23 Eylül 2019 Pazartesi

Kumanda Devrelerinde Pako (Paket) Şalterler Nedir? Çeşitleri, Sakıncaları Nelerdir?


Pako (Paket) Şalterler :

Birbirinin aynı olan birden fazla kontak yuvalarının bir mil üzerinde arka arkaya sıralanmasından meydana gelen ve bir eksen etrafında dönebilen, motor bağlantı işlemlerinde, ölçü aletleri komitatörlerinde, kontrol ve dağıtım tablolarında kullanılan elle kumandalı şalterlere paket (pako) şalter denir.

Orta ve büyük güçlü motorlar kontaktör ve rölelerle kumanda edilmektedir. Ancak küçük güçlü motorların kumandası daha ekonomik ve basit olması sebebi ile paket şalterlerle yapılır.

Her dilimde iki, üç veya dört gümüş alaşımlı kontağı bulunan paket şalterlerin, dilim sayısı arttırılarak değişik kumanda işlemlerinde kullanılırlar. Hareketli kontak bombeli, sabit kontak ise düz bir yüzeye sahiptir. Böylece tam temas en düşük geçiş direnci sağlanır.

Paket şalterin kullanılmasının bazı sakıncaları vardır.

Paket şalter bulunan devrede enerji kesildiğinde, devre kapalı kalacağından enerji tekrar geldiğinde alıcılar kontrolsüz çalışır.

Paket şalter ile birden fazla yerden kumanda yapılamaz.

Paket şalter devrelerine motor koruma röleleri bağlanamaz.

Paket Şalter Çeşitleri :
0-1 Paket Şalter : Asenkron motoru çalıştırıp durdurmak için kullanılır. 3 tane kontağı vardır.

1-0-2 Enversör Paket Şalter : Asenkron motoru devir yönünü değiştirmek için kullanılır. Paket şalterin 1 konumunda motor ileri yönde dönerken, 2 konumunda motor geri yönde dönmeye başlar.
Yıldız - Üçgen Paket Şalter : Üç fazlı asenkron motora yıldız üçgen yol vermek için kullanılır. Motor paket şalter ile önce yıldız konumda çalıştırılır. Motorun yol verme akımı düşünce 3-5 saniye sonra üçgen konumuna alınır.

0-1-Start Paket Şalter : Bir fazlı asenkron motorların çalıştırılmasında kullanılır. Paket şalter önce start konumuna alınır bir fazlı motorun ana sargısı ve yardımcı sargısı beraber devrededir. Motor devrini aldıktan sonra elimizi paket şalterden çektiğimizde start konumundan 1 konumuna yay ile geri gelir ve motor sadece ana sargı üzerinden çalışmaya devam eder.

0-1-2 Dahlender Paket Şalter : Dahlender bağlantılı asenkron motorları düşük devirli ve yüksek devirli çalıştırmak için kullanılır.

Değişik çalışma şekilleri için çeşitli tiplerde farklı paket şalterler üretilebilir.

Enversör (1-0-2) Paket Şalter ile Üç Fazlı Asenkron Motor Devir Yönü Değiştirme (İleri-Geri) Yol Verme Bağlantı Şeması

Yukarıdaki şemada sol tarafta enversör paket şalterin konumlarına göre (I-0-II) kontaklarının açık kapalı durumları görülmektedir. Şekilde çarpı işareti olan konumda üzerinde numaraları yazan kontağın kapalı konumda, çarpı işareti yoksa açık konumda olduğu anlaşılır. 1-2 numaralı kontak hem I, hemde II konumunda kapalıdır. Çünkü üç fazlı asenkron motor devir yönü değiştirilirken fazlardan biri sabit tutulur, diğer iki faz yer değiştirir.


Devrenin Çalışması :

Yukarıdaki şemada sağ tarafta verilen devrede enversör paket şalter 0 konumunda iken asenkron motor çalışmaz. Bu konumda iken enversör paket şalterin kontakları açık konumdadır.

