3 Ocak 2021 Pazar

Buzdolabı Kullanımında Enerji Tasarrufu Nasıl Sağlanır? Nelere Dikkat Etmek Gerekir?

 


1- Buzdolabınızı mutfağın en soğuk yerine, ocak ve radyatörden uzağa yerleştirin. Böylece buzdolabınız %15 daha az enerji tüketir. 

2- Dolabın çevresinde havanın yeterince hareket edebileceği 10 cm boşluk bırakılmalıdır. Dolap etrafında dolaşan hava soğumadıkça tüketim 2-3 kat artacaktır.

3- Buzdolabını +5 derecede ve derin dondurucuyu -18 derecede de tutmak gereklidir. Daha düşük değerler enerji israfı anlamına gelir.

4- Dolaba konacak yiyecekleri oda sıcaklığına kadar soğuttuktan sonra koyunuz. Sıcak konulan yiyecekler daha fazla enerji tüketimine sebep olurlar.

5- Buzdolabı ve derin dondurucu kapaklarının hava sızdırmaz olması gerekir. Sızdırmazlık kontrolü için temiz bir kâğıdı contaların arasına sıkıştırarak kapağı kapatın. Kapak kapalıyken kâğıdı kolayca çekebiliyorsanız, buzdolabı hava alıyor demektir.

6- Buzluktan çıkartılan yiyecekleri ilk önce dolapta biraz çözdürün. Böylece soğumaya yardımcı olacağınız için dolabınız daha az enerji tüketir.

7- Dolaba koyduğunuz sulu yiyeceklerin ağzını sıkıca kapatın. Ağzı açık bırakılan kaplar nedeniyle dolapta nem oranı artar ve dolap bu nemi alabilmek için daha fazla enerji tüketir.

8- Buzdolabının kapağını sık sık açmayınız. Daha fazla enerji tüketimine sebep olursunuz.

9- Buzdolabınızın buzluğundaki buz kalınlığının 5 mm'yi geçmemesine dikkat ediniz.

10- Koruyucuların kalınlığı arttıkça, buzdolabı içindekileri serin tutmak için daha çok çalışacaktır. Buzdolabına koymadan önce, gıdaların fazla olan paketleri çıkarılmalıdır.

11- Kullanacağınız ev aletlerini satın alırken sadece fiyat olarak değil, enerji tasarrufu açısından da karşılaştırın. Enerji verimliliği yüksek bir cihaza yapacağınız yatırım maliyeti daha fazla olmakla birlikte, cihazın 10–15 yıllık kullanım ömrü boyunca sağlayacağı enerji tasarrufu ödediğiniz parayı size geri kazandırır. Cihaz alırken “A” ve “A +” işaretli olanlarının en verimli olanlar olduğunu hatırlayınız. Yüksek verimli ve çok düşük verimli cihazlar arasında % 60’ın üzerinde enerji tüketim farkı vardır.

Ev ve Binalarda Isı Enerjisi Tasarrufu Sağlamak İçin Yapılması Gerekenler Nelerdir?

 


Evlerimizde ve binalarımızda ufak değişiklikler ve basit uygulamalar ile ısınma konusunda tasarruf sağlamak mümkün. İşte yapmamız gerekenler.

1- Duvar ile radyatör arasına alüminyum folyo kaplı yalıtım levhası koyun. Bu panelleri strafor levha üstünü alüminyum folyo kaplayarak evde kendiniz de hazırlayabilirsiniz.

2- Radyatör sıcaklığını ayarlayan termostatik radyatör vanaları yılda %15-20 oranında enerji tasarrufu sağlar. Radyatörlerin önünü uzun perdelerle kapatmayın. Mobilya koymayın. Sıcak hava akışına engel olmayın.

3- Kışın kuzeye bakan pencere perdelerini ve varsa, panjurları kapalı tutun. Mümkünse evinizin kuzey yönünde kalın perdeler kullanın.

