8 Ekim 2022 Cumartesi

Ülkelerin Elektrik Tüketim Miktarlarına Göre Dünya Sıralaması ve Nüfus Sayısı



En çok elektrik tüketen ülke sıralaması aşağıdaki gibidir.  
Elektrik tüketimi GW-S = Giga Watt Saat biriminde verilmiştir.
Aşağıda elektrik tüketimi sıralamasının yanında ülkelerin nüfus sayıları da verilmiştir.

                                   Elektrik Tüketimi (GW-S)                      Nüfus

1. ÇİN                                  8.312.800                               1.412.600.000

2. ABD                                 3.989.566                                  328.200.000

3. HİNDİSTAN                   1.547.000                               1.384.660.000

4. RUSYA                               965.156                                  146.700.000

5. JAPONYA                           902.842                                 126.860.000

6. BREZİLYA                         597.234                                 210.000.000

7. KANADA                            549.263                                   37.534.000

8. GÜNEY KORE                  527.035                                   51.710.000

9. ALMANYA                         524.268                                   83.200.000

10. FRANSA                           449.422                                   66.980.000
   .
   .
   .
   .
22. TÜRKİYE                         251.376                                   83.429.620

Yukarıda verilen elektrik tüketimi sıralamasına göre ülkemiz 22. sırada gözükmektedir.








Kiralık Canavar (Andreas Steinhöfel) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili



Kitabın Adı: Kiralık Canavar

Kitabın Yazarı: Andreas Steinhöfel

Kitap Hakkında Bilgi:

Edebiyatseverlerin zihninde "derin" bir iz bırakan "Rico ve Oskar" serisinin ödüllü yazarı Andreas Steinhöfel'den, sevginin karşı konulmaz gücü üzerine kaleme alınmış olağanüstü bir kitap! Büyüdüğünde ünlü bir opera sanatçısı olmayı hayal eden Gianna'nın hayatta iki büyük tutkusu vardır: Avazı çıktığınca (hatta günün birinde şu bardak kıran meşhur ince do'yu bile çıkararak) arya söylemek ve doyasıya korku filmi seyretmek.

Sesi zarar görmesin diye yaz kış boynuna taktığı kırmızı atkısıyla dikkatleri üzerine çeken Gianna'nın duyulmasından en çok korktuğu sırrı ise annesinden ve babasından gizli gizli gece yarısı evden kaçarak ay ışığı altında şarkı söylemesidir. Operaya ve korku filmlerine doyamayan küçük divamız için hayat, evden kaçış maceralarıyla çok daha eğlencelidir. Tabii; yine bu gecelerden birinde korkunç bir canavarla karşılaşmasını saymazsak eğer!.. Bu canavar tıpkı çok severek izlediği korku filmlerindeki gibi simsiyah, kırmızı parlayan iri gözlere sahip ve kocamandır. Üstüne üstlük Gianna'nın en büyük korkusunun ne olduğunu bilmekte ve onu bununla tehdit etmektedir. Acaba canavar bu gerçeği kimden ve nasıl öğrenmiştir?

Etrafına saçtığı dehşete rağmen cesur dostumuzu bir türlü etkisi altına almayı başaramayan canavar göründüğünden çok daha ürkünç olabilmek için bir şeyler yapmalıdır. Oysa Gianna kalbi taş tutan bu canavarın yüreğini ısıtacak yolun nereden geçtiğini çok iyi bilir.

Steinhöfel'in kalbi taşlaşmaya yüz tutanlara ithaf ettiği Kiralık Canavar, sevginin gücüne inanmanın korkulara boyun eğmekten çok daha anlamlı olduğunu savunarak, ebeveyn-çocuk ilişkileri üzerine sorgulamalarla dolu düşünsel bir yolculuğa davet ediyor okurlarını.
(Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Konusu:

Kitap, çocukların arkadaş ve aile ilişkilerini incelikle ele alan, sevgi sayesinde “canavarların” bile iyileşebileceğini anlatan gizemli, heyecanlı, müzik dolu bir konuya sahiptir.

