10 Eylül 2024 Salı

Elektromanyetik Top Nedir? Elektromanyetik Topta Türkiye İlk Üçte


Elektromanyetik Top Nedir? Elektromanyetik Topta Türkiye İlk Üçte

Dünya genelinde ABD, Japonya, Çin ve Hindistan gibi ülkeler elektromanyetik top teknolojileri üzerinde yoğun çalışmalar yürütüyor. Bu çalışmalar neticesinde alanda operasyonel hale gelen sistemlerin sayısı çok da değil. Türkiye, ŞAHİ 209, SAPAN ve TUFAN projeleriyle elektromanyetik top sistemlerini operasyonel hale getiren ABD ve Japonya'dan sonra dünyadaki üçüncü ülke konumuna gelmiştir. 

Savunma sanayi dergisi SAVTEK Dergi'nin ilk sayısı olan Eylül 2024 sayısında, Türkiye'nin savunma sanayiindeki yerli ve milli atılımlarının önemli bir göstergesi olan elektromanyetik top teknolojileri üzerine kapsamlı bir özel dosya yayımlandı.

SAVTEK Dergi'de yazanlara göre 2008 yılında elektromanyetik top teknolojileri üzerine çalışmalar başlatıldı. ŞAHİ 209, Blok 1 olarak adlandırılan ilk prototipiyle 1 megajul enerji kullanarak 300 gramlık mühimmatı 10-12 kilometre menzile ulaştırdı. ŞAHİ 209 Blok 2 ise menzil, güç ve operasyonel yetkinliklerini daha da artırarak 2021 yılında tamamen operasyonel hale geldi.

TÜBİTAK'ın 2014 yılında başlattığı SAPAN projesi, Türkiye'nin elektromanyetik top teknolojisinde önemli bir adım daha atmasını sağladı. 2016 yılında prototipi tamamlanan SAPAN, 2021 yılında yapılan testlerde 1.3 megajul enerji ile 1.000 gramlık mühimmatı 6 mach hızda ateşleyerek başarılı sonuçlar elde etti. ASELSAN'ın TUFAN projesi de bir diğer yerli atılım. 2014'te başlatılan ve 2017'de ilk kez IDEF Fuarı'nda tanıtılan TUFAN, ses hızının 9 katına ulaşarak 300+ km menzile sahip bir sistem olarak büyük başarı gösterdi.



TÜBİTAK'ın 2014 yılında başlattığı SAPAN projesi, Türkiye'nin elektromanyetik top teknolojisinde önemli bir adım daha atmasını sağladı. 2016 yılında prototipi tamamlanan SAPAN, 2021 yılında yapılan testlerde 1.3 megajul enerji ile 1.000 gramlık mühimmatı 6 mach hızda ateşleyerek başarılı sonuçlar elde etti. ASELSAN'ın TUFAN projesi de bir diğer yerli atılım. 2014'te başlatılan ve 2017'de ilk kez IDEF Fuarı'nda tanıtılan TUFAN, ses hızının 9 katına ulaşarak 300+ km menzile sahip bir sistem olarak büyük başarı gösterdi.

7 Eylül 2024 Cumartesi

Sıkıntıdan Patlayacağım Sınıfı (Hatice Kübra Tongar) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi



Kitabın Adı: Sıkıntıdan Patlayacağım Sınıfı

Kitabın Yazarı: Hatice Kübra Tongar

Kitap Hakkında Bilgi:

Yatırköy İlkokulu’nda… Ve Yatırköy Mahallesi’nde…Okulda öğrenciler ve öğretmenler… Evlerde babalar ve anneler… Herkes ama herkes çok sıkkın, bıkkın ve gergindi! Peki, tüm bu kötü duyguların nedeni neydi?

Uzman Psikolog Hatice Kübra Tongar, çocukları ve yetişkinleri çepeçevre kuşatan sıkıntının gerçek nedenini anlatıyor! Bu hikâyeyi okuyan herkes sıkıntıdan kurtuluyor,kıkır kıkır kırkırdıyor!

Bu Kitap Neden Okunmalı?

Çocukların Modern Dünyadaki Hâllerini Yansıtır: Günümüz çocuklarının teknoloji bağımlılığı ve bunun getirdiği sosyal izolasyonu eğlenceli ve düşündürücü bir şekilde ele alır. Bu sayede, çocukların kendi durumlarını sorgulamalarına ve bu bağımlılıktan kurtulmalarına yardımcı olur.