4- Isı kayıpların önlemek için su ısıtıcınızı ve sıcak su borularını yalıtın.

5- Kalorifer kazanı veya kat kaloriferinizi yoğuşmalı, yüksek verimli olanlar ile değiştirin.

6- Merkezi sistemle ısıtılan konutlarda sıcaklık fazla geldiğinde camları açmak yerine, termostatik vanalarla sıcaklığı düşürün. Ortam sıcaklığını 1 derece azaltarak enerji tüketimini %6 azaltabilirsiniz. 

7- Kışın ortam sıcaklığını gereğinden fazla yükseltmeyin. Oturma odaları 19 ile 21 derece ve yatak odalarını 16-18 derece arasında ısıtmak uygundur.

8- Apartman giriş kapılarını kapalı tutun. Çift kapı veya otomatik kapanma ısı korunumuna yardımcı olur.

9- Güneşli kış günlerinde ısıtıcınızı kısın ve perdelerinizi açın. Güneş ışığından mümkün olduğunca yararlanın.

10- Kapı ve pencere boşlukların kontrol ederek sızıntıları önleyin. Bunun için pencere kenarlarına yalıtım yapın.

11- Standart camlardan daha pahalı olsa da yalıtımlı camları kullanın. Konfor ve enerji tasarrufu sağlarlar. 12 mm çift cam kullanılması durumunda camlardan kaybedilecek ısı %50 oranında azalır. 

12- Low-e camlar kullanılması ısı kayıplarını daha da düşürecektir.

13- Binanızın izolasyonunu yaptırın. Yalıtılmış duvarlar ile % 30’a kadar enerji tasarrufu sağlanır.

14- Ev satın alırken enerji dostu bir ev olmasına dikkat edin. Başlangıçta daha fazla para ödersiniz; ama ömür boyu hem para, hem enerji tasarrufu sağlamış olursunuz.

15- Doğal gün ışığından faydalanın. Mobilyalarınızı gün ışığının içeri girişini kolaylaştıracak şekilde yerleştirin. 

16- Duvarlarınızı açık renge boyayın.

2021 Yılı Meslek Lisesi 12. Sınıf Stajyer Öğrenci Maaşı, Aylık Ödemesi Asgari Ücret Artışına Bağlı Olarak Kaç Lira Oldu? Hesaplama


2021 yılında meslek lisesi 12. sınıfında okuyan ve bir işletmede staj yapan öğrencilerin stajyer maaşları asgari ücrette yapılan zam sonrası kaç liraya yükseldi?

3308 sayılı yasa gereği sigortaları devletçe karşılanan kendilerine de aylık olarak asgari ücretin 1/3 oranında maaş ödenen Meslek lisesi 12. sınıf işletmede beceri eğitimi alan öğrencileri stajyer maaşı almaktadırlar. Bu yıl hem staj yapmak hem de stajyer maaşı almak konusunda sıkıntılı bir süreç yaşanmış olsa da resmi süreç devam etmektedir.

İşletmelerde beceri eğitimi adı verilen eğitim süreci hem bir ders niteliğinde olup sınıf geçmeye etki etmektedir hem de çalıştıkları kurumdan maaş alarak da bir nevi iş hayatının içinde yer almaktadırlar.
Milli Eğitim Bakanlığı yaptığı açıklamayla 4 Ocak 2021 tarihine kadar eğitim öğretim faaliyetlerinin sadece uzaktan eğitimle sürdürüleceğini açıkladı. Bu açıklamanın akabinde stajların devam edip etmeyeceği merak ediliyor. 

STAJYER MAAŞI NEDİR? NASIL ALINIR?

12. sınıf yani lise 4 e giden öğrenciler okulda bulunduğu branşlara göre işletmelerde ve fabrikalarda yetiştirilmek üzere kurs görürler. Bu fabrikalarda kendilerini yetiştiren öğrenciler aynı mesleğin devamı için topluma katkı sağlarlar aynı zamanda mesleki gelişimlerini tamamlarlar.

