31 Ağustos 2018 Cuma

Oyunlaştırma - Gamification nedir? Eğitimde Oyunlaştırma


Oyunlaştırma (Gamification) nedir?

Oyunlaştırma herşeyden önce “oyun” değildir. Ancak oyunlarda kullanılan ödüllendirme sistemleri ve rekabet unsurlarını, dijital oyun tasarım tekniklerini de kullanarak iş dünyası başta olmak üzere oyun dışı unsurlara dahil edip, onları etkileşimli ve cazip hale getirmektir.

Neden Oyunlaştırma?

Geleneksel motivasyon unsurlarının günümüz dünyasında geçerliliğinin kalmadığı bir süredir yayınlanan iş dünyası ve kişisel gelişim kitaplarıyla vurgulandığı gibi, yapılan bilimsel araştırmalarla da kanıtlanıyor. Herhangi bir unsuru oyunlaştırmak, ona karşı olan algıyı değiştirerek içsel bir tetikleme yaratıyor ve bu da onu daha cazip hale getiriyor.

Daniel H. Pink’in Drive: Nasıl Motive Oluruz? Nasıl Motive Ederiz? (2009) kitabında yer alan ifade, oyunların içsel motivasyonumuzu nasıl tetiklediğini çok iyi özetliyor:

“İş, birinin yapmaya mecbur olduğudur. Oyun ise birinin yapmaya mecbur olmadığıdır.”

Oyunlaştırma nasıl uygulanıyor?

Oyunlarda kullanılan seviye, rütbe, ödül gibi motive edici ve rekabete yöneltici unsurlar; oyunla ilgisi olmayan internet siteleri, sosyal medya, yazılım ve yakın bir gelecekte örneklerini sıkça görmeyi beklediğimiz iş dünyası alanlarında uygulanıyor.

E-Ticaret sitelerinde yorum ve tavsiye yazılarına verilen puanlar, bankaların yeterli hediye puan toplamanız halinde kartlarınızı bir üst seviyeye çıkarması, Foursquare gibi uygulamaların siz yer bildirimi yaptıkça rozet vermesi gibi, standart deneyimin içine ödül ve seviye yükseltmeleri ekleyerek yapılabiliyor.

Oyunlaştırma uygulamalarında tıpkı oyunlardaki gibi ilerleme çubukları, puan tabloları, seviye göstergeleri ve rozetler gibi dijital görsel oyun teknikleri kullanılıyor.

Genellikle fast-food restoranları ve perakende marketlerde yapılan “Ayın Elemanı” uygulaması oyunlaştırmanın iş dünyasındaki kullanımına örnek olarak gösterilebilir. Bu örnekte çalışanlar herhangi bir zorunluluk olmadan her ay en iyi performansı göstererek listede adlarının ve fotoğraflarının yer alması için bir rekabete dahil oluyorlar. Bu da firmaya daha yüksek verimlilik olarak geri dönüyor.

Eğitimde Oyunlaştırma

Eğitim Oyunlaştırma, eğitim ve öğretim için sıradan bir süreç olarak görülmemenin yanı sıra, öğrencilerin ilgisini çekmek, ilgi alanlarına teşvik etmek, dikkatlerini korumak ve besleyici bir çevrede olumlu bir tutum sağlamak görevlerini içerir. Bu hedeflerin anahtarı, yalnızca eğitmen ve öğrenciler arasında değil aynı zamanda öğrencilerin kendileri arasında da geri beslemeyi ve takviyeyi teşvik eden zengin bir iletişim ortamı sürdürme çabasıdır. Bu sosyal etkileşimli mekanizmalar, teşvik ve disiplin için uygun kontrol seviyesiyle eğlenceli öğrenme durumları yaratmak için etkili yollarla tasarlanabilir.

İngilizce’de ‘play’ ve ‘game’ kavramları Türkçe’de isim olarak ‘oyun’ diye çevriliyor ancak arada önemli bir fark var. ‘Game’de bir kural, bir amaç varken; ‘play’de yok. Play’in insanların rahat bir şekilde, herhangi bir amaç ya da kural olmadan oynaması olduğu söylenebilir.

