanan yılan kadını ayağından ısırdı.

Çiftçi, karısını apar topar hemen doktora götürdü. Doktor, zehiri temizledi, yarayı sardı ve eve gidebileceklerini ama hastanın iyi beslenmesi ve dinlenmesi gerektiğini söyledi.

Kadıncağınız ateşi vardı ve ter içinde kıvranıp duruyordu. Böyle durumlarda taze tavuk suyunun gerekli olduğunu herkes bilirdi. Çiftçi de bıçağını alıp bahçeye koştu, tavuğu kesti. Karısı tavuk suyuna çorbayı içtikten sonra biraz kendine gelir gibi oldu.

Kadının hastalığını duyan akrabaları, konu komşu ziyarete geldiler. Evde pek bir şey yoktu. Onlara ikram etmek için çiftçi bahçedeki koyununu kesti.

Kadının durumu gittikçe kötüye gidiyordu. Belli ki yılan çok zehirliydi. Birkaç gün sonra kadın öldü. Cenazeye çok insan gelmişti. Yemek yapılması gerekiyordu. Çiftçi, mezbahadan bir kasap çağırıp ineği kestirdi.


Fare ailesi ise tüm bu olan biteni duvardaki delikten üzüntü ile izlediler.

Ders çıkaracak olursak;

Birileri, sizi hiç ilgilendirmeyen bir tehlike ile karşı karşıya iseler, aynı tehlikenin birgün sizin başınıza da gelebileceğini düşünerek duyarlı davranalım.

Başkaları için yardımlaşma ve dayanışma içinde olalım.

Alternatif Akım Seri R-L (Omik Endüktif) Devresi Konu Anlatımı, Formül ve Örnek Preblem Soru Çözümü

Alternatif akım devrelerinde kolay hesaplamalar yapabilmek için devrenin vektör diyagramını çizmek gerekir.
 
Devredeki R direncinden geçen I akımıyla, bu direnç üzerinde düşen UR gerilimi aynı fazlıdır. Devredeki XL bobini üzerinde düşen UL gerilimi, içinden geçen I akımından 90 derece ileridedir.
 

Her iki elemandan geçen akım aynı olduğu için I akım vektörü referans alınıp yatay eksende çizilir. Gerilimler de akıma göre çizilerek seri bobin-direnç devresinin vektör diyagramı oluşturulur. Vektör diyagramına göre; yatayda UR
gerilimi ile dikeydeki UL geriliminin bileşkesi U devre gerilimini verir. U Devre gerilimi ile I devre akımı arasında, φ kadar bir açı vardır. Bu açının kosinüsüne devrenin güç katsayısı veya güç faktörü denir.
 
Direnç üzerinde düşen gerilim:

UR = I.R volt

Bobin üzerinde düşen gerilim:

UL = I.XL volt

Örnek :
 Yukarıda verilen devrede;
a) XL=?
b) Z=?
c) I=?
d) UR=?
e) UL=?

a) L = 10mH = 0,01H
 XL=2.π.f.L
XL=2.3,14.50.0,01
XL=3,14 ohm

d) UR=I.R = 1,69 . 5 = 8,45 volt

e) UL=I.XL = 1,69 . 3,14 = 5,30 volt

22 Haziran 2019 Cumartesi

Hamlet (William Shakespeare) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişileri


Kitabın Adı : Hamlet

Kitabın Yazarı : William Shakespeare

KitapHakkında Bilgi :

William Shakespeare (1564-1616) : Oyunları ve şiirlerinde insanlık durumlarını dile getiriş gücüyle yaklaşık 400 yıldır bütün dünya okur ve seyircilerini etkilemeyi sürdüren efsanevi yazar, Hamlet'de aşk, akrabalık ve iktidar ilişkileri ile intikam arzusunu birbirini izleyen cinayetlerin örgüsünde ele alır.

HamletKaynağı eski kuzey masallarına kadar uzanan bu tragedya sadece Shakespeare'in değil, dünya tiyatro tarihinin de en tanınmış eserlerindendir. Üzerine binlerce kitap yazılan Hamlet, çağımızda en çok sahneye konulan oyunlardan biri olmuştur.