Geleneksel Oyunların Yeniden Keşfi: Çocukların geleneksel oyunlarla yeniden tanışmalarını sağlar. Beştaş, yakan top, körebe gibi oyunlar, çocukların fiziksel aktivitelere yönelmelerini ve sosyal becerilerini geliştirmelerini teşvik eder.

Aile İlişkilerini Güçlendirir: Teknolojinin aile ilişkilerini nasıl zayıflattığını ve bu ilişkileri yeniden nasıl güçlendirebileceğinizi anlatır. Ailelerin çocuklarıyla daha kaliteli zaman geçirmesinin yollarını göstererek, aile içi iletişimin ve bağların kuvvetlenmesine katkıda bulunur.

Toplumsal Mesajlar Verir: Teknolojinin kontrolsüz kullanımının toplumsal etkilerini mizahi bir dille ele alarak hem çocuklara hem de yetişkinlere farkındalık kazandırır. Teknolojiyi bilinçli ve dengeli kullanmanın önemini vurgular.

Çocuklar İçin İlham Verici: Çocukların kendi başlarına çözüm bulma ve üretici düşünme yetilerini teşvik eder. Okurlar, karakterlerin yaşadıkları zorluklarla nasıl başa çıktıklarını görerek, kendi hayatlarında da bu yaklaşımları uygulamaya cesaret ederle

Kitabın Konusu:

 Kitap, çocukların enerjik, meraklı ve hayal gücüyle dolu dünyalarına keyifli bir kapı aralayan okul, öğretmen ve öğrenciler arasında geçenleri anlatmaktadır.

Kitabın Özeti:

Yatırköy İlkokulu’nun neşesiz, bezgin öğrencileri ve onların hayatına ansızın giren Serdar Öğretmen’in etkileyici öyküsü, yazarın güçlü kalemiyle okurlarını hem eğlendiriyor hem de düşündürüyor.

Kitap, modern teknolojinin ve sosyal medya alışkanlıklarının çocukların hayatındaki yerini eğlenceli bir dille ele alıyor. Teknolojik cihazların bir yatırın etkisi altında kalmış gibi gösterilmesi, hem çocukların hem de yetişkinlerin yaşadığı kopukluğu mizahi bir şekilde gözler önüne seriyor. Serdar Öğretmen’in bu durumu fark edip özgün bir planla öğrencilerini tekrar oyuna ve hayata döndürmesi, kitabın merkezinde yer alan mesajı güçlendiriyor: Teknoloji hayatımızda önemli bir yer tutsa da, gerçek bağlar ve paylaşımlar hiçbir zaman onun yerini tutamaz.

Samimi ve gerçekçi bir dille bu hikâyeyi ele alan yazar, çocukların doğrudan yaşayarak öğrenmesini ve birlikte oyun oynarken sosyalleşmesini ön plana çıkarıyor. Özellikle geleneksel oyunların tekrar hatırlatılması ve ailelerin de bu sürece dâhil edilmesi, hikâyeye nostaljik ve sıcak bir dokunuş katıyor. Serdar Öğretmen’in çocuklar ve velilerle kurduğu bağ, günümüz öğretmen-öğrenci ilişkilerine dair de önemli ipuçları veriyor.

“Sıkıntıdan Patlayacağım Sınıfı”, mizahi unsurlar, canlı karakterler ve akıcı anlatımıyla hem çocuklara hem de ebeveynlere hitap eden, öğretici olduğu kadar eğlendirici bir eser. Yatırköy İlkokulu’nun serüvenine tanık olmak, okurların da kendi hayatlarındaki teknolojik alışkanlıkları gözden geçirmesine vesile olabilir. Zira “Sıkıntıdan Patlayacağım Sınıfı”, sadece çocuklara değil, yetişkinlere de çok şey söylüyor. Teknolojinin hayatımızdaki yerini sorgulatırken, gerçek bağların, paylaşılan anların ve birlikte olmanın ne kadar değerli olduğunu hatırlatıyor

3 Eylül 2024 Salı

Türkiye'nin En Büyük Rüzgar Enerji Santrali Kuruluyor - Kanat Uzunluğu 90 Metre



Türkiye'nin En Büyük Rüzgar Enerji Santrali Kuruluyor - Kanat Uzunluğu 90 Metre

Türkiye’nin yerli ve yenilenebilir enerji üretimi yapan Cengiz Enerji tarafından Çerkeş santraline toplam 32,6 MW kurulu güce sahip rüzgar türbinleri eklenecek.