Şöyle düşünelim, bir balon, balonu sınıfın ortasına bırakıyoruz, “çocuklar oynayın” diyoruz, elleriyle balona vuruyorlar ve oynuyorlar. Ne zaman ki çocuklara, “balonu yere değdirmeyin” denilirse o zaman ‘play’ birden ‘game’ oluyor. Hatta daha eğlenceli hale getirmek için aralarından iki kişi seçip, “sizler de balonu yere düşürmeye çalışacaksınız” denilirse oyuna ‘engel’ eklenmiş oluyor. Hatta buna süre de ekleyip, “1 dakikanız var, bu süre içinde balon yere değmeyecek” talimatı da verilebilir. Şimdi düşünün ki bu balonlar farklı özelliklere sahip, her bir balonun üzerinde değişik konular ya da cevaplar yazıyor ve çocuklar doğru balonu özellikle yere düşürmemeye çalışıyor. Böylelikle oyun eğitsel hale geliyor.

Oyunlaştırma; elementlerin oyun olmayan bir ortamda kullanılması olarak ifade edilebilir. Puanlar, başarılar, ödüller, geri bildirim, içerik açma, liderlik tablosu, koleksiyon, rozetler, avatar, seviyeler, kombolar, rastgelelik, hikâye gibi. Bunlar birbirleriyle uyumlu ve pedagojik olarak uygun bir şekilde eğitimde kullanıldığında da eğitimde oyunlaştırma yapılmış oluyor.

Öğrencilerin birbirleri ile yarıştırılmaları bunun rekabete, hırsa ve çıkar çatışmasına dönüşmesine, birbirleriyle dalga geçmelerine neden olabilir. Özellikle küçük yaşlarda, öğrencilerin henüz bu gibi durumları duygusal olarak anlamlandıramadıkları ya da yanlış anlamlandırabilecekleri seviyede oyun elementlerini derslere entegre etmemek daha doğru olur. Ancak daha büyük çocuklarda ve yetişkinlerde oyunlaştırmanın işe yaradığını kanıtlayan örnekler ve akademik çalışmalar da mevcut. 

Eğitimde oyunlaştırmadan ille de yararlanacaksak becerilere odaklanmak daha akılcı olabilir. Problem çözme, eleştirel düşünme, yaratıcılık gibi becerileri teşvik etmek için oyunlaştırmadan yararlanılabilir.

3 Ağustos 2018 Cuma

Bozulan Eşyalarını Tamir Eden/Ettiren 1944-1960 Doğumlu BB Kuşağının Gençlere Anlattıkları


BB kuşağı dediğimiz 1944-1960 doğumlu insanların;

* Delinen pantolonlarına yama vurmaları, 
* Yıpranan giysilerini onarmaları, 
* Sökülen ayakkabılarını dikmeleri, 
* Patlayan futbol topunu sağlamlamaları, 
* Bozulan radyoyu tamir ettirmeleri, 
sırf yoksulluktan değildi. Sadece tutumluluktan da değildi.

Onlar bunları yapmakla, kendinden sonraki nesile çok önemli bir mesaj veriyorlardı. Onlara; Eşleriyle araları açıldığında, alternatiflere yönelmeden aralarını düzeltmelerinin mümkün olduğuna, Çocuklarıyla aralarına kara kediler girdiğinde bu durumun vakit geçirmeden telafi edilmesinin gerekliliğine, Arkadaşlarıyla, komşularıyla, dostlarıyla bağları koptuğunda; yenilerini aramakla vakit kaybetmeyip, aralarındaki bağları tekrardan bağlamalarının kaçınılmaz olduğuna…müthiş bir örnek olması için, onların böyle bir yetenek geliştirmeleri için onlara “prototip” olmaya da çalışıyorlardı.

Yani bir yandan yeni neslin;
* Onarıcı,
* Telafi edici,
* Tamir edici,
* Arabulucu, 
özellik kazanmasına önayak oluyorlardı.

Onların bu çabalarının “çaresizlikten”, yokluktan, fakirlikten, cimrilikten ileri geldiğini düşünen 1965-2000 kuşağı olan “X” ve “Y” nesli, bu sinyali alamadı.

Bu nedenle yeni kuşak nesil;
* Eşiyle bozuştuğunda,
* Arkadaşıyla atıştığında,
* Komşusuyla kavga ettiğinde, 
ortamı yumuşatmayı, aralarını düzeltmeyi, barışabilmeyi düşünemediğinden, beceremediğinden onları “değiştirmeyi” seçmek gibi stratejik bir hatanın içine düşebiliyor.