Enversör paket şalter I konumuna alındığında 1-2, 3-4 ve 5-6 numaralı kontaklar kapanır ve asenkron motor ileri yönde dönmeye başlar.

Enversör paket şalter II konumuna alındığında 1-2, 7-8 ve 9-10 numaralı kontaklar kapanır ve asenkron motor geri yönde dönmeye başlar.

Elektrik Tesisatlarında Kullanılan Busbar Nedir? Avantajları, Kullanım Yerleri Nelerdir?


Busbar; elektrik enerjisinin dağıtım ve taşınması için tasarlanmış prefabrik ve modüler bir sistemdir.

Genel yapısı; metal bir gövde içerisinde, standartlara uygun olarak, alüminyum yada bakır iletkenlerin izolasyon malzemeleri ve ortamları ile birleşmesinden oluşur.

Busbar Sistemlerinin Bazı Avantajları :

* Yüksek mekanik ve elektriksel dayanımıvardır.
* Makine yerinin yaklaşık belirlenmesi ile projelendirme yapılabilir.
* Makinelere enerji iletimini anında sağlamak mümkündür.
* İşletmede her türlü değişiklik ve ekin hızla yapılabilme olanağı vardır.
* İşyerlerini düzensiz ve dağınık kablo karışıklığından kurtarır.
* Sistemde hareketli kablo bulunmadığından kabloya bağlı arıza ve kaza ihtimallerini ortadan kaldırır.
* Özel bakım gerektirmez, modüller kolayca sökülüp takılabilir, gerektiğinde bütünüyle taşınabilir.
* Montajı çok basittir. Kablolu sisteme göre montajda % 60 tasarruf sağlar.
* Sistemde enerji varken kutu takılıdeğilse akım alma deliklerinde elektrik yoktur.
* Akım alma kutusunun kapağı emniyet kolu sayesinde üzerinde enerji varken açılmaz.
* Galvanizli sac, gövde topraklama hattı görevi yapar.
* Ek noktalarından veya çıkış prizlerinden akım alma imkânı verir.
* Busbar sistemi dışarıdan bir yangına maruz kaldığında sistem yanmaz ve alevi yürütmez.
* Sistem halojen freedir. Zehirli gaz çıkarmaz.
* İsteğe bağlı olarak IP 54 koruma sınıfına sahiptir.

Kullanım Yerleri :

Büyük sanayi tesisleri, gökdelenler, tekstil ve konfeksiyon sektörü, otomotiv sektörü, tersaneler, oteller, alışveriş merkezleri, atölyeler, laboratuvarlar, asma tavanlar, yükseltilmiş döşemeler, depolar, garajlar, hipermarketler, iş merkezleri, vinç ve kreynlerde kullanılanaydınlatma ve kuvvet tesisatları ile benzeri iş yerleri ve alanlarda busbar kanal sistemleri ile kuvvet tesisatları döşenebilmektedir.

Kuvvet Tesisatı Nedir? Kuvvet Tesisatları Nelerdir? Nerelerde Kullanılır?


Kuvvet Tesisatları :

Elektrikli kuvvetli akım tesisleri; insanlar, diğer canlılar ve eşyalar için yaklaşma ve dokunma gibi durumlarda tehlikeli olabilecek ve elektrik enerjisinin üretilmesini, özelliğinin değiştirilmesini, biriktirilmesini, iletilmesini, dağıtılmasını, mekanik enerjiye, ışığa, kimyasal enerjiye vb. enerjilere dönüş türerek kullanılmasını sağlayan tesislerdir.

Kuvvet tesisatlarında kullanılan kablolar; bakır kablolar için en az 2,5 mm2, alüminyum kablolar için 4 mm2 kesitinde olmalıdır.


Tanımı :

Gücü 3 kW’ı geçen bir fazlı motorlar ve üç fazlı makinelerin tümünü kapsayan tesisatlara kuvvet tesisatları denilmektedir.

