23 Ekim 2019 Çarşamba

Birinci Kalenderin Öyküsü - Binbir Gece Masalları


Masalın Adı : Birinci Kalenderin Öyküsü

Masalın Yazarı : Binbir Gece Masalları

On Birinci Gece gelince sözünü sürdürmüş:

Ey bahtı güzel şahım! İşittim ki, genç kız hiddete kapıldıktan sonra gülmeye başlayınca, erkek grubuna yaklaşmış ve "Ne anlatılması gerekiyorsa, bana anlatın! Çünkü bir saatlik ömrünüz kaldı. Zaten, böyle sabır gösteriyorsam, sizlerin fakir kimseler olmanızdandır, zira siz kabilenizin en saygınları ya da en zenginleri arasında bulunsaydınız ya da yöneticilerden olsaydınız, sîzi cezalandırmak için çok daha acele davranırdım" demiş. Bunu duyan Halife, Cafer'e "Vay başımıza gelenlere Cafer! Kim olduğumuzu ona açıkla, yoksa bizi öldürtecek!" demiş. Cafer, 'Layık olduğumuzdan başka şey gelmedi başımıza!" diye yanıt vermiş. Ancak Halife, "Ciddi olunması gereken bir sırada zevzeklikler yapmaya gerek yok, her şeyin bir sırası var" demiş. Bunun üzerine genç kız, kalenderleri çağırmış ve onlara, "Sizler kardeş misiniz?" diye sormuş. "Hayır, bizler sadece fakirlerin en fakirleriyiz. Mesleğimizi vantuz çekerek ve hacamat yaparak kazanırız diye yanıt vermişler. Bunun üzerine kız içlerinden birine sormuş; "Tek gözlü olarak mı doğdun?" diye. O da, "Yok vallahi! Ama gözümü yitirişimin öyküsü, öylesine şaşkınlık vericidir ki, gözün bir köşesine yazılsaydı, onu saygıyla okuyanlara bir ders oluşturdu" demiş. İkincisi, üçüncüsü de aynı yanıtı vermişler. Sonra da hepsi birden, "Her birimiz ayrı bir ülkedeniz ve öykülerimiz şaşırtıcı, serüvenlerimiz olağanüstü gariptir" demişler. Bunu duyan genç kız onlara dönüp "Her biriniz öyküsünü ve evimize geliş nedenini anlatsın! Sonra da teşekkür için elini alnına götürüp kendi bahtına yürüsün!" demiş. İlerleyip öyküsünü ilk anlatan hamal olmuş: "Ey efendim, ben erkek halimle bir hamaldan başka bir şey değilim. Alış verişe çıkan hemşireniz beni tuttu ve pazar yapıp benimle buraya geldi. Burada, sizin de çok iyi bildiğiniz şeyler başıma geldi. Onları tekrarlamak istemiyorum, nedenini bilirsiniz. Benim tüm öyküm bu işte... Zira buna tek bir söz eklemeyeceğim. Size selamet dilerim!" demiş.

Bunun üzerine genç kız ona, "Haydi öyleyse! Yerinde olup olmadığını anlamak için, elinle başını yokla! Saçını sıva ve çek git!" demiş. Ama hamal, "Yok vallahi! Buradan arkadaşlarımın öykülerini dinlemeden gitmek istemiyorum" demiş. Bunun üzerine kalenderlerden biri öyküsünü anlatmak için ilerlemiş ve demiş ki:

Ey hanımım! Beni sakalını kesmeye zorlayan ve gözümü yitirmeme neden olan olayı size bildireceğim. Bilin ki benim babam bir şahtı. Onun da, bir başka ülkede şah olan bir kardeşi vardı. Doğumumla ilgili olarak, annemin beni dünyaya getirdiği gün, bir tesadüf eseri, amcamın da bir erkek çocuğu olmuştu. Yıllar geçti; ben ve amca oğlum büyüyüp delikanlılık çağına girdik. Size söylemem gerekir ki, birkaç yılda bir, amcamı ziyaret ederek orada birkaç ay kalmayı âdet edinmiştim. Onu son ziyaretimde, amcamın oğlu beni, her zamankinden daha eli açık ve daha cömertçe karşıladı, koyunlar, kestirdi onuruma, ender şaraplar damıttı. Sonra içmeye başladık, o kadar çok içtik ki, şarap bize egemen oldu.

Bunun üzerine amcamın oğlu, bana "Ey amcamın oğlu! Bambaşka bir sevgiyle sevdiğim senden, önemli bir şey yapmanı istiyorum; dilerim ki, bunu reddetmeye ya da yapmayı kararlaştırdığım şeyden beni vazgeçirmeye kalkışma!' dedi. Ona, "Kuşkusuz ve de tüm dostça ve cömertçe bir yürekle!" diye yanıt verdim. Bunun üzerine, tam güven sağlamak için, bana kutsal dinimiz üzerine yemin verdirerek bu en kutsal güvenceyi aldı. Sonra birden ayağa kalktı ve birkaç anlık bir ayrılmadan sonra, ardında, süslü harika kokular sürünmüş ve de hatırı sayılır bir bedelle sağlandığı anlaşılan gösterişli giysilere bürünmüş bir kadınla geri döndü ve bana, "Bu kadının elinden tut ve sana göstereceğim yere kadar önümden git!" dedi ve iyice anlamamı sağlayacak biçimde açıklamalar yaparak bana bir yer belirledi. "Orada başka mezarlar arasında bir türbe bulacaksın, beni orada bekle!" dedi. Bunu reddedemezdim. Zaten sağ elimi kaldırarak ettiğim yemin karşısında sözümden de dönemezdim. Kadının elinden tuttum, yola çıktım ve onunla türbenin kubbesinin altına ulaştım. Orada oturup amcamın oğlunu beklemeye başladık. Biraz sonra onun, elinde dolu bir tasla bir torba alçı ve bir küçük baltayla içeri girdiğini gördük. Doğruca kubbe altındaki mezara yöneldi ve mezarın üzerindeki taşlan birer birer kaldırdı, bir yana yığdı. Sonra da elindeki baltayla mezarın topraklarını, küçük bir kaya büyüklüğünde demir bir kapak meydana çıkasıya kadar kazdı, kapağı açtı, altından aşağıya doğru inen kemerli bir merdiven görüldü. Bunun üzerine kadına doğru döndü ve işaret ederek ona, "Haydi bakalım! Seçimini yap!" dedi. Kadın merdivenden indi ve gözden kayboldu. Bunun üzerine yeğenim bana döndü ve "Amcamın oğlu! Bana sağladığın hizmeti tamamlamanı diliyorum senden. Ben de inip şuraya girince, kapağı yeniden kapatacak ve toprağı eskisi gibi üzerime yığacaksın!

