25 Temmuz 2017 Salı

İTÜ Rektörüne Göre Dijital Dönüşümle Beraber En Çok Kazandıracak Geleceğin Meslekleri


İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, geleceğin mesleklerinin toplumsal dönüşümü gerçekleştireceğini belirterek, "Dijital dönüşümle birlikte günümüzde bildiğimiz birçok meslek miadını dolduracak. Onların yerine, Robot Mühendisliği, 3D Yazıcı Mühendisliği, Giyilebilir Teknoloji Tasarımcılığı gibi meslekler hayatımıza yön verecek." dedi.

İTÜ Rektörü Karaca, gazetelerin eğitim muhabirleri ile yaptığı sohbet toplantısında gelişen teknolojiyle birlikte günümüz mesleklerinin dönüşüm geçireceğini anlattı.

Gençlerin gelecekte bu alanlara yönelmesinin ülke kalkınmasına katkı sağlayacağının belirten Karaca, söz konusu mesleklerin maddi getirisinin de iyi olacağına dikkati çekti.

İŞTE GELECEĞİN MESLEKLERİ

Üniversite sınavları sonrasında meslek seçiminde bulunacak gençlere tavsiyelerde bulunan Karaca, geleceğin mesleklerini şöyle sıraladı:

"Dijital dönüşümle birlikte günümüzde bildiğimiz birçok meslek miadını dolduracak. Onların yerine Endüstriyel Veri Bilimciliği, Robot Koordinatörlüğü, IT/ IoT Çözüm Mimarlığı, Endüstriyel Bilgisayar Mühendisliği, Bulut Hesaplama Uzmanlığı, Veri Güvenliği Uzmanlığı, Şebeke Geliştirme Mühendisi, 3D Yazıcı Mühendisliği, Endüstriyel Kullanıcı Arayüzü Tasarımcılığı, Giyilebilir Teknoloji Tasarımcılığı meslekleri öne çıkarak hayatımıza yön verecek. Bu meslekler arasında özellikle veri ve veri işlemenin geleceğin meslekleri arasında öne çıktığını söyleyebilirim. Veri bilimcilerin görevi veriyi çıkarıp hazırlamak, gelişmiş analizler yürütmek ve elde edilen sonuçları ürün ve üretim sürecini geliştirmek için kullanmaktır. Veri güvenliği uzmanlarının temel göreviyse bozukluk veya kötü niyetli saldırıların neden olabileceği kayıpları önlemektir. Özellikle her verinin işleneceği gelecekte veri uzmanlarına ve veri bilimcilere büyük işler düşecek. Bu sektörler iyi bir de kazanç kapısı olacak."

İTÜ olarak lisans, lisansüstü ve doktora olmak üzere birçok programı geleceğin mesleklerine göre şekillendirdiklerine dikkat çeken Karaca, Siber Fiziksel Güvenlik ve Kriptografik Mühendislik, Bilgi Güvenliği Mühendisliği ve Kriptografi Bulut Bilişim ve Mimari Tasarımda Bilişim gibi programların bunların başında geldiğini vurguladı.

Karaca, "Dijital Dönüşüm"e geçilmesiyle birlikte hızlı bir toplumsal dönüşüm yaşanacağını, bu değişimin yalnızca mesleki alanlarda sınırlı kalmayacağını ifade etti.

9 teknolojik ilerlemenin geleceğin sanayi üretimini şekillendireceğini belirten Karaca, “Akıllı robotlar, siber güvenlik, nesnelerin interneti, bulut çözümleri gibi alanlardaki ilerlemeler önemli. Üretimden Ar-Ge’ye bu gelişmeleri takip eden ülkelerin kalkınacaktır." ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE GELECEKTE TEKNOLOJİYE YÖN VEREN ÜLKELER ARASINDA OLABİLİR"

Türkiye’nin jeopolitik konumunun lojistik avantajını ortaya çıkardığını ifade eden Karaca, şunları kaydetti:

"Türkiye, üretim birim maliyetlerinin düşük olması nedeniyle de küresel pazarda tercih edilen bir ülke konumunda bulunuyor. Türkiye’nin mevcut şartlarını koruması ve geliştirmesi kaydıyla, gelecekte teknolojiye yön veren ülkeler arasında olabilir. Bahsettiğim 'Dijital Dönüşüm'ün avantajları arasında, yüksek verimliliğin sağlanması, sistemlerin izlenerek hataların önceden tespit edilmesi, üretimdeki esnekliğin artırılarak maliyetlerin düşürülmesi bulunuyor. Eğer Türkiye var olan konumunu iyi değerlendirip uygun rekabet ortamı sağlayabilirse geleceğin önemli ülkeleri arasında yerini alabilir. Bunun için de farkındalık eğitimlerinin artırılması ve doğru yönlendirmenin yapılması çok önemli."