Kitabın Özeti :

Hamlet, sadece ailesinin değil tüm ülkenin de sevdiği yiğit, dürüst ve mert bir insandır. Aynı zamanda Danimarka kralının da oğludur.

Hamlet, babası tarafından iyi bir eğitim alabilmesi için Almanya’ya gönderilir. Hamlet Almanya’da eğitimini sürdürürken bir gün babasının ölüm haberi gelir. Hamlet bu habere çok üzülür ve ruhen yıkılır.

Haberi duyduğu gibi ülkesine döner ve amcası Claudius, çoktan babasının yerini almış ve kendini hükümdar ilan etmiştir. Hâlbuki hükümdar olmak Hamlet’in hakkıdır. Buna rağmen Hamlet bunun üzerinde durmayıp babasının ölümüyle ilgilenmeye başlar. Bir de bunlar yetmezmiş gibi zalim Claudius, annesini ikna ederek onunla evlenmiştir. Her şeyi aydınlatmak ise Hamlet’e kalmıştır.

Bir gece, iki Danimarka askeri bir tepede nöbet tutarken ölü kralın hayaletini görürler. Bu askerler Hamlet’in çok yakın arkadaşı olan Horatio ve Marcellus’dur. İlk başta şaşırıp korkan askerler daha sonra hayalet ile iletişime geçmeyi denerler fakat bir türlü başaramazlar. Horozlar ötmeye başlayınca hayalet ortadan kaybolmuştur bile. Bu durumu hemen Hamlet’e açmaları gerektiğini düşünerek soluğu Hamlet’in yanında alırlar.

Yaşananları duyan Hamlet ilk önce çok şaşırır, inanamaz ama aynı manzarayı kendi de görmek istediğinden ertesi akşam askerlerle birlikte aynı tepeye nöbete çıkar. Aradan biraz zaman geçince kralın hayaleti yine görünür. Hamlet şeytan işi olup olmadığını anlamaya çalışır. Biraz çabadan sonra iletişime geçtiğinde gerçekten babasının hayaleti olduğuna inanmaya başlar. Hayalet ona, aslında bir yılan ısırığı ile değil de amcası ve annesinin hain planlarıyla, bir gün uyurken kulağına zehir akıtılarak öldüğünü açıklar.

Hamlet, hayalete inanmak istemektedir ancak bir yanı da şeytanın işi olduğu düşüncesiyle annesiyle amcasını haksız yere suçlamak istememektedir. Genç delikanlı buna bir çare düşünmeye başlar. Belki bir şeyler öğrenebilir umuduyla bir müddet deli taklidi yapmaya kara verir. Bu delilik hali, Kral Claudius’un yardımcılarından biri olan Polonius’un kızı Ophelia’nın aşkından olduğu tahmin edilir.

O günlerde ise saraya gezici bir tiyatro gurubu gelmiştir, akşama tiyatro oynanacaktır. Hamlet, gizlice bu gurup ile konuşur ve kendi verdiği senaryoyu oynamalarını söyler. Gurup da kabul eder. Hamlet’in oynatacağı senaryo, babasının hayaletten öğrendiği ölüm sahnesidir. Amacı, kral ile kraliçenin tepkilerini görmektir. O gece herkes toplanır, tiyatro izlenmeye başlanır fakat daha bitmeden Kral Claudius tarafından durdurulur, Claudius salonu terk eder.

Kral Claudius'un bu davranışından sonra babasının katilinin gerçekten amcası olduğunu anlar. Tiyatro dağılınca da annesinin odasına gider ve onunla tüm gerçekleri konuşur. O sırada perdenin arkasından kralın yardımcılarından Polonius onları dinlemektedir. Perde biraz hareket edince Hamlet bunu fark eder ve perdenin arkasındaki kişinin Claudius olduğunu sanarak kılıcı perdeye saplar, Polonius ölür. Babasının ölümüne dayanamayan güzel Ophelia da bir nehirde boğularak ölür.