Stajyer öğrenciler haftanın 3 günü 24 saatlik işletmede beceri eğitimini haftanın ya ilk üç günü ya da son üç günü olarak iş yerlerinde staj olarak tamamlamaktadırlar. Çalıştıkları bu süre için de kendilerine maaş ödemesi yapılmaktadır.

Meslek liselerinde öğrenim gören öğrenciler 4 yıllık örgün eğitimleri süresi boyunca okullarda gördükleri teorik ve pratik eğitimlerin iş hayatında beceriye dönüşmesi için staj görevi yapmaktadırlar. 2020 - 2021 Eğitim öğretim yılında işletmelerde stajyer olarak hem ders hem de iş görecek olan meslek lisesi öğrencilerinin bu yıl staj yeri bulma konusunda koronavirüs nedeniyle biraz zorlanacakları ön görülüyor.

STAJYER ÖĞRENCİ MAAŞI NE ZAMAN ZAMLANIR?

Stajyer öğrencilerin maaşı asgari ücret üzerinden hesaplandığı için maaş zamları da asgari ücrete bağlı olarak değişmektedir. Maaş hesaplamasında o yılın net asgari ücret tutarından asgari geçim indirimi miktarı düşülür ve kalan net rakam üçe bölünerek meslek lisesi satjyer öğrencisinin alması gereken aylık maaş miktarı hesaplanır.

Meslek liseleri koronavirüs pandemisi döneminde yeniden kendilerini gösterme fırsatı buldular. Üretime hızlı şekilde dahil olup cerrahi maske, dezenfektan, koruyucu tulum gibi süreç açısından hayati ehemmiyet taşıyan ürünlerin üretimine önemli ölçüde katkı sağladılar. Üretim aşamasında önemli payı öğretmenler ve alanda uygulamalı eğitim gören stajyer öğrenciler oluşturdular.

STAJYER ÖĞRENCİ 2021 YILI MAAŞI NE KADAR OLDU? NASIL HESAPLANIR?

Örneğin; açıklanan ve Resmi Gazetede de yayınlanan 2021 Yılı asgari ücret tutarı net 2.825.90 TL'dir.

2021 yılı asgari ücret brüt 3577,50 net 2825,90 kuruş oldu. Asgari ücret 500 lira arttı. Asgari ücret yüzde 21,56 oranında yükselmiş oldu.

Staj yapan öğrencilere 2020 yılı sonuna kadar en az 631 TL ücret ödendi.

2021 asgari ücreti bekar bir işçi için AGİ dahil 3.093,162 Llira olarak belirlendi. AGİ miktarı ise bekar için 268,162 lira oldu.

Bu durumda 2021 asgari ücretinden AGİ miktarı çıkarıldığında elde edilen rakamın yüzde 30'u olan 767 lira 2021 yılı için minimum stajyer maaşı oluyor.

MEB'den Öğrencilerin İşletmelerde Mesleki Eğitim/Staj Durumu Hakkında Yazı

Koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle Bakanlığımıza bağlı eğitim kurumlarında, 14 Mart 2020 tarihinden itibaren eğitime ara verilmiş ve 23 Mart 2020 tarihi itibariyle de uzaktan eğitim süreci başlatılmıştır. Bu süreçte öğrencilerin işletmelerde mesleki eğitime/staja devam edip etmemeleri konusunda ise ilgi (b) yazıda gerekli açıklamalar yapılmıştı.İçişleri Bakanlığının ilgi (c) Genelgesi ile 01.01.2000 tarihinden sonra doğanlar için sokağa çıkma yasağı getirilmiş olup bu yasak, ilgi (ç) Genelge ile 18-20 yaş aralığı için kaldırılmıştı.

Normalleşme süreci kapsamında 9 Haziran 2020 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplantısında alınan karar doğrultusunda yayımlanan ilgi (d) Genelgede; "18 yaş altı çocuklarımız ve gençlerimizle ilgili sokağa çıkma kısıtlaması, küçük çocukların ebeveynleri refakatinde olmaları şartıyla tümüyle kaldırılmıştır" ifadesi yer almaktadır.