İTÜ ULUSLARARASI SIRALAMALARDA İLK 100'DE

İTÜ'nün 26 bölümünün ilgili akreditasyon kurumları olan ABET, NAAB, IFLA ve IMO tarafından uluslararası tam tanınırlık/akreditasyon aldığını ifade eden Karaca, "İTÜ bu özelliğiyle dünyada ilk sıralarda yer alıyor. QS World Ranking by Subject, Times Higher Education (THE) ve ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesindeki University Ranking By Academic Performance (URAP) gibi ulusal ve uluslararası derecelendirme kuruluşlarının yaptığı sıralamalarda bölümler bazında ilk 100’de yer alıyoruz." diye konuştu.

İTÜ Girişimcilik Ekosistemini lisans öğrencileri ile tanıştıran ilk üniversite olduğunu bildiren Rektör Karaca, İTÜ Çekirdek Kuluçka Merkezi ve İTÜ GİNOVA Merkezindeki uygulamalar ile öğrencilerine fikirden şirketleşmeye giden süreçte her türlü desteği sunduklarını kaydetti.

İTÜ Arı Teknokent'te düzenlenen toplantıya rektörü yardımcıları Prof. Dr. Tayfun Kındap, Prof. Dr. Telem Gök Sadıkoğlu, Prof. Dr. Ali Fuat Aydın ve Arı Teknokent Genel Müdürü Kenan Çolpan katıldı.  (23 Temmuz 2017)

22 Temmuz 2017 Cumartesi

Köy Ağasının 19 Atı 3 Oğlu Arasında Nasıl Paylaşılır?


Zengin bir köy ağası vefat eder. Köy ağasının vasiyeti açılır.

Ağa büyük oğluna mallarının yarısını (1/2) , ortanca oğluna dörtte birini (1/4)  ve küçük oğluna beşte birini (1/5)  bırakmıştır.

Ağanın bütün malları paylaşılır. Ancak ortada paylaşılmamış 19 tane de “at” vardır. 

19’u ne ikiye, ne üçe, ne dörde, ne de beşe bölmek mümkün değildir. 

Aralarında anlaşmazlık çıkar. Bir türlü atları paylaşamazlar.

Köyün en akıllı adamına gidip akıl danışırlar. 

Adam da onlara yardımcı olabileceğini söyler. 

Der ki:

-“Benim de bir atım var. Alın bunu size veriyorum. Oldu mu size 20 at?

Büyük çocuğa yarısını veririr. 

- "Al bakalım sana 10 tane at." der.

Ortanca çocuğa dörtte birini verir.

-"Al bakalım sana 5 tane at." der.

Küçük çocuğa dörtte birini verir.

-"Al bakalım sana 4 tane at." der.

Dağıtılan atlardan sonra bir tane at artar. On, beş daha onbeş. Dört daha ondokuz.

-"Verin bakalım şu bizim geriye kalan atı." der.

Anlaşmazlık çözülmüş olur.

Anneanne ve Babaanneden Emeğin Önemini Anlatan Güzel Bir Ders - Bisiklet


Bisiklet


Ben ilk girişimcilik dersimi anneanne-babaanne ikilisinden aldım.

Hikayeye bakın şimdi, süper.

Yaz tatili, 6-7 yaşlarındayım. 1972 diyelim, o zamanlar Türkiye müthiş gelişmiş.

Nereden biliyorum? Tatil köyü diye bir şey yok, ama tatil kasabası var: Demirci.

Benim hem anne, hem baba tarafım Demircili. Yaz tatillerinde bizi Demirci’ye götürüyorlar; açık büfe, her türlü içecek dahil, “all inclusive”!

