3 Ocak 2021 Pazar

Virtual Reality - Sanal Gerçeklik Nedir? Sanal Gerçekliğin Kullanım Alanları Nelerdir?



Sanal gerçeklik nedir? Sanal gerçekliğin kullanım alanları nelerdir? sorularının cevabı yazımızda...

Virtual reality - Sanal gerçeklik, kelime anlamı olarak gerçeğe yakınlık olarak nitelendirilebilir. Bir diğer tanımla, gerçeğe yakın simule edilmiş bir ortam oluşturmak için bilgisayar teknolojisinin kullanılmasıdır. 

Gerçek ve hayalin birleştirilmesi sanal gerçekliktir.

Kullanıcılar önlerinde bir ekranı görüntülemek yerine, çeşitli aparatlar kullanarak üç boyutlu oluşturulmuş dünya ile etkileşime girebilirler. Bu üç boyutlu ortamdaki maddeleri manipüle edip bir dizi eylem gerçekleştirebilirler.

Sanal Gerçeklik Ekipmanları

1- Bilgisayar tabanlı sanal gerçeklik başlıkları

Facebook tarafından geliştirilen Oculus Rift ve HTC tarafından geliştirilen Vive gibi sanal gerçeklik başlıkları, kablo ile bir bilgisayara bağlanılarak kullanılmaktadır. Bilgisayar veri kaynağı olarak kullanılmaktadır. Başlıkların içinde ayrıca bir görüntüleyici bulunmaktadır. Uygulamalarda bilgisayar işlemcisi kullanıldığı için daha gerçekçi simülasyonlara yer verilebilmektedir. Ancak kullanılan kablolar kullanıcının hareket alanını kısıtlamaktadır.

2- Mobil tabanlı sanal gerçeklik başlıkları

Bir akıllı telefon ile birlikte çalışan sanal gerçeklik uygulama türünde başlık bir bilgisayara bağlanmamakta ve kablo bağlantısı bulunmamaktadır. Kablosuz ve mobil tabanlı olduğu için kullanıcının hareketler bakımında daha esnek davranabilmesi söz konusudur. Bir akıllı telefonun bir sanal gerçeklik başlığı içine yerleştirilmesi ile kullanılmaktadır. Mobil cihaz hem görüntüleyici hem de veri kaynağı görevi görmektedir. Mobil cihazda bir sanal gerçeklik uygulaması açıldıktan sonra mobil cihazın başlığa yerleştirilmesi ya da mobil cihaz başlığa yerleştirildikten sonra mobil cihazdaki sanal gerçeklik başlatıcısı yardımıyla uygulamalara erişilmesi, sanal gerçeklik deneyimi yaşamak için yeterli olmaktadır.

3- Bağımsız sanal gerçeklik başlıkları

Mobil sanal gerçeklikten farklı olarak bağımsız sanal gerçeklik başlıklarının veri kaynağı başlığın kendisidir. Başlık kendi donanımını barındırdığı için ikinci bir cihaza ihtiyaç duyulmamaktadır.

Sanal gerçeklik teknolojisi

Belki de hiç Mars’a gidemeyeceksiniz; fakat sanal gerçeklik sayesinde oradaymış gibi hissedebileceksiniz. Sanal ve gerçeklik gibi birbirine zıt iki kelimenin bir araya gelmesiyle oluşan bu sanal gerçeklik teknolojisi tam olarak nedir?

“Sanal gerçeklik” teriminin kullanımı ilk olarak 1980’lerin ortalarında VPL Research’ın kurucusu olan Jaron Lanier’in “sanal gerçeklik” olarak adlandırdığı şeyi deneyimlemek için ihtiyaç duyduğu gözlük ve eldivenleri de içeren ekipmanı geliştirmeye başladığı zaman kullanıldı. O günden beridir de çılgın bir gelişim içerisinde. 

Gerçek dünyamızı 5 duyu organımızla algılarız. Bu organlarımızla etkileşime girebildiğimiz şeyleri gerçek olarak nitelendiririz. Sanal gerçeklik bize bunların şuanda hepsini sağlayamıyor olsa da birçoğunu tecrübe edebilmemize olanak sağlar.

Sanal gerçekliğin ve teknolojisinin temel unsurlar olarak şunları saymak mümkün;

* Sanal dünya: Sanal gerçeklik deneyimini yaşayabilmek için öncelikli olarak üç boyutlu bir sanal ortama ihtiyaç vardır. Bu sanal ortam gerçek dünyada deneyimlenenleri taklit edebilmelidir.