Bu kapsamda, mesleki eğitim merkezi programına kayıtlı öğrenciler; işletmelerin Koronavirüs (Covid-19) salgınına yönelik koruyucu tedbirleri alması, öğrenci ve velilerin bilgilendirilerek isteklerinin ve onaylarının alınması koşuluyla ilgi (a) Kanun hükümleri doğrultusunda işletmelerde mesleki eğitim uygulamalarına devam edebileceklerdir.

Bilgilerinizi ve gereğini rica ederim.

Kemal Varın NUMANOĞLU
Bakan a. Genel Müdür

20 Aralık 2020 Pazar

Doğru Analiz Yapmak - İkinci Dünya Savaşında Vurulan Uçakların İstatistiği



II. Dünya Savaşı’nın Seyrini Değiştiren Matematikçi: Abraham Wald

İkinci Dünya Savaşı’nda, İngiliz pilotları, Alman pilotları karşısında çaresizdi. Savaşın en başarılı ve en korkulan pilotları Alman pilotlardı ve bunun acısını en çok çeken de İngiliz pilotları oldu. İngiliz Ordusu pilot yeteneğindeki çaresizliğini, teknolojide ve uçaklarını güçlendirmede aradı. İngiliz Ordusu, üstte geri dönen ve mermi delikleriyle süzgece dönmüş uçaklarından topladığı bilgilerle, mermi deliklerinin yoğunlaştığı yerlere daha fazla zırh koyarak, onları savaşmak için geri gönderdi fakat bu yöntem pek de bir işe yaramadı.

II. Dünya Savaşı sırasında, ülkeler savaşta başarılı olabilmek için pek çok matematiksel ve stratejik problemle başa çıkmak zorunda kaldı. En zorlu görevlerden biri, uçakların düşman ateşi karşısında daha dayanıklı hale getirilmesiydi.

Ordu, uçaklarını korumak için zırha ihtiyaç duyulduğunu biliyordu ama soru “Nereye koymalılar?” Sorusuydu.

Bir grup istatistikçiden, uçakların düşman ateşinden aldıkları hasarı en aza indirgemek için uçağın hangi bölümlerinin zırhlanması gerektiğine dair bir değerlendirme istendi.

İstatistikçiler uçakları korumanın en iyi yolunu bulmak konusunda zorluk çekerken, Macar matematikçi Abraham Wald, başlangıçta diğerlerinin katılmadığı dâhice bir fikre sahipti.

Birçok istatistikçi gibi, o güne kadar karşılaşılmamış teknik sorunların çözümü için II. Dünya Savaşı sırasında oluşturulan büyük çaplı yöneylem araştırma takımlarında bulunan Wald, istatistik yeteneğini, II. Dünya Savaşı’nda düşman ateşiyle kaybedilen bombardıman uçakları sorununa uyguladı.

Programa dâhil olan tüm takım üyeleri ve mühendisler yeni bir görevle uğraşmak zorunda kaldı — bu en yaygın hasar görmüş alanları korumak için yeni yollar aradılar. Geri dönen uçaklardaki hasar üzerine bir çalışma yapılmış ve en fazla hasar alan yerlerin zırhla kaplanması önerilmişti. Bunun üzerine, uçakların en çok hasar aldığı noktaları (kanatlar ve gövde) gösteren bir şema hazırlandı. Wald ise, planlanan şemanın tam aksini yapmaları gerektiğini düşünüyordu. Ona göre, şemada görülen hasarsız alanlar, aslında uçağın geri dönebilmesini sağlıyordu. 