Akrabalarda her türlü animasyon gani, süper güler yüz, 0-80 yaş çocuk ücretsiz. Ne ararsan var.

Bir iki hafta geçti, anneannem:

“Şerif, hayatta en çok ne istiyorsun?”

“Bisiklet” dedim. Belki alır diye de içimden geçirdim.

“Kolay o.”

“Nasıl anneanne?”

“Ben sana bir dua öğreteceğim, Fatiha.”

“?”

“Onu oku, Allah’a ne istiyorsan söyle, senin iş olur.”

Ben sadece yutkunabildim. Körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz. Düşünsenize şişedeki cini ümüğünden ele geçirmişsiniz, sadece bisiklet değil ne istersen verir artık.

Salona girdim. … Anneannem söyledi, ben konsantre meyve suyu gibi dikkatle tekrarladım. Öğrendim.

“Oku bakalım, iste isteyeceğini.”

“Arada duvar olmasın anneanne.” deyip fırladım odadan.

Hemen solumdaki mutfakta bulunan tel dolaptaki vişne reçelinin önünde mola bile vermeden geçtim, zorlanarak açtım balkonu, demir parmaklıklara dayandım, koruklara sarkmadan kaldırdım küçük yumuk ellerimi yukarı, diktim gözlerimi gökyüzüne:

“Allah’ım, bu vitesli Belde Pololar var ya, onlardan lazım bir tane, bal rengi.” dedim ve çaktım Fatiha’yı. Akşam babamı bekliyorum, geldi.

“Baba bana bir şey aldın mı?”

“Yoo…”

“Hiç mi bir şey almadın?”

“Yoo…”

“Allah Allah!”

Hızla mutfağa bir koşu.

“Anneanne bisiklet falan yok.”

“Kaç Fatiha okudun sen?”

“Bir.”

“Bir taneyle olur mu hiç? Yatarken yedi tane oku!”

Bu sefer daha gergin bir diyalog oldu:

“Allah’ım o bisiklet işi vardı ya, hani göndermedin altı Fatiha için. Belde Polo olacak, vitesli, bal rengi…”

Ben yatarken yedi+bir okudum risk falan olmasın diye, yine bisiklet yok. Ben anneannemin gazıyla yine okuyorum, birkaç gün sonra babaannem gördü bahçede:

“Ne yapıyorsun havuzun başında?

“Dua ediyorum babaanne.”

“Ne duası?”

“Fatiha okuyorum, Allah bisiklet verecek de…”

“Kim öğretti sana bunu?”

“Anneannem.”

Babaannem merdivenden alt bahçeye doğru yürürken:

“Tövbe tövbe ‘el ham’ okumaya Allah bisiklet mi verirmiş? Batıl inanca bak.” dedi.

“Babaanne vermez mi?”

“Oğlum inandın mı anneannene! Fatiha okumayla Allah bisiklet mi verir hiç?”

“Nasıl verir babaanne?”

“Üç Guluvallahi, bir Elham!”

“Babaanne bu Guluvallahi dediğin ne?”

“Kolay o, ben sana öğretirim.”

Oturduk hinnap ağacının dibine. … Ben duayı hemen öğrendim. Fakat sonuç değişmedi. Oku, oku bisiklet yok.

Birkaç gün sonra anneannem saçımı sıvazladı, yüzünde koca bir gülümseme.

“Vermiyor değil mi?”

“Vermiyor anneanne.”

“Şükret Allah’a vermiyor, bir verse ne yapardın.”

“Niye anneanne?”

Çünkü o dönem benim gözümde Allah, Zorro gibi. En umulmadık anda çıkar, fakir fukaraya yardımcı olur, garibanın elinden tutar. Zagor da öyle ama onun yüzü belli. Zorro’da maske var. Kim olduğu da net değil. Benim tadım biraz kaçtı.

Anneannem dizine oturttu beni, uzun uzun anlattı, emekten, çabalamadan bahsetti. Ben aklımda bisiklet olduğu için pek bir şey anlamadım.

Yıllar yılları kovaladı, bana çaktırmadan işbirliği yapıp duaları öğreten anneanne ve babaanneyi kaybettik.