Kitabın Özeti:

Gianna, opera sanatçısı olma hayalleri kurmaktadır. Aynı zamanda Gianna, korku filmlerine bayılmaktadır. Ailesi ise onun korku filmi sevdasından son derece rahatsızdır. 

Gianna'nın annesi Alman, babası İtalyan'dır. Gianna, anne ve babasına İtalya seyahati arzusundan sık sık söz etmektedir. Gianna'nın gece gündüz çalışan anne ve babası için böyle bir seyahat mümkün gelmemektedir. 

Gianna, İtalya özlemini gidermek için geceleri evin yakınındaki nehre gider ve ay ışığının büyülü atmosferinde aryalar söyler. Yine böyle bir gecede, karşı kıyıda alev alev yanan gözlere sahip, kömür karası bir canavar görür. Gianna, korkudan uyuşmuş hâlde evine döner. 

Gianna, gördüğü canavarın gerçekliğini sorguladığı korku dolu bir gecede, canavar yatağının dibinde birden görünür. Canavar Gianna'ya, bir daha korku filmi seyrederse başına korkunç şeyler geleceğini söyler. 

Gianna canavarın söylediklerinden şüphelenir. Belkide bu canavar gerçek bir canavar olmayabilir, belki de “kiralık” bir işçidir.

Pırıltı ile Kokuş (Andreas Steinhöfel) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili



Kitabın Adı: Pırıltı ile Kokuş

Kitabın Yazarı: Andreas Steinhöfel

Kitap Hakkında Bilgi:

Kedi fare oyunu değil bu, kedi ile farenin oyunu!

''Ötekileştirilenlerin'' hayatına göz kırpan cesur eserleriyle Alman çocuk ve gençlik edebiyatının hayranlık uyandıran yazarlarından biri olan Andreas Steinhöfel, güçlü kalemini bu kez ezber bozan bir kedi fare hikâyesinde konuşturuyor: Pırıltılı ile Kokuş.

Farklılıkları nedeniyle aileleri tarafından istenmeyen bir pırılkedi ile kokarfarenin hayret verici arkadaşlığını sayfalarına taşıyan bu matrak kitap, dünyayı (neredeyse) baştan sona kateden iki kafadarın çizgi filmlere şapka çıkartan serüvenlerini konu ediniyor.

Etiketleme, tektipleştirme, diğerleştirme ve dışlama gibi ayırımcı yaklaşımlar üzerine okurlarını düşündüren Pırıltılı ile Kokuş; görünenin ardında yatan gerçeği ince bir mizahla, ustalıkla yansıtıyor.

Bir türlü parıldayıp ışıldayamayan talihsiz kedi Pırıltılı ile etrafı pis pis kokutan şansız fare Kokuş'un yolları sokak ortasında tesadüfen kesişir. Biri türünün özelliklerini hiç göstermediği, diğeri ise fazla gösterdiği için, ait oldukları çevreden dışlanmış ve yaşadıkları evden kovulmuşlardır. Normal koşullarda bir araya gelmeleri pek de mümkün görünmeyen bu iki kader ortağı çok geçmeden sıkı arkadaş olurlar. Birlikten doğan gücü keşfeden Pırıltılı ile Kokuş, yaralarını hızlıca sarıp, hayatlarında yepyeni bir sayfa açmaya karar verirler. Korkutucu, endişe verici eski günleri geride bırakıp, neşeli, eğlenceli ve umut dolu bir geleceğe koşmaya hazırdırlar. Ama önce halletmeleri gereken birkaç küçük mesele vardır...

Kaderlerini yeniden çizmek hayaliyle ortaklaşa bir yaşam kuran iki yoldaşın başından geçen komik olayları anlatan Steinhöfel, bu kitabıyla alışılagelmiş kedi fare hikâyelerine bambaşka bir yorum getiriyor.