Böylece yüklendiğin hizmeti tamamlamış olacaksın. Torbada bulunan bu alçıyla tasta bulunan suya gelince bunlan iyice karıştır. Sonra da mezarın taşlarını önceki gibi iyice yan yana getirerek, birleşme yerlerini bu karışımla eskisi gibi sıva! Bunu öylesine yap ki, kimse anlayıp, 'İşte alçısı yeni, ama taşları eski bir mezar demesin!' Çünkü ey amcamın oğlu! Bu, pekâlâ mümkündür. Çünkü ben bir yıldır burada çalıştım ve bunu Tanrımdan başkası bilmiyordu. Senden dileğim budur" dedi. Sonra da ekledi: "Ey amcamın oğlu, Tanrı beni, senden ayrılmanın hüznüyle kahretsin inşallah!" dedi. Sonra da merdivenden inip mezara gömüldü. Gözlerimden hayali silinince ayağa kalktım, benden yapmasını istediklerini yaptım, öylesine ki, mezar eskisi gibi oldu. Sonra amcamın sarayına döndüm. Ama amcam sürek avında idi, ben de yatmaya gittim. Ertesi gün sabah olunca, bir gece önce olup bitenleri düşünmeye başladım, özellikle kendim ile amcamın oğlu arasında geçenleri.,, ve yaptığım işten dolayı pişmanlık duydum. Ama pişmanlık bir şeye yaramıyor. Bu yüzden mezarlığa döndüm ve söz konusu mezarı aramaya başladım ama bir türlü bulamadım. Akşama kadar araştırmamı sürdürdüm, bir sonuç alamadım. Bunun üzerine saraya döndüm. Ne bir şey içebildim ne bir şey yiyebildim, tüm düşüncem, amca oğlumun anısına takılıyordu, ne olup bittiğini bir türlü kavrayamıyordum. Bu yüzden sonsuz bir kedere düştüm ve sabahlara kadar üzüntüyle kahroldum. Amca oğlumun yaptıklarını düşünerek ertesi sabah yeniden mezarlığa gittim, onu dinlemekle ne denli hata ettiğime pişmanlar olmuştum ama bulma olanağını sağlamaksızın bütün mezarlar arasında onu yeniden aradım.

Bu araştırmalarımı yedi gün sürdürdüm, bir türlü mezarın gerçek yolunu bulamadım. Bunun üzerine kaygılarım ve kötü yorumlarım o dereceyi buldu ki, çıldırıyorum sandım. Dertlerime bir çare ve bir huzur bulmak üzere bir gezi düşledim ve babamın yanına dönmek üzere yola çıktım. Babamın ülkesinin kapısına vardığım anda, bir grup adam ortaya çıktı, üzerime atılıp kollarımı bağladılar. Bu davranışa son kertede şaşırdım çünkü ben ülkenin sultanının oğluydum, bunlarsa babamın hizmetçileri ve benim genç kölelerimdi. Birdenbire çok korktum ve kendi kendime, "Kim bilir babamın başına neler geldi!" dedim. Bunun üzerine kollarımı bağlayanlara bu konuda sorular sordum ve hiçbir yanıt alamadım. Ama bir süre sonra benim genç kölelerimden olan birisi, bana, "Zamanın koşulları, baban için kötüye dönüştü. Askerler ona ihanet etti, onu öldürdüler. Bize gelince, seni ele geçirmek için pusuda beklemekteydik" dedi. Bunun üzerine, beni alıp götürdüler ve ben sanki artık bu dünyaya ait değilmişim gibi buluyordum kendimi. İşittiğim haberler beni öylesine üzmüş, babamın ölümü beni öylesine acıya boğmuştu. Beni, babamı öldürtmüş olan vezirin huzuruna götürdüler. Bu vezir ile benim aramda eski bir düşmanlık vardı. Bu düşmanlığın nedeni, benim kundaklı yay kullanma merakımdı. Günlerden bir gün öyle bir rastlantı oldu ki, babamın terasındayken, büyük bir kuş vezirin sarayının terasına kondu o sırada vezir de orada bulunuyordu. Okumla kuşu vurmak istiyordum, ama ok kuşu ıskaladı ve vezirin gözüne değdi. Allah'ın takdiri ve yazılı hükmüyle gözünün içine gömüldü.

Şairin dediği gibi:

Bırak baht hükmünü yürütsün, dünya yargıçlarının evlenmelerine çare aramaktan vazgeç!Olup bitenler önünde asla sevinme ve de yerinme!Çünkü hiçbir şey sonsuza kadar sürüp gitmez. Bahtımızın çizgisine uyduk, Baht'in bize yazdığı mısranın tüm harflerine baş eğdik Çünkü Baht'in yazgısını saptadığı kimse, onu izlemekten öte bir şey yapamaz.

Kalender sözlerini şöyle sürdürdü:

Kollarım bağlı, huzuruna çıkarıldığımda, vezir boynumun vurulmasını emretti. Bunun üzerine kendisine dedim ki, "Hiçbir suçum olmadığı halde beni öldürecek misin?" Bana, gözünü göstererek, "Bundan daha önemli bir suç olabilir mi?" diye sordu. Kendisine, "Bunu dikkatsizlikten yaptım" dedim. Bana, "Sen bunu dikkatsizlikle yapmışsan, ben de bilerek yapıyorum" dedi; sonra da haykırdı: "Onu bana teslim edin!" diye... Beni ellerine teslim ettiler. Bunun üzerine elini uzattı, parmağını sol gözüme soktu ve beni tamamen kör etti.

İşte o zamandan beri, hepinizin gördüğü gibi, körüm. Bundan sonra vezir beni bağlattı ve bir sandığa koydu. Sonra da cellada, "Bunu sana emanet ediyorum. Kılıcını kınına sok ve onu buradan al götür, kentin dışına çıkar ve orada öldür, bedenini orada bırak, vahşi hayvanlar yiyip bitirsin!" Bunun üzerine cellat beni alıp götürdü, şehrin dışına çıkıncaya kadar yürüdük. Orada beni sandıktan çıkardı, kollarım bağlı, ayaklarım zincirli idi, öldürmeden önce gözlerimi de bağlamak istedi, O zaman ağlamaya ve şu dizeleri okumaya başladım: Düşman mızraklarından beni sakınman için her deneyden geçmiş sağlam bir zırh olarak üstlenmiştim seni; sen bir mızrağın delip geçen sivri uçlu sert demirin ta kendisi idin. Kudret benim elimde iken, cezalandırılması gereken sağ kolum, silahı güçsüz sol koluma aktarırdı. Ben, böyle davranırdım. Sen de beni, lütfen bağışla: Bırak sadece düşmanlarım, ıstırap oklarıyla beni delsinler! Düşmanca işkencelere uğramış zavallı ruhuma, sessizliği armağan et! Sözcüklerin sertliği ve ağırlığıyla onu sıkıştırma! Bana sağlam zırhlarla hizmet etsinler diye dost edindim. Zırhlara büründüler, ama bana karşı, düşmanlarımla birlikte oldular! Öldürücü oklarıyla beni savunsunlar istedim! Okları donandılar! Ama kalbimde yara açtılar. Ateşli bir ruhla yürekler ürettim, onları sadık kılmak istedim, sadık oldular evet! Ama başka aşklar içim,. Sebatlı olsunlar diye tüm gayretimle emek verdim onlara! Sebatlı oldular evet: Ama ihanette. Cellat okuduğum bu dizeleri duyunca, bir zamanlar babamın celladı olduğunu hatırladı ve de ona bizzat yaptığım iyilikleri... ve bana: "Ben seni nasıl öldürürüm? Ben ki senin itaatkâr kölenim" dedi. Sonra da, "Haydi kaç! Hayatını kurtarıyorum. Ama bu ülkeye bir daha gelme, yoksa mahvolursun ve beni de seninle birlikte mahvedersin!" demiş.