Ben büyüdüm, bir gün kitapta Henry Ford’un oğlunun bıraktığı intihar mektubunu gördüm:

“Baba hayal edip de ulaşamadığım hiçbir şey olmadı. Ne varsa önceden hazırlamışsın, hiçbirinde benim emeğim yok. Mutsuzluktan mahvoldum. Gidiyorum…”

Gözümden şıpır şıpır yaşlar geldi. Anneanneyi o gün anladım. Sonra adım adım farkettim ki Zorro da neymiş, asıl kahramanlar anneanne ve babaanneymiş. Allah söylemek istediklerini bu tontonlar aracılığıyla söylemiş bana.

İyi ki hayal ettiklerinize bedavadan ulaşmıyorsunuz.

Ahmet Şerif İzgören

Anneanne ve Babaanneden Emeğin Önemini Anlatan Güzel Bir Ders - Pirinç Tanesi

Pirinç Tanesi

Ben beş yaşında idim. Babaannem rahmetli pirinç ayıklıyordu. Bir tane yere düştü. Babaannem eğildi aramaya başladı. Sağa bakıyor sola bakıyor bulmaya çalışıyor…. Çocukluk işte ‘aman babaanne’ dedim. ‘Bir pirinç tanesi için bu kadar caba harcamaya yorulmaya değer mi?’

Rahmetli ilk defa sertleşti bana karşı öfkeyle doğruldu…

‘Sen oturduğun yerden ahkâm kesiyorsun ‘ dedi. ‘Hiç pirinç üretilirken gördün mü? İnsanlar ne kadar zorluk çekiyorlar. Bir pirinç tanesinde kaç insanin göz nuru alın teri emeği çilesi var biliyor musun?’

Utancımdan kıpkırmızı olmuştum.

Aradan yıllar geçti. Hukuk Fakültesinde öğrenciyim.

Alain’in proposlarini okuyorum. Birden irkildim.

Babaannemi hatırladım. Alain bir insan yerde bir iğne görüp de eğilip almazsa bütün uygarlığa karşı ihanet etmiş olur diyordu.

İlave ediyordu. Bir iğnenin üretiminde binlerce insanın alın teri göz nuru el emeği vardır diyordu.

On dokuz yıl evveldi. Stockholm’e gitmiştim. Bir otele indim. Geceydi. Sabahleyin traş olmak için lavaboya gittiğimde aynanın yanında ilginç bir not gördüm.

Lütfen diyordu traştan sonra jiletinizi çöpe atmayın. Yanda bir kutu varoraya bırakın.Bir tek jiletle dahi olsa İsveç çelik sanayisine yardımcı olun.

Doğrusu hayretler içinde kaldım. Çocukluğumdan beri çelik eşya denince akla İsveç çeliği gelir. Birçok eşya üzerinde ‘İsveç çeliğinden yapılmıştır’ diye yazardı.
İşte o ülke kullanılmış bir tek ufacık jiletin bile çöpe gitmesini istemiyor ona sahip çıkıyorgelen turistlere rica yollu uyarıda bulunuyordu.

İsviçre’de zaman zaman belli periyotlarda radyolar televizyonlar bir haberi duyurur.

Şu tarihte su saatte adamlarımız gelecek. Siz lütfen hazırlığınızı yapın. Okumadığınız ilgilenmediğiniz kullanmadığınız ne kadar kitapdergi gazete varsa kâğıtambalajkutu varsa velev kibir ilaç prospektüsü dahi olsa kapının önüne koyun. İsviçre’nin kalkınmasına yardımcı olun.

Fazla ağaç ziyanına engel olun.

Japonlar son derece sade basit yalın mütevazı yaşayan insanlardır. Evlerini mobilya ile eşya ile dolduranlar Japonlara göre ruhen tekamül edememiş hayatın manasını anlayamamış zavallı kimselerdir. Böyleleri ile zavallı evini mezat salonuna çevirmiş diye eğlenirler. Bir insanın gösteriş için eşyanın esiri olması ne kadar acıdır.

Vaktiyle Japon ekonomisi bir darboğazdan geçiyor. İç borçlar dış borçlar gırtlağı aşıyor. Zamanın başbakanı meclisi toplar.