Hamlet’in her şeyi öğrendiğinin farkına varan kral, tehlikeyi sezmiş ve Hamlet’i İngiltere’ye göndermeye karar vermiştir. İngiltere kralı ile anlaşmış, amacı Hamlet’i orada öldürtmektir. Ancak Hamlet her şeyin farkındadır ve çıktığı yolculuktan Danimarka’ya geri döner.

Saraya döndüğünde Polonius’un oğlu, Ophelia’nın ağabeyi Laertes’in geldiğini görür. Hamlet gelmeden önce Kral Claudius, Laertes ile anlaşmış ve Hamlet’e düello teklif ederek onu zehirli bir kılıç ile öldürmesini istemiştir. Hamlet, Laertes’in düello teklifini kabul eder ve dövüşmeye başlarlar.

Kral ise işini garantiye almak için zehirli bir sıvı hazırlatır. Düello esnasında bu sıvıyı Hamlet’e içirecektir. Fakat bir karışıklık olur bu zehirli sıvıyı kraliçe içer ve ölür.

Laertes ise düello esnasında kılıcının zehirli ucuyla Hamlet’i yaralar. Hamlet’in ölümü kesinleşmiştir artık. Ölmeden önce bir fırsatını bularak zehirli kılıcı Laertes’in elinden alarak önce onu sonra da zalim amcası Claudius’u öldürür.

Hamlet son nefeslerini verirken orada bulunan dostu Horatio da yaşamak istemediğini söyler. Ama Hamlet, ölmek üzereyken Horatio'yu ikna eder. Gerçekleri bilen tek kişinin kendisi olduğunu, herkese doğruları anlatması gerektiğini söyler.

Hamlet Oyununun Kişileri, Kahramanları :

Claudius: Danimarka kralı, Hamlet’in amcası, Ağabeyini öldürüp karısıyla evlenmiş, hem canını, hem tacını hem de karısını almıştır. Hilekâr, ahlâksız, gözünü hırs bürümüş bir insandır. Ağabeyinin karısını kendisine âşık etmiştir.. Hamlet’i ölüm fermanıyla birlikte İngiltere’ye gönderir. Rahatını, bozabilecek her engeli yok etmek isteyen biridir. Ünlü silahşör Laertes’i kışkırtarak Hamlet’i zehirli bir kılıçla öldürmeyi planlar. Bu da olmazsa zehirli içki verecek ve onu öldürecektir

Gertrude: Hamlet’in annesidir. Eski kocasının yılan sokması sonucu öldüğünü zannetmektedir. Hâlbuki kocası Claudius tarafından kulağına zehir damlatılarak öldürülmüştür. Claudius’tan, aldığı hediyeler ve söylediği tatlı sözlere kanmış, evlenmeye ikna olmuştur. Oyunun sonunda, kocasının Hamlet için hazırlatmış olduğu zehirli içkiden içer ve ölür.

Hamlet: Öldürülen kralın oğlu, yeni kralın yeğenidir. Ophelia’ya birtakım duygular beslemiş ama gereken karşılığı verememiştir. Hamlet, gerçekleri öğrendikten sonra, sadece intikam için yaşamaktadır. Babasının katili amcası Claudius’tan ve ihanet eden annesinden nefret etmektedir. Hamlet, amcasını zehirli kılıç darbeleriyle öldürüp intikamını alır.

Horatio: Hamlet’in arkadaşıdır. Hamlet, her şeyini onunla paylaşır. Horatio hep onun yanı başında olmuştur. Oyunun sonunda, Hamlet’in ölmek üzere olduğunu görünce kendisi de yaşamak istemez. Zehirli içkinin bulunduğu kupayı eline alıp içmek ister. Fakat Hamlet buna izin vermez.

Polonius: Ophelia ve Laertes’in babasıdır. Krala sadık bir görevlidir. Kızı ile Hamlet arasında geçenleri krala anlatır. Saray içerisinde konuşulanları krala yetiştirmeyi kendisine görev sayar. Hamlet ile kraliçenin konuşmalarını dinlerken Hamlet’in kılıç darbeleriyle ölür.

Ophelia: Polonius’un kızıdır. Hamlet’in sevgilisidir. Hamlet’in yazdığı mektupları babasına gösterir. Babasının öldürülmesinden sonra aklını kaybeder ve Irmakta boğularak ölür.