Hani şair ne demiş:

Git! Kurtar kendini dostum! Kurtar canını tüm bağların zulmünden! Ve bırak evleri, onları inşa edenlere mezar olsunlar! Git! Seninkinden başka topraklar bul! Kendi ülkenden başka ülkeler! Ama asla, kendi canından başka can bulamazsın! Düşün! Tanrının toprakları sonsuz genişlikteyken, seni alçaltan bir ülkede yaşamanın ne kadar anlamsız, ne kadar şaşırtıcı bir şey olduğunu!

Yine de! Tanrı bir kimsenin yazgısını belli bir yerde öleceği üzre yazmışsa; bahtının çizdiği ülkede ölmekten başka elinden ne gelir? Ve özellikle, unutma ki: bir arslanın boynu, o arslanın ruhu tüm özgürlük içinde gelişip büyümedikçe, gelişip büyümez!

Cellat bu dizeleri okuyup bitirince, ellerine sarılıp öptüm. Ben de gerçekten kurtuluşu uzaklara kaçıp gitmekte buldum. Oradan uzaklaşırken, ölümden kurtulduğumu düşünerek gözümü yitirmenin acıyısını unuttum. Gezimi sürdürerek amcamın ülkesine ulaştım. Onun huzuruna çıktım ve ona, babam ile başıma gelenleri ve gözümü nasıl yitirdiğimi anlattım. Bunu duyunca gözyaşlarınan boğuldu ve haykırarak "Ey kardeşimin oğlu! Sen gelip dertlerime dert kattın. Ben de sana zavallı amcanın oğlunun günlerden beri ortalıktan yittiğini, başına ne geldiğini bilmediğimi ve hiç kimsenin de onun nerede olduğunu bana söyleyemediğini bildirmeliyim!" dedi. Yanı sıra öylesine ağlamaya başladı ki, sonunda dayanamayıp bayıldı. Kendine geldiğinde bana "Çocuğum, amcanın oğlu için ne denli üzüldüğünü gördün. Sen de gelip, babanın ve kendinin başına gelenleri anlatarak beni kahrettin! Ama, senin yaşamını yitirmektense gözünü yitirmiş olmayı yeğ tutmanı dilerim!" dedi. Bu sözleri üzerine, amcamın oğlunun başına gelenleri ondan saklayamadım. Ona tüm gerçeği açıkladım. Sözlerimi duyunca amcam sonsuz bir sevince kapıldı, gerçekten oğlu için verdiğim bilgi onu çok sevindirmişti: "Bana bu mezarı çabuk göster!" dedi. Ben de, "Vallahi amca yerini bilemiyorum. Orayı bulmak için çok mezarlığa gittim, bir türlü yerini bulamadım" dedim.

Bunun üzerine, ben ve amcam, mezarlığa gittik ve bu kez, sağa sola bakınırken, sonunda mezarı tanıdım. İkimiz de çok sevindik ve türbenin içine girdik. Toprağı ve kapağı bulduk, ben ve amcam elli ayak merdiven indik. Merdivenin sonuna ulaşınca, bize doğru bir dumanın yükseldiğini gördük, âdeta bizi kör edercesine... Ancak amcam, söyleyenin tüm korkularını dağıtan bir duaya başladı, "Yüce ve Kudretli Tanrı'dan daha yüce ve daha kudretli varlık yoktur" diyerek. Bunun üzerine ilerledik; un, her türlü hububat, her çeşitten yiyecek ve de başka şeyler dolu bir salona ulaştık. Salonun ortasında örtüyle çevrelenmiş bir yatak vardı. Amcam, perdeyi çekip yatağa baktı, orada oğlunu, kendisiyle birlikte mezara inen kadının kollarında buldu. Ama ikisi de kömür gibi simsiyah olmuşlardı, sanki ateş dolu bir çukura atılıp yanmışlar gibi. Bunu gören amcam, oğlunun yüzüne tükürdü ve 'Bunu hakketmişsin sen, alçak! Kötü dünyanın cezası bu ama öbür dünyada görülecek hesap var ki, daha müthiş ve daha acımasızdır" diye haykırdı. Bunu söyleyerek, yeniden suratına tükürüp ayağından pabucunu çıkarıp oğlunun suratına fırlattı. Pabucun tabanı oğlanın suratına rastladı. Öyküsünün tam burasında, Şehrazat, sabahın yaklaştığını gördü, verilen izinden daha fazla yararlanmayı istemediğinden, sustu.

Fakat On ikinci Gece Gelince Demiş ki:

Ey bahtıgüzel şahım, işittim ki, Halife ve Cafer'in de dahil olduğu tüm topluluğu önünde kalender genç kıza, öyküsünü anlatmaya şöyle devam etmiş: Amcam, pabucunun tabanıyla oğlunun yüzüne vurduktan sonra, orada kömür kesilmiş yatan bir ölüye karşı yapılan bu hareketi şaşkınlıkla karşıladım. Ve amcamın oğlu adına çok üzüldüm, özellikle genç kadınla birlikte onları böyle kara kömüre dönmüş görünce... Sonra şöyle dedim: "Aman Allah! Amcacığım, bir parça gönlünün kederini yatıştır. Ben, tüm benliğim ve yüreğimle çocuğunun başına gelenden üzüntü duyuyorum. Özellikle bu hale düşmelerine... Genç kadınla birlikte kara kömüre dönüşmelerine... Ve de sana, bir baba olarak bununla yetinmeyip pabucunun tabanıyla oğlunun yüzüne vurmana.' Amcam bunu duyunca şu öyküyü anlattı: "Ey kardeşimin oğlu! Bil ki, şu benim oğlum, çocukluğundan beri kendi öz kızkardeşinin aşkıyla tutuşmuştur. Ben, onu hep kızdan uzak tuttum kendi kendime de, 'Sakin ol! Bunlar daha çok genç! diyordum. Ama hiç de öyle değilmiş! Ergenlik yaşlarına ulaşır ulaşmaz, aralarında o kötü hareket oluverdi. Bunu öğrenince, ilkin inanmadım doğrusu... Yine de onu müthiş azarladım ve dedim ki, 'Bu alçakça hareketlerden sakın! Ne senden önce ne de senden sonra kimse bunu yapmamıştır ve yapmayacaktır. Yoksa, hükümdarlar arasında, ölünceye kadar, utanç ve iğrençlik içinde kalacağız. Ve atlı tatarlar, tüm dünyaya öykümüzü aktaracaklar! Bundan dolayı hareketlerine çok dikkat et, yoksa seni lanetler ve öldürürüm!' dedim. Sonra kızdan onu ayırmak için gayret gösterdim, kızı da ondan. Ama öyle anlaşılıyor ki, bu alçak kız, onu dayanamayacak kadar seviyormuş! Sanki şeytan kötülüğünü onlarda denemiş. Oğlum, onu kızkardeşinden ayırdığımı görünce, kimseye belli etmeden, yeraltında bu yeri yaptırtmak zorunda kalmış. Ve gördüğün gibi, buraya yiyecekler getirmiş ve de her şeyler. Benim yokluğumdan yararlanarak, sürgün avında bulunduğum sırada, kız kardeşiyle gelip buraya yerleşmiş. Yüce ve övülesi Tanrı'nın adaleti, insanı nasıl etkiliyor! Burada ikisini de yakıp kömüre döndürmüş. Ama öbür dünyadaki cezalan daha da müthiş ve katı olacaktır!" dedi. Ve oracıkta amcam ağlamaya başladı, ben de onunla birlikte ağladım. Sonra bana, "Bundan böyle, onun yerine sen benim oğlum olacaksın!" dedi.