Abraham Wald'ın bulduğu Survivorship Bias olarak bildiğimiz bir tür mantık hatasıydı. Hasarlı bir şekilde geri dönen uçaklar, mermi delikleri içinde olsa dahi, tehlikede değillerdi. Böylece Wald, tüm ilgisini uçakların mermi delikleri olmayan kısımlarına yoğunlaştırdı. Çünkü, Abraham Wald’a göre, ölümcül olan kısım buralardı. Zira, bu kısımlardan hasar alan uçaklar geri dahi dönememişlerdi.

Geri dönemeyen uçakların çok büyük bir kısmı aslında uçuş kabininden ve kuyruk bölümlerinden isabet almıştı. Dolayısıyla uçakların iyileştirilmesi gereken bölgeleri bu kısımlar olmalıydı ve raporunu bu şekilde hazırlayarak İngilizlere, mermi isabet eden bölgeler yerine, isabet almamış kısımlara ekstra zırh koyulması gerektiği söyledi.

II. Dünya Savaşı'nın kaderini değiştiren Abraham Wald, 1950 yılında eşiyle birlikte gittiği Hindistan gezisinde, bir uçak kazası sonucu hayatını kaybetti.

Hamam Böceği Teorisi - Karşılaşılan Olaylara Tepki veya Cevap Vermek


Modern insanlığın vazgeçilmez parçası olarak rahatça tanımlayabileceğimiz Google'ın CEO'su Sundar Pichai, yaptığı konuşmada bir restoranda müşteriler ve garson arasında geçen bir olayla ilgili izlenimlerini ve bu gözlemi sonucunda ortaya attığı, sorunlara bakış açınızı değiştirecek Hamam Böceği Teorisi'ni anlatıyor.

IIT ve MIT mezunu, Google Chrome’un başkanı Sundar Pichai’den güzel bir konuşma:
Kişisel gelişim için hamamböceği teorisi

Restoranın birinde bir gün aniden bir hamamböceği belirdi ve orada bulunan bir kadının üzerine çıktı.

Kadın korkudan çığlık atmaya başladı.

Paniklemiş yüzü ve titreyen sesiyle, can havliyle hamam böceğini üzerinden elleriyle atmaya çalışırken zıplamaya başladı.

Onun bu tepkisi bulaşıcı olmuştu, bulunduğu gruptaki diğer insanlar da paniklemişti.

Kadın sonunda hamam böceğini üzerinden atmayı başardı derken… başka bir kadının üzerine düştü hamam böceği.

Şimdi aynı şeyleri yaşamak için sıra gruptaki diğer bir kadındaydı.

Garson hemen imdatlarına koştu.

Bu nöbet değişiminde, bu sefer de hamam böceği garsonun üzerine düştü.

Garson dimdik durdu, kendini toparladı ve gömleğindeki hamamböceğinin davranışlarını gözlemledi.

Kendine yeterince güvendiğini hissettiğinde, hamam böceğini parmaklarıyla tutarak, restorandan dışarı attı.

Kahvemi yudumlayıp, curcunayı izlerken, beynimdeki anten birkaç fikir yakaladı ve merak etmeye başladı: “Kadınların bu tiyatral, abartılı hareketlerinden hamamböceği mi sorumluydu?”

Eğer öyleyse, neden garson rahatsız olmadı?

Durumu mükemmel yakın bir şekilde, hiçbir kargaşa çıkarmadan halletti.

Buna neden olan hamamböceği değildi, hamamböceğinin sebep olduğu rahatsızlığı o kadınların giderebilecek kabiliyette olmamasıydı, onları bu denli rahatsız eden buydu.

Farkettim ki, babamın, karımın veya patronumun bağırması değildi beni rahatsız eden. Asıl sebep, bana bağırmalarına karşın hissettiğim rahatsızlıkla başa çıkamamamdı.

Yoldaki trafik değildi beni rahatsız eden, trafik sıkışıklığıyla oluşan sıkıntılı durumu halledemeyecek olmamdı.

Hayatımdaki kargaşayı yaratan şey, problemin kendisinden çok benim ona verdiğim tepkiydi.

Hikayeden çıkarılan dersler:

Anladım ki, hayatta olaylara tepki vermemeliyim. Onun yerine, olaylara cevap vermeliyim.