Laertes: Polonius’un oğlu, Ophelia’nın ağabeyidir. Kibar, görgülü, eğitimli kılıç kullanmakta usta birisidir. Babasının öldüren Hamlet’ten intikam almak ister. Dövüşte Hamlet’le boğuşurken kendisindeki ucu zehirli kılıç Hamlet’e geçer ve ölür.

21 Haziran 2019 Cuma

Romeo ve Juliet (William Shakespeare) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişileri


Kitabın Adı : Romeo ve Juliet

Kitabın Yazarı : William Shakespeare

Kitabın Konusu:

Kan davalı iki ailenin çocukları olan Romeo ve Juliet birbirlerine âşık olmuşlardır. Rahip Lawence, düşman ailelerin barışacaklarını umarak, nikâhlarını kıymıştır. Ancak ailelerinin düşmanlıkları yetmezmiş gibi, başka kötü aksilikler olmaktadır. Romeo bir kavgada istemeyerek birini öldürüp diğer bir şehre sürülmüş, Juliet ise Paris adlı biriyle evlendirilmek istenmektedir. Juliet, düğün gecesi kırk iki saat ölü gibi uyutacak bir ilaç içecek, öldü sanılarak mezara konulacak, rahip durumu Romeo’ya bildirecek, Romeo da Juliet’i alıp kaçıracaktır. Fakat Juliet’in bu planı hazin bir son ile biter.

Kitabın Özeti :

Verona'da yaşayan Capulet’ler ve Montague’ler birbirine düşmandır. Verona şehir devleti hükümdarı Prens Escalus her iki tarafa da gözdağı vermiş, iki grup arasında bir daha kavga çıkarsa kavgacıların idam edileceğini bildirmiştir.

Kont Paris, Capulet'lerin başkanı Lord Capulet’ten kızı Juliet’i ister. Capulet Kont Paris'e iki yıl sonra izdivaç teklifini tekrarlamasını tavsiye eder. İki yıl sonrasında Juliet'e Kont Paris ile evlenmesini emredecektir. Lord Capulet Kont Paris'i baloya davet eder. Juliet'in annesi, Juliet'e Kont Paris'e yakın davranmasını öğütlemiştir.
Montague’lerin oğlu Romeo, Capulet'lerin yeğenlerinden Rosaline’e âşık olmuş, ama Rosaline onun aşkına karşılık vermemektedir. Çünkü o bir rahibedir. Romeo bu duruma çok üzülmekte ve acı çekmektedir. Romeo’nun arkadaşı Benvolio onu unutmasını söylemekte ama Romeo, hiçbir şeyi dinlememektedir. Romeo, Rosaline'nin yakinda verilecek Capulet balosuna geleceğini duymuştur. Bu baloya gidecek ve orada kıza yaklaşıp aşkını anlatmaya karar verir. Böylece Romeo, ailesine düşman olan Capulet'lerin balosuna gizlice katılacak ve Rosaline aşkını itiraf edecektir.

Bu planı yapan Benvolio, Romeo’yu bu şölene sokmuş, Şölende Rosaline’den daha güzel bir sürü kız olacağını söylemiştir. Ancak bu Romeo’nun umurunda değildir. Sadece dalga geçip, eğlenmeye gidecektir. Romeo Capulet'lerin konağının bahçesinde yapılan baloya Rosaline'le görüşmek için katılmayı başarmıştır. Ancak baloda bam başka birine aşık olmuştur. Bu kız düşmanlarının kızı Juliet’ten başkası değildir.

Şölene gittiklerinde Romeo, Juliet’i dans ederken görür ve ilk görüşte âşık olur. Aynı zamanda Juliet’te Romeo’ya âşık olmuştur. Ancak Romeo ve Juliet birbirlerine düşman olmuş iki ayrı ailenin çocukları olduklarını öğrenmişlerdir. Ama onların aşklarına bu bir engel olamayacak gizli gizli aşklarını yaşamaya başlayacaklardır. Daha fazla gizliliğe dayanamayan genç âşıkları evlnemeye karar verirler.