Almanya’nın en büyük ikinci bankası olan DZ Bank’tan Çerkeş Rüzgar Enerji Santrali projesi için 20 milyon dolarlık yeşil finansman sağlanacak. Yeşil kredi çevresel etki ve sürdürülebilirlik yönünden belirli kriter ve taahhütleri yerine getiren şirketlere verilmektedir. 

Yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretimiyle bölgenin enerji ihtiyacını karşılama ve karbon ayak izini azaltma konusunda önemli bir rol üstlenecek proje büyük heyecan uyandırdı.

Kapasite artırma projesiyle Çerkeş Rüzgar Enerji Santrali’nin kurulu gücü 32,6 MW’lık artışla 82,6 MW’a çıkacak. Her biri 7,2 MW kurulu güce sahip rüzgar türbinlerinden meydana gelecek santral, 183 metre rotor çapı ve 90 metre kanat uzunluğu ile bu alanda Türkiye’nin en büyüğü olacak. 

Yıllık yaklaşık 54 bin ton karbondioksit salımını engelleyecek projenin önümüzdeki yıl tamamlanması planlanıyor.

1 Eylül 2024 Pazar

Söyleme Bilmesinler (Şermin Yaşar) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi



Kitabın Adı: Söyleme Bilmesinler

Kitabın Yazarı: Şermin Yaşar

Kitap Hakkında Bilgi:

“Yalansızız artık. Hâlâ birkaç sırrımız var. Ama yalansızız.”

Evlenip aynı çatı altında yaşıyorlar diye karı koca olur mu insanlar?
Aynı ana babadan oldular diye birbirlerine sahiden kardeş olur mu çocuklar?
Yıllar kalbini dağlasa da içlerindeki o kor söner mi âşıkların?
Her şeyi aşikâr olanların sakladıkları sırlar daha mı çoktur?

Şermin Yaşar, Söyleme Bilmesinler’de, kalabalık bir ailenin ilk bakışta sıkı örülmüş gibi görünen nakışlarını ilmek ilmek çözüyor. Hem de roman kahramanlarına ayrı ayrı söz hakkı vererek yapıyor bunu. “Herkesin hikâyesini dinledin. Haydi, şimdi sen anlat: Aslında ne oldu, nasıl oldu?” diyor adeta. Karakterleri konuştukça çözülen bir sırlar yumağı, Söyleme Bilmesinler. Yumak çözüldükçe iplerin uçları nerelerden çıkmıyor ki…

Aile bağları nasıl düğümler atar insanların yazgısına? Anne babaların, çocukların omuzlarına yükledikleri onlara neler yapar? Hayatlarımıza vicdan azabı gibi oturanlar bir gün yerinden kalkar mı? Yanı başınızdaki o sıradan evlerde aslında neler yaşanır? Romanda bunların cevaplarını okurken acı bir gülümseme, hatta katran karası bir gülümseme belirecek yüzünüzde. Yazar, avuç içlerinden yazgılarını okumuyor insanlarının; kalplerinin kıvrımlarındaki sırları cesaretle döküyor kâğıda. Gülümsemenin acı yanını bilenler, göründüğü gibi olmayanla ve bir şeyin iç yüzüyle hesaplaşmaya cesareti olanlar için...

Prof. Dr. Mustafa Kurt

(Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Konusu:

Kitap, kalabalık bie ailede yaşananları ailede yaşayan her ferde teker teker anlatırarak aile içi yaşananları ve sırları anlatmaktadır.

Kitabın Özeti:

Kazım Bey, Mürüvvet Hanım ailemizin anne ve babasıdır. Diğer kahramanlarımız ise evin çocukları Emin, Ethem ve Ekrem ile ailenin gelinleri Hülya, Nurten ve Sevgi'dir. Çocuklar hayatlarının anne babalarının gölgeleriyle şekillendiğine ve anne babalarından dolayı hayatlarının karardığına inmaktadırlar. 

Emin ailenin tek okumuş ve öğretmen olan ferdidir ve annesinin göz bebeği olarak büyür. Üniversiteden tanıdığı Çiğdem adında bir sevdiği vardır. Evlilik çağı geldiğinde Çiğdem yerine annesinin köyden bulduğu Hülya ile evlenmek zorunda kalır. Emin öğretmenlikten emekliye ayrılınca kendine bir emlakçı dükkanı açar. Annesinin vefatından sonra yalnız kalan babasına bakmaya başlar.