Ben, bir saat kadar, bu dünyanın işleri üzerine düşünceye daldım. Bu arada, vezirin emriyle babamın öldürülüşünü, tahtının hileyle ele geçirilişini, hepinizin bildiği denli gözümün çıkarılışını ve oldukça garip bir tarzda amcamın oğlunun başına gelenleri... Ve kendimi tutamayıp ağladım. Bundan sonra mezardan çıktık, kapağı yeniden kapadık, sonra da toprakla örttük, mezarı tamamen eski haline soktuk. Sonra da saraya döndük. Oraya henüz ulaşmış ve oturmuştuk ki, silahların çatışma seslerini duyduk, ardından da borazan ve davul seslerini... Sonra da savaşçıların koşuşturduklarını gördük, tüm kent, uğultularla, gürültülerle ve atların nallarından çıkan tozlarla dolmuştu ve ruhumuz olup biteni anlayamamaktan gelen şaşkınlık içindeydi. Sonunda, amcam şah, bütün bunların nedenini sordu, ona "Kardeşin vezir tarafından öldürülmüş, sonra da aynı vezir tüm asker ve birlikleri toplayarak acele buraya sevketmiş, kenti baskınla elde etmek için... kentte oturanlar karşı duramayacaklarını anlamışlar; böylece kenti kolayca elde etti" diye yanıt verdiler. Bu sözleri duyunca, ben kendi kendime "Hiç kuşku yok ki, eline düşersem, beni kesinlikle öldürtür" diye düşündüm ve yeniden dert ve kaygılar ruhumda birikmeye başladı, yeniden annem ve babamın başlarına gelen felaketi düşünerek hüzünlendim. Artık ne yapacağımı bilemiyordum. Öte yandan ortaya çıkarsam, kentte oturanlar ve babamın askerleri beni tanıyacaklar ve beni öldürmek ve ortadan yok etmek için arayacaklardı! Bu yüzden sakalımı kazımaktan başka çare bulamadım ve sakalımı kazıdım, başka giysiler giyerek kılığımı değiştirdim ve kenti terk ettim ve bu Bağdat şehrine doğru yol aldım. Burada güvenli olacak ve beni Emir-ül Müminin Harun Reşit'in sarayına götürecek birini bulacaktım. Ona bütün öykümü ve serüvenlerimi anlatacaktım. Başıma herhangi bir dert gelmeden, bu gece Bağdat'a ulaştım. Nereye gideceğimi, ne yandan geldiğimi hiç bilmiyordum, şaşkınlık içindeydim. Birdenbire kendimi bu kalenderle karşı karşıya buldum; ona selam verdim ve "Ben bir yabancıyım" dedim. O da, "Ben de yabancıyım" dedi. Dostça konuşurken bir de baktık, üçüncü arkadaşımız olan şu kalender bize doğru yaklaştı; selam verdi; bize, "Ben burada yabancıyım" dedi. Biz de selam alıp, "Biz de yabancıyız" diye yanıt verdik. Böylece karanlık bizi ansızın bastırıncaya kadar birlikte yürüdük. Bahtımız bizi, bir arada, sizin yanınıza mutlulukla sürükledi, ey efendilerim! Ve benim kesik sakalımın ve oyulmuş gözümün öyküsü böyledir,demiş.

Birinci kalenderin anlattığı öykü üzerine genç kız, ona "Pekâlâ! Haydi bakalım! Şimdi, bir parça başım okşa ve çabuk uzaklaş buradan!" demiş. Ama birinci kalender ona, "Ey hanımım, buradaki bütün arkadaşların öykülerini işitmedikçe gitmek istemiyorum" demiş. Bütün bu zaman sürecinde, orada bulunanlar bu şaşırtıcı öyküye hayran kalmışlar. Halife de Cafer'e, "Gerçekten, ben de ömrümde şu kalenderin anlattığına benzer serüven işitmemiştim" demiş. Bunun üzerine birinci kalender, bağdaş kurarak bir yana oturmuş, ikinci kalender ilerlemiş ve evin genç hanımının önünde elleri arasında yeri öpüp şu öyküyü anlatmış. ....devamı İkinci Kalenderin Öyküsü

Kapı Otomatiği Nedir? Çalışma Prensibi Nasıldır? Bağlantı ve Montajı Nasıl Yapılır? Zincirsiz Kapı Otomatiği

Kapı Otomatiği Nedir? :

Kapı otomatiği çok katlı konutlarda ana giriş kapısını otomatik olarak açmada kullanılan devre elemanıdır.

Apartman veya diğer binaların ana giriş (cümle kapı) kapılarının, ısı kaybı ve güvenlik açısından kapalı tutulması gerekir. Bu amaçla kapı, genelde hidrolik bir kol düzeneği ile sürekli kapalı tutulur. Dışarıdan gelen kişiye kapının otomatik olarak açılmasını sağlayan elektrikli elemana kapı otomatiği denir.

Kapı Otomatiği Çeşitleri :

1- Elektromekanik zincirli kapı otomatiği
2- Zincirsiz akıllı kapı otomatiği

Kapı otomatiği üzerinde gergi zincirleri vardır. Bu gergi zinciri ayarlanarak iyi bir açılma sağlanmaktadır. Yeni yapılan kapı otomatiklerinde bu zincir düzeneği kaldırılmıştır. Kapı otomatiğine enerji geldiğinde direk kapı açılmaktadır.  