Romeo rahiple konuşmuş, Juliet’in dadısı da onlara yardım etmiştir. Ailelerin düşmanlıklarının son bulacağını ümit eden Rahip onları nikâhlamıştır. Aileler arasındaki düşmanlığı bitirecek tek umut işte bu evliliktir.

Capuletlerin yeğeni Tybalt, bir gün Romeo ve arkadaşı Mercutio ile karşılaşır. Tybalt, Romeo’ya sataşmış ancak Romeo, bir tepki vermemiştir. Mercutio bu duruma bir anlam veremez ve Tybalt’a karşılık verir. Mercutio ile Tybalt düelloya girmiş, Tybalt, Mercutio’yu öldürmüştür, bunu kabullenemeyen Romeo’da ve Tybalt’ı öldürmüştür. Prens olayı duymuş ve Romeo’nun yakalanmasını emretmiştir.

Capuletler, Juliet’i Paris ile evlendirmeyi planladıklarından ve bu niyetlerini yavaş yavaş duyurmaya başlamıştır. Ancak Juliet, bu evliliği kesinlikle reddetmektedir. Fakat Juliet’in ailesi düğün hazırlıklarına başlamış babası Juliet’e, Paris ile evlenmesi için emir vermiştir. Romeo ise askerlerden kaçmaya çalışmaktadır.

Romeo ve Juliet’in umutları tükenmiştir. Prens, Romeo’ya sürgün cezası vermiştir. Juliet, Rahip Lawrence’e gider. Paris ile evlendirileceğini ve ne yapması gerektiğini sorar. Rahip ona bir iksir verir. Bu iksir onu 2 gün ölü gibi gösterecek, Jullıet öldü diye mezara konulacak Romeo onu mezardan çıkarıp alıp kaçıracaktır. Böylece Juliet istemediği bir evlilikten kurtulacak ve Romeo’ya kavuşmuş olacaktır. Rahip Romeo’ya da bunları anlatan bir mektup yazar ancak bu mektup Romeo’ya zamanında ulaşmamıştır.
Romeo yapılan plandan bihaberdir, Juliet’in gerçekten öldüğünü sanır. Yoksul bir eczacıdan kendini öldürecek bir zehir aldıktan sonra Juliet’i son kez görmek için Capuletlerin aile mezarlığına gider. Mezarlıkta Kont Paris’le karşılaşır ve onu öldürür, ardından da zehri içerek ölür. Rahip, Juliet’in uyanma vakti yaklaştığından mezarlığa gelir ve ölenleri görür. Rahip Lawrence Juliet’i uyandırır ve Juliet, yanı başında Romeo’yu ölü bir şekilde görünce Romeo’nun hançerini alır, göğsüne saplar ve o da kendini öldürür.

Olayların tek şahidi Rahip Lawrence, ailelere tüm olanları anlatınca aileler arasındaki düşmanlık son bulmuş ama genç âşıklar da ölmüştür.

Oyunun Kahramanları, Kişileri :

Prince Escalus: Verona şehir devleti hükümdarı Prens

Count Paris: Prens Escalus'un Juliet'le evlenmek isteyen akrabası

Mercutio: Prens Escalus'un akrabası ve Romeo'nun arkadaşı.

Lord Capulet: Capulet sülalesinin başı 

Juliet : Capulet'in kızı. Oyunun kadın kahramanı

Tybalt: Juliet'in kuzeni ve Lord Capulet'nin karısının yeğeni

Mürebbiye: Juliet'in nedimesi ve sırdaşı.

Rosaline: Lord Capulet'nin yeğeni ve Romeo'nun aşık olduğu rahibe

Lord Montague: Montagu sülalesinin başı.

Romeo: Lord Montague'nun yaşındaki oğlu. Oyunun kahramanı

Benvolio: Romeo'nun kuzeni ve arkadaşı.