Sevginin, paylaşmanın ve dayanışmanın arkadaşlığın olmazsa olmazları arasında yer aldığını hatırlatan Pırıltılı ile Kokuş, bizi biricik kılan farklılıklarımızla barışık kalmanın hayatımızı ne denli güzelleştireceğine vurgu yapıyor.

(Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Konusu:

Kitap, bir kedi ile fare arasındaki sevgi, dayanışma ve arkadaşlığı anlatırken, farklılıklarımızla barışık kalmanın hayatımızı ne denli güzelleştireceğini konu edinmektedir.

Kitabın Özeti:

Kitap, farklılıkları nedeniyle aileleri tarafından istenmeyen bir pırılkedi ile kokarfarenin hayret verici arkadaşlığını bir çizgi film tadında sayfalarına taşıyor.

Pırıltılı, bir türlü parıldayıp ışıldayamayan talihsiz bir kedidir. Pırıltılı, pırılkediler ailesinden gelen ancak aile üyelerinin aksine türünün en belirgin özelliğini taşımayan bir kedidir. Pırılkediler, adları üzerlerinde, pırıldayan kedilerdir. Pırıltılı, Bay Balıkçı adında sevimsiz bir adamın sahibi olduğu annesi pırılkedinin yavrularından biri olarak doğar. Büyüyüp pırıl pırıl ışık saçması gereken yaşa geldiğinde solgun, mat, düz, sıradan bir kedi olduğu anlaşılınca sahibi tarfından kapı dışarı edilir.

Kokuş ise etrafı pis pis kokutan şanssız bir faredir. Kokuş, isimlerinin tersine hiç kokmayan kokarfaregillerin tuhaf bir şekilde kokulu üyesi olarak doğmuştur. Yaydığı koku bazen kötü bazen de mis gibi olabilmektedir. Kokuş’u evden sahibi değil ailesi atmıştır.

Pırıltılı ile Kokuş'un yolları tesadüfen kesişir. Biri türünün özelliklerini hiç göstermediği, diğeri ise fazla gösterdiği için yaşadıkları evden kovulmuşlardır. 

Normal koşullarda bir araya gelmeleri mümkün olmayan bu iki kader ortağı, çok geçmeden sıkı arkadaş olurlar. Birlikten doğan gücü keşfeden Pırıltılı ile Kokuş, yaralarını hızlıca sarıp, hüzünlü eski günleri geride bırakarak umut dolu bir geleceğe adım atmaya hazırdırlar. 

Pırıltılı ile Kokuş, yağmurlu bir gecede karşılaşırlar. Kokuş’un marifetiyle boş bir ahırda, saman yığınlarının üstünde ısınarak yeni ve ortak bir yaşama adım atarlar. Pırıltılı, Kokuş’a şahane bir yatak olabilecek eski püskü bir ayakkabı bulur. Bu sırada karşısına zorba bir köpek çıkar. Pırıltılı mücedele eder ve bu ayakkabıyı köpeğe kaptırmaz.

Bu arada halletmeleri gereken bir mesele vardır. Pırıltılı’yı evden kovan Bay Balıkçı’ya akılda kalıcı bir ders vermek isterler.

7 Ekim 2022 Cuma

Gecen Gündüzüm Olsa (Andreas Steinhöfel) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili



Kitabın Adı: Gecen Gündüzüm Olsa

Kitabın Yazarı: Andreas Steinhöfel

Kitap Hakkında Bilgi:

Unutmamak ve unutulmamak için…

Alman çocuk ve gençlik edebiyatının yetkin kalemlerinden Andreas Steinhöfel’in imzasını taşıyan Gecen Gündüzüm Olsa, hafızasının küçük oyunlarına direnmeye çalışan bir büyükbaba ile yüreği hasret duygusuyla dolup taşan torunu arasındaki ilişkiye dair, mutluluk verici bir öykü.