Kapı Otomatiğinin Yapısı :

Yapı olarak bobin, nüve, palet, yay, kurma kolu gibi parçaların birleşiminden oluşur. Kapı otomatiğinin bobinine AA 8-12 Volt uygulandığında bu eleman elektromıknatıs haline gelerek paleti çeker. Paletin hareket etmesi tırnak düzeneğini çalıştırarak sert yaylı açma düzeneğiyle kapıyı açar.

Bazı kapı otomatikleri üzerinde bulunan kırmızı buton ile tek dokunuşla kapı kilidini açabilirsiniz.

Zincirsiz akıllı kapı otomatiği : 


Çalışma voltajı: 12V-15V AC
Üç fonksiyon: Kapı otomatiği, kapı kilidi ve kapı topuzu
Zincir gerektirmez.
Açma butonuna basıldığında kapı kilidini açar,
Bir süre sonra kilidi kendiliğinden kapatır.
Kilidin, zincir, dil vs. ile kurulmasına gerek yoktur.
Aktif olduğunu belirten ikaz ışığı vardır.
Tutma topuzu ile kapıyı ve kilidi rahatça açabilirsiniz.

Kapı Otomatiği Montaj ve Bağlantılarının Yapılması :

1- Kapı otomatiğinin kapağını tornavida ile sökünüz.
2- Kapı otomatiğini elinizle kapının üzerinde tutarak duvara bağlayacağınız gerdirme zincirinin uzunluğuna göre kapı otomatiğinin delikleri için ölçü alınız.
3- Uygun matkap ucunu seçerek kapı üzerine aldığınız işaretleri deliniz.
4- Uygun sac vidaları kullanarak kapı otomatiğinin montajını yapınız.
5- Gerdirme zincirini takacağınız sac parçasının montajını duvara yapınız.
6- Zinciri çekerek bir tarafını duvadaki sac parçasına, diğer tarafını kilide takınız.
7- Zincirleri kontrol ederek çok gergin veya çok gevşek ise zincir ayarlarını tekrar yapınız.
8- Kapı otomatiği için daha önce çekmiş olduğunuz kablonun uçlarını uygun şekilde açınız.
9- Kapı otomatiğinin üzerindeki klemensin vidalarını gevşeterek uçlarını açtığınız kabloları klemense yerleştiriniz ve vidaları sıkınız.
10- Kapı otomatiğinin kapağını kapatınız.
11- Katlardaki herhangi bir kapı otomatiği butonuna basarak kapı otomatiğinin çalışıp çalışmadığını kontrol ediniz.

Bir Kat Bir Daireli Kapı Otomatiği ve Zil Tesisatı Açık ve Kapalı Şeması Konu Anlatımı için tıklayınız....

Çağırma ve Bildirim Tesasatlarında Kullanılan Zil Tanımı, Çeşitleri ve Çalışma Prensibi Nasıldır?


Zil Tanımı :

Elektrikli haberleşmenin çağırma ve bildirim devrelerinde genellikle zil kullanılır. Ziller yapı bakımından mekanik ve elektronik olarak ikiye ayrılır. Mekanik zilde elektromıknatısın çekip bıraktığı tokmak çana vurarak ses çıkarır. Elektronik zillerde ise zilden çıkması istenen sese göre bir elektronik devre yapılır ve hoparlörden ses alınır.

Zil Çeşitleri :

1-) Mekanik zil
2-) Elektronik zil
3-) Radyo frekanslı fişli zil

1-) Mekanik Zil : 


Bobin, nüve, palet, tokmak, çan gibi elemanların birleşmesinden oluşmuş devre elemanıdır. Zilin bobin uçlarına 4-8-12 voltluk gerilim uygulandığında bobin etrafında bir manyetik alan oluşarak nüveyi mıknatıslar. Mıknatıslanan demir nüve, paleti çeker ve tokmak çana vurur. Palet çekildiği anda şemada görülen zilin kontağı açıldığından bobinin enerjisi kesilir. Bu durumda demir nüve mıknatıslığını kaybederek paleti bırakır. Palet normal konumuna döndüğünde ise kontak tekrar kapanarak bobine yeniden akım verir. Bobine kesik kesik uygulanan akım sayesinde çanda ses oluşur.

2-) Elektronik Devreli Zil :


Direnç, kondansatör, transistör, entegre, hoparlör gibi elemanlar kullanılarak yapılan zile elektronik devreli zil denir. Melodili zil, kanarya sesi, ding dong, bim bam, müzik, insan sesi gibi sinyaller üreten modelleri vardır. Çok yaygın olarak kullanılan kanarya sesli ziller sönümlü osilatör devresinden meydana gelmiştir. Şemada kanarya sesli zil devresi görülmektedir.

3-) Radyo Frekanslı Fişli Zil :
 

Radyo frekansı ile çalışan bu zil kablosuz olarak üretilmektedir. Zil ile buton arasında kablo bağlantısı yoktur. Zilin iç yapısında bir elektronik devre vardır. Zil evin içerisinde istediğiniz bir prize takabilirsiniz. Zilin üzerinde işitme engelliler için kırmızı renkte flaşör vardır.

Zil Trafosunun Tanımı, Yapısı ve Çalışma Prensibi Nasıldır?

Zil Trafosunun Tanımı :

Transformatör sargılarından birine uygulanan alternatif gerilimi elektromanyetik indüksiyon yolu ile diğer sargılarında aynı frekansta fakat değişik gerilime dönüştüren ve hareketli parçası olmayan elektrik makinesidir.

Zil Trafosunun Yapısı :
 
Küçük güçlü transformatörlere zil transformatörü denilmektedir.

220/3-5-8 volt, 220/4-8-12 volt ve 220/24 voltluk standart gerilimlerde üretilmektedir. Güçleri ise 10-20-50 watt olarak değişmektedir.

Zayıf akım trafosu, demir nüve ve sargılar olmak üzere iki bölümden meydana gelmiştir. Demir nüve, 0,35 -0,5 mm kalınlığındaki birer yüzeyleri yalıtılmış ince silisli sacların paketlenmesi ile yapılmıştır. Sargılar primer ve sekonder sargı olmak üzere iki adettir. Primer ve sekonder sargı birbiriyle elektriki bağlantısı olmayan bu iki sargıdır. İnce kesitli iletkenle çok sipirli olarak sarılan birinci sargıya primer sargı, kalın kesitli iletkenle az sipirli olarak sarılan ikinci sargıya ise sekonder sargı denir.

Primer sargıya 220 volt gerilim uygulanır. Sekonder sargıdan alınan düşük gerilim zil, kapı otomatiği, refkontak ve numaratör kapı otomatiği gibi zayıf akım devre elemanlarını çalıştırmak için kullanılır.

Mantel tipi nüvede zil trafosunun primer ve sekonder sargısı aynı makaraya sarılmıştır.

Çekirdek tipi nüvede zil trafosunun primer ve sekonder sargısı iki ayrı makaraya sarılmıştır. 