Keşiş Laurence: Francisken tarikatı kesişi, Romeo'nun sırdaşı

Eczacı: Romeo'ya istmeye istemeye zehir veren satıcı 

Macbeth (William Shakespeare) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Macbeth

Kitabın Yazarı : William Shakespeare

Kitabın Konusu :

Bu tiyatro oyunu, sahte sözlere aldanarak idareyi yanlış evlatlarına veren bir kral ve kontun dramları üzerine kuruludur. Her iki karakter de sahte sözlere, yalan ve riyaya aldanarak içten ve gerçekten seven evlatlarını dışlamışlardır. Sonunda her ikisi de kendi elleriyle sonlarını hazırlamışlardır.

Kitabın Özeti :

Üç Cadı, yağmur ve şimşekler arasında konuşmaktadır. Bu üç cadı Macbet ile buluşmaya karar verirler. Bu sırada yaralı bir asker, İskoç Kralı Duncan’a, yaklaşarak Macbeth ve Banquo’nun Norveç ve İrlanda güçlerini bozguna uğrattıklarını haber verir.

Zafer kazanmış olan Macbeth ve Banquo, gezinirken o üç Cadı onların yanına gelir. Cadıların üçü de ayrı yarı Macbeth’i selâmlar.

İlk Cadı Glamis Baronu Macbeth;
ikincisi, Cawdor Baronu Macbeth;
üçüncüsü ise Kral Macbeth diye selamlamıştır.

Cadılar, Macbeth’in yanındaki Banquo’ya da bir kraliyet ailesi kuracağını müjdeler.

Macbeth ve Banquo cadıların neden böyle söylediklerini düşünüp dururlarken Cadılar ortadan kaybolmuştur.

O sırada Baron Ross, yanlarına gelir. Kral tarafından gönderildiğini ve Macbeth’in Kral tarafından Cawdor Baronluğu rütbesine yükseltildiğini müjdeler. İlk Cadı’nın yaptığı kehanet çok geçmeden yerine gelmiştir. Bunun sonucunda Macbeth de kral olacağını düşünmeye başlar.

Macbeth, hemen oturup karısına bir mektup yazarak olanları anlatır. Cadıların en sonunda Kral olacağını da söylediklerini yazar. Mektubu okuyan karısı da hemen hırsa kapılmıştır. Macbeth’in karısı kraliçe olarak anılmak düşlerini kurmaya başlamıştır. Zaten üzerinden çok geçmeden ona bir fırsat çıkmıştır. Kral Duncan, bir haber salmış Macbeth’in Inverness’deki şatosunda bir müddet kalmak istediğini bildirmiştir. Macbeth’in karısı Lady Macbeth’in aklına derhal bir fikir gelmiştir. Şatolarına gelen Kral Duncan’ı öldürüp kocasının tahta gidecek yolunu açmaya karar vermiştir. Lady Macbeth, kocası Macbeth’e bu düşüncesini açıklar. Macbeth, kralı öldürmek fikrini pek benimsemez ve çok sevdiği kralını öldürmek fikrine karşı çıkar. Fakat karısı en sonunda Kralı öldürmek konusunda kocasını ikna eder.

Kral şatoya gelmiş ve karısı tarafından ikna edilen Macbeth, Kral Duncan’a büyük bir ziyafet vermiştir. Ziyafet sonrasında kral odasına çekilir. Macbeth karısının hazırladığı plana göre hareket ederek gece geç saatlerde Kral Duncan’ı öldürür. Lady Macbeth de Kral’ın odasında kalan görevlilerin kılıçlarını kralın kanına bulayıp kralın uşaklarının üzerine bırakır. Herkes kralı öldürenlerin kralın adamları olduğunu düşünecektir.

Ertesi sabah, bir İskoç asilzade Lennox ile Fife Baronu Macduff şatoya gelmişler ve Kral Duncan ile görüşmek istediklerini söylemişlerdir. Macbeth de Kral’ın bu misafirlerini alarak kralın odasına götürür ve Duncan’ın cesediyle karşılaşırlar. Bunun üzerine Macbeth, Kralı öldürdükleri suçlaması ile kapıdaki uşakları öldürür. Fakat bu olaydan şüphe duyan Duncan’ın oğlu olan Prens Malcolm, İngiltere’ye; kardeşi Donalbain ise İrlanda’ya kaçmışlardır. Kral ölmüş ve varisleri de kaçmıştır. Bu nedenle herkes kralı öldürten kişilerin Duncan’ın veliahtları olduğunu düşünmeye başlamış, hiç kimse Macbet ve karısından kuşkulanmamıştır. Veliahtların da ani olarak kaçmaları nedeni ile kralın akrabası olan Macbeth, kendisinin İskoç Kral’ı olduğunu ilan eder. Böylece Cadıların kehanetleri harfiyen çıkmış olur.

Fakat bu defa Macbeth’in kafasını cadıları diğer kehaneti kemirmeye başlamıştır. Yakın dostu Banquo’nun kralların atası olacağı fikrinden hoşnut olmayan Macbeth, Banquo’yu da öldürmeye karar verir. Bir elçi ve bir casus göndererek onu kraliyet yemeğine çağırır. Banquo, davete katılmayı kabul eder. Casusu da Banquo’nun oğlu Fleance‘yi de yanına alıp gelecekleri saati ve yerleri öğrenip Macbeth’e haber verir. Bunun üzerine Macbeth, arkadaşı Banquo ile oğlu Fleance’ı öldürmesi için adamlarını gönderir. Macbeth’in adamları Banquo’yu öldürmeyi başarmış ama oğlunu ellerinden kaçırmışlardır. O akşamki yemekte çok garip bir olay olmuş, Banquo’nun hayaleti ortaya çıkarak Macbeth’in tahtına oturmuştur.

Bu olaydan çok korkan Macbeth, Cadıların yanına gider. Cadılar, Macbeth’e Macduff’a dikkat etmesini söylerler, Macbeth’e bir kadın tarafından doğurulan hiç kimsenin zarar veremeyeceğini de müjdelerler. Büyük Birnam Ormanı’nın Dunsinane Tepesi’ne gelmediği sürece Macbeth’in kaybolmayacağını da söylerler. Bunun üzerine Macbeth, Macduff’ın şatosundaki herkesi Macduff’ın karısı ve çocukları da dahil katleder. Fakat Macduf şato da olmadığı için kurtulmuştur.

Macbeth, kendine tehdit olabilecek olasılıkları ortadan kaldırdığı halde Lady Macbeth vicdan azabı duymaya başlamış ellerinden kan izleri çıkmaya başlamıştır. Üstelik Büyük Birnam Ormanı’nın Dunsinane Tepesi’ne gelme ihtimali de yoktur.

Fakat İngiltere‘ye sığınmış olan Kral Duncan’ın oğlu Malcolm ve Duncan’ın dostu Macduff, Macbeth ve Lady Macbeth’i ortadan kaldırmak için ordu hazırlamaya başlamışlardır. Malcolm, Macduff ve İngiliz Siward birlikte bir ordu kurarak Dunsinane Şatosu’nu kuşatırlar. Birleşik ordu Birnam Ormanı’na gelerek konaklar. Komutanlar askerlere ağaçları kesip, dalları kamuflaj olarak kullanıp şatoya saldırmalarını emreder. Askerler dalları keserek kamuflaj yapar. Ordu bu şekilde Şatoya doğru ilerler. Bu sırada çıldıran Lady Macbeth ölmüştür. Macbeth’de karısının başında beklemektedir. Bu sırada bir asker Macbeth’e gelerek ordunun Birnam Ormanı’nın Dunsinane Tepesi’ne doğru geldiğini haber verir. Macbeth, cadıların kehanetinin geldiğini anlar.

Malcom‘ın ordusu şatoya girmiş, Macbeth, İngiliz komutanı Siward’ın oğlunu öldürmüştür. Macbeth, Macduff’la da karşı karşıya kalır. Ancak Macbeth, bir kadın tarafından doğurulmuş biri tarafından öldürülemeyeceğini bildiği için bunu Macduff’a söyler. Bunun üzerine Macduff, “annemin rahminden / Vakitsiz koparıldım” diyerek, Macbeth’e saldırır. Macduff, Macbeth’in, kafasını kesip eline alır.

En sonunda Kral Duncan’ın oğlu Malcolm, İskoç Kralı olarak tahta çıkar.

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...