Söz gelimi;
* Bana arkadaş mı yok?
* Başka komşu mu yok sanki.
* Hiç dert değil, elimi sallasam ellisi.
* Küserse küssün…    
gibi “sanal efelik” taslayarak fıtratını bozabilmektedir. Bu nedenle önceki kuşak onlar için “Nereden türedi bu nesil?” diyerek hayretini ifade etmek zorunda kalabiliyor. Yani onların beceriksizliğine vurgu yapıyor.

Galiba;

“Tamirciliği” unutan yeni kuşağı gelecekte zor günler bekliyor.

Bu yazıyı güzel mirası için 1944-1960 doğumlulara ve tamirciliği unutan gençlere hatırlaması gönderin….

Ebubekir Ertem

24 Temmuz 2018 Salı

ÖSYM 2018 DGS Sınavı Soruları Ve Cevapları, 2 Yıllık Ön Lisans Mezuniyetinden 4 Yıllık Üniversiteye


21 Temmuz 2018 tarihinde uygulanan Meslek Yüksekokulları ile Açıköğretim Önlisans Programları Mezunlarının Lisans Öğrenimine Dikey Geçiş Sınavının (2018-DGS) Temel Soru Kitapçığı yayınlandı.

DGS sınavı; İki yıllık Meslek Yüksek Okulu mezunu öğrencilerin 4 yıllık üniversite mezunu olmak için ve daha çok Meslek Lisesi öğrencilerinin iki yıllık Meslek Yüksek Okulu mezuniyeti sonrasında 4 yıllık fakülteye geçip mühendis olmak için girdiği bir sınavdır.

Her ilden adayın iştirak edebilmesi için bu sene 81 ilde düzenlenen DGS sınavında adaylara 60 sayısal, 60 sözel olmak üzere 120 soru yöneltildi.

Ön lisans mezunu adayların katıldığı Dikey Geçiş Sınavı (DGS) 21 Temmuz 2018 Cumartesi günü düzenlendi. 2 yıllık eğitimlerini 4 yıllığa tamamlamak isteyen vatandaşların katılım sağladığı 2018 DGS sınavı soru ve cevap anahtarı için aşağıdaki linke tıklayınız...

9 Haziran 2018 Cumartesi

İstanbul'da Metrobüs Rüzgarından Elektrik Enerjisi Üretimi Projesi ENLİL Dikey Rüzgar Türbini


İstanbul'un adeta simgesi haline gelen metrobüs sistemi, yolcu taşımanın yanı sıra artık küçük bir ilçeye yetecek kadar elektrik enerjisi de üretecek. Topkapı İstasyonu yakınına konulan ve başarılı sonuç alınan sistem, metrobüslerin geçiş esnasında oluşturduğu rüzgârı yakalayarak enerjiye çeviriyor. İki şeritli yolun ortasına konulan türbinler iki yönden de rüzgâr alabiliyor. 1 kilometrelik hat için 300 türbin döşenmesi planlanıyor ve yapılan hesaplara göre sadece metrobüs hattında 20 bin haneye yetecek potansiyel var.

Türk mühendislerin projesi ile İstanbul’un yolcu yükünü taşıyan metrobüs hattından, küçük bir semtin elektriğini karşılayacak kadar elektrik elde edilecek. Metrobüs aracının geçişi esnasında oluşan rüzgâr, elektrik enerjisine dönüştürülecek.

Her gün Kadıköy'den Yenibosna'ya iş için giden genç mühendis Kerem Deveci, yolculuk sırasında aklına gelen fikri hayata geçirdi. İTÜ Çekirdek’in kuluçka merkezinde projesini geliştiren Deveci, ENLİL ismindeki ürününü sahada test etmeye başladı.

ENLİL, araçların geçişi esnasındaki rüzgârı enerjiye dönüştürüyor. Üzerindeki solar panel aracılığıyla güneş enerjisinden de faydalanıyor. ENLİL, sadece elektrik üretmekle kalmıyor hava sıcaklığını, nemi, rüzgârı, karbondioksiti ölçüyor ve ücretsiz Wi-Fİ hizmeti sağlıyor. Aynı zamanda da deprem ölçümü yapıyor.