Şiirsel metni ve sıcacık resimleriyle dokuz yaş ve üzerindeki her yaştan okurun kendinden bir şeyler bulacağı bu duygu yüklü kitap, “unutmak” ve “unutulmak” kavramları üzerine düşündürürken, sevgiyi olabilecek en naif şekilde anlatmayı başarıyor.

Modern çağın ve değişen aile yapısının yaşlıları nasıl huzurevi çıkmazına yönlendirdiğini eleştiren Gecen Gündüzüm Olsa, büyükanne ve büyükbaba sevgisini yücelterek, onların yokluğunun çocukların ruhunda yarattığı burukluğa değiniyor.

Dokuz yaşındaki Max, sabah uyandığında içinde büyük bir boşluk hisseder: huzurevinde yaşayan büyükbabasının eksikliğidir bu. Kötü bir yerde değilse bile, onun çok uzağındadır. Üstelik hafızası günden güne yitip gitmektedir. Max, yine özlem ve hasret duygularıyla boğuştuğu bir gün, deli cesaretine sığınarak büyükbabasını kaçırmaya karar verir. Kırlara koştukları o mutlu saatlerde, büyükbaba ve torunu Ay ile Güneş’in sonsuz ve hafızasız dansına tanıklık ederler. Hem de birbirlerini ne kadar sevdiklerini asla unutmayacaklarından emin olana kadar…

Birini sevmek için mutlaka onu görmek gerekmediğini hatırlatan bu duygusal öykü, saf sevginin en büyük unutuşlara bile karşı koyabileceğini gösteriyor.

Duyumsattığı hislerle kitapseverlerin kalbindeki sıcaklığı arttıran Gecen Gündüzüm Olsa, her gece görünmese de Ay’ın hep orada olduğunu bilenlerin yolunu aydınlatıyor…

"Hiçbir kalpte bunca hasrete yetecek kadar yer olamazdı..."

(Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Konusu:

Kitap, hafızası yavaş yavaş kaybolan bir büyükbabayla torunu arasındaki duygusal ilişkiyi ve sevgi bağını anlatırken aynı zamanda modern dünyanın huzurevi yaklaşımını da ele almaktadır.

Kitabın Özeti:

Max, bir sabah uyandığında, içinde büyük bir boşluk hisseder. Max bunun nedenini düşünür ve hemen anlar. Bu duygunun nedeni büyükbabasının eksikliğidir. 

Hafızası eskisi kadar iyi olmayan ve zaman zaman ciddi unutkanlıklar yaşayan Maz'ın büyükbabasını bir sene önce huzurevine yerleştirmişlerdir. 

Büyükbabasını çok özleyen Max bir gün, büyükbabasını kaçırmaya karar verir. Huzurevi kapısının şifresini hatırladığı için huzurevinden çıkarlar. 

Büyükbabasının arkadaşı Bayan Schneider’i de yanlarına alarak kırlara, gezmeye giderler. Gönüllerince koşturur ve dans ederler. Güneş ve Ay arasındaki o müthiş bağı düşünürler. 

Max, akşam eve döndüğünde, kalbindeki sıcaklıkla uyur. Çünkü her gece görünmese de Ay’ın hep orada olduğunu bilmektedir.

Kitap, büyükanne ve büyükbaba sevgisinin çocukların hayatındaki yerini vurguluyor. Modern dünyanın huzurevi zorunluluğuna da göndermeler yapıyor. Sevgiyi ve değişken hayat şartlarını, çocukları zedelemeyecek naiflikte anlatmayı başarıyor.

Nohut Adam (Anıl Basılı) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Yazarı: Nohut Adam

Kitabın Adı: Anıl Basılı

Kitap Hakkında Bilgi:

Orman halkı gür ve uzun saçlarıyla meşhur. Nohut Adam ise orman halkından çok farklı. Onun hiç saçı yok. Taş gibi göbeği, kısa kolları ve gözlüklerinin arkasına gizlenen masmavi gözleri var. Onu kendilerinden farklı görenlerden, aynalardan ve bir türlü barışamadığı görünümünden kaçıyor. Kendi tasarladığı ve kulaklarını dışarıda bırakmayacak şekilde kafasını örten şapkaların altına saklanıyor.