Zil Trafosunun Çalışma Prensibi :

Transformatör prensip şemasında, primer sargıya alternatif gerilim uygulandığında, bobinden alternatif akım geçer. Bu akım, demir nüve üzerinde zamana göre yönü ve şiddeti değişen bir manyetik alan meydana getirir. Manyetik alan kuvvet çizgileri, sekonder sargı iletkenlerini keserek bir emk (elektro motor kuvvet) endükler. Bu şekilde aralarında hiç bir elektriki bağ olmadığı halde, primer sargıya uygulanan alternatif gerilimin etkisi ile sekonder sargıdan aynı frekanslı, düşük gerilim elde edilir. Transformatörün, sekonder sargısından düşük değerli alternatif gerilim uygularsak bu defa diğer sargısında aynı frekanslı yüksek gerilim alırız. Fakat fazla akım çekilemez. Transformatörler doğru akımda çalışmazlar.

Elektrik Tesisatlarında Kullanılan Standart İletken Kesitleri ve Çapları Nelerdir?


Standart İletken Kesitleri :

Elektrik tesislerinde kullanılan iletkenler standart kesitlerde imal edilmektedir.

Bu kesitler şöyledir:

0,5 - 0,75 - 1 - 1,5 - 2,5 - 4 - 6 - 10 - 16 - 25 - 35 - 50 - 70 - 95 - 120 - 150 - 185 - 240 - 300 - 400 - 500 mm2 dir.

0,5 ve 0,75 mm2 iletkenler piyasada zil teli olarak da ifade edilir.

1,5 mm2 iletkenler aydınlatma tesisatlarında kullanılır.

2,5 mm2 iletkenler priz tesisatlarında kullanılır.

4 - 6 mm2 iletkenler kolon tesisatlarında kullanılır.

16 mm2 ye kadar iletkenler tek telli yapılabilir. 16 mm2 den büyük kesitli iletkenler çok telli olarak örgülü yapılır.

Termostat Nedir? Çalışması Nasıldır? Çeşitleri Nelerdir?

Termostat Nedir? :

Genel olarak ısıtıcı ve soğutucu sistemlerde kullanılan, dış ortam sıcaklığı göz önünde bulundurularak, soğutucunun iç bölmelerinin sıcaklığının istenilen seviyede tutulmasını sağlayan parçaya termostat denir. Termostatlar temelde ısıtma ve soğutma sistemlerinde kullanılmasına göre ikiye ayrılır ancak her iki işi yani hem ısıtma hem soğutma işini yapabilen kombine termostatlar da vardır.

Katı, sıvı ve gaz maddelerin ısısını istenilen değerde ve belli aralıklarda tutmak amacıyla kullanılan elektronik, mekanik veya elektromekanik devre elemanlarına termostat denir. Isıyı algılamada kullanılan çeşitli termostat tipleri ve ısıya duyarlı yarı iletken devre elemanları da vardır.

Isıtıcı sistemlerde, herhangi bir arza durumunda sıcaklık aşırı yükselirse ısıtıcıya giden enerjiyi kesen devre elemanıdır. Soğutucu sistemlerde ise, soğutucu yeterli soğukluğa ulaştığında kompresörü devreden çıkartır. Ardından sıcaklık yükseldiğinde ise kompresörü çalıştırır. Böylece gereksiz yere elektrik tüketilmesini engelleyerek tasarruf sağlar.

Termostat Nasıl Çalışır? :

Termostatların yapısı ve çalışması çeşitlerine göre farklılıklar göstermektedir. Genel olarak ortamdaki ısı seviyesi belirli bir değerin üzerine çıkınca veya belirli bir değerin altına düşünce termostatlar devreye girer ve ısıtma sistemini çalıştırır veya durdurur.

Termostatlar aslında ortam etkisi ile konum değiştiren rölelerdir. Isı etkisi sonucu kontaklarının konumu değişir. Termostatlar ortamın sıcaklık değerini sabit tutmak amacı ile kullanılırlar. Genel olarak ısı üreten cihazlarda, klima ve fotokopi makinelerinde ısı seviyesinin kontrolünde kullanılır.

Genel çalışma şekilleri de söyle özetlenebilir. Tüm termostatlar kontak uçlarına sahiptir. Ortamdaki ısı değişimi sonucu otomatik olarak kontak uçları konum değiştirir. Bunun sonucu olarak ısıtma sistemini çalıştırır veya durdurur.

Termostat Çeşitleri Nelerdir? :

Termostatların kullanım yerlerinin çok farklı olması ve ısı kontrolü yapılacak maddelerin farklılık arz etmesinden dolayı birçok türü vardır. Ortama uygun termostat seçmek çok önemlidir. Hava ortamındaki ısı değişimini ölçmek üzere tasarlanmış termostatın su ortamında kullanılması ölçme hassasiyetindeki farklılıklar yüzünden mümkün değildir. İç yapısına göre çeşitleri şunlardır.

1- Bimetal Termostatlar :

Bimetal adı verilen malzeme ısı karşısında genişleme katsayısı çok farklı(biri az diğeri çok) iki metalin yüzey birleşimi ile teşkil edilmiş yapılardır. Isı karşısında bimetal malzeme eğilir. Hızlı genleşen metal daha az genleşen metal üzerine doğru kıvrılır. Bu kıvrılma hareketinden faydalanarak termostatın kontakları konum değiştirir. İçinde ısıtıcı olan ütü, soba, saç kurutma cihazları gibi yerlerde ısıtma sistemi (rezistans) bimetalin üzerine sarılabilir. Böylece ısı kontrolü daha kolay yapılmış olur.

2- Gazlı Termostatlar :


Gazların ısı karşısında hızlı genleşme özelliklerinin kullanılması ile yapılmış termostatlardır. Gaz deposu, Körük gaz basıncı ile hareketlenen parça ve kontaklardan oluşur. Isının etkisi ile genleşen gaz körük yardımı ile kontakların konum değişmesini sağlar.

3- Civa Tüplü Termostatlar :

İçinde civa ve kontak uçlarının bulunduğu bir tüpün spiral şekil verilmiş bir bimetal şerite eklenmesi ile elde edilen termostadır. Isı etkisi ile bimetal genleşip büzülünce cam tüpün içindeki civa hareketlenerek kontaklar arasını kısa devre haline getirir ya da kontaklar arasındaki iletimi keser.

Elektronik Termostat Çeşitleri :

1- Kablosuz programlanabilir termostat : Isıtma ve soğutma sistemlerinin önemli kontrol birimlerinden olan programlanabilir termostatlar, kablolama problemi yaşanmadan kullanılabilmektedir. Cihaz ile 7 günlük zamanlama yapılabilmektedir. Ayrıca montajı basit ve donmaya karşı koruması mevcuttur.



Termostat aşağıda belirtilen özellikteki yerlere monte edilir:

* Yerden 1,5 metre yükseklikte duvara
* Çok kuvvetli hava akımından uzağa
* Hava almayan yerler dışına
* Gizli boruların ya da bacaların geçmediği alanlara

2- Oda termostatı : Şekildeki mekanik termostat, çift borulu vanalı sistemlerde üç hız anahtarlı ve yaz/kış ayarlı olarak kullanılır.