Projenin çıkış noktası da oldukça ilginç. İş için her gün Kadıköy'den Yenibosna'ya giden genç mühendis Kerem Deveci, buradaki potansiyeli keşfediyor. Deveci şunları söylüyor: "ENLİL isimli projemizin ortaya çıkışı Metrobüs kullanırken oldu. Araç kapılarının yanında bulunan acil tahliye vana kapaklarının, yan yana geçen araçların ürettiği rüzgâr ile havalandığını gördüm. Buradaki rüzgâr ile enerji üretilebilir fikri böyle doğdu. Türk Patent Enstitüsü'nden faydalı model belgemi aldım. Ardından İTÜ Çekirdek sürecine kabul edildim. İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü'ne dilekçe vererek türbinimizin saha testleri için izin istedik. Kurumun vizyoner ve yenilikçi yönetimi teklifimizi kabul ederek Topkapı Durağı'ndaki bir alanı laboratuvar olarak bize verdi. Sonuç başarılı oldu."

İETT tarafından ENLİL için Topkapı istasyonu yakını uygun görüldü ve burada testler yapıldı. Testleri başarılı sonuç veren türbinlerden 300 adet konumlandırılması planlanıyor. Yapılan hesaplara göre 1 kilometrelik hatta konumlandırılacak 300 türbin, 20 bin haneye yetecek kadar elektrik üretecek. Üretilen elektrik enerjisi, ilk etapta metrobüs duraklarının enerjisini karşılaması için kullanılacak.

Kerem Deveci’nin geliştirdiği proje, Mercedes Benz StartUP yarışmasında finale kalan 60 proje arasına girdi. Birincilik için mücadele edecek. Proje, yabancıların ilgisini çekmeyi başardı.

DEPREMİ DE ÖNCEDEN BİLECEK
Deveci, "Sisteme yerleştireceğimiz sensörler ve IOT platformu, şehir içi sıcaklık, nem, rüzgâr, CO2 ölçümü yapacak. Deprem izleme istasyonu da olası İstanbul depreminin tahminlerine bilgi sağlayarak şehrin güvenliğine katkı verecek" dedi.

6 Haziran 2018 Çarşamba

Bugün Oğlumun Veli Toplantısındaydım - Öğrenci Velisi bir Annenin Paylaşımı


Bugün oğlumun veli toplantısındaydım. Daha doğrusu öğretmen-veli görüşme gününde. Ortaokulda olan oğlumun sanırım altı öğretmeni ile görüştüm. Her bir öğretmenin odasının önündeki kuyrukta uzun uzun bekledim. Her görüşmenin üç dakika sürmesi gerektiğine dair pek çok uyarıcı asılmışken etrafa bazı veliler nedense içeriden çıkmakta zorlandılar. Öğretmene ya çok şey sordular ya çok şey anlattılar, bilemiyorum.

Benim görüşmelerim pek üç dakikayı geçmedi çünkü hemen hepsinde aşağıda yazacağım aynı konuşmaları yaptık. İçeri giriyorum, kendimi tanıtıyorum. Öğretmen listesinden öğrenciyi buluyor ve başlıyor ;

- Hoş geldiniz, oğlunuz çok akıllı bir çocuk. Arkadaşlarına ve bizlere karşı duyarlı ve saygılı. Not ortalaması şöyle, ama ödevlerini sıkı takip etmiyor. Lütfen siz takip edin.

Dinliyorum, son cümleye kadar.

- Ben ödev takip etmem Hocam. Kendisi yapar ise yapar, yapmaz ise sizin göstereceğiniz tepkiye ve sonuçlarına katlanır.

- Ama biliyorsunuz bizim okulumuzun velilerinde ödevleri takip edebilmesi için bir sistem var. Bunu yapmanız için kuruldu bu sistem.

- Evet o sistemi duydum ve henüz hiç bakmadım. Bakmayı da düşünmüyorum. Ödevleri takip etmesi gereken kişi oğlum ve kontrolde sizin işiniz, benim değil.

Peki, bunu neden yapıyorsunuz ?