Kürsüye çıkar. Durumu olanca açıklığı ve tehlikeleri ile anlatır ve şu andan itibaren der Tanrı şahidim olsun ki Japonların iç ve dış borçları son kuruşuna kadar ödenmeden pirinçten başka bir şey yemeyeceğim. Şu üstümdeki elbiseden başka elbise giymeyeceğim.

Dediklerini yapar en üstten en alta bir israftan kaçınma kampanyası açılır. Japonya bütün borçlarını öder. Bu durumun toplumun bütün kesimlerini tek istisna olmadan kapsadığını söylemeye gerek yok.

Geçenlerde Japon imparatorunun sarayını gördüm. Yarabbim ne kadar sade ne kadar mütevazı ne kadar gösterişten uzak.

Gerekmediği halde elektriği yakmakla Suyu kapamadan boş yere akıtmakta Gece çamurlu ayakkabılarımızı temizlemeden yatmakla Yemek yediğimiz kapları yıkamadan bırakmakla biz de zalimler sınıfına geçmiyor muyuz?

Hayat çok ince akıl almaz incelikte ipliklerle örülmüştür.

Her şey o kadar birbirine bağlıdır ki İlkokul okuma kitabımızdaki bir sözü hiç unutmadım.

Bir mıh bir nalı kurtarır.
Bir nal bir atı,bir at bir komutanı,
bir komutan bir orduyu,
bir ordu bir ülkeyi kurtarır diyordu . . .

Maddi durumumuz ne olursa olsun ister zengin olalım ister fakir hepimiz çok dikkatli olmak zorundayız.

Bunda parayı da, maddiyatı da aşan büyük bir edep ve incelik vardır…

Gönül Sohbetleri Cilt V ”Çocuk ve Eğitim”. Adlı kitabından alıntıdır.

HAARP Nasıl Bir Silah Projesidir? HAARP İle Neler Yapılabilir? Deprem Yapılır Mı?


H.A.A.R.P projesi nedir, depreme neden olup iklimleri değiştirebiliyor mu? Nikola Tesla’nın kıyamet silahı gerçek mi oluyor? HAARP projesi yani orjinal adı ile High Frequency Active Auroral Research gizemlerle dolu bir proje. Kıyamet komplo teorilerinin baş sırasına yerleşen H.A.A.R.P bir deprem silahı olarak niteleniyor. İklimleri değiştirebilen H.A.A.R.P projesi ünlü bilim adamı Nicola Tesla’nın FBI tarafından el konulan çalışmalarından yola çıkılarak yapıldı. Türkçe manası Yüksek Frekans Aktif Auroral Araştırma Programı olan H.A.A.R.P adından da anlaşılacağı gibi yüksek frekansla ilgili bir program. Bu proje uzun yıllardan beri, Alaska’da Gakona askeri üssü yakınlarında, ABD Hava ve Deniz Kuvvetlerince gerçekleştiriliyor.

Peki H.A.A.RP depreme neden olur mu? HAARP’ın ELF dalga frekansları iyonosfere gönderildiğinde dalgalar dünyaya doğru yansıtılarak toprağın ve okyanusun içinden geçiyor. Bilim adamları, ELF dalgaları kasıtlı ya da kazara bir fay hattına yönlendirilirse korkunç korkunç depremler meydana gelebileceğini söylüyor.

H.A.A.R.P nedir? : HAARP, yüksek frekansta yüksek enerji çıkışları ile iyonosferin ısıtılması ve burada bir takım değişimler yapılarak etkilerinin incelenmesi için başlatılmış bir projedir. Kullanılan frekans aralığı 2.8-10 MHz arasıdır. Çıkış gücü ise resmi kaynaklarda 3.6 Gigawatt olarak belirtilmesine karşılık 10 Gigawatt’a çıkarılabileceği açıklanmaktadır. Bu enerji dünyadaki en büyük radyo vericisi ünvanını kazandırmaktadır. Merkezin 1 saat boyunca çalıştırılması durumunda Hiroşima’ya atılan atom bombası kadar enerji ortaya çıkaracağı hesaplanmıştır. Bu da enerjinin aslında ne kadar tehlikeli olduğunun bir göstergesidir.