Kadınlar hamam böceğine tepki verirken, garson ise cevap verdi.

Tepkiler içgüdüsel olarak gösterilen şeylerken, cevaplar etraflıca düşünülerek oluşturulmuş şeylerdir.

HAYATI anlamanın güzel bir yolu.

MUTLU olan biri, hayatındaki her şey yolunda olduğu için mutlu değildir.

MUTLU olmasının sebebi, hayatındaki olaylara karşı tutumunun doğru olmasıdır.

29 Kasım 2020 Pazar

Hülagu ve Genç Alim Kadıhan - Başımıza Gelenlerin Nedeni


Hülagu’ya ders veren Kadıhan

Sakalları bile yeni çıkmaya başlamış genç bir âlim, Cengiz Han'ın torunu Hülagu'ye dersini vermiştir. Hem de bugün İslam âleminin perişan halini özetleyecek nitelikte.

Moğol İmparatorluğunun kurucusu Cengiz Han’ın torunu Hülagu 1258 tarihinde Bağdat’a girerek Abbasi Halifesi Mutasım’ı keçeye sarıp Moğol atlarının ayakları altında ezdirerek öldürtür. Şehirde katliamlara başlar ve şehri yağmalar. Kadın, yaşlı, çocuk, hamile demeden bazı kaynaklara göre 200.000, bazılarına göre de 400.000 kişiyi katleder. Cami, hastane, saray ve benzeri ne varsa hepsini yok eder.

Milyonlarca dini ve ilmi eserin büyük bir kısmını Dicle Nehrine attırır. Hülagu’nun zalimliğini anlatmak için Dicle’nin günlerce kan ve mürekkep aktığı söylenir.

Hülagu o beldenin en büyük âlimi ile görüşmek istediğini bildirir.

Kimse, Hülagu tarafından öldürülmek korkusuyla bu davete icabet etmek istemez.

Zamanın genç âlimlerinden Kadıhan daveti kabul edeceğini söyler. Kadıhan, ufak tefek tıfıl bir gençtir. Daha sakalı bile çıkmamıştır.

Kadıhan, Hülagu ile görüşmek için kendisine bir deve, bir keçi ve bir de horoz verilmesini ister.

Kadıhan, hayvanlarla birlikte çadıra varır. Hayvanları çadırın dışında bırakarak içeriye girer ve kendisini tanıtır.

Hülagu, genci tepeden tırnağa süzer ve “Bana göndermek için bula bula seni mi buldular. Gönderecek başka birini bulamadılar mı?” diye sorar.

Kadıhan gayet sakin bir şekilde; “Görüşmek için iri yarı, boylu poslu birini istiyorsan, bir deve getirdim. Sakallı yaşlı birisi ile görüşmek istiyorsan, bir keçi getirdim. Eğer gür sesli birisiyle görüşmek istiyorsan horoz getirdim. Üçünü de çadırın önüne bıraktım. Onlarla görüşebilirsin!” der.

Hülagu karşısındakinin sıradan birisi olmadığını anlar ve “şöyle otur bakalım” diyerek ilk sorusunu yöneltir:

“Söyle bakalım, beni buraya getiren sebep nedir?”

Kadıhan gayet sakin bir şekilde;

“Seni buraya bizim amellerimiz getirdi. Allah’ın bize verdiği nimetlerin kıymetini bilemedik. Esas gayemizi unutup makam, mevki, mal, mülk peşine düştük. Zevk ve sefaya daldık. Cenab-ı Hakk da bize verdiği nimetleri almak üzere seni gönderdi” der.

Hülagu bu sefer ikinci sorusunu sorar: “Peki, beni buradan kim gönderebilir?”

Kadıhan: “O da bize bağlı. Benliğimize dönüp ne kadar kısa zamanda toparlanıp, bize verilen nimetin kıymetini bilir, zevk ve sefadan, israftan, zulümden, birbirimizle uğraşmaktan vazgeçersek işte o zaman sen buralarda duramazsın.”
....