Bir başka ifade ile büyük güçlü makine, tezgâh, havalandırma vb. sistemlerin kurulması için yapılan tesisatlara kuvvet tesisatı denir. Kuvvet tesisatları için çizilen projelere de kuvvet tesisatı projeleri denir.
Yapım Yerleri : 

Elektrik enerjisi kullanılarak üretim yapılan fabrikalar ve atölyeler kuvvet tesisatlarında kullanılır

Bu tesisatlar;

* Büyük sanayi tesislerinde,
* Tekstil ve konfeksiyon sektöründe,
* Otomotiv sektöründe,
* Alışverişmerkezlerinde,
* Enerji iletim ve dağıtım tesislerinde,
* Trafo-ana pano ve panolar arası bağlantılarda,
* Tersanelerde,
* Gökdelenlerde,
* Otellerde kullanılır.

Meger, Megaohmmetre, Yalıtkanlık ve Toprak Direnci Ölçmede Neden Avometre, Ohmmetre Kullanılmaz?


Büyük yalıtkanlık dirençlerinin ölçülmesinde, pilli ohmmetreler ve avometreler kullanışlı değildir. Çünkü avometre içindeki pilin gerilimi (emk) çok küçük, yalıtkan ve toprak dirençlerinin değeri ise çok büyük olduğundan ölçü aletinden yeterli miktarda akım geçmez ve ölçüm gerçekleştirilemez.

Bunun için yalıtkanlık dirençlerinin ölçülmesinde üreteç olarak el manyetosu kullanılır. Günümüzde bu tip megerler yerine manyetosuz dijital megerler de kullanılmaktadır. Bunlar genel olarak 100, 250, 500, 625, 1000, 1250, 2500 ve 5000 volt üreten doğru akım üreteçleridir.

Yalıtkanlık deneyi, ne kadar yüksek gerilimle yapılırsa, alınacak güvenlik tertibatları da o kadar iyi olmalıdır.

Yalıtkanlık direncini doğrudan doğruya ölçen ölçü aletlerine MEGER denir. Bunlar esas itibariyle özel tipte imal edilmiş portatif ohmmetrelerdir.

Meger ölçüm cihazı ile topraklama direnci ölçüm şeması aşağıda görülmektedir.


Meger ölçüm cihazı ile yalıtkanlık direnci ölçüm şeması aşağıda görülmektedir.


19 Eylül 2019 Perşembe

Cemşab ve Şahmeran Efsanesi, Lokman Hekim, Medusa



Şahmeran Efsanesi :

Şahmeran İran ve Pers mitolojisinde görülen akılcı ve iyi olarak tanımlanan bellerinden aşağı yılan, üstü ise insan olan hiç yaşlanmayan yaratıktır. Şahmeran Farsçada yılanların şahı demek olan ''şah-ı meran'' dan gelir. Şahmeranın çeşitli efsaneleri bulunsa da Şahmeran hepsinde dişidir. Şahmeran'ın Akdeniz bölgesinin Tarsus ilçesinde yaşadığına inanılır. Kimi efsanelerde Yılan Kale'de yaşadığı söylense de kimisinde de yeraltında yılanlarla birlikte yaşadığı söylenmektedir. Şahmeran adlı efsane Mardin yöresinde de geçmektedir. Bu yörede Şahmeran bir resimle betimlenir. Şahmeran ustalarınca yapılan eserler duvarları süslemektedir.

Şahmeran'la tanışan ilk insanın adı bazı kaynaklarda Belkıya olarak geçmekteyken, bazı kaynaklarda ise bu isim Cemşab olarak söylenir. Çok yaygın olmasa da bazı kaynaklarda ise Şahmeran ile tanışan ilk insanın Lokman olduğu söylenmektedir. Hangi kaynağa bakılırsa bakılsın efsanenin sonunda Şahmeran ölür. Öldürülüş amacı ise hiç yaşlanmayan bu canlının yapısından insanlara şifa getirmektir. Hatta bazı kaynaklarda insanlar Şahmeran'a şifalı otları sorar ve öğrenir.

Daha Eski Zamanlarda Şahmeran Efsanesi'ne Benzeyen Efsaneler


Hititler zamanında anlatılmakta olan İlluyanka Efsanesi de yılana benzeyen bir yaratık içerir. Bu yılana benzeyen yaratığın adı İlluyanka'dır. İlluyanka, Fırtına Tanrısı ile savaşmaktadır. Bu destan bunu anlatır. Şahmeran Efsanesi'ne benzeyen başka bir mitolojik hikaye de Medusa'dır. Medusa'nın saçları yılanlardan oluşmaktadır ve göz göze geldiği kişiyi taşa dönüştürür. Yunun mitolojisinde Perseus tarafından tarafından kafası kesilen Medusa fiziksel özellikleriyle de yılanların kraliçesi olan Şahmeran'a benzemektedir. Hem Şahmeran'ın hem de Medusa'nın sonu ölümdür.

Cemşab ve Şahmeran

Binlerce yıl önce yedi katı olan yer altında Tasus'ta yaşayan yılanlar vardı. Bu yılanlara Meran adı verilmektedir. Meran adlı bu yılanlar gerçekten son derece akıllı ve şefkatli idi. Birbiriyle barış içinde yaşayan Meran yılanlarının kraliçesine Şahmeran denirdi. Şahmeran genç, alımlı ve güzel bir kadındı. Şahmeran ve birlikte yaşadığı Meran adı verilen yılanlar yer altı ülkesinde yaşayan iyi ve merhametli canlılar olarak yaşamlarını sürdürmektedir. Efsaneye göre genç ve güzel bir kadın olan Şahmeran’ı hiçbir insan canlı olarak görmemiştir. Efsaneye göre, Meran yılanlarının kraliçesi olan Şahmeran'ı gören ilk insan Cemşab olmuştur.

Cemşab, hayatını devam ettirmek için odun satan fakir bir ailenin oğlu idi. Bir gün Cemşab ve arkadaşları bal dolu bir mağara bulurlar. Balı çıkarmak için arkadaşları, Cemşab'ı aşağı indirir. Balı yukarıya çektikten sonra arkadaşları kendilerine daha çok bal düşsün diye Cemşab'ı aşağıda bırakıp kaçmışlardır. Bunun üzerine Cemşab mağarada tek başına kalır. Cemşab mağarada bir delik görür ve bu delikten ışık geldiğini fark eder. Cebindeki bıçak ile deliği büyüttüğünde ömründe görmediği kadar güzel bir bahçe görür. Bu bahçede daha önce görmediği çiçekler ve bir havuz görür. Bunların yanında onlarca yılan görür.

Cemşab'ın gördüğü havuzun başında bir taht bulunmaktadır ve bu tahtta süt beyaz renkte bir yılan oturmaktadır. Cemşab, Şahmeran'ın güvenini kazanarak yıllar boyu o bahçede hayatını sürmüştür. Şahmeran, Cemşab'a tıp bilimindeki bilmediklerini açıklar. Havuzun başında beyaz vücutlu bir yılan oturmakta bu yılan da yılanların şahı Şahmeran’dır.

Cemşab, Şahmeran ile tanışıp onun güvenini kazanmıştır. Uzun yıllar Şahmeran’dan tıp ile ilgili pek çok bilgi edinmiştir. Şahmeran’ın Cemşab’a verdiği bilgiler insanların henüz bilmediği ilimlerdir. Cemşab’a Lokman Hekim de denilmektedir.

Cemşab yıllar boyunca Şahmeran'ın yanında kalınca ailesini özlemiştir ve Şahmeran'a yalvarır ailesinin yanına dönmek için. Şahmeran bu öneriyi bir şartla kabul eder. Bu şart Cemşab'ın kendisinin yerini kimseye söylememesidir. Cemşab yer yüzüne çıktıktan yıllar sonra bile kimseye Şahmeran'ı anlatmamıştır. Cemşab sözünü tutmuş ve evine döndükten sonra kimseye olanlardan bahsetmemiştir. Döndükten sonra herkes onu öldü bildiği için nerede olduğunu yakın çevresi ısrarla sormuş fakat o bir cevap vermemiştir.

Döner dönmez ilk işi annesinden kendisini kuyuya atan arkadaşlarının akıbetini sormak olmuştur. Annesi ise onların çok zengin olduklarını ve ticaretle uğraştıklarını anlatmıştır. Hatta zaman zaman kendisine maddi olarak yardımda bulunduklarını da söylemiştir. Fakat Cemşab ısrarla onlarla görüşmek istemiştir. Görüştüğünde onların vicdan azabı çektiklerini görmesi ve özür adına servetlerinin yarısını Cemşab’a getirmeleri üzerine, Cemşab onları affetmiş ve tekrar dost olmuştur. Bir gün ülkesinin padişahının hasta olduğunu söyleyen vezir, tedavisinin şahmeranın etini yemek olduğunu söylemiştir. Bunun üzerine bütün ülkedeki herkesin vücuduna bakan vezir Cemşab'ı ifşa eder ve yerini söylemeye zorlar. Bunun üzerine Cemşab Şahmeran'ın yerini söyler. Şahmeran Cemşab'a kendisini kaynatmasını, kafasını padişaha, gövdesini vezire, kuyruğunu da kendisine yedirmesini söyler. Böylece padişah iyileşir, vezir ölür, Cemşab ise Şahmeran'ın kuyruğunu yemesiyle Lokman Hekim olur. Şifalı otların neler olduğunu Lokman Hekim’in Şahmeran’dan öğrendiği iddia edilmektedir.

Şahmeran Efsanesi’ne göre Şahmeran’ın yılanları olan Meranlar onun öldüğünü asla bilmemektedir. Hatta yılanlar şahlarının öldüklerini öğrendikleri takdirde, Tarsus'u yağmalayıp Şahmeran’ın intikamını almaya çalışacaklardır.

Bazı rivayetlere göre Şahmeran’ın ölümünün asıl amacı insanların sağlığına kavuşması ve şifa bulması olarak yorumlanmış ve Lokman Hekim’in Şahmeran’dan pek çok tıbbi ilmi öğrendiği anlatıla gelmiş şehir efsaneleridir. 

Mersin'in Tarsus ilçesindebulunan hamam Efsanevi Şahmeran’ın burada kesildiğine inanıldığından “Şahmeran Hamamı” adı taşımaktadır. Hamamın özelliğini ve Şahmeran'la ilgili efsanesi yörede ünlüdür. Kentin en işlek caddelerinden biri olan Adana Caddesi’nde, üst tarafı insan alt tarafı yılan biçiminde ve gövdesini birçok küçük yılan saran Şahmeran anıtı dikilmiştir.

18 Eylül 2019 Çarşamba

Deney Genie - Dil Öğrenmede Kritik Periyot / Kritik Dönem Hipotezi


DENEY... Yer Los Angeles…

Genie, 1970 yılında bir evin bodrumunda, lazımlıklı sandalyeye bağlı olarak bulunduğunda 13 yaşındaydı. Katarakt dolayısıyla görüşünü yitirmiş annesi kocasına karşı çıkmaya korkmuş, susmayı tercih etmişti.

Akıl hastası babası yüzünden ömrünü hayattan tamamen tecrit edilmiş bir halde geçiren kızın bildiği kelime sayısı 20 civarındaydı. 13 yıl boyunca sadece “Kes şunu” veya “Yeter artık” gibi birkaç cümle haricinde hiç ses duymamıştı. Çünkü akıl hastası baba, annesinin ve büyük kardeşinin Genie ile görüşmelerini yasaklamıştı.

Bazı geceler ağladığında babası bodruma iniyor ve havlamaya benzer korkunç sesler çıkararak kızı susturuyordu. Kız, kimi günler bağlı olduğu sandalyeyle birlikte yere düşüyor ve saatlerce düştüğü yerde kalıyordu. Babası arada bir insafa gelip kızı sandalyeden çözüyor, bir uyku tulumuna sarıp üstünde metal kapak bulunan bir beşiğin içine koyup kapağı kapatıyordu.

Annesinin, kendisine verilen bir dakikalık süre içinde yalnızca kızını beslemeye izni vardı. Beslenme esnasında da konuşması yasaktı.

Babası küçük kızı 13 yıl boyunca az ışık alan bir odada sandalyeye bağlı oturmak zorunda bıraktı. Genie bu süre boyunca dile neredeyse hiç maruz kalmadı. Bulunduğunda 6 yaşındaki bir çocuk gibiydi. Suçlu babası mahkemeye çıkarılmadan önce intihar etti.

Radyosu, televizyonu olmayan bu çocuk, duygusal ve sosyal mahrumlukla büyüdü. Şans eseri kurtarılıp hastaneye getirildiğinde ayakta duramıyor, insani özellikler sergileyemiyordu.

Dahası dil bilmediği için iletişim kuramıyordu.

Olayı duyan psikolog, psikiyatr, engelli eğitmeni gibi bilim adamları hemen hastaneye akın ettiler. Bu grubun arasında en iştahlı gözükenleri dil bilimcilerdi. Ana dilin ancak çocukluk döneminde öğrenilebileceğini savunan Kritik Periyot / Kritik Dönem hipotezi için sonunda tabii bir denek bulmuşlardı.

Hastane, bilimsel araştırmaların üssü haline geldi. Genie’yle gönüllü olarak ilgilenmek isteyenler sıraya girdi, evlatlık almak için türlü numaralar çekildi.
Yıllar süren uğraşlar neticesinde Genie, yaş olarak geç kalması sebebiyle 100 kelimeden fazlasını öğrenemedi ve annesi tarafından kimsesizler evine gönderildi.

Dil ediniminde kritik dönem varsayımı belli bir yaşa kadar dile hiç maruz kalmayan çocukların hayatlarının geri kalanında hiçbir zaman dil öğrenemeyeceğini ortaya koyar. İlk dilini bu dönem geçtikten sonra öğrenen çocukların dil bilgisi ile alakalı sorunlar yaşadıkları sonradan görülecektir. Genie vakası o kadar önemli bulunmuş olacak ki, hükümet bu konuyu araştırmaları için bilim adamlarından oluşan bir ekip kurmuştu.

Genie çok meraklıydı, onun için yeni olan her nesnenin adını soruyor ve öğreniyordu. Dil becerilerinden sorumlu sistemlerin bulunduğu beynin arka kısmı Genie hiç dile maruz kalmadığı için uyarılmamıştı ve gitgide küçülmüştü. Özetle Genie’nin beyni dil için gerekli kapasiteye ulaşacak kadar gelişmemişti. Varsayıma göre Genie artık dili tam anlamıyla hiç öğrenemeyecekti.

14 yaşına geldiğinde annesi Genie’yi alarak eski evlerine döndü ancak Genie ile ilgilenmekte yetersiz kaldığından o birkaç hafta sonra bakımevine yollandı. Bakımevinde ona yeterli psikolojik destek verilmedi ardından Genie sürekli bir yerden diğerine taşındı. En sonunda Genie, insanca yaşaması için koşullar sağlanmadığından ve deney faresi gibi davranıldığı gerekçesiyle bilim adamlarıyla görüşmesi yasaklanarak Los Angeles yakınlarında bir yetişkin bakım evine bırakıldı. Genie burada işaret dilini öğrendi ve işaret diliyle iletişim kurmaktadır.

Tez doğrulandı.

Yukarıdaki metne göre aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

a) Bazı şeyleri öğretmek ancak belli bir yaşa kadar mümkündür

b) Bir çocuk 13 yaşından sonra dilini öğrenemiyorsa, dinini ve kültürünü de zor öğrenir.

c) Kritik periyotta aile tarafından verilmesi gereken eğitim ihmal edilirse telafisi zor olur.

d) Toplumda uyumsuzluk gösteren kişilerin birçoğuna çocukken doğru eğitim verilmemiştir.

d) Hepsi

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...