- Hocam, ben de eğitimciyim ve ödevin aile de bir soruna dönüşmesine karşıyım. Tamam tekrar öğrenmeyi pekiştirmesi açısından yararlı ama kontrolcüsü veli olmamalı. Kontrol veliye bırakıldığında ve bu konuda takip veliden beklenildiğinde evde bazı sorunlara sebep olabiliyor. En basiti anne-baba ve çocuk arası her akşam bir ödev gerginliği yaşanıyor. Tüm günü okulda geçiren çocuğun bir de evde sınırlı zaman geçirdiği anne-babası ile ödev yüzünden sorun yaşamasını doğru bulmuyorum. Ben her akşam oğluma yapması gereken ödevleri var ise yapmasını hatırlatır ve bırakırım. Yapmaz ise okulda ki sonuçlarına katlanacağını bilir.

- Ama unutmayın, iki sene sonra TEOG sınavı var. Şimdiden başlayıp daha fazla test çözmesi gerek.

- Sayın Hocam, TEOG sistemi iki sene sonra neye dönüşecek belli bile değil. Üstelik benim ne oğlumdan ne sizden o sınava hazırlanıp, muhteşem bir sonuç getirmesi yönünde bir beklentim yok. Elinden geleni yapar, bu iyi bir sonuç getirirse ne ala, getirmez ise ona göre bir süreç yaşarız. Şimdiden ilerde ne olacağı belli olmayan bir sistem için çocuğumu zorlamam.

- Anladım, ilginç bir velisiniz. Pek karşılamıyorum sizin gibi veli ile, daha çok çalışsın, daha çok test çözsün dediğimde çoğu veli memnun oluyor. Ve onlarda benden aynısını istiyor. Sizin benden istediğiniz bir şey var mı ?

- Var Hocam, tek bir şey istiyorum. Çocuğumla olumlu duygusal bağ kurun lütfen. Çünkü benim oğlum sevmediği öğretmenden bir şey öğrenmiyor. Ve ben inanıyorum ki tüm çocuklar böyle. Eğer siz onlarla olumlu duygusal bağ kurarsanız, bu bağ sayesinde derste anlattığınız her şeyi dikkatle dinleyecek ve doğal olarak öğrenecekler zaten. Her çocuğu sevmek zor, bunu yapın demiyorum ama en azından olumlu bir bağ kurun. Benim oğlum işitsel ve görsel bir çocuk, yani sizinle olumlu bir bağı varsa derste anlattığınız, tahtaya yazdığınız her şeyi zaten öğreniyor. Ve inanın bana bunun üstüne ödev yapmasına da gerek olmuyor.

Teşekkür edip çıkıyor ve diğer öğretmenle aynı şeyleri konuşmak üzere yan odaya geçiyorum.

Uzun yıllardır hem eğitimciyim hem anneyim. Hem öğrencilerimden hem çocuklarımdan bu konuda çok şey öğrendim ve yaşadım.

Sırf öğretmenini sevmiyor diye başarılı olduğu bir derste gerileyen ya da öğretmenini sevdi diye daha önce hiç ilgisi çekmemiş derste birden çok ilgili olmaya başlayan öğrenciler gördüm. Öğretmenlik cidden çok zor bir iş bunu ben de yaşıyorum. Her öğrenciyi sevmek ya da her an sevgi dolu davranmak kolay yapılır bir şey değil. Ama şunu unutmamak için ben kendimi sık uyarıyorum;

Öğrencilerin sana olan duyguları çok önemli ve eğer bu mesleğe soyunduysan sınıfa girdiğin anda her çocukla bir şekilde olumlu duygusal bir temas kur. Bazen bir söz, bazen bir göz teması, bazen belki sırtını sıvazlama ya da başını okşama ile seninle bir bağ kurmadan o sınıftan tek bir öğrencinin bile çıkmasına izin verme.

Alıntı

31 Mayıs 2018 Perşembe

Multivibratörler - 3. Çift Kararlı Multivibratörler, Transistörlü Devre, Çalışması

MULTİVİBRATÖRLER

Multivibratörler, flip-flop devrelerimizde gerekli olan kare dalga sinyalini yani tetikleme sinyalini üreten devrelerdir. Bir devreye bağlı bir ledin, durmadan peşi sıra yanması ve sönmesi flip-flop olarak adlandırılır.

Yanması hali flip, sönmesi hali flop olarak isimlendirilir.

Bir flip-flop aslında bir kare dalga üreteci çeşididir.