Nohut, daha önce kimsenin görmediği güzellikte şapkalar tasarladığında orman halkı onu fark ediyor. Tabii o da kendi güzelliğini…

Farklılıklara karşı saygının ve hoşgörünün önemini vurgulayan Nohut Adam, "zorbalık" kavramı üzerine düşündüren kalpleri ısıtan bir hikaye...

(Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Konusu:

Kitap farklılıklara karşı saygılı olmayı, ön yargılı olmamayı ve hoş görülü olmayı konu edinmektedir.

Kitabın Özeti:

Nohut Adam'ın yaşadığı ormandaki kişilerin gür ve uzun saçları vardır. Nohut Adam'ın ise saçları yoktur. Orman halkı kel olduğu için Nohut Adam'ı yalnız bırakmıştır. 

Nohut Adam çok güzel şapkalar tasarlayan biridir. Eskiden sıkı dost olduğu Uzunçorap'ın yanına tasarladığı en güzel şapkasını göstermek için gider. Yanına vardığında Uzunçorap'ın da saçlarının dökülmüş olduğunu görür. Nohut Adam, en güzel şapkasını çok sevdiği halde üzülen arkadaşı Uzunçorap'a hediye eder. 

Uzunçorap'ın yeni şapkasını kıskanan ve Nohut Ada’ın aralarına katılmasını istemeyen Bay Burun, Bayan Pırasa, Isırgan ve Boşboğaz rengarenk mantarlardan şapkalar tasarlar. Bu şekilsiz ama renkli mantardan şapkaları orman halkına hediye ederler. 

Uzunçorap bu mantarların saç döktüğünü söylese de kimse ona inanmaz. Kısa süre sonra ormanda yaşayanların saçları dökülür. Saçları dökülen orman halkı yaptıkları hataların farkına varırlar. 

Bir süre sonra Nohut Adam’ın şapka dükkanı dolup taşmaya başlar. Hatta ünü o kadar çok yayılır ki çevre halklardan insanlar da Nohut Adam’dan şapka almaya gelirler.

Başarısızlar Kulübü (Anıl Basılı) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili



Kitabın Adı: Başarısızlar Kulübü

Kitabın Yazarı: Anıl Basılı

Kitap Hakkında Bilgi:

"Bir kişi görünmeyendir. Ya iki kişi? Görünen, koca bir destektir!"

Çimen, Yağmur ve Polen… Birbirini tanımayan üç çocuğun yolu “Başarısızlar Kulübü”nde kesişiyor. Peki, bu kulübe kimler katılabilir? Başarısız olma korkusuyla yüzleşmek isteyen herkes! İşte, bu hikâye kendilerini derslerde, sporda, sanatta veya aklımıza gelebilecek her alanda başarısız hisseden herkesi kucaklıyor.

Sen de başarı yarışında kendini geride kalmış hissediyorsan bu kitap sana “Pes etme!” diye fısıldıyor.

(Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Konusu:

Kitap başarısız olma korkusuyla yüzleşen, birlikte olmanın iyileştirici yönünü keşfeden üç arkadaşın macera dolu hayatlarını ve kendilerini keşfetme hikâyesini konu edinmiştir.

Kitabın Özeti:

“Her üyenin başarısızlık hakkı vardır!”

Başarısızlar Kulübü Çimen tarafından kuruluyor. Çimen'in başarılı, tuttuğunu koparan bir babası ve hayalleri için Afrika’da çalışma fırsatını kaçırmayacak kadar cesur ve güçlü bir annesi vardır. 