3- Dijital termostat : Şekildeki cihazda sensör olarak NTC kullanılmaktadır. Cihaz üzerinde 4 adet buton ve 2 adet 7 segmentli display vardır. -9 ile +99 derece arasındaki istenilen ısı aralığına ait alt ve üst sınırlar butonlarla ayarlanabilir, bu değerler hafızada saklanabilir. Cihazın çıkış uçları, cihaz içerisindeki rölenin kontaklarından alınmaktadır.Soğutma işlemini yapacak cihazın kontrolü şekildeki dijital termostatın çıkış kontaklarından yapılır. Isı artıp üst limite ulaştığında röle çeker, soğutucu çalışır. Soğutma sonucunda ısı alt limit değerine düştüğünde röle bırakır, soğutucu durur. Isı üst limite yükseldiğinde soğutucu tekrar devreye girer.


Otomobillerde Kullanılan Termostatlar :

Termostatlı manifold ısı kontrolü: Birçok motor sisteminde egzos gazları kullanılarak hava – yakıt karışımı ısıtılır. Bu karışımın ısıtılması verimi artırır. Egzosdan atılması gereken gazlar, motor soğukken dışarı atılmaz, motor ısınana kadar manifoldun sıcak tutulması gereken yerlerinde dolaştırılır. Egzosdan gazı dışarı salacak ısı kontrol valfi,termostat özelliğine sahip bir yaya bağlıdır. Gergin durumdaki termostat özellikli yay ısındığında gevşer. Yayın gevşemesiyle ısı kontrol valfinin pozisyonu değişir ve gaz egzosdan dışarı atılır.

Termostatlı motor ısısı kontrolü: Radyatör ile motor arasındaki soğutma suyunun akışını ve ısısını kontrol altında tutmak ve motorun ihtiyaç duyduğu ideal çalışma ısısını sağlamak amacıyla kullanılan mekanik kontrol elemanına termostat denir. Termostat; soğutma suyunun dolaşımını kontrol ederek motorun istenilen ideal çalışma ısısına ulaşmasını sağladıktan sonra o ısı değerini korur. Termostatların iki ana görevi vardır. Bunlar:

1- Motor ısısının mümkün olan en kısa zamanda ideal sıcaklığa ulaşmasını sağlamak.
2- İdeal ısıyı motor çalıştığı sürece sabit tutmak.

Motor ilk çalışmaya başladığı anda soğuktur ve termostat kapalıdır. Bu sırada soğutma suyu doğrudan motor içerisinde dolaşır. Motor suyu ısındıkça termostat, kendini kontrollü ve istenilen miktarda açar. Belirli miktardaki su, motora girmeden önce radyatörde soğutularak motorun ideal çalışma ısısında sabit kalmasını sağlar. Termostatın içerisinde bakır bir hazne bulunur. Bu bakır haznenin içerisinde özel bir katı karışım bulunur. Motorun ısısı arttıkça katı haldeki karışım eriyerek genleşir. Genleşme sonucu termostatın üst tarafındaki piston yukarı doğru itilir ve termostat açılır. Isıyla doğru orantılı olarak belirli miktardaki su radyatöre gönderilerek motorun yavaş ve kontrollü şekilde soğutulması sağlanır. Bu kontrollü geçiş sırasında termostat, duruma göre kapanıp açılır. Kontrollü açılıp kapanma işlemi motorun ideal çalışma ısısını yakalamak için sürekli olarak devam eder.

Su Saatlerinde ve Borularda Kullanılan Termostatlar :

Su tesisatlarında, yangın borularında, akaryakıt borularında, pompa ve vanalarda donmayı engellemek için kullanılan termostatlı ısıtıcı kablolara thermalint denir. Thermalint’in daha uzun boylu olanına tracingset denir.

Thermalint : Özellikle su borularının donmasını önlemek için geliştirilen thermalint;fişli ve otomatik termostatlı, 1 metreden 48 metreye kadar belirli uzunluklara sahip ısıtma kablosudur. Thermalint’in termostatı borunun en soğuk noktasına tutturulur. PVC bant yardımıyla kablo boruya kolaylıkla monte edilir. Thermalint’in montajı yapıldıktan sonra minimum 15 mm kalınlıkta thermaflex izole boru veya levha ile yalıtım yapılır.

Thermalint’in kesilerek kısaltılması, birbiri üzerine gelecek şekilde monte edilmesi ve rulo hâlindeyken prize takılması sakıncalıdır. Sıcaklık 40C’nin altına düştüğünde termostat, otomatik olarak devreye girer ve thermalint ısıtmaya başlayarak sıcaklığı 70C’ye çıkarır. Sıcaklık 70C’nin üzerine çıktığında thermalint otomatik olarak devreden çıkar.


Tracingset : Özellikle hassas sıcaklıklarda tutulması gereken borular için geliştirilen tracingset; 1 metreden 48 metreye kadar belirli uzunluklara sahip ısıtma kablosu ve tüp şeklinde sensörü olan bir dış termostattan oluşmaktadır. Isıtma kablosu ve tüp şeklindeki sensör PVC bant kullanılarak boruya monte edilir ve minimum 15mm kalınlıkta thermaflex izole boru veya levha ile yalıtımı yapılır. Tracingset’in kesilerek kısaltılması, birbiri üzerine gelecek şekilde monte edilmesi ve rulo hâlindeyken prize takılmamalıdır. Dış termostat -400C ile +200C arasında ayarlanabilir. Termostat kapalı ya da açık mekâna yerleştirilebilir.Açık mekana yerleştirilmesi durumunda su yalıtım kılıfına konur.

Elektropnömatik Devrelerde Kullanılan Selenoid Valflerler Nelerdir? Sembolleri

Elektropnömatik Devrelerde Kullanılan Selenoid Valflerler

Selenoid kumandalı valfler, hem pnomatik hem de elektrik enerjisinin avantajlarından faydalanırlar. Bunlar elektropnomatik çeviriciler olarak adlandırılır. İşaret çıkışı için bir pnomatik valften ve bir elektrikli anahtarlama elemanından (selenoid bobin) meydana gelir.

Selenoid bobine elektrik akımı uygulanırsa elektromanyetik bir kuvvet oluşur. Bu kuvvet, valf çubuğu ile bağlanmış bobin çekirdeğini hareket ettirir. Selenoid bobine akım gitmez ise manyetik kuvvet ortadan kalkar. Valf kurucu yayı kuvveti sayesinde başlangıç konumuna gelir. Bu çalışma prensibi çerçevesinde çeşitleri şunlardır.

1-) 2/2 Selenoid Kumandalı Valfler :



2/2 selenoid yönlendirme valfinin 2 bağlantısı vardır:
1- Besleme bağlantısı,
2- Atık hava bağlantısı.