Emi diğer kardeşlerinin bencil olduğunu, babasına sadece onun baktığını düşünmektedir. Kardeşlerinin çektiği zorlukları bilmediklerini düşünür. Emin'in karısı Hülya aksi bir kadındır. Hülya sigara da içiyordur. Emin karısı Hülya'yı sevmese de ondan boşanmaz. Hülya babasıyla ilgilendiğinden boşanırsa babasına tek başına bakamayacağını düşünmektedir. 

Bir gün Çiğdem’den Emin'e bir mektup gelir. Emin yıllarca Çiğdem’le mektuplaşır. Hastalanıp ölüm korkusu içine düşünce mektupların başkasının eline geçmesinden korkup kardeşi Ethem’i çağırır. Ethem’e mektuplardan bahseder ve ‘Ben öldüğümde ister yak ister sakla ancak sakın okuma’ der. 

Ethem evin pek de sevilmeyen ortanca çocuğudur. Ethem, annesinin sevmediği babasının da sevmekten korktuğu çocuktur. Ethem askere gitmeden önce annesi onu da gittiği hocanın kardeşinin kızı Nurten’le evlendirir. Nurten'in bir ayağı aksaktır. Hayatını dinine ve imanına adamış bir kadındır. Ethem karısının dindarlığı karşısında öyle sıkılıp bunalır ki ne karısını kadın gibi görür ne de evini ev gibi hisseder.

Küçük kardeş Ekrem de Ethem kadar olmasa da sevilmeyen bir çocuktur. Abileri gibi annesi tarafından istemediği biri ile aniden evlendirilmemek için yeni tanıştığı Sevgi’yi kaçmaya ikna eder. Aileler razı geldiğinde evlenirler ancak bir türlü birlikte olamazlar. Sevgi birlikte olmaktan korkar haliyle çocukları da olamaz ancak onlar çocuklarının olmadığını söyleyerek yalan söylerler. Ekrem bu durumdan sıkılıp boşanmak istediğinde Sevgi bunu kabul etmeyerek başka kadınlarla görüşmesine müsaade eder. 

Ekrem içgüveysi olduğu evliliğinde defalarca başka kadınlarla beraber olur. Ekrem bir keresinde yengesi Hülya’ya yakalanır. Hülya durumu abileri Ethem ile Emin’in konuştuğu günde gidip onlara anlatır. Ethem her iki kardeşinin de karılarını aldattığını ve sıkıntılarına çözüm olarak başka yollar bulduklarını fark eder. 

Kardeşler her hafta bir ailede geleneksel olarak yemek yemektedirler. Geleneksel yemek verme sırası Ethem’dedir. Akşam yemek vakti geldiğinde babaları Kazım Bey eşliğinde yemeklerini yerler. Muhafazakar ve dini bütün olan Nurten eltisi Sevgi’ye çocuğu olsun diye götürdüğü türbenin faydasını gören kadınların hikayelerini anlatmaya başlar. O esnada anlattığı hikaye uyuklayan Kazım Bey’in kulağına gelir. Olayı yanlış anlayan Kazım bey yıllardır sakladığı sırrı ifşa etmek durumunda kalır. Bu sır üç kardeşe de Nurten’e de büyük bir şok etkisi yaratır. 

Kardeşler oradan ayrılıp evlerine dönerler. O gece herkes eve döndüğünde Ethem ve Nurten birbirlerinin yaralarını ilk defa karı koca gibi beraber sarar. Sabah olduğunda Kazım Bey’in öldüğü haberi gelir.

Türkiye'de Yenilenebilir Enerji Üretiminde Rekor Kırıldı



Türkiye'de Yenilenebilir Enerji Üretiminde Rekor Kırıldı

2024 yılı temmuz ayında Türkiye’nin aylık elektrik üretim ve tüketiminde rekor seviyeler görüldü. Elektrik ihtiyacının %57’si yerli ve yenilenebilir kaynaklardan karşılandı. Güneş enerjisi kurulu gücünün toplam kurulu güç içindeki payı %15,6’ya ulaşarak oransal olarak rekor kırdı. 