HAARP, çok ilginç bir yerde konuşlanmıştır: Alaska-Gakona. Gakona’da askeri üssün yakınlarında ve kimsenin girmediği özel bir alanda tesis kurulmuştur. Peki neden burası seçilmiştir? Bunun iki temel amacı vardır.

Birincisi Alaska dünyadaki elektromanyetik kuşakların özel bir kesişim bölgesinde bulunmaktadır. Dünyanın elektromanyetik alanlarına müdahale edebilmek için en iyi yerdir. İkincisi ise insanlardan uzak, korunması kolay ve gözlerden mümkün olduğunca uzak bir yer olmasıdır. Gakona daki bu merkezde 21 metre yüksekliğinde 180 adet kule üzerinde cross dipol anten inşa edilmiştir.

HAARP sisteminin bulunduğu bölge uçuşa yasak alan ilan edilmiş ve tüm sivil uçuşlara kapatılmış. Askeri tesis statüsü bulunan yerde 180 tane dev radyo sinyali yapabilen kuleler yer alıyor.

HAARP deprem meydana getirebiliyor mu? : Bilim adamları H.A.A.R.P projesinin deprem oluşturmak gibi korkunç bir işleve sahip olduğunu bildiriyorlar. HAARP’ın LEF dalga frekansları iyonosfere gönderildiğinde dalgalar dünyaya doğru yansıtılarak toprağın ve okyanusun içinden geçiyor. İşte o ELF dalgaları fay hattına yönlendirildiğinde korkunç depremler ortaya çıkabiliyor.

H.A.A.R.P iklimleri değiştirebiliyor mu? : H.A.A.R.P iklimlerde değişiklik yaptığı gibi ana karaları parçalayıp yeniden şekil verme, hatta dalgaları kontrol etme imkanı bile sunuyor. Dahası H.A.A.R.P enerji kaynakları ile oynama ve insan beynine hasarlar verme gibi insanlık geleceğini tehlikeye sokan bir çok güce sahip bir silah.

1- Radar sistemlerini geliştirmek.

2- Çok geniş bir alanda ABD ordusunun haberleşmesini sağlamak.

3- Cray ve EMass süperbilgisayarlarının yardımı ile yer altının tomografik haritasını çıkarabilmek.

4- Petrol, doğalgaz ve mineral yataklarını tespit etmek.

5- Cruise füzesine benzer alçak irtifadan uçan füze ve hava araçlarını havada imha etmek.

6- Okyanusun derin yerlerindeki nükleer denizaltılar ile haberleşmek.



Bağımsız bilim kaynakları ise ABD’nin kıyamet cihazının yıkıcı etkileri olduğunu bildiriyorlar. HAARP’ın bu etkileri de şöyle sıralanıyor;

1- İklimleri değiştirebilir.

2- Kutupları eritebilir veya yerinden oynatabilir.

3- Ozon tabakası ile oynayabilir.

4- Deprem oluşturabilir.

5- Okyanus dalgalarını kontrol edebilir.

6- Dünyanın enerji kuşakları ile oynayarak insan biyolojisini ve beynini etkileyebilir.

7- Radyasyon yaymadan termonükleer patlama oluşturabilir

HAARP projesinin 1994 yılında başladığını ve 2007 yılında tamamlandığını düşünürsek yukarıdaki olayların da son 10 yılda gerçekleşmiş olması ve ABD hükümetinin bu karşıt görüşlüleri tam anlamıyla yalanlayacak bir bilgiyi yayınlamamış olması karşıt görüşlülerin şüphelerinde haklı olduğunu gösteriyor. İyonosfere yolladıkları dalgalar, kutup ışımalarına benzer bir ışıma meydana getiriyor. Bu dalgaları yönlendirdikleri yerde, yukarıda belirtilen maddelerden herhangi birini gerçekleştirebiliyorlar.

H.A.A.R.P silahı ünlü bilim adamı Nicola Tesla’nın FBI tarafından el konulan çalışmalarından yola çıkılarak yapıldı. Peki kıyamet silahının mucidi Nikola Tesla kimdir? 10 Temmuz 1856 da bugünkü Sırbistan’ın Similjan kasabasında doğdu. Bilim dünyasının en önemli Fizikçisi olarak kabul edilen Nikola Tesla, elektriğin kablosuz taşınabilmesinin mucididir. 1943 yılında ABD’de ölen Nikola Tesla, ABD vatandaşı olmuştur.

dunyavegercekler.com

19 Temmuz 2017 Çarşamba

Elektrik Çarpmalarında İlk Yardım Nasıl Yapılır?