* İmersiyon: Fiziksel olmayan bir ortamda fiziksel olarak var olma algısıdır.

* Duyusal geri bildirim: Sanal ortam mümkün olduğunca çok duyumuza hitap etmesi ve bu duyularımızı uyarması gerekir. Bu duyulara işitme, görme ve dokunma örnek verilebilir.

* Etkileşim: Sanal ortam kullanıcının eylemlerine hızlı ve doğru bir şekilde yanıt verebilmelidir. Aksi takdirde kullanıcı sanal ortamı algılamakta zorlanacaktır.

Sanal gerçeklik dendiği zaman çoğu kişinin aklına eğlence ve oyun sektörü gelse de birçok farklı sektörde kullanılmakta ve gelecek senelerde daha da çok kullanılacak gibi görünüyor. Üstelik sadece eğlenceyi sağlamakla kalmayacak aynı zamanda çeşitli eğitim faaliyetlerinde kullanmak da mümkün.

Sanal gerçeklik neden önemlidir?

Sanal gerçekliğin faydalarını şöyle maddeleyebiliriz:

* Sanal gerçeklik öğrenmek ve eğitim almak için mükemmel bir teknolojidir. Askeri eğitimlerde, uçuş eğitimlerinde, öğrenci eğitiminde kullanılabilir. Bu sayede risksiz ortamlarda eğitim alma şansı elde edilir.

* Sanal gerçeklik sayesinde mesafeler oldukça kısalır. İnsanlar yüzyıllardır mesafeleri azaltmak için uçaklar, uzay gemileri, otomobiller gibi teknolojileri kullanıyorlar. Başka bir ülkedeki biriyle sanal bir ortamda buluşabilirsiniz, konferanslara katılabilirsiniz, konserlere gidebilirsiniz.

* Şirketler için maliyet azaltılmasını sağlayabilir. Çalışanlarınızı eğitim yada konferanslar için başka şehirlere gönderdiğinizi düşünün. Sanal gerçeklik sayesinde yapmaları gereken tek şey sanal gerçeklik gözlüklerini takmaları.

* Karmaşık problemleri basitleştirebilir. Teorik olarak bildiğiniz bilgileri görselleştirerek daha iyi anlamanıza yardımcı olur.

* Sanal gerçeklik fiziksel bir engeli bulunan veya yaşlı bireyler için önemli bir teknolojidir. Bu teknoloji sayesinde bu insanlar oturdukları yerden yapma imkanı olmayan aktiviteleri deneyimleyebileceklerdir.

Sanal gerçekliğin kullanım alanları nelerdir?

Sanal gerçeklik modadan spora kadar birçok sektörde ve birçok alanda kullanılıyor ve gelişerek kullanılmaya devam edecek. Biz bazı önemli olanları size açıklamaya çalışacağız. İşte bazı sanal gerçeklik kullanım alanları:

Askeri: Herhangi ciddi bir yaralanma olmadan askerler tehlikeli ortamlarda eğitilebilir, uçuş simülasyonlarıyla pilotlara eğitim verilebilir. Başarısız olunan senaryo tekrardan canlandırılarak eğitim pekiştirilebilir.

Sağlık: Sağlık sanal gerçekliğin en önemli kullanım uygulamalarından biridir. Ameliyat simülasyonlarıyla yeni doktorlar eğitilebilir, robotik cerrahi ile doktorlar ameliyat yapabilir, bazı psikolojik hastalıklar tedavi edilebilir.

İş hayatı: Yeni personellerin eğitimlerinde kullanılabilir, üzerinde çalışılan prototip aşamasındaki ürünler test edilebilir, toplantılar gerçekleştirilebilir.

Bilimsel gözlem: Fizik, biyoloji, astronomi, kimya gibi bir çok alanda kullanılabilir. Bilim insanlarının soyut kavramları görselleştirerek daha iyi anlamaları sağlanabilir, astronomik gözlemler gerçekleştirilebilir.

İnşaat: İnşa edilecek olan yapı sanal gerçeklik sayesinde zaman ve maliyetten tasarruf edilerek bir takım testler yapılabilir, tamamlanmış yapıdaki hatalar gözlemlenebilir ve önceden müdahale edilerek proje tekrardan revize edilebilir.

Eğitim: Okullarda birçok konuda eğitim verilirken sanal gerçeklikten yararlanılarak öğrencilerin ilgisini çekebilecek eğlenceli konular işlenebilir. Örneğin samanyolu galaksisi hakkında öğrenciler eğitilirken, çevrelerindeki unsurlarla etkileşime girerek daha çabuk algılamaları sağlanabilir.