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği'nden yapılan açıklamada rüzgar enerjisi sektörünün otomotiv, beyaz eşya, tekstil gibi 20 milyar dolar üstü üretim ve ihracatı olan lokomotif sektörlerden biri olma yoluna girdiğini belirtildi. Kovid-19 ve Rusya-Ukrayna şavaşının yarattığı risklerin Türkiye’yi Avrupa’nın rüzgar tedarik zinciri açısından önemli alternatiflerinden biri konumuna getirdiğini söylendi. 

Türkiye'de rüzgar enerji sektörünün 2025 yılından başlayarak 2026 ve 2027 yıllarında tekrar önemli rekorlara imza atmasını bekleniyor. Türkiye şu anda rüzgarda 13.000 MW toplam kurulu güç ile seviyesinde. Özellikle 19.000 MW’lık depolamalı rüzgar kapasitesi tahsisiyle bu rakamlar birkaç yıl içinde daha da artacak. Türk rüzgar sanayisinin üretim, servis ve yetişmiş insan kaynağı açısından son derece iyi bir noktada olduğu açıklandı.Coğrafi konumun getirdiği avantajlar da eklenince Almanya ve İspanya gibi rüzgar enerjisinde zaten ileri noktalarda olan pazarlar da dahil olmak üzere 6 kıtada toplam 45 ülkeye ekipman ihracatı yapılmaktadır.

2024 yılının ilk yarısında Türkiye’de toplam elektrik üretiminin %28’i Hidro Elektrik Santraller HES’lerden sağlandı. Bu oran, diğer tüm yenilenebilir enerji kaynaklarının toplamının katkısından fazla. Bu santraller, enerji üretiminde karbon ayak izinin sıfıra yakın olması, su depolama imkanları ile istikrarlı bir kaynak olarak ve dakikalar içinde yük alabilme ve devreye girebilme yetenekleri ve sulama, taşkın kontrolü ve rekreasyon gibi yan faydalar sağlamaları gibi birçok avantaja sahiptir. HES’lerin güneş enerjisi santralleriyle (GES) hibrit şekilde üretim kabiliyetlerini geliştirebileceği açıklandı. Halihazırda HES ve barajlara, kurulu güçlerinin %15’i ile sınırlı kalacak şekilde hibrit GES kurulmasına izin verilmektedir. Bu sınırın kaldırılmasıyla HES ve barajların kurulu güçleri kadar sahalarına hibrit GES santrali kurmaları mümkün olabilecektir.

Türkiye’de yenilenebilir enerji yatırımlarının büyük ölçüde güneş enerjisi odaklı ilerliyor ve %8’lik güneş enerjisinin payının 2 yılda %13.5’e çıktı.

31 Ağustos 2024 Cumartesi

Gece Yarısı Kütüphanesi (Matt Haig) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi


Kitabın Adı: Gece Yarısı Kütüphanesi

Kitabın Yazarı: Matt Haig

Kitap Hakkında Bilgi:

42 Dile Çevrilen Uluslararası Çoksatan Kitap 2020 Goodreads Yılın En İyi Romanı

“Yaşamla ölüm arasında bir kütüphane var,” dedi. “Bu kütüphanedeki raflar sonsuza kadar gider. Her kitap yaşamış olabileceğin başka bir hayatı yaşama şansını sunar sana. Farklı seçimler yapmış olsan, şu an nasıl bir hayatın olacağını görürsün…
Pişmanlıklarını telafi etme şansın olsaydı, bazı konularda farklı davranır mıydın?”

Nora Seed berbat halde. Kedisi öldü. İşinden kovuldu. Abisi onunla konuşmuyor. Kimsenin ona ihtiyacı yok. Art arda alınmış kötü kararların sonucunda bir kütüphanede buluyor kendini. Zamanın hiç akmadığı bir gece yarısı kütüphanesinde, sonsuz sayıda kitabın ortasında... Kitapların her birinde Nora’nın farklı bir hayatı yazılı. Başka kararlar verseydi yaşamış olabileceği hayatlar.

Farklı kariyerler, farklı eşler, farklı arkadaşlar, farklı şehirler arasında gidip gelen Nora’nın aklı sorularla doluyor. Mutluluk sadece önemli sandığımız seçimlerde mi gizli? Yanlış giden her detayın sorumlusu gerçekten biz miyiz? Hayatı yaşanılır kılan ne? Yanlış bir karar insanın tüm hayatına mal olabilir mi?