Elektrik çarpmasının nedenleri nelerdir?

1- Yüksek gerilimli elektrik çarpmaları : 

İş kazaları sonucu meydana gelen yüksek gerilimli elektrik çarpmaları genellikle tedbirsizlikten kaynaklanmaktadır. Yüksek gerilim elektrik çarpılmaları ölümcül olabilir veya ciddi yaralanmalara ve yanıklara neden olabilir.

2- Düşük gerilimli elektrik çarpmaları: 

Küçük çocukların kabloları ısırması, prizlere metal cisimler sokması, elektrikli cihazların uygunsuz yerlerde kullanımı, ıslak ellerle elektrikli cihazlara dokunulması, bilgi sahibi olunmadan tamir işlerine girişilmesi bu duruma örnektir.



Elektrik çarpmaları sonucu meydana gelen sorunlar nelerdir?

1- Baş-boyun yaralanmaları: 

Elektrik çarpması sonucu düşme, baş-boyun kırıklarına yol açabilir.

2- Kalp-dolaşım sistemi sorunları: 

Bazı durumlarda elektrik çarpmaları kalbin durmasına yol açabilir. Bunun yanında sinir sistemlerinde geçici veya kalıcı hasarlaroluşabilir.

3- Cilt: 

Elektrik çarpmaları sonucu ciltte yaralanmalar ve yanıklar oluşabilir.

4- Görme hasarı: 

Bazı durumlarda elektirik çarpmaları körlüğe neden olabilir.

5- Solunum yetmezliği: 

Elektrik çarpmaları sonucunda solunum yetmezliği görülebilir.

Elektrik çarpması sonrasında neler yapılmalı?

- Elektriği kesmek için sigortaları kapatın

- Yalıtkan bir cisim ile (Tahta, sopa, deri eldiven gibi) kazazedenin elektrik teli ile olan bağlantısını kesin

- Hastayı giysilerinden çekerek bölgeden uzaklaştırın

- Lastik tabanlı ayakkabı giyin ve kuru bir lastik eldiven takın

- Çocukları olay yerinden uzak tutun

- Kazazede soluk almıyorsa ağızdan ağıza solunum yapın

- Kazazede'nin ayaklarını yukarı kaldırın

- Gerekli olduğu takdirde kazazedeye kapalı kalp kompresyonu yapın

- Varsa yanık tedavisi uygulayın

- Kazazede'nin sakin kalmasını sağlayın

- Bir çay kaşığı yemek sodası ve bir çay kaşığı tuzu 1/3 litre suda eritip, ilk yarım saat içerisinde kazazedeye içirin

- 112 acil servisini arayın

Elektrik çarpmalarında yapılmaması gerekenler nelerdir?


- Sigortaları kapatmadan çıplak elle kazazedeyle kesinlikle dokunulmamalıdır.

- Yanık yerine yoğurt, salça, diş macunu gibi maddeler sürülmemelidir

- Yanık bölgesinde bilezik, künye, yüzük varsa kesinlikle çıkarılmamalıdır

Elektrik çarpmalarında ilk yardım nasıl yapılır?


- Kazazede'nin üzerinde yanan giysi, ayakkabı veya kemer gibi bir eşya varsa çıkartılmalıdır

- Hasta mümkün olduğu kadar az hareket ettirilmelidir

- Temiz bir sargı beziyle yanık yerinin üstü kapatılmalıdır

- Kazazede acilen hastaneye götürülmelidir.

- Dilin boğaza kaçmaması için kazazede yan yatırılmalıdır

Elektrik Çarpmalarından Korunmak İçin Alınacak Önlemler Nelerdir?


Elektrik Çarpmalarından Korunmak İçin Alınacak Önlemler Şunlardır;
 
1- Koruyucu Yalıtma,
2- Üzerinde Durulan Yerin Yalıtılması,
3- Küçük Gerilim Kullanılması

4- Sıfırlama,
5- Topraklama,
6- Bu önlemlere ek olarak, elektrik iç tesisat yönetmeliğinin 25.10.1996 tarih 22798 sayılı son değişikliği ile KAÇAK AKIM RÖLESİ (Hayat Koruma) kullanılması zorunludur.