Yorumu okuyuculara bırakıyoruz....

11. Peron - Gökhan Duman - 12 işçi Köln’de bir pansiyonda kalıyorduk


“Eşim Almanya’ya gidiyorum dediğinde hiç ses etmedim. Adını ilk defa duyuyordum. Yolculuk trenle üç gün sürüyor dediği o an anladım. Demek benden bu kadar uzağa gidiyordu.”

“Eşimden bant gelmiş, bütün ev teybin başındayız. Eşim bantta ‘iyisiniz inşallah’ diyor bütün ev ‘iyiyiz iyiyiz’ diyor, ‘köye kar inmiştir’ diyor, herkes ‘indi indi’ diyor. En son anasını, babasını herkesi andı, kalanlara da hasretle selam ederim dedi. İşte o kalan bendim.”

“Bazı aileler vardı hani, çok önemsenmezdi. Ama her bayram kapınızı çalar, az oturup giderdi. Biz işte o aileydik.”

“18 yıl Essen'de çalıştık ama adres sormadan bir yeri bulamıyorduk. Biz hep şehrin altını gördük, üstünü görmedik ki bilelim."

"O zamanlar tek firma vardı, o götürüyordu cenazemizi memlekete. Ama hafta sonu kapalıydı. Biz de ne yapalım, inşallah hafta içi ölürüz diyorduk."

Arka Kapak Yazısı (Tanıtım Bülteninden)

12 işçi Köln’de bir pansiyonda kalıyorduk.

Bizim pansiyonun en yaşlısı Muharrem abinin okuma yazması yoktu.

Bir gün elinde mektupla geldi, ‘Yengen yollamıştır belki şunu bana okur musun Bayram?’ dedi.

Bir kıyıya geçtik, mektubunu tane tane okudum.

Yenge yollamıştı...

Hem dinledi, hem ağladı.

Birkaç gün sonra ‘Bir de cevap yazalım Bayram’ dedi.

Oturduk iki sayfa yazdık.

Gel zaman git zaman bu iş benim üstüme kaldı.

İki haftada bir mektup okuyup cevap yazıyorduk.

Artık aileden biri sayılırdım, her şeylerini biliyordum.

Son mektupta Muharrem abinin hanımı ‘Sağ olsun bizim komşunun kızı Gülizar ne zaman istesem sana mektup yazıyor’ diye not düşmüş.

Meğer yengenin de okuma yazması yokmuş, o da tanıdık birine yazdırıyormuş. Muharrem abi cevabi mektubunda şöyle yazdırdı:

‘Allah razı olsun bizim Bayram da beni kırmıyor, hem okuyor hem yazıyor.’

İşte her şey o günden sonra başladı.

Ben Muharrem abiden habersiz mektubun sonuna ‘Gülizar Hanım yazınız pek güzelmiş, okunması çok kolay’ minvalinde bir not düşünce o da bana bir şeyler yazdı.

O notlar zamanla çeyrek sayfa, hatta yarım sayfayı bulmaya başladı.

Tabi ne Muharrem abi, ne de yenge hanım bu durumdan haberdar.

Öyle öyle biz işi büyüttük. Gülizar ailesinden çekindiği için kendi ismine mektup yazamıyordum.

Muharrem abinin mektubunun bir kısmını kendime ayırıp öyle haberleşebiliyordum.

O da aynısını bana yapıyordu. Yani onların 'gurbet mektupları' bizim de 'aşk mektuplarımız' olmuştu aynı zamanda.

Çok vakit geçmeden konuyu Muharrem abiye açtım.

‘Ulan Bayram ben bir söylüyorum sen üç yazıyordun meğer ondanmış’ dedi, gülüştük.

Gülizar’ı istemeye gittik, dört ay içinde evlendik çok şükür. Ama o mektupları bize vermediler.

Aşk mektuplarımız onlarda kaldı.?

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...