Açma kapama işlemlerinde kullanılır. Bobine elektrik akımı verildiğinde oluşan mıknatıslanma sonucu valf sürgüsü yukarı çekilir. Valf konum değiştirerek hava geçişini sağlar. Akım kesildiğinde yay sürgüyü aşağı iterek geçişi kapatır.

2-) 2/2 Elle Kumandalı Valfler :
2/2 selenoid yönlendirme valfinin 2 bağlantısı vardır:
1- Elle kumandası,
2- Atık hava bağlantısı.

Açma kapama işlemlerinde kullanılır. 2/2 selenoid valfin kullanılmasından tek farkı, elle kumanda edilmesidir. Yani mekaniki olarak uygulanan kuvvetle sistem çalışır. Valf, konum değiştirerek hava geçişini sağlar.

3-) 3/2 Normalde Kapalı Selenoid Valfler :

Selenoid uyartımlı 3/2 yön denetim valfi, sakin konumda P kapalı, 3/2 yön denetim valfi normal sakin konumda basınçlı havanın geçişine izin vermez, yani P kapalıdır. Silindir içi A’dan R’ye boşaltım vardır. Selenoid uyarı elektrik hattı ile pnomatik hat arasında bağlayıcı eleman görevi yapar.

Kullanım yerleri :
1- Bir elektrik sinyalinin pnomatik sinyale çevrilmesi (EP-çevirici)
2- Tek etkili bir silindirin kumandası. Selenoid uyarı, pnomatik bir fonksiyonu (örneğin bir parçanın sıkıştırılması) elektrik sinyali ile gerçekleştirilmesini mümkün hâle getirir.
3- Pnomatik bir motorun tek çevrim yönüne kumandası.
4- Yön denetim valflerinin kumandası (indirekt kumandası)

4-) 3/2 Normal Konumda Açık Valfler :


Bu valfin tasarımı, başlangıç konumunda kapalı valfinki ile aynıdır. Bağlantılar, valfin başlangıç konumunda açık olacağı şekilde bağlanmıştır. Bu anahtarlama konumunda valfe 1 nu.lu bağlantıda anker sayesinde basınçlı hava uygulanır. Selenoid bobindeki elektrik işareti ankeri hareket ettirir. Atık havası 2 nolu bağlantıdan 3 nolu bağlantıya boşaltılır. Valf bağlantıları, normalde iki anahtarlama konumu içinde belirtilmiştir.

5-) 4/2 Selenoid Valler :

Çift etkili silindirlerin kumandası gibi uygulamalar için, iki çıkış bağlantılı valfler kullanılır. 4/2 oturmalı yönlendirme valfi 2 tane 3/2 yönlendirme valfinin kombinasyonuna eş değerdir. Bu iki valften biri başlangıç konumunda açık diğeri ise başlangıç konumuna kapalıdır. 4/2 yönlendirme valfinin 1(P) bağlantısına basınçlı hava uygulanır. 3(R) çıkışından ise hava tahliye edilir. Başlangıç konumunda 1 deki besleme basıncı soldaki valf pistonunun 3’e geçidi ve sağdaki valf pistonunun 4’e geçidi kapamasını sağlar. Besleme havası 1’den 2‘ye doğru gider. 3 ve 4 nolu bağlantılar birarada bağlanmıştır. Selenoid bobindeki bir elektrikli işaret ankerin hareketini tetikler.

Bu valfin kullanıldığı yerler aşağıdaki gibidir.
1- Çift etkili silindiri kumanda etmek
2- Hidrolik uygulamaları
3- Yüksek basıncın kullanıldığı yerlerde

6-) 5/2 Selenoid Valler :
Bu valfin 4/2‘lik valflerden farkı iki tane egzoz hattının olmasıdır. Başlangıç konumunda kurucu yayın kuvveti sayesinde 2’den 3’e olan geçit kapanır. Bu geçitteki keçenin büyük bir çapı vardır. Kurucu yay ayrıca asılı diske de etki eder. Bu disk 1’den 4’e olan geçidi kapatır ve 1’den 2’ye olan geçidi ise serbest bırakır. Karşıki sızdırmazlık elemanı (bobin sonunda) oturma yüzeyinden kaldırılır. Bu keçe, 4’ten 5 ‘e olan atık hava kanalını açar. Selenoid bobininin kumandası ankeri hareket ettirir ve ön kontrol kanalını açar. Ön kontrol işareti, büyük çaplı diyaframı basınç altına alır. Asılı disk karşıki sızdırmaz tabana doğru preslenir. Böylece 2’den 3’e boşaltım olur. Bu arada 5 nolu atık havası kapısının kapanması ve 1’den 4’e besleme havası oluşması gözlenir.

Bu valfi kumanda etmek için küçük bir selenoid bobin gerekir. Çünkü bu valfin kısa anahtarlama aralığı, az bir sürtünme kuvveti ve ön kontrolü vardır. Bu valfin iyi anahtalama özellikleri vardır.

4/2 valflerin kullanımına rastlanmamaktadır. Bu yüzden de piyasada 4/2 valf bulmanız biraz zordur.4/2 valfler yerine daha çok 5/2 valfler kullanılmaktadır ve 4/2 valflerin yapacağı işi rahatlıkla 5/2 valflerle de yapabilirsiniz. 

7-) Çift Selenoidli 5/2 Yönlendirme İtme Valfleri :
Çift selenoidli valfde yay geri getirmesi ikinci bir selenoid bobin ile değiştirilir. İlk olarak işaret Y2 selenoid bobinine uygulanırsa besleme havası 1’den 2’ye ve atık havası ise 4’ten 5’e gider. Y1 de hiç işaret yoksa asılı disk son alınan konumda kalır. Valfi tersine çalıştırmak için ise bu sefer de Y1 bobinine enerji uygulamak gerekir.

8-) Çift Sinyal Uyarılı 5/3 Selenoid Valfler :
5/3 valflerin çalışma şekli, 5/2 çift selenoidli impuls valfler gibidir. Yukarıda 5/3 bir valfin resmi ve sembolü verilmiştir.

9-) 4/2 Çift Sinyal Uyartımlı Selenoid Valler :
İlk anda Y2 bobini enerji olduğunu varsayar isek besleme havası 1’den 22’ye doğru ve atık havasıda 4’ten 3’e doğru hareket eder. Y1’de hiçbir işaret yoksa asılı disk son alınan konumda kalır. Bu demektir ki; valf anahtarlama konumunu muhafaza eder. Daha sonra Y1 selenoid bobinindeki bir işaret, valfi tersine hareket etirir. Besleme havasışimdi 1’den 4’e doğru hareket ediyor iken atık havası 2’den 3 ‘ e doğru hareket eder.

Kral Kaybederse (Gülseren Budayıcıoğlu) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Kral Kaybederse Kitabın Yazarı: Gülseren Budayıcıoğlu Kitap Hakkında Bilgi: Avına av olan bir avcının hikâyesi... İnsanoğlu ilk...