25 Yıllık Elektrik Ustasının Panoya Enerji Kesmeden Müdahelesi Sonucu Çarpılması Videosu

1- Koruyucu Yalıtma
 
Normalde gerilim altında olmayan ancak yalıtım hatası sonucu elektriklenebilen parçaların izoleli yapılmasıdır. Elektrik işlerinde kullanılan penseler, karga burunlar, tornavidalar ve benzer el aletleri, uygun şekilde yalıtılmış ve yağdanlıkların, süpürgelerin, fırçaların ve diğer temizlik araçlarının sapları, akım geçirmeyen malzemeden yapılmış olmalıdır.
 
2- Üzerinde Durulan Yerin Yalıtılması

Yerleri değişmeyen sabit elektrikli makina ve araçlarla, elektrik panolarının taban alanına tahta ızgara, lastik paspas vb. konulmak suretiyle yapılan bir korunma önlemidir. Bu korunma önlemi, herhangi bir elektrik kaçağında insanı toprağa karsı yalıttığı için elektik çarpılması gerçekleşmez.
 
3- Küçük Gerilim Kullanma

Bir yalıtım hatasında elektrik çarpmasının etkili olmaması için, elektrikli araçların 42 voltluk gerilimle çalıştırılmasıdır. Bu korunma önlemi yapılan elektrikli araçları ayrıca topraklamaya gerek yoktur. Kazan içinde veya buna benzer dar ve iletken kısımları bulunan yerlerle ıslak yerlerde, alternatif akım ile çalışan lambalar kullanıldığı takdirde küçük gerilim kullanılmalıdır. Bu devredeki fişler aynı yerde bulunabilecek daha yüksek gerilimli prizlere uymayacak türden seçilmelidir.
 
4- Sıfırlama

Elektrikli makina ve araçların gövde kısımlarının (yani şaselerinin) nötr iletkenine bağlanmasıdır. Ancak nötr hattına doğrudan doğruya bağlamak için en az 10 mm². kesitinde bakır iletken kullanılması zorunludur.
 
5- Topraklama

Elektrik enerjisinin kullanıldığı yerlerde, üzerinde akım taşıyabilecek madeni kısımların toprak ile yapılan elektriksel bağlantı düzenine topraklama denir. (diğer anlatımla makina şasesi ile yeryüzündeki toprağın birbirleri ile bağlanmasıdır.)

Elektrikle çalışan tüm makina ve tezgahlar, tornalar, frezeler, planyalar, vargeller, hızarlar, matkaplar, kompresörler vb. nin şaselerine gözle muayene edilebilen topraklama hatları çekilmelidir. Ayrıca çelik konstrüksiyonlu metal çatılar da yıldırıma karsı etkili bir şekilde topraklanmalıdır.

Topraklama devresi, düşük dirençli iletkenden (bakır veya alüminyumdan) yapılmış olmalı, bağlandığı cihazın devresinde meydana gelecek en büyük kaçak akımı iletecek kapasitede olmalı, mekanik ve kimyasal etkilerden korunmuş olarak çekilmelidir.

Elektrik tesisatının yıllık periyodik kontrol belgesinde, topraklama levhalarının ölçülen direnç değerleri ohm cinsinden yazılmalı, direnci 10 ohm’dan büyük levhalara ek topraklama levhası eklenmelidir. (Radyoaktif paratonerlerin topraklama direnci 5 ohm’dan küçük olmalıdır.)
 
6- Kaçak Akım Rölesi

Tüketici devrede, gelen ve giden akımların birbirlerine eşit olmadığı durumlarda, devreyi otomatik olarak kesen bir koruma cihazıdır. Yani insan vücudundan bir akım geçmesi halinde dönen akım, gelen akıma eşit olmayacak ve elektrik devresi kesilecektir. Hayat Koruma denen Kaçak akım rölesinde toprak hattına da gerek yoktur. Bu nedenle yerleri sürekli değişen elektrikli aletlerin kullanılmasında çok güvenlidir.

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...