İngiliz edebiyatının önemli isimlerinden Matt Haig; Nora’nın pişmanlıklara, ihtimallere ve yeniden seçme imkânına dair çıktığı bu yolculukta, ona eşlik edecek okurlara sürükleyici ve insanın en temel sorunlarını konu alan bir kurgu sunuyor.

“Değişmesini istediğimiz bir dünyada hep birlikte sıkışıp kalmışken, tam zamanında yazılmış bir modern çağ masalı, günümüzün Şahane Hayat’ı.”
Jodi Picoult

“Kitapların yaşamı değiştirme gücünü kutlayan, içtenlikle ve mizahla yazılmış, baştan çıkarıcı bir roman.”
Sunday Times

“Matt Haig sözcükleri konserve açacağı gibi kullanıyor. Konserve de biziz.”
Jeanette Winterson

(Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Konusu:

Kitap, hayatın anlamı ve insanın kendi yaşamını şekillendirme gücü hakkında derin bir felsefi düşünce içerir, insanların hayatındaki küçük seçimlerin bile büyük sonuçları olabileceği fikrini konu alır.

Kitabın Özeti:

Nora Seed, kendini değersiz ve yetersiz hisseden bir kadındır. Nora hayatından memnun değildir. Nora’nın Joe, adında bir abisi vardır. Annesi ve babası ayrı olmasa da çok anlaşamazlar. Nora, küçük yaştan itibaren yüzme dersleri almıştır. Nora yüzme derslerini babasının isteği ile yapmıştır. Bir gün okulun kütüphanesinde Bayan Elm ile birlikteyken annesi onu almaya gelir ve babasının öldüğünü söyler. Babasının ölmesi Nora’yı içok üzmüştür.

Nora'nın abisi Joe ise müzikle ilgilenmektedir. Joe'nin müziğe olan ilgisi Nora'nın da ilgisini çekmişti. Nora yüzmeyi bırakarak müziğe başlamaya karar vermişti. Nora'nın o sıralar hayatında Dan adında bir sevgilisi vardı. Nora ve Joe birlikte kurmuş oldukları Labirentler adında Rock grubu vardı. Labirentler'de hem solist hem söz yazarı olan Nora sevgilisi Dan'in rock grubundan ayrılmasını ister. Labirentler'den ayrılınca Nora ve Dan birlikte Pub açma hayali kurar ve böylece abisiyle arası açılır. 

Küçük yaşta babasını kaybeden Nora, Dan ile evlenmeye çok az bir zaman kalmışken annesi vefat eder. Nora düğünü ertelemek ister ama Dan kabul etmez. Nora bunun üzerine Dan'ı terk eder ve en yakın arkadaşı olan İzzy'nin de Avustralya'ya gidiş teklifini reddederek kendi hayatını yaşamaya başlar. Nora bu arada felsefe okumaya başlar.

Nora okul bittikten sonra yaşadığı yerde kalır. Nora'nın artık abisiyle arası iyidir. Tel Teorisi adında müzik aletleri satan bir yerde çalışmaktadır. Ayrıca piyano dersleri vermektedir. Felsefeye ve buzul bilime ilgi duymaktadır. Labirentler grubundan ayrıldığı için hep kendini suçlar. Bir gece evde kedisi Volts’un öldüğü haberini işyerinden tanıdığı Dr. Ash'ten alır. Nora buna çok üzülerek sabah işe gider ancak işten de atılır. Artık hiç umudu kalmayan Nora, antidepresan ilaçlarını içerek intihar eder ve  Gece Yarısı Kütüphanesi'ne ışınlanır. 

Gece Yarısı Kütüphanesi'nde kütüphaneci küçükken okuduğu ilkokulun kütüphanecisi olan Bayan Elm'dir. Bu kütüphanede saat hep 00.00 dır. Kütüphanede insanın pişmanlıklarının olduğu bir kitap ve farklı seçimler yapsa hayatının nasıl olacağını gösteren sonsuz kitap vardır.

Nora büyük pişmanlıklarını düşünmeye başlar. Dan ile evlenmemek, Izzy ile gitmemek, Labirentler grubundan ayrılmak, yüzmeyi bırakmış olmak, Ash'in kahve teklifini reddetmiş olmak gibi bir sürü pişmanlığı vardır. Nora bu hayatları yaşamaya başlar.

Nora, Dan ile evlendiği hayatına gittiğinde Dan'in onu aldatmış olduğunu öğrenir. Boş yere pişman olduğunu görerek kütüphaneye döner. 

Nora, Izzy ile Avustralya'ya gittiğinde İzzy'nin öldüğünü öğrenir. Tekrar pişman olmaması gerektiğini görerek kütüphaneye döner. 

Nora, Labirentler grubundan ayrılmasa çok iyi, çok ünlü biri olacağını görür. İlk başta bu hayatı sevmeye başlasa da sonradan abisi Joe'nun öldüğünü öğrenir ve pişman olmaması gerektiğini görüp tekrar kütüphaneye döner. 

Nora bu şekilde bir sürü hayat yaşar. Henüz mutlu olacağı hayatı bulamayan Nora sonunda Ash ile kahve içmeyi kabul ettiği hayata gitmeyi ister. Nora bu hayatta uzun süre kalır. Bu hayatta kızları Molly'yi, köpekleri Platon'u ve abisiyle arasının düzelmiş olduğunu gördükten sonra bu hayatta kalmayı ister. Nora istemeyerek kütüphaneye geri döner.

Kütüphanede saat ilk kez ilerlemeye başlamıştır. Kütüphane de deprem olmaya başlar. Bunu gören Nora yaşamak istediğini haykırmaya başlar. Kütüphaneci bayan Elm, Nora'ya bir kalem vererek boş kitabın yerini söyler. Nora o kitabı deprem ve yangın arasında zar zor bulur. Kitaba yaşıyorum yazarak kendi hayatına yaşama isteği ile döner. 

Nora artık intihar etmek istememektedir. İntihar etmeden önce abisine atmış olduğu mesaj yüzünden abisi hastaneye onun yanına dönmüştür. Böylece abisi ile arası düzelir. Nora iyileştikten sonra piyano dersi vermeye devam eder. Nora artık hayata sıkı sıkı tutunur ve artık geçmişteki pişmanlıklarını düşünmemektedir.

Dinozorumun Saklandığı Yer (Mert Arık) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi


Kitabın Adı: Dinozorumun Saklandığı Yer

Kitabın Yazarı: Mert Arık

Kitap Hakkında Bilgi:

“Mert Arık, nitelikli kitaplarıyla çocukların yaratıcı düşünme becerilerinin gelişmesine önemli ölçüde katkı sağlıyor.”

Prof. Dr. Serdarhan Musa Taşkaya

Satış rekorları kırarak bir milyondan fazla okura ulaşan Mert Arık’tan yine ŞAHANE bir hikâye!

Dinozorunuzun nereye saklandığını biliyor musunuz?

O sabah öğretmen sınıfa büyük bir sürprizle gelmişti. Atlas sürprizleri çok seviyordu, büyük sürprizlere ise bayılıyordu. Peki, neydi bu büyük sürpriz?
Haydi! Kemerlerinizi bağlayın. Heyecan dolu, inanılmaz bir yolculuğa çıkıyyoruz.
Dinozorumun Saklandığı Yer, sizleri büyüleyici bir maceraya davet ediyor!

"Bizim olduğumuz her yere, hayallerimiz de sığar."

Bu eğlenceli kitap, ilkokul 1. sınıfa giden ve okumayı yeni öğrenen çocuklar için harika bir arkadaş! Minik okurların okuma sevgisini artırmak ve okuma becerilerini geliştirmek için tasarlandı. İçindeki metinler kısa ve kolayca anlaşılır, resimler ise capcanlı ve renkli! Her sayfa, çocukların dikkatini çekecek şekilde tasarlandı. Bu kitapla, çocuklar hem okuma becerilerini geliştirecek hem de hayal güçlerini zenginleştirecekler. Ayrıca, farklı değerler hakkında yeni şeyler öğrenecekler.
(Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Konusu:

Kitap okumaya yeni başlayan bir çocuğun hayal dünyasını anlatmaktadır.

Kitabın Özeti:

Yağmurlu bir sonbahar sabahıydı. İncir Çekirdeği İlkokulunda ders zili çalmıştı. Öğretmen neşeyle sınıfa girdi ve çocuklara okumayı öğrendiğinizde sizi büyük sürprizler bekliyor dedi. Sınıftaki öğrencilerden kahramanımız Atlas hemen parmak kaldırdı. Ne gibi sürprizler öğretmenim ben büyük süprizlere bayılırım diyerek öğretmenine süprizden bahsetmesini söyledi.

Öğretmen öncelikle okumayı öğrendiğiniz zaman her yere gidebilirsiniz dedi. Sınıftaki diğer öğrenciler de parmak kaldırarak her yere mi öğretmenim? diye sordular. Sırayla sorular soran çocuklar Kuru Salatalık kasabasına da gider miyiz? Ya da Mor Portakal köyüne de uğrayalım mı? Uzaya da çıklamım mı öğretmenim? diyerek öğretmenlerine sorular sordular. 

Öğretmenleri her seferinde Elbette diye cevap veriyordu. Öğretmenleri İstediğiniz her yere gidebileceksiniz dedi. Sınıftaki bütün çocuklar bunun nasıl olacağını merak ediyordu. Öğretmenleri konuşmasına devam ederek örnekler vermeye başladı. 

- Ormanda bisiklet turu yapabilirsiniz. 
- Bir helikoptere binip volkanik lavların döküldüğü yere ulaşabilirsiniz. 
- Uçağınızla Sahra Çölü’ne inebilirsiniz. 
- Ağrı dağının zirvesine hep birlikte tırmanabilirsiniz. 
- Bir balonla seksen günde dünyayı dolaşabilirsiniz. 
- Gemilere binip dev dalgaların arasında güvenle yol alabilirsiniz. 

Sınıftaki çocuklar bunların hepsi inanılmaz diye bağrışıyorlardı. 

- Bir gergedanla pat pat kartopu oynayabilirsiniz. 
- Bir fille çim sahada futbol maçı yapabilirsiniz. 
- Hatta zamanda yolculuk yaparak geçmişe gidebilirsiniz. 

Sınıftaki çocuklar çok şaşımışlardı. Bütün bunlar nasıl olacaktı? Çocuklar hayal güçlerinin sınırlarını zorluyorlardı. Öğretmenleri, okumayı öğrendiğiniz zaman sınıfa bir sürü yeni arkadaş gelecek dedi. Herkes sevinçten çok mutluydu. 

Atlas, nasıl arkadaşlar gelecek diye öğretmenine sordu. Öğretmeni ise mesela kalbi araba büyüklüğünde bir arkadaş. Bu arkadaşının boyu bir spor sahası büyüklüğünde bile olabilir. Bir zürafa ile arkadaş olup Afrika’da akasya yaprakları toplayabilirsiniz dedi. 

Okulda eylül, ekim, kasım ve aralık ayları her gün sesli ve sessiz okumalar yaparak geçti. Ocak ayı geldiğinde sınıfatki çocuklar okumayı öğrenmişti. Artık sürprizler için daha bir heyecanlandılar. Balinalar, aslanlar, kaplanlar, zürafalar, filler ile sınıfa nasıl sığacaklarını öğretmenlerine sordular. Öğretmenleri merak etmeyin hepimiz sığarız dedi. Bizim olduğumuz her yere hayallerimiz de sığar diyerek devam etti. 

Artık sürprizi açıklama zamanı gelmişti. Öğretmenleri de çok heyecanlıydı. İkili sıra halinde okul koridorlarında yürüyerek bir kat yukarıya çıktılar. Bir kat daha ve bir kat daha derken kocaman bir kapının önüne geldiler. Kapı balonlarla süslenmişti. Çocuklardan çıt çıkmıyordu herkes çok sessizdi. 

Kütüphaneye hoş geldiniz yazısı duruyordu çocukların karşısında. Öğretmen bütün maceraların gerçekleştiği yer burası çocuklar dedi. İçerisi mis gibi kitap kokuyordu. Gerçekten de küçücük yere bir dünya sığmıştı. Öğretmen fısıldayarak kütüphanede istediğiniz kahramanlarla arkadaş olabilirsiniz dedi. 

Atlas hemen eline turuncu kapaklı bir kitap aldı. Kapakta bir dinozor gülümsüyordu ona. Artık bir dinozorla arkadaş olacaktı. Demek dinozoromun saklandığı yer burasıymış. Atlas, kitap yolculuğum artık başlıyor dedi.

İyi Geceler Bay Tom (Michelle Magorian) Kitap Sınavı Yazılı Soruları ve Cevap Anahtarı

Kitabın Adı: İyi Geceler Bay Tom Kitabın Yazarı: Michelle Magorian Kitap Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı 1. Will'in kollarındaki morlu...