Eğlence: Belki de en çok kullanılan alan eğlencedir. Sanal müzeler, sanal tema parkları, sanal tiyatrolar insanlara oradaymışçasına çevresiyle etkileşime geçmesini sağlayabilir. Örneğin Paris’e gitmeden Louvre Müzesi gezebilir, Şili’deki antik kent Machu Pichu’da tur atabilirsiniz.

Mühendislik: Tasarım aşamasındaki yapılar ya da maddeler tasarım sürecinde üç boyutlu olarak algılanabilir, oluşabilecek kusurlar önceden müdahale edilerek engellenebilir ve geliştirilebilir. Potansiyel riskler tespit edilebilir.

Sanal gerçeklik bize gerçekten oradaymış gibi hissedebileceğimiz bir ortam oluşturan ve gelişmekte olan bir teknolojidir. Birçok büyük çaplı firma bu teknoloji üstüne çalışmalar yapıyor ve geliştirmeye çalışıyor. Bahsettiğimiz gibi sadece eğlence amaçlı değil eğitici ve öğretici gibi daha farklı amaçlarla da kullanılmaktadır.

Sanal gerçekliğin tam olarak geleceğin en önemli teknolojilerinden biri olduğu ve başı çektiği rahatlıkla söylenebilir. Fakat uzmanlar uzun süre kullanımın insanların gerçekle olan iletişimini kesebileceğini ve asosyalliğe yol açabileceğini, psikolojik ve fiziksel olarak bazı sorunlar ortaya çıkarabileceğini vurgulamaktadır.

LED Aydınlatma Kullanmamız İçin Sebepler Nelerdir? LED Kullanmanın Avantajları



LED Aydınlatma Kullanmamız İçin Bizi İkna Edecek Sebepler?

1- LED aydınlatma, enerji maliyetinizi azaltır.

LED aydınlatma diğer aydınlatmalara oranla %80’lere varan oranlarda enerji tasarrufu sağlar. Evinizdeki tüm ışıkları LED ile değiştirdiğinizde gerçekten de fark yaratabilecek bir enerji tasarrufu sağlayabilirsiniz.

2- LED’ler ultraviyole ışın yaymazlar.

Ultraviyole (UV) ışınları yıllarca süren tartışmaların kahramanı olmuştur. Çoğu insan ultraviyolenin kaynağını güneş olarak bilse de pek çok geleneksel ampulde de ultraviyole vardır. LED aydınlatmanın sağlığa yararı, UV ışınlarının veya diğer zararlı emisyonların olmamasıdır.

3- LED aydınlatma çevre dostudur.

LED ışığı karbonun ayak izlerini azaltır. Daha az emisyon, daha az toksik atık ve daha az ısı üretilir.

4- LED’de enerji ısı olarak harcanmaz.

LED aydınlatmanın bir diğer önemli özelliği, bir diyot ve ısı emici tasarımı ile yayıldığı için ısınmamasıdır. Floresan, halojen ve CFL ampulleri çok fazla radyan ısı üretir. LED’ler ancak yanlış kullanılmaları durumunda ısınırlar.

5- LED’leri sıcak, soğuk, gün ışığı tonlarında seçebilirsiniz.

Işığın ayarlanabilirliği ve farklı şekillerde kullanımı LED’leri renkli ekranlar kullanan şov dünyasının müşterileri için birebirdir. Her türlü ev ve ticari uygulamalarda ortam atmosferini değiştirmek için LED aydınlatma kullanılabilir.

6- LED ile odaklanmış direkt bir ışık elde edilir.

LED’lerde kullanılan diyotlar doğrusal çalışır. Tipik olarak, odaklanmış ışığın yönü, ışını belirli bir alana zorlayan bir yansıma şeklinde gerçekleşir. İstenmeyen bölgelerin aydınlatılmasıyla enerjiyi boşa harcamak yerine, diyotun en çok ihtiyaç duyulan yere ışık tutması için gereken gümüş reflektör parçası yoktur. Ayrıca, çok yönlü diyotun ortaya çıkmasıyla birlikte, yönlü LED aydınlatmanın ilk kısıtlamaları tarihe karışmıştır.

7- LED ve ışık kalitesi

Hepimiz hayatımızın bir döneminde oldukça rahatsız edici tavan armatürlerinin altında çalışmışızdır. Son derece rahatsız edici olan ve gözleri yoran flaş etkisi özellikle floresan lambalarda sıkça karşımıza çıkar. Fonksiyon ve kullanımda çok tutarlı olan LED aydınