3 Ekim 2019 Perşembe

X=12 2p=2 m=3 Asenkron Motor Eltipi Bobinaj Sarım Şeması ve Hesaplamaları

Soru : 

X=12 2p=2 m=3 Asenkron motor eltipi bobinaj sarım şemasının hesaplamalarını yaparak çizimini yapınız.

Hesaplamalar :


Sarım Şeması :


Bobinaj İçin Sökülecek Asenkron Motor İşlem Sırası Nedir?


Sökülecek olan asenkron motorda sırasıyla şu işlemler yapılır

1. Motorun monteli durumunu gösteren bir krokisi çizilir.

2. Motorun sökülmesi için gerekli el takımları hazırlanır.

3. Motorun etiket değeri kartekse kaydedilir.
   a- Kaç amper çektiği
   b- Yıldız veya üçgen olduğu
   c- 220 veya 380 V’la çalıĢtığı
   d- Modeli
   e- Devir sayısı
   f- Gücü
   g- Güç katsayısı
   h- Modeli
   ı- Üretildiği fabrika vb.

4. Motorun söküldüğü resimde tekrar monte edilmesi gerektiğinden, motor kapakları ile gövdenin birleştiği bölümlerden bir tarafa birer, diğer tarafa ikişer nokta vurulur.

5. Kasnak ve pervane uygun bir çektirme ile kırılmadan çıkarılır.

6. Kapakları gövdeye bağlayan cıvata veya saplamalar uygun takımlarla sökülür. Sökülmesi zor olanlara yağ ya da hidrolik dökülür, bir müddet sonra tekrar denenir.

7. Kapaklar, gövdeden tahta tokmak veya takozlarla mile vurularak sökülür. Demir çekiç, direk kapak veya mile vurulmaz, vurulursa mil zedelenebilir, kapaklar çatlayabilir. Motordan sökülen vida, somun,pul vb. parçalar ya yerlerine tekrar takılır ya da bir kutuya konularak muhafaza edilir.

8. Sökülen motor tekrar kontrol edilir. Arıza rulman ve yataklarda ise motorun bobinajına dokunulmadan arıza giderilir.

9. Rulmanlar kontrol edilir. Rulmanlardan ses geliyorsa değiştirilir. Sağlamsa
benzin veya tiner ile temizlenir.

10. Rulman yataklarında aşınma ve boşluk varsa kapaklar değiştirilir veya kaynakla doldurulur. Torna ile tekrar rulman yuvası açılır.

11. Arıza statorda ise ve statorun sargıları sökülecekse önce şu bilgiler motor karteksine kaydedilir.
   a- Sarım şekli (el tipi, yarım kalıp, tam kalıp gibi)
   b- Bobin açılımı (1-8, 1-10 gibi)
   c- Bobin giriş ve çıkış uçlarına veya grup bağlantıları arasındaki ek yerine bakılarak bobinlerin kaç telle sarıldığı (tek tel, iki tel, üç tel vb.)
   d- Bobin bağlantıları (seri-paralel)
   e- Sarım Ģeması çizilir.

12. Bu bilgilerden sonra bobinlerin sökülmesine başlanır. Önce oyuk kavelaları çıkarılır. Sarım sonunda kullanılan vernik, bobinleri sertleştirdiği için yumuşatılır. Vernik yumuşatması aşağıda açıklanmıştır.

13. Bobinleri oyuklardan çıkartmak için, bobinlerin oyuk dışında kalan kısmından tek taraflı olarak teneke makası ile kesilir. Sapan şeklinde yapılan uzun bir demir ile kesilmeyen taraftaki bobinler itilerek oyuklardan çıkarılır.

14. Bir oyuktaki iletkenler sağlam olarak çıkartılarak sipir sayısı sayılır.

15. Sağlam olarak çıkartılan bobin içinden bir iletkenin emayesi yakılarak veya iyice kazınarak mikrometre ile ölçülerek tel çapı tespit edilir ve motor karteksine işlenir

16. Sökülen iletkenlerin tamamı tartılarak motor karteksine işlenir.

17. Oyuklardan presbantlar çıkartılarak ölçüsü belirlenir ve motor karteksine işlenir.

18. Statorun içi komple temizlenir.

Abartma Tozu (Şermin Yaşar) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Abartma Tozu

Kitabın Yazarı : Şermin Yaşar

Kitap Hakkında Bilgi :

Abartma Tozu adlı kitap yirmi altı bölümden oluşmaktadır. Her bölümü birbirinden komik olan kitapta yazar, günümüz insanının halini biraz abartarak gözler önüne sermektedir. Buna ek olarak çeşitli zamanlarda ortaya çıkan ve hala devam eden bazı dil sorunlarına da değinmektedir.

Günümüzde insan ilişkileri gittikçe zayıflamaktadır. İnsanlar çeşitli sebeplerle sürekli ve gereksiz alışverişler yapmakta, sağlıklı beslenmeyi yanlış anlamakta, okul başarısını ondan daha önemli olan insani erdemlerin önüne geçirmekte ve daha çok kazanma hırsıyla elindekilerin kıymetini fark edememektedir. Yazar, Abartma Tozu ile herkesi durup düşünmeye ve zararın neresinden dönülse kardır diyerek harekete geçmeye çağırmaktadır.

Kitabın Özeti :

Olaylar, tam olarak sabah 6’da başlıyor. Yani daha önce hiç adetleri olmadığı hâlde, spor ve sağlıklı yaşam konularında epey agresif bir tutum takınan, çılgınca spor yapıp tüm gündemlerini “sağlıklı yaşam” fikri etrafında şekillendirmeye başlayan anneyle babanın tuhaflığıyla başlıyor. Beslenme rejimini ve aile düzenini kökten değiştiren anne babasından kaçıp, kasabadaki tek pansiyonu işleten, mütevazı ve misafirperver babaanneye sığınmayı akıl ediyor. Ancak mütevazı pansiyon geceden sabaha oteller zincirine; misafir, müşteriye dönmüş bile. Çocukların dağınıklığına, pasağına hiç dertlenmeyen yenge, onları küvete yatıracak kadar temizlik hastasına; “gözünüzdeki ışıltı yeter,” diyen teyze, delicesine hırslı bir anneye; komşusunu, ağacını, hayatı seven tüm kasabalılarsa türlü türlü çılgınlara dönüşmüş bile! Birkaç saat içinde gerçek bir “başkalaşma” yaşanmış, insan olduğu şeyden başka, yapay bir şeye dönüşmüş. Her şeyin bir raf ömrünün bulunduğu, havanın bile bedava olmadığı, insanların birbirinin başının etini yediği, tüketimin iliklere işlediği, inceliklerin unutulduğu ve kabalığın hüküm sürdüğü bu durumdan etkilenmeyen tek kişi de romanın anlatıcısı olan, henüz 10 yaşındaki çocuk. Anlatıcı da aynı vurguyu yapıyor pek çok kez: “Ben sadece bir çocuğum,” diyor. “Nereden bilebilirim, nasıl çözebilirim, bunu da ben mi söyleyeyim size,” vs. İklim krizine kadar tüm sorunların çözümüne çocukların tayin edildiği, yetişkinlerin sorumluluk almadığı bir dönemde anlatıcının çocuk oluşunu vurgulayışı, anlamlı.

Kitabın daha ilk sayfalarında kendini çok yaşlı hissettiğini söyleyen, emekliye ayrılma hayalleri kurduğunu ve insana tahammülü kalmadığını bildiğimiz çocuk, kasabanın, içindeki yaşam enerjisini sünger gibi emdiğini anlatıyor. Bu sayede, daha ilk sayfalardan itibaren kasaba yabancı, yapay bir şey olarak canlanıyor okuyanın gözünde; neredeyse bir canavar olarak. Ancak çok geçmeden kasabanın da bu yapaylığın ve canavarlığın mağduru hâline geldiğini görüyoruz. Küçük evleri, geniş buğday tarlaları, anıt ağaçları, kendine yeter halkıyla mutlu ve doğa zengini bir kasaba olan Buğdaylı, kısa süre içinde gölü kurutulmuş, tarlaları talan edilmiş, tarihi yapıları yıkılmış, yolları asfaltlanmış, ağaçları sökülmüş, kendi gıdasını üretemeyip dışarıdan alır hâle gelmiş ucube bir yere dönüşmüş. İyi gibi görünen şeylerin bile suyunun çıkarıldığı bu kasabada olup bitenler, çok tanıdık. Doğaya bu kadar yabancı ve saldırgan bir çevre içinde anlatıcı çocuğun yaşadığı yalnızlık hissi de benzer biçimde tanıdık.

İçinden çıkılmaz bir hâl alan olayların Pis İşleri Bakanlığına yansıması sonucu, bakanlık görevlendirmesiyle inceleme yapmak üzere kasabaya gelen müfettiş Tevfik Kılıkırkyarar, romanın ikinci önemli karakteri. Daha en başından, anlatıcımız kendini bir tek ve ancak Tevfik abisine yakın hissettiğini söylüyor. Kasabaya dışarıdan gelen ve bu sayede başkalaşmamış olan Tevfik abi olayların çözülmesini sağlıyor. Onun ve anlatıcı çocuğun dedektifliği sayesinde sorun tespit ediliyor, çözüm üretiliyor. Bu arada, anlatıcının glüten alerjisi var, Tevfik abinin de onlarca şeye alerjisi var. Romanın kabalıktan, bencillikten etkilenmeyen iki karakteri de alerjik yani. Bu da başka bir “anlamlı” dokunuş.

Kitabın Bölümleri :

Bir sabah uyandık ve bizim kasaba toptan delirdi. Annem sağlıklı yaşam uğruna evi dev bir organik tarım alanına dönüştürdü. Babaannem sevimli, minnoş pansiyonunu oteller zinciri yaptı. Babam daha çok para kazanmak için eve uğramaz oldu. Kuzenim ata binerken resim yapmaya, flüt üflerken piyano çalmaya başladı. Yengem temizlikle kafayı bozdu. Kocasını pis diye evden kovdu ve çocuklarını her gün suya yatırdıktan sonra mandalla çamaşır ipine astı. Sevgi Teyze, daha çok sevebilmek için çocuklarını koltuğa bağladı, hepsine aynı kombin kıyafetler giydirdi ve onları sevgi komasına soktu. Fehmi Abi, bilgisayarın başından tuvalete gitmek için bile kalkmadığından hastanelik oldu. Okulda daha başarılı olmak için teneffüs yapmamaya, hafta sonları da okula gitmeye başladık. Etrafımda bir tane normal insan kalmadı. Ha şimdi diyeceksin ki bir tek sen mi normalsin? Evet, bir tek ben normalim. Neyse ki mücadeleci bir ruhum var. Bu kasabadaki insanlara bir süper kahraman lazımsa o kesinlikle benim. Koca kasabada yanımda olan tek kişi, Tevfik Kılıkırkyarar. Gerçi o da çok normal değil ama olsun, o da insan.

Cozutmak Bizim İşimiz

İlk bölümde kahramanımız, başından geçen olayların ne kadar can sıkıcı ve yorucu olduğundan bahsetmekte ve okuru hikayesini dinlemeye davet etmektedir.

Bir Ki Üç, Bir Ki Üç

Bir gece kahramanımız her şey normalken uyur fakat sabahın en erken saatinde, çok kilolu olan anne-babası tarafından spor için uyandırılınca bir şeylerin değiştiğini sezer. Bu duruma bir anlam veremese de ailesiyle spor yapmak için dışarı çıkar. Dışarı çıkıp herkesin spor yaptığını görünce sadece ailesine değil herkese bir şeyler olduğunu anlar ve şaşkınlığı iyice artar. Eve döndüklerinde ise bu değişimin yeme alışkanlıklarına da etki ettiğini görür.

Günaydınlar Oteller Zinciri

Hem içinde bulunduğu durumla ilgili yardım almak hem de güzel bir kahvaltı yapmak için babaannesinin pansiyonuna gider. Fakat babaannesinin de aşırı derecede değiştiğini görerek hayal kırıklığı yaşar.

Okul Değil Gerilim Filmi

Daha sonra okula gider ama okul ve arkadaşları derdine derman olmak yerine derdine dert katar.

Birsen Başar, Hep Sen Başar!

Okuldan sonra teyzesinin kızıyla konuşmak için teyzesinin evine gider. Böylece teyzesinin işi bırakarak kızının her saniyesiyle ilgilendiğini görür.

Cozutma Salgını

Günün sonunda eve dönünce yeni bir sürprizle karşılaşır: Salonun ortasında bir sera ve organik bal için yaylaya gitmiş bir baba...

Fikriye Gıcır'la Her Yer Gıcır Gıcır

Dayısının evinin önünden geçerken bir itfaiye aracı görür. Çok geçmeden itfaiye aracının yangın söndürmek için değil evi yıkamak için orada olduğunu anlar. Oradan da nasibini alarak yoluna devam eder.

Veli Keskinbıçak

Bir ümitle, babasının dostu olan Kasap Veli Amca'nın yanına gider. Ama ondan da umduğu desteği bulamaz ve durumun gittikçe daha da kötüleştiğini görür.

Çok Al, Hep Al, Daha Çok Al

Daha sonra ise komşuları Seval Abla ile annesinin çılgınca alışveriş yaptıklarına ve zamanla herkesin onlar gibi alışveriş delisi olduğuna şahit olur.

Herkes Napolyon

Kahramanımız aradığı yardımı kasabanın hayırseveri Servet Amca'dan görebileceğini düşünür. Fakat Servet Amca da değişimin etkisinde olduğundan kendisine yardım edebilecek başka kişiler aramaya devam eder.

Sevgi Koması

Çareyi bir de annesinin arkadaşı Sevgi Teyzeler'de arar. Ama onların durumu da diğerlerinden pek farklı değildir.

Tekno Fehmi

Artık son olarak Fehmi Abi'ye danışmaya karar verir. Fakat Fehmi Abi'nin gözü teknolojiden başka bir şey görmediği için oradan da eli boş döner.

Mutluluk Dükkanı

Yolda mutlulukla ilgili tabelalar görür. Böylece herkesin bir olup kendisine şaka yaptığına karar verir. Tabelaları takip eder ama durum hiç de sandığı gibi değildir. Çünkü yolun sonunda karşısına Mutluluk Dükkanı diye bir yer çıkar. Bu son saçmalığın ardından iyice ümidini kaybeder.

Kime Diyeyim Ben Derdimi?

Bir gün televizyonda Pis İşleri Bakanlığı'nın numarasını duyar ve oradan destek alabileceğini öğrenir. Zor olsa da bakanlığa ulaşır ve görevliyle konuşur. Ağlaya ağlaya yardım ister, görevli de yardım edeceklerini bildirerek telefonu kapatır.

Tevfik Kılıkırkyarar

Birkaç gün sonra bakanlığın yardımı Tevfik Kılıkırkyarar gelir. Böylece kahramanımız biraz da olsa rahatlar ve dedektiflik macerası başlar.

Tevfik Abi Olaya El Koydu
İlk Raporlar
Buğdaylı'nın Kısa Tarihi
Buğdaylı Müzesi
Beni Tanıyalım
Kasım Nakitoğlu ya da Asım Naitoğlu
Son Kabartma Tozu Paketi
Şimdi Ne Yapacağız?
Artık Üç Kişiyiz
Buğdaylı Yeni Bir Güne Uyanıyor
Aşağı Buğdaylı Kasabası

Kahramanımızla Tevfik Kılıkırkyarar'ın ilginç dedektiflik macerası kitabın diğer bölümlerinde meraklı okurlarını beklemektedir.

2 Ekim 2019 Çarşamba

Zaman Makinesi (H.G. Wells) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Zaman Makinesi

Kitabın Yazarı : H.G. Wells

Zaman Makinesi, Wells'in ilk olarak okul gazetesinde yayınladığı bir öyküden hareketle kaleme aldığı kısa romanıdır. 1895'ten beri bilimkurgunun önde gelen eserlerinden biri oldu. Hem geleceği hayal etmek hem de biliminsanının karakterini göstermek adına derin saptamalarda bulunan, politik göndermelerle yüklü bu distopya, hâlâ gerçekleştiremediğimiz bir fantezinin peşinden yıllardır sürüklüyor bizi.

Zamana karşı bir makinenin, ölümlülüğe karşı bir yaşamın hikâyesi bu. Wells'in en büyük üç romanından biri olan Zaman Makinesi'ni okurken, hepimiz bir Zaman Yolcusu'yuz!

Kitabın Özeti :

Ondokuzuncu yüzyılın sonlarında, değerli bir bilim adamı, İngiltere'deki evinde misafir ettiği konuklarına bir gösteri sunar. Bu gösteride, kendi yaptığı bir cihazı herkesin gözü önünde yok eder. Hayretle ne olduğunu soran gözlere, verdiği cevap, şekli kafese benzeyen bu aletin zamanda bir yolculuğa çıkarttığıdır. Misafirler, bilim adamına karşı saygılarından, bu açıklamayı duyduktan sonra akıllarına ilk gelenleri söylemezler, sadece ufak tepkiler vermekle yetinirler. Kimse farkında olmadan bilim adamı, büyük bir tutku ile içerdeki başka bir odaya girer, misafirler yemekteyken, diğerlerinin haberi olmadan bir insanı taşıyabilecek büyüklükteki ikinci bir zaman makinesi ile yolculuğa çıkar. Geriye döndüğünde, misafirler sadece bir kaç dakikalarını harcamışlardır. Oysa bilim adamı günlerdir hiç yıkanmamış bir insan görüntüsündedir. Üstü başı kir içindedir, yıpranmış ve yorgun görünmektedir. Neler olduğunu anlamayan misafirlere hikayesini anlatır.

Misafirlerden editörlük yapan arkadaşı, bunu haber yapacağını düşünerek diğerleri gibi bilim adamının anlattıklarını can kulağı ile dinler. Zaman gezgini bilim adamı, yolculuğunu anlatırken, ilk önce güneşin ve ayın daha hızlı hareket ettiğinden söz eder. Daha sonra zaman makinesindeki manivelaları daha çok çevirerek hızını artırdığından söz eder. Çevresindekilerin jet hızında değiştiğinden, bir süre sonra evinin duvarlarının kaybolduğundan ve makinadaki zamanı gösteren cihazın sıfırlarının arttığından sözeder. Dışarıda insanlığın bir savaş yaşadığını, evlerin yıkıldığını farketmiştir. Büyük bir yıkım gözlerinin önünden birkaç dakikada geçer. Gerçekte ise bu sürecin çok uzun olduğunu zaman sayacından farketmiştir. Etraf bir süre sabit karanlığa gömülmüş daha sonra tekrar ağaçlar ve bitkiler yeşermeye başlamıştır. Güneş tekrar gökyüzünde hızlı dairesel hareketine başlamıştır. Tekrar ay ve yıldızları görebilmektedir. Yıldızların uzun süreli yer değiştirmelerini hızlı bir film seyreder gibi gözlemleyebilmektedir.

Sonunda zaman makinasının üstünedeki manivelaları ters yöne çevirmeye başlar. Güneşin hareketinin yavaşladığını hemen farkeder. Zamanda yaptığı yolculuk yavaşlayan bir ivme ile sona erer. Zaman gezgini, zamanda ileri doğru bir yolculuk yapmıştır. Geldiği yıl 802701 dir. Yemyeşil cennet gibi bir yerdedir. Etrafında bugünkü insanlardan daha kısa boylu, sürekli gülen ve sevgi içinde yaşayan herkesin tek tip kıyafet giydiği bir toplum vardır. Toplulukla kısa sürede ilişki kurar. Bu toplulukla konuşmayı beceremese de, sevgi dolu topluluk onu hemen kabul eder. Bu topluluktan en yakın arkadaşı bir geleceğin kadın insanıdır. Bu arkadaşı ile dünyayı kısa sürede keşfeder.

Zaman makinesi ile Sekiz Yüz İki Bin Yedi Yüz Bir yılına giden Zaman Gezgini orada tamamıyla farklı bir dünya ile karşılaşır. Alışmaya ve çözümlemeye çalıştığı bu zamana ise Altın Çağ der. Orada insan ırkının iki farklı türe ayrıldığını görür. Morlock'lar ve Eloi'lerin yaşantılarına tanık olur. Sevimli, cüce ve tembel olan Eloi'lerin mükemmele yakım bir yaşam sürmelerine şahit olurken canavarımsı ve vahşi Morlock'ların yeraltında karanlığa hapsolduğunu görür.

Geleceğin dünyası cennet gibi bir yerdir. Kimse kimse ile kavga etmemekte, topluluk zamanını tarım ve çiftçilik dışında geceleri ateşin etrafında şarkılar söyleyerek geçirmektedir. Zaman gezgini bile kısa sürede bu şarkılara kulağını alıştırarak mutlu vakit geçirmeye başlamıştır. Zaman yolculuğu sırasında gördüğü yıkım onu korkutmuş olsa da, dünyanın bu hali ona inanılmaz gelerek çok mutlu etmiştir.

İlerleyen günlerde zaman makinesinin ortadan kaybolduğunu farkeder. Bu sevimli dostlarının makineyi bir yere götürdüklerinden şüphelenir. Fakat daha sonra farkeder ki, bu dünyada yalnız bu tek tip geleceğin insanları yaşamamaktadır. Yer altında, farklı bir evrim geçirmiş ve yiyecekleri tükendiği için bu sevimli insanları bile yiyen bir tür yaşamaktadır. Geleceğin sisteminde yer altında kurulan büyük endüstiriyel şehirler, gözlerini karanlığa alıştırarak evrimleşen geleceğin ikinci insan türünden yukarıdaki mutlu topluluk da çok korkmaktadır.

Zaman gezgini, makinesini tekrar ele geçirip, geriye dönebilmek için, karanlık dünyaya iner. Fakat yer altında, vahşi denebilecek bu toplumdan o da korkar. Tam aklını kaçırmak üzereyken zaman makinesine ulaşır ve geri döner. Masada hala yemek yemekte olan misafirlere hikayesini anlatır. Kendisi bile bir an için rüya gördüğünü düşünür, fakat herkes kanayan ayağının ve elinin yüzünün kir içinde olduğunun farkındadır.

Yemeğin sonunda editör arkadaşına bir kaç gün sonra daha detaylı görüşmek üzere randevu verir. Bir kaç gün sonra editör arkadaşı geldiğin de, bilim adamını elinde bir kamera ve sırtında bir çantayla görür. Bilim adamının ona birkaç dakika sonra herşeyi ispatlayacağını söylemesine bir mana veremez ve içerideki odaya girerken o da masanın üzerindeki gazeteyi okumaya başlar. Biraz sonra çığlığın geldiği odaya girer, fakat bilim adamını göremez. Zaman makinesi olduğu iddia edilen nesnenin de odada olmadığını fark ederken, bilim adamını sonsuza dek bekleyeceği aklına gelmemiştir.

Göçebe (Stephenie Meyer) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlilleri ve Kişileri


Kitabın Adı : Göçebe

Kitabın Yazarı : Stephenie Meyer

Kitap Hakkında Bilgi :

Göçebe, (The Host) Amerikalı yazar Stephenie Meyer‘in yazdığı 6 Mayıs 2008 tarihinde piyasaya sürülen bir bilim kurgu romanıdır.

Dünya’yı istila eden ruhlardan kaçan insanlar ve aynı bedende farklı iki varlığın getirmiş olduğu ikilem anlatılmaktadır. Dünyamız görünmeyen bir düşman tarafından istila edilmiştir. İnsanların bedenleri, bu istilacılar için sahiplik yaparken bedenler bir değişikliğe uğramamış gibi görünse de, zihinleri ele geçirilmiştir.

Kişiler :

Melanie: İçine Göçebe' nin yerleştirildiği insan.
Göçebe: Melanie' nin içine yerleştirilen ruh.
Jamie: Melanie' nin erkek kardeşi.
Jared: Melanie' nin erkek arkadaşı.
Ian: Göçebe' nin erkek arkadaşı.
Jeb: Melanie' nin amcası.
Kyle: Ian' nın ikizi.

Kitabın Özeti :

Gezegenlerde beden bularak yaşamak zorunda olan ve kendilerine ruh diyen türler dünyayı keşfediyorlar. Melanie’nin de içine kendisine Göçebe diyen bir ruh giriyor. Göçebe denmesinin sebebi şimdiye kadar 8 gezegende yaşaması ama hiçbirini kendine ev olarak seçmemesidir. Dünya Göçebe’nin 9. gezegenidir. Bu durum ruhlar arasında çok sıradışı. Çünkü ruhlar gittikleri yerlere uyum sağlıyorlar. Göçebe Melanie’nin bedenine yerleştikten sonra Melanie Göçebe'yi hatıralarıyla etkilemeye çalışıyor ve onunla konuşuyor. Normalde insanlar içine bir ruhun konmasıyla birlikte karşı koymazlar hatta varlıkları silinir. Ama Melanie’nin irade gücü ve yetişkin olması bunları önlüyor ve varlığı silinmiyor. Göçebe geceleri rüyalarında Jamie ve Jared’ı görüyor, ağlayarak uyanıyor ve sürekli onların özlemini hissediyor.

Gittiği Tesellici onun bu sıkıntısını anlayıp belki Jared’ında yakalanabileceğini söylüyor. Oysa Göçebe onların yakalanmasını istemiyor. Teselliciden bazı insanların ruhları bastırıp kontrolü ele geçirdiklerini öğreniyor ve tedirgin oluyor. Elinden geldiği kadar birşey belli etmeyip görevlerini yerine getiriyor. Melanie de elinden geldiğince ona önceleri Jamie ve Jared’ı göstermeyip gizlemeye çalışsa da taktik değiştirip ona hatıralarını göstermeye onu etkilemeye çalışıyor. Ama bu arada Göçebe’yi takip eden ve onun alışmaya zorlandığını hisseden bir avcıda sürekli onu takip ediyor ve sorularıyla onu sıkıştırıyor. Avcı Melanie’nin Göçebe’yle konuştuğunu anlayınca onu şifacıya götürmeye karar veriyor. Göçebe ise ne yapacağını bilemiyor. Çünkü şifacı onu Melanie’nin bedeninden çıkarınca başka bir bedene aktarılacak ve Melanie’nin içine bir avcı konulup tüm hatıları didiklenecek hayatta kalan insanlar varsa yerleri öğrenilecek. Sonrada Melanie işe yaramaz bir beden, yani hatalı olduğu için yok edilecektir. Göçebe bunu düşünmeye bile dayanamıyor. Göçebe avcıyada hayır diyemez çünkü gitmek zorundadır.

Göçebe avcının uzun araba yolculuğunu sevmediğini anlayınca ona uçakla gitmesini ve kendisinin arabayla gideceğini söylüyor. Onunla beraber yolculuk yapmak istemiyor. Avcı istemeye istemeye bunu kabul ediyor ve onu orada beklediğini söylüyor. Göçebe araba yolculuğuna başladıktan sonra Melanie ona tekrar bazı hatıralar gösterip onların saklandığını düşündüğü yere giden haritadan ufak bir bölüm gösteriyor. Göçebe artık dayanamayıp Jamie ve Jared’ı aramaya ve avcıdan kaçmaya karar veriyor. Melani de ona yolun hepsini göstermeyip kısım kısım göstererek onun yola devam etmesini sağlıyor. Yol için bol miktarda su ve biraz yiyecek alıyorlar. Çünkü yolculuklarının büyük bir bölümü çölde geçecektir. Göçebe çöl şartlarına alışık olmadığı için yiyecek ve suları çabuk tüketiyor. Arabalarını da bir yerden sonra yol olmadığı için bırakmak zorunda kalıyorlar.

Artık öleceklerini düşündükleri bir anda bir insan (Melanie’nin amcası Jeb) onları buluyor ve su veriyor. Sonra yanında başka insanlarla birlikte geri dönüyor. İnsanlar Jeb’e kızıyorlar ve Göçebe’nin bir avcı olduğunu düşünüyorlar. Ama Jeb onu evlerine götürmeye karar veriyor ve öbürleride buna uymak zorunda kalıyorlar. Çünkü yaşadıkları mağarayı bir kaza sonucu Jeb bulmuş ve orayı içinde yaşanılacak bir yere dönüştürmüş. Herkes Jeb’in kurallarına uymaktadır. Mağaraya vardıkları zaman büyük bir kaos yaşanıyor. Tam bu kaosun ortasında Melanie ve Göçebe birden Jared’ı görüyorlar. Melanie kontrolü bir anlık ele geçirip Jared’a sarılmak için atılıyor ama hiç beklemediği bir tepki alıyor. Jared ona çok büyük bir şiddetle vuruyor ve Göçebe’nin canı bayılacak kadar acıyor. Bu arada da doktor dedikleri kişi gelip sakin olmalarını ve ellerinde ne olduğunu soruyor. Yapacağı deneyleri tasarlamaya başlıyor. Jeb de bu arada Göçebe’ye sakin olmasını söylüyor. Jared doktorun deney yapmasına karşı çıkıp ona dokunamayacaklarını söylüyor. Herkes buna inanamayıp o bir avcı onu yok etmeliyiz diyor. Ama Jeb beden kime aitse karar da ona aittir deyip son kararı Jared‘a bırakıyor. Jared ne kadar bu durumdan nefret etse de kesin kararını sonradan söyleyeceğini belirtiyor. Bunun üzerine Göçebe’yi kıvrılarak yatmak zorunda olduğu çok ufak bir deliğe başında bir nöbetçiyle hapsediyorlar. Başında nöbeti Jared ve Jeb tutuyor çünkü diğerleri onu öldürmeye çalışıyorlar. Melanie bu arada hala Jared’ın ona nasıl vurabildiğini ve nasıl bu kadar katılaştığını anlamıyor. Göçebe ise kendini çok berbat hissediyor. Dışarda konuşan kişilerden avcının onu aradığını duyuyor ve bu durumdan hiç memnun olmuyor.

Jared bir görev icabı dışarı çıkmak zorunda kalınca nöbeti Jeb alıyor ve onu mağaralarda gezdirmeye başlıyor. Ona ekim alanlarını, mutfağı ve banyoların yerlerini gösteriyor. Göçebe ise sürekli tedirginlik hissediyor bu durumun tuhaflığından. Göçebe’nin etrafta gezindiğini gören insanlarda bundan memnun olmadıklarını haraketleriyle belli ediyorlar. Ama Jeb açıkça ev benim kurallar benim diyor ve silahıyla bu durumun kalıcı olacağını ima ediyor. Melanie’nin bedeninin hala yaşadığını öğrenen Jamie onu ziyarete geliyor ve bu durumu hiç yadırgamadan kabul ediyor. Jamie’yi gören Melanie ve Göçebe de çok mutlu oluyorlar. Birbirlerine sarılıp özlem gideriyorlar. Jeb ise bu durumu düşünceli bir şekilde izliyor. Birbirini izleyen günlerde Göçebe daha fazla mağaralarda dolaşmaya ve hatta işlere yardım etmeye başlıyor. Jamie’yle sürekli konuşuyor. Sonunda anlıyor ki Jeb insanların onu kabul etmelerini sağlıyor. O küçük kaldığı yerden bir odaya geçiyor. Geceleri Jamie’ye eski hayatındaki yaşadığı ortamlardan ve canlılardan söz ediyor. Jeb ve Jamie de bu hikayeleri büyük bir hevesle dinliyorlar. Bu konuşmalar sırasında Jamie, Melanie’nin nasıl öldüğünü soruyor ve Göçebe Melanie’nin aslında ölmediğini içinde olduğunu ve onunla konuştuğunu söylüyor. Bunu duyan Jamie çok seviniyor ama Göçebe birden Jeb’in dışarıda uyuyo gözükmesine rağmen onun da bunu duymuş olabileceğini düşünüyor. Ertesi günlerde Göçebe tarlada ve mutfakta Jeb’in isteği üzerine çalışıyor. Göçebe korksa da insanlar ona birşey yapmayınca rahatlıyor ve çalışıyor. Tarlada çalışırken Ian da onların yanında bulunuyor ve Göçebe’ye çok arkadaşça davranıyor, onunla konuşmaya çalışıyor. Göçebe ise Ian’a güvenmeyip kendisini doktorla tuzağa düşüreceklerini düşünüyor. Jeb yemeklerini artık onlarla birlikte mutfakta yiyeceklerini söylüyor ve orada ki insanlarada hikayelerini anlatmasını istiyor. Göçebe baştan karşı çıksada sonradan kabul edip hikayelerini anlatıyor. İnsanlarda ne kadar karşı koymaya çalışsalarda hikayelere kendilerini kaptırıyorlar ve sorular soruyorlar.

Yine böyle bir anda Jared ve birkaç kişi görevden dönüyorlar ve karşılaştıkları manzaraya çok sinirleniyorlar. Hemen Göçebe’yi öldürmek istediğini söylüyor ama Ian ona karşı çıkıyor. Jeb de kararın artık sadece ona ait olmadığını Jamie’nin de söz hakkı olduğunu söylüyor. Jamie ve Jared kavga ediyorlar. Bu duruma dayanamayan Göçebe tekrar kaldığı rahatsız edici o yere gidiyor. Ama orası da görevden gelen kişilerin getirdikleriyle dolu olduğu için zor sığıyor. Jared onunla konuşmak için yanına geliyor ve kendince bir deney yapıyor. Onu öperek tepkisini ölçmeye çalışıyor. Buna çok sinirlenen Melanie kontrolü eline alıp onu yumrukluyor ve Jared da Melanie’nin hala yaşadığına ikna oluyor. Ama bu deney Göçebe’yi çok üzüyor çünkü oda Jared’a aşıktır ama Jared’ın hiç umurunda değildir. Jared’ın tek düşündüğü Melanie'dir. Bu olaydan sonra Jamie yanına gelip artık Jared’ın da onlara inandığını ve mağaradan çıkıp yemek yemesini ve insanların yanına gelip rahat olmasını söylüyor. Göçebe ise kendini çok kötü hissediyor çünkü aşık olduğı insan içinde bulunduğu bedene aşıktır.

Ama Jamie’yi kırmayıp kabul ediyor. Tekrar insanların arasına karışınca insanlar tekrardan sorular sormaya başlıyorlar. Göçebe öğreniyor ki Walter adında olan ve ona iyi davranan arkadaşı kanser hastası ve durumu gitgide kötüleşiyor. Göçebe elinden bişey gelmeyeceğini kendisinin şifacı olmadığını söylüyor. Herkes bir hayal kırıklığına kapılıyor. Göçebe Walter’ı ziyarete gittiğinde Walter onu karısı Gladdie sanıyor ve onun ellerini tutuyor. Göçebe de Walter’ın acılarının çok fazla olduğu, morfin olmadığı ve kendisini karısı sanarken acılarına daha kolay katlanabildiği için bu aldatmacayı bozmayıp devam ettiriyor. Bu sırada bazı insanlar yanına gelip avcının hala onu aradığını ve pes etmediğini söyleyip Göçebe’yi bağlamayı teklif ediyorlar. Doktor da buna çok sinirlenip tepki gösteriyor ve onları kovuyor. Jared bulduğu morfini doktora getiriyor.

Göçebe üstü kapalı bir şekilde artık Walter için umut olmadığını ve bu morfini iyi değerlendirmelerini söylüyor. Göçebe Walter’ı öldüreceklerini Melanie aracılığıyla anlıyor, bu durumu çok zor kabulleniyor ve Walter’a veda etmek istediğini söylüyor. Doktor biraz daha zaman olduğunu ve kendisini toparlamak için banyoya gitmesini öneriyor. Banyoya gittiği zaman Kyle’ın onu öldürmek için takip ettiğini anlıyor Melanie’den aldığı taktiklerle mücadele etmeye çalışıyor. Kyle onu tam nehre atacakken zemin çatlıyor ve Kyle bilincini kaybedip aşağı kaymaya başlıyor. Göçebe elinden geldiğince onu tutup yardım için bağırıyor. Bu arada Ian yardımlarına yetişiyor ve ikisinide bu zor durumdan kurtarıyor. Göçebe’ye ne olduğunu sorduğu zaman Göçebe ona Kyle’ın onu öldürmeye çalıştığını söylemeyip zemin çatladı diye yalan söylüyor. Ian bu yalana inanmayıp Göçebe’yi doktora götürüyor ve kardeşinden yaptığı şey için nefret ediyor. Doktorun yanına vardıkları zaman Ian Göçebe’nin alnından öpüp hemen döneceğim korkma bundan sonra kimse sana zarar veremez diyor. Bu davranışına Jared da dahil herkes çok şaşırıyor. Baygın durumda olan Kyle’yı getirip bir yatağa yatırıyorlar. Göçebe ne kadar Kyle’dan kendisini öldürmeye çalıştığını inkar etsede ürkmektedir.

Jared, Kyle ile Göçebe’nin karyolasının arasına geçip ona korkmamasını söylüyor. Bu sırada uyanan Kyle, Göçebe’yi öldüremediğini anlayıp söyleniyor ve Jared’dan yumruğu yiyor. Doktor Göçebe’ye zamanın geldiğini hatırlatıp veda etmesini söylüyor. Herkes veda ettikten sonra doktor morfini veriyor. Kalan morfinide dayanamayıp Göçebe’ye veriyolar çünkü yaraları çoktur. Göçebe kendine geldiğinde Ian onu hastane bölümünden alıp kendi odasına rahat etmesi için götürüyor ve sürekli onunla ilgileniyor. Göçebe, Ian’ın nazik, anlayışlı hareketleriyle bir ruha çok benzediğini düşünüyor ve onu sevmeye başlıyor. Çünkü Ian karakterinde birini sevmemek mümkün değildir. Kyle’nın alacağı ceza için bir mahkeme düzenliyorlar. Ian kardeşinin uzaklaştırılmasını istiyor ama sonuç olarak Kyle uyarı alıyor. Çok gerilen ortamı dağımak için Jeb oyun oynamayı teklif ediyor.

Jared’ın, Göçebe’ye karşı davranışları yumuşuyor ve onunla konuşmaya başlıyor. Bu durum Melanie’yi çok sevindiriyor. Maçtan sonra Ian ve Jared Göçebe’nin kalacağı yer için tartışıyorlar. Tartışmayı Ian kazanıp onu odasına götürüyor. Göçebe’ye ondan hoşlandığını söylüyor ama Göçebe bunun içinde bulunduğu bedenden dolayı olduğunu ve aslında kendisinin bir solucana benzediğini söylüyor. Ian bunu kabul etmeyip ona aşık olduğunu tekrarlıyor. Yanlarına gelen Jamie Göçebe’ye yeni kalacak bir yer ayarlandığını haber veriyor. Göçebe Jared ve Jamie’ nin odasına taşınıyor. Jared ve birkaç kişi bunlara Jamie de dahil tekrar göreve gidiyor. Ian onların olmadığı bu zamanda sürekli Göçebe’yle birlikte zaman geçirip onu neşelendirmeye çalışıyor ve hiç yalnız bırakmıyor. Göçebe de bu durumdan oldukça mutlu oluyor. Görevden döndükleri zaman Jamie’nin yaralandığını öğrenen Melanie ve Göçebe çok endişeleniyorlar.

İnsanların onlara verdiği cevaplardan şüphelenip doktorun bölümüne gidiyorlar. Burada mağaradakilerin içinde ruh bulunan insanları kaçırıp yaptıkları deneyleri görüyorlar. Bunu gördükten sonra krize girip onlardan kaçıp herkesten uzak bir yerde yas tutmaya başlıyor. Melanie ona bu durumu açıklamaya çalıştığı zaman Göçebe onu bütün gücüyle itip uzaklaştırıyor. Yasını tuttuğu bu süre içinde Ian sürekli onun yanında oluyor. Jamie’nin durumunun kötüleştiğini duyunca yasını bitirip onu görmeye gidiyor ve yaranın iltihap kapmış olduğunu anlıyor. Birden içinde Melanie’nin artık bulunmadığının ve yalnız olduğunun farkına varıyor. Bu durumu Ian’a anlatıyor ve kendisini öpmesini istiyor. Melanie’nin bu duruma çok kızıp kontrolü eline alıp gelebileceğini söylüyor. Ama umdukları gibi olmuyor. Ian biraz sonra geleceğini söyleyip Jared’ı çağırıyor.

Jared gelince Göçebe paniklesede bunu deniyorlar ve Melanie birden açığa çıkıyor. Zaten Melanie’nin çok kızması ve geri gelmesi için Göçebe’nin tüm kontrolünü yitirmesi gerekiyordu. Kendine gelen Melanie Jamie’nin durumunu öğrenince ne yapacaklarını düşünmeye başlıyor. Sonra Göçebe kendi şifacılarında ilaçlar olduğunu hatırlayıp kendisinin onları alabileceğini söylüyor ama kimse bu durumu kabul etmiyor. Jared’a durumu anlatmaya çalışıyor ama oda kabul etmiyor. Herkes gittikten sonra Jared ona hızlı olmaları gerektiğini ve ilaçları almaya gideceklerini söylüyor. Hastaneye yaklaştıkları zaman Göçebe yüzündeki iyileştirilmeyip kendiliğinden kapanmış yara izlerinden ruhların şüpheleneceğini söyleyip Jared’a tekrar yarayı yenilemesini söylüyor ve Jared yapmak zorunda kalıyor. Sonra Göçebe kolunda Jamie’nin yarasına benzer bir yara daha açıyor ve şifacıya gidiyor. Orada nasıl iyileştirildiğini iyi izleyip onlar yokken ilaçları alıyor ve Jared’la birlikte mağaraya geri dönüyorlar. Herkes tepki göstersede Göçebe Jamie’yi iyileştiriyor.

Bunu gören birkaç kişi dışında herkes sevinip rahatlıyor. Bu olaydan sonra insanlar Göçebe’ye inanıp onu görevlere katmaya başlıyorlar. Bu görevlerden birinin dönüşünde onu arayan avcının onları bulduğunu ve yakalandığını öğreniyor. Herkes avcının ne zaman öleceğinin kararını Göçebe’ye bırakıyor. Göçebe ise onun yaşamasını istiyor ama onu serbest bırakamayacağını biliyor. Bunun üzerine düşünmeye başlıyor ve Melanie’den sakladığı tek sırrı yani ruhların insanların içinden insana ve ruha nasıl zarar verilmeden çıkarılacağını Melanie’ye gösteriyor. Doktorla anlaşma yapıp kendisininde Melanie’nin bedeninden çıkacağını ama çıkarılan diğer ruhlar gibi başka bir gezegene gönderilmeyip ölen insanlarla birlikte gömülmek istediğini söylüyor.

Gerekli olan hazırlıkları yapıp avcının bedeninden ruhu çıkarmayı gösteriyor. Onun niyetinin de Melanie’nin bedeninden çıkmak olduğunu anlayan Ian çok öfkelenip bir mahkeme kurulmasını istiyor. Mahkemede Ian ve Jared birbirleriyle çatışıyorlar ve Jared Göçebe’ye yeni bir beden bulunmasını teklif ediyor ama Göçebe şiddetle karşı çıkıyor. Bu yüzden karar verme işini sonraya bırakıyorlar. Ian’ı sakinleştirmeye çalışan Göçebe ona belli etmeden veda etmeye çalışıyor ve ona bu kadar gezegen arasında hiçbir zaman beraber yaşamak istediği birini bulamadığını ama Ian‘nın insan olmasına rağmen ruh eşi olduğunu söylüyor. Bu vücutta beraber olmalarının imkansız olduğunu çünkü Melanie’nin Jared’ı sevdiğini söylüyor. Ian ona beraber çok zamanlarının olduğunu söylüyor ve dinlenmeleri gerektiğini hatırlatıyor. Ian uyuduktan sonra Göçebe doktorun yanına giderken Jared yolunu kesiyor. Göçebe de ona sabırlı olmasını her şeyin yakında biteceğini Melanie’ye kavuşacağını ve kendisini şimdi rahat bırakmasını söylüyor. Jared ise bunu bildiğini ve Göçebe’yi de sevdiğini söylüyor ve gitmemesini istediğini ima ediyor. Ama Göçebe buna daha fazla dayanamayacağını ve artık gitmesi gerektiğini söyleyip hızla uzaklaşıyor. Melanie ise bu arada kendini silmeye çalışıp Göçebe’nin gitmesini istemediğini söylüyor ama sonunda bu durumu kabul ediyor ve vedalaşıyorlar. Doktor göçebeyi Melanie’ nin içinden çıkarıyor.

Göçebe tekrar gözlerini açtığında başka birinin bedeninde olduğunu anlayıp doktora kızıyor. Ama herkes onun yanlarında olması gerektiğini zaten konulduğu bedende de hiçbir insanın artık yaşamadığını söylüyorlar. Göçebe bu durumu kabul ediyor çünkü oda onlarla birlikte olmak istiyor. Bundan sonra içine yerleştirildiği narin bedenden dolayı herkes ona sempati duyup yardım ediyor. Ian’la aynı odaya taşınma kararı alıyorlar. Çıktıkları bir seferde aralarında ruh bulunan bir insan grubuyla karşılaşıyorlar ve Göçebe bu durumdan memnun olup onlarla tanışıyor ve bu tuhaf dünyada birgün ruhlarla insanlarında bir orta yol bulacağını düşünüyor.

Eskiden Fakirlik Göstergesi Sayılan ve Horlanan Şimdi ise Kıymeti Anlaşılan ve Zenginlerin Yaptığı Şeyler


Eskilerden fakirlik göstergesi olan veya küçümsenen şeylerin çoğu şu an yeniden moda oldu veya değerleri anlaşıldı.

1. Yırtık kot pantolon


Pantolon yırtıksa o kusuru kapatmak için eskiden yama yapılırdı. Önceden yama yaparak gezen ve hatta yamalı diye fakirlik göstergesi olan pantolonlar artık, yamasıyla da yırtığıyla da favorilerimiz arasına giriyor. Bunu da moda olarak adlandırmaktayız. Şimdi ise yırtık olması cool olmak anlamına geliyor.

2. Samanlı, boklu köy yumurtası

Köy yumurtası için "Köylü müsün ya, yenir mi o?" deniyordu. Ama şimdi köy yumurtası çok değerlendi. Hem az bulunuyor hem de fiyatı market yumurtasına göre çok daha pahalı. Parasını fazlasıyla hak ediyor tabii ki.

3. Tavuk kanadı

Eskiden tavuğun kanatları kesilip çöpe atılırmış, almak isteyenler de utana sıkıla alırmış. Tavuk kanadının tadı mangalda keşfedilince şimdiyse kıymete bindi. Çeşit çeşit soslarla fast food ve mangalın kralı oldu.

4. Müstakil, bahçeli evde oturmak

Bundan 30 yıl kadar önce eskiden apartmanda oturmak açık ara bir zenginlik göstergesiydi. Çok şey değişti artık insanlar apartman dairelerinden kaçıyor, müstakil eve çıkmanın planlarını yapıyor. Artık bahçeli evler şehir içinde ateş pahası oldu.

5. Sakal bırakmak

Bakımsızlık ve varoşluk göstergesi olarak görülürken şimdi erkek imajının vazgeçilmezi oldu. Eskiden daha çok yaşlılar sakal bırakırken artık genç yaşlı pek çok erkek değişik şekillerde sakal bırakıyor.

6. Kına gecesi

"Kınayı getir aney!" sözlerini sosyetede duymak mümkün değilken, artık en zenginler için olmazsa olmaza dönüştü. Sosyal medya zengin fakir her genç kızın kına gecesi fotoğraf ve videoları ile dolu.

7. Tam buğday ekmeği

Eskiden tam buğday ekmeğini fakirler yerdi. francala'yı yani beyaz undan yapılan fırın ekmeğini ise maddi durumu iyi olanlar yerdi. Şimdiyse tam tersi.

8. Mum

Yoksul semtlerinde elektrikler sık sık kesildiği için durumu olmayan ailelerle özdeşleşmişti mum. Şimdiyse mum sadece ortam oluşturmak ve romantizm amacıyla lüks mekanlarda ve evlerde kullanılıyor.

Edison'ın "Elektrik o kadar ucuz olacak ki mum sadece zenginlere ait olacak." sözü gerçekleşti bir bakıma.

9. Ev yemeği


Restorana, lokantaya gidip, ev yemeğinden farklı olan herhangi bir yemeği yemek kalite göstergesiydi. Günümüzde ise ev yemeği yapan yerlerde yemek bir kalite göstergesi haline geldi.

10. Memur olmak

Eskiden memura kız verilmezdi. Günümüzde kız erkek farketmeden herkes memur bir eş bulma derdinde.

11. Ot yemek

Bir ailenin sofrasında ot yemekleri ve sebze varsa o ailenin fakir olduğu algısı vardı. Kasapa gidip et alamadığı düşünülürdü. Oysa şimdi ot yemek sağlıklı bir yaşamın anahtarı olarak gösteriliyor. Alaçatı Ot Festivali için mesela İstanbul'dan kalkıp gidenler var.

12. Kırsal alanda düğün yapmak

Bağı, bahçesi olanlar düğününü, derneğini zaten buralarda yaparlardı ama "Salon tutacak paraları yok" denirdi. Şimdi tersi oldu; bağı, bahçesi olanlar salon tutarken, zengin kesim kır düğünü yapıyor.

13. Kurtlu, delikli elma


2000'ler sonrasında sert bir geçişle değeri anlaşıldı organik gıdaların. Burun kıvrılan kurtlu elma, bir anda kıymete bindi. İlaçlı olduğu düşünülen pırıl pırıl elmalar yerine kurtlu ve doğal görünümlü elmalar tüketilmeye başlandı.

14. Köy kahvaltısı


Kibrit kutusu büyüklüğündeki peynirin olduğu kahvaltı dönemi geride kalalı çok oldu. Bundan sonra kırsal bir yöreye gidip, orada köy kahvaltısı yapmak, köy kahvaltısı veren yerleri arayıp bulmak hafta sonu eğlencesi oldu.

15. Ev baklavası

Pastane baklavasının yerini çoktandır ev baklavası aldı. Hatta tatlıcılar bile ev baklavası satıyor.

1 Ekim 2019 Salı

Gripin Hapının Mucidi Eczacı Necip Akar'ın Hayat Hikayesi


Gripin hapının mucidi Necip Akar...

1904 yılında, Nizip’te doğan Necip Akar; 5 yaşında ailesiyle birlikte İstanbul'a gelmiştir.

İlk eğitimini Kadıköy'de yaptıktan sonra, orta ve lise öğrenimini dönemin en iyi liselerinden Vefa Lisesi'nde tamamlamıştır. 1924 yılında da Eczacılık Okulu’ndan mezun olmuştur.

Necip Akar, Eczacılık Okulu’nda iken Divanyolu'nda, Necip Özgül'ün eczanesinde çalışmaya başlamıştır. O zamanlar, kimi ilaçlar eczanelerde yapılmaktaydı. Eczacılık Okulu’nda teorik bilgiler öğrenirken, çalıştığı eczanede; krem ve diş macunu yapımı konusunda pratik bilgiler edinmiştir...

Eczacılık Okulu’ndan mezun olup, askerlik görevini yaptıktan sonra; altı ay kadar Ankara'da Eczacı Hüsnü Bey'in eczanesinde çalışan ve burada da bazı bilgiler elde eden Necip Akar; ağabeyi Cemil Akar’la ortak olarak ilk önce “Şampuan Cemil”, “Necip Bey Kremi”, “Necip Diş Macunu” gibi karışımları üretmeye başlamışlardır.

Küçük bir dairede büyük bir heyecanla çalışan 2 kardeş, Şampuan Cemil, Necip Bey Kremi ve Necip Diş Macunu isimli ürünlerle piyasaya adım attılar, ancak hayal kırıklığı yaşadılar!

Türkiye’ de alınan ilk yerli patent ürünü eczacı Necip Akar’ ın kendi adıyla ürettiği Necip Diş Macunu ürünüdür.

Bu başarısızlık üzerine; ilk denemelerindeki hata ve zayıf yanlarını görerek, daha çok çalışıp daha profesyonel bir marka yaratmaları gerektiğini anladılar. Üretime ara verdikleri dönemde, piyasaya hâkim olan “Dandolin” marka diş macunu markasını incelemeye başladılar ve onun karşısına basit, akılda kalan ve çarpıcı bir isimle çıkmaya karar verdiler.

O günlerde, yeni yaygınlaşan ve büyük ilgi göre radyodan esinlenen Akar; radyo sözcüğünün sonuna ‘lin’ ekleyerek, Radyolin ismini buldu. Ardından; Necip Bey Kremi’nin üretimini durdurup; Necip Diş Macunu’nun formülünü değiştirilmiş, bilimsel ve daha ideal bir formül hazırlanmış; 28 Temmuz 1927’de ruhsatname alınarak “Radyolin” adıyla, yeni bir diş macunu imalatına başlanmıştır. Yeni diş macunun adı gibi formülü de mükemmeldir. Üstelik ülke çapında afiş reklamı ilk yapan ve bu alanda orijinal bir çığır açan, reklamcılığı ilmi şeklinde modernize eden Necip Akar; Radyolin'i, piyasaya çok iyi tanıtmış, bir aylık sürede Necip Diş Macunu’nun iki yılda yapabildiği satışı yapmış; bir yılda yarım milyona yakın Radyolin diş macunu satılır hale gelmiştir...

Türkiye’de adına İspanyol Gribi denen ciddi bir grip salgını vardır.

Baş ağrısından, diş ağrısına; soğuk algınlığından nezle ve romatizmaya; yüksek ateşten vücut ağrılarına kadar her derde iyi gelecek ilacın formülü 3 yıl içinde ortaya çıkaran 2 kardeş; ilk diş macunu denemesinde, marka isminin önemini kavrayıp, vurucu bir isim aradılar. O günler ağrı kesici alanında dünya markası olan Aspirin’in ‘in’ ekini alıp, herkesi canından bezdiren grip sözcüğünün arkasına eklediler.

1935’te ruhsatı alınan Gripin; piyasaya çıkar çıkmaz satış rekoru kırınca, bu başarı sayesinde Gripin Fabrikası’nın kurulmasına geçildi. Gripin kısa sürede, neredeyse ulusal bir ilaç haline geldi. Hatta “bir Gripin al, bir şeyin kalmaz” tümcesi halk arasında kendiliğinden doğup, kulaktan kulağa yayıldı. Gripin’in tanıtım kampanyaları ve kutusu da kendisi kadar ilgi gördü; Gripin şeklinde duvar kâğıtları ses getirirken, kutusunun üzerindeki kadın resmi de meşhur oldu. 1950 yılında ağabeyi Cemil Bey ile (Radyolin’i ona bırakıp) yolları ayrılan Necip Akar; “Puro” sabunu ve “Fay” temizlik tozu gibi ürünlerle de büyük bir başarı elde etmiştir. Puro efsanesinin doğmasında da yaratıcılığını göstermiştir. Türkiye’de ilk kez uygulanan ‘uçaktan özendirme atma’ yöntemi Puro sabun satışlarını artırmış; İstanbul semalarından yağan sabunlar hakkında çok konuşulmuştur.

Necip Akar’ın ilkleri bununla da sınırlı değildi. Türkiye’nin ilk yerli çocuk maması “Paro”, temizlik tozu ve kan sulandırıcı “Opon” da onun imzasını taşıyordu... 18 Haziran 1957 tarihinde, İstanbul’da 53 yaşında ortağı Muammer Bayer ile birlikte ‘deniz kazasında’ vefat eden Necip Akar’ın, yaşasa idi; nice ürünlerin buluşuna, katkı yapacağına inanıyorum. Mucit, girişimci, reklamın önem ve pazarlamaya inanan ‘ilk’ bilinçli reklam verenlerdendi.

Atilla Işık

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...