Multivibratörler 3‟e ayrılırlar.

a) Kararsız (astable) multivibratörler için tıklayınız...

b) Tek kararlı (monostable) multivibratörler için tıklayınız...

c) Çift kararlı (bistable) multivibratörler.


3. Çift Kararlı (Bistable) Multivibratör

Çift kararlı multivibratör blok şeması

Tek kararlı multivibratörde çıkış, butona basılmadığı sürece “0” olarak kalıyor, butona basılınca konum değiĢtiriyor ama bir süre sonra eski konumuna dönüyordu. Yani “1” olarak kalma konusunda kararlı değildi. “0” olarak kalma konusunda kararlı idi. O yüzden tek kararlı diye isimlendiriliyor.

Çift kararlı multivibratörde ise çıkışın ne olacağını butonlar belirliyor.

S1 butonuna bastığınızda çıkış devamlı olarak lojik “0” seviyesi veriyor, yani çıkış kararlı bir şekilde “0” olarak kalıyor.

S2 butonuna bastığınızda ise çıkış devamlı olarak lojik “1” veriyor, yani çıkış kararlı bir şekilde “1” olarak kalıyor.

İşte bu yüzden çift kararlı multivibratör denmiştir.

Çift kararlı multivibratör devresi


Çift kararlı multivibratör çıkış dalga şekli

S1 butonuna bastığınızda çıkış “1” ise “0” durumuna geçer. “0” ise “0” olarak kalmaya devam eder.

S1 butonuna basıldığında T2 transistörü iletken, T1 transistörü yalıtkan duruma geçer.

S2 butonuna bastığınızda çıkış “0” ise “1” durumuna geçer. “1” ise “1” olarak kalmaya devam eder.

S2 butonuna basıldığında T1 transistörü iletken, T2 transistörü yalıtkan duruma
geçer.

Bu multivibratörde çıkışın “1” olarak kalma veya “0” olarak kalma sürelerini butona basan kişi belirler. Devrede dikkat ederseniz kondansatör yoktur. Yani bir zaman ayarı söz konusu değildir.

Çift kararlı multivibratörde S1 anahtarını RS flip-flobun “S” girişi, S2 anahtarını da “R” giriĢi gibi düşünürsek, bu multivibratörün çalışmasının RS flip-floba benzer. 

Flip-flopların temelinde çift kararlı multivibratörler vardır.

Multivibratörler - 2. Tek Kararlı Multivibratörler, Transistörlü Devre, Çalışması

MULTİVİBRATÖRLER

Multivibratörler, flip-flop devrelerimizde gerekli olan kare dalga sinyalini yani tetikleme sinyalini üreten devrelerdir. Bir devreye bağlı bir ledin, durmadan peşi sıra yanması ve sönmesi flip-flop olarak adlandırılır.

Yanması hali flip, sönmesi hali flop olarak isimlendirilir.

Bir flip-flop aslında bir kare dalga üreteci çeşididir.

Multivibratörler 3‟e ayrılırlar.

a) Kararsız (astable) multivibratörler için tıklayınız...

b) Tek kararlı (monostable) multivibratörler.

c) Çift kararlı (bistable) multivibratörler için tıklayınız...

2. Tek Kararlı (Monostable) Multivibratör


Tek kararlı multivibratör blok şeması

Tek kararlı multivibratörlere enerji verildiğinde, kararsız multivibratörler gibi, çıkışından devamlı olarak kare dalga üretmezler.

Bu devrelerde bir buton bulunur ve bu butona basıldığında bir kare dalga üretilir. 

Butona basılmadığı sürece çıkış lojik “0” olarak kalır. Butona basıldığı anda ise çıkış lojik “1” olur ve bir süre devam ettikten sonra tekrar lojik “0” seviyesine döner. 

Butona tekrar basılmadığı sürece de lojik “0” seviyesinde kalmaya devam eder.


Tek kararlı multivibratör devresi

S butonuna basmadığınız sürece çıkış lojik “0” seviyesindedir. S butonuna bastığınızda ise çıkıĢ bir müddet lojik “1” olur ve sonra lojik “0” seviyesine geri döner.

Çıkışın lojik “1” seviyesinde kalma süresini (t1), C kondansatörü ve R3 direnci belirler.


Tek Kararlı multivibratör çıkış dalga şekli

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...