Çimen, aslında oldukça yetenekli ve akıllı bir çocuktur. Çimen okulda verilen bir ödevi sınıfta heyecandan sunamadığı zaman kendini çok kötü hisseder. Kendini dışlanmış, yetersiz ve başarısız görür. Çimen kendini çevresindeki insanlarla kıyaslar. Babası iş insanıdır ve hiç başarısız olmamıştır. Sınıf arkadaşı Mete hem popüler biri hem de satrançta çok başarılıdır. Ece voleybol takımında kaptandır. Irmak, resim yarışmasında ödül almıştır. Kalben dört yabancı dil konuşabiliyordu. 

Öğretmen grup ödevi verdiğinde, kimse onu ekibine almamıştı. Çimen bir gruba girmekte bile başarısız olduğunu düşünüyordu. Böyle bir anda Çimen’in aklına bir kulüp kurmak geldi. Kimse onu grubuna almıyordu, başarısızdı. Çimen'de kendi grubunu oluşturup kendi gibi arkadaşlar bulmaya karar verdi İlk iş bir afiş hazırladı, okul panosuna astı: “Başarısızlar Kulübü:

“Her üyenin başarısızlık hakkı vardır. Kendisini başarısız hisseden herkes katılabilir. Gereksiz soru: ‘Neden başarısız oldun?’ Yaş sınırlaması yoktur.”

Çimen'le ilk günlerde alay edenler oldu. Ne yaptığını anlamayanlar tarafından küçümsendi. Babası da onlardan biriydi. Tam pes edecekken ilk üyeleri olan Yağmur ve Poo kulübe kayıt yaptırdı. 

Çimen, çok fazla kitap okuyordu. Bu kitapları ne yapacağını bilmiyordu. Aklına mahallede seyyar bir kitaplık kurma fikri gelir. Okuduğu kitapları oraya bırakmaya başlar. Sonra okumayı çok seven ama imkanı olmayan çocuklar, onun kitaplarından yararlanmaya başlar. Arkadaşları bu fikrin mimarı olan Çimen'e "Çimen Hood" demeye başlar.

Yağmur, kaykay kullanmayı çok istemektedir. Bir yıldız kaykaycıdır ama onun bile bundan haberi yok. Henüz bunu kendine bile kanıtlayamamıştı. Yağmur bu durumu şöyle açıklıyor. "Okulun otoparkında kaymayı denedim önce. Fakat o kadar çok düşüyordum ki dizlerim yaradan görünmüyordu. Yine de kaykayın üzerinde olmak bana iyi hissettiriyordu. Bir zaman sonra arkadaşlarım benimle alay etmeye başladılar. Hiç kimse günün birinde iyi bir kaykaycı olacağıma inanmıyordu. Ve ben de onlara inandım. Kaykayımı yanımdan hiç ayırmasam da ona tekrar binme cesaretini gösteremedim."

Poo ya da Polen ise Çimen ve Yağmur onunla ilk tanıştıklarında elindeki renkli hulahoplarıyla okulun koridorlarında dans etmeye çalışıyordu.

Denemeyen ne bilsin, neye değer olduğunu...

6 Ekim 2022 Perşembe

Dedem Bir Kiraz Ağacı (Angela Nanetti) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili



Kitabın Adı: Dedem Bir Kiraz Ağacı

Kitabın Yazarı: Angela Nanetti

Kitap Hakkında Bilgi:

Çağdaş İtalyan edebiyatının çok ödüllü yazarı Angela Nanetti'den Akdeniz sıcaklığında bir çocuk klasiği!

2006 CHRONOS ÖDÜLÜ (FRANSA)
2002 ALMAN GENÇLİK EDEBİYATI ÖDÜLÜ ADAYI

İtalyan edebiyatının güçlü yazarlarından, Hans Christian Andersen Ödülü sahibi Angela Nanetti'nin tüm dünyada çok sevilen romanı ilk kez Türkçe'de! Kitap, sevginin büyülü sarmallarında dolanan bir çocuğun aile büyükleriyle yaşadığı sıcaklığı, taşra yaşamının sevecenliğini yansıtıyor. Ölüm gibi zor bir temayı çocuk gerçekliğine taşıyan roman, insanı doğadan koparıp, kendisine yabancılaştıran kent yaşamı üzerine de düşündürüyor. Küçük Tonino'nun aile büyükleriyle ilgili duygularını onun dilinden şiirsel bir gerçekçilikle aktaran roman, çağdaş çocuk edebiyatının klasiklerinden kabul ediliyor.

Tonino, köyde yaşayan dedesiyle anneannesine düşkün bir çocuktur. Onların köydeki sevgi ve eğlence dolu yaşamı, Tonino için anne babasının baskısından uzak, özgür günler anlamına gelmektedir. Annesi doğduğunda dedesinin dikmiş olduğu kiraz ağacı Felice ve anneannesinin beslediği akıllı kaz Alfonsina, Tonino için çok özeldir. Hele, yaşamındaki önlenemez değişiklikler, Felice ve Alfonsina'ya yepyeni bir gözle bakmasına neden olacaktır… (Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Konusu:

Kitap, küçük bir çocuğun aile hayatını, anneannesinin ölümünden sonra dedesiyle geçirdiği zamanı ve doğayla barışık olarak yaşadığı zorluklarla mücadele etmeyi anlatmaktadır.

Kitabın Özeti:

Kitabın resimleri hayal ettiklerimizi zihnimizde canlandırmaya yardım etmektedir. Resimleri eşliğinde Dedem Bir Kiraz Ağacı kitabında minik Tonino’nun gözünden ailesi anlatılmaktadır. 

Minik Tonino'nun babasının annesi ve babası yani babaannesi ve dedesi şehirde yaşamaktadır. Minik Tonino'nun anne ve babasıyla aynı binanın üst katlarında yaşamaktadırlar. 

Minik Tonino çok yakın olmalarına rağmen, babaannesi ve dedesinden pek hoşlanmaz. Daha doğrusu onlardan pek ilgi ve yakınlık görmez. Babaannesi ve dedesi daha çok köpekleri Floopy ile ilgilenmektedir.

Annesinin anne ve babası yani aneanesi ve diğer dedesi ise köyde yaşamaktadır. Onların kazları ve tavuklarıyla vardır. Minik Tonino'ya kırk kilometre uzaktadırlar. Uzakta olmalarına ve ancak haftada bir kere görebildmesine rağmen anneannesi Teodolinda ve dedesi Ottoviano’yu daha yakın bulmaktadır.

Köyde, Minik Tonino için annesinin küçükken diktiği adı Felice olan bir kiraz ağacı ve anneannesinin kazı Alfonsina çok önemlidir.

Anneannesi Teodolinda ve dedesi Ottovianooğa doğayla ve birbirleriyle baş başa olmaktan çok mutludurlar. Bir gün Minik Tonino'nun anneannesi Teodolinda ölür. Bu herkes için çok üzücü olur. Böylece anneannenin çiçeklerine ve Alfonsina'ya dedesi bakmak mecburiyetinde kalır.

Yazın, Minik Tonino ve annesi köye, dedesinin yanına gelirler. Bir süre sonra annesi ile babası boşanırlar ve ayrı yaşamak zorunda kalırlar.

Dedesi Ottoviano, Minik Tonino'ya ölümün sevgiyi yok edemeyeceğini öğretir. Birlikte geçirdikleri yaz tatilinde, ağaçları ve hayvanları sevmeyi öğretir.

Minik Tonino, ağaçların ve kuşların anlattıklarını dedesinin yardımıyla anlamaya başlar. Artık yalnız başına kiraz ağacının en üst dalına kadar tırmanabilmektedir. Minik Tonino, değerleri uğruna mücadele etmeyi öğrenir. Dedesinin ardından kiraz ağacını savunur, zafer kazanmayı öğrenir.

Bu arada Minik Tonino'nun dedesi çok hastalanır ve hastanelik olur. Bir sonra da ölür. Artık Minik Tonino ve annesi bu yerde yaşamaktadırlar. Bir akşam Minik Tonino'nun babası gelir bir daha da hiç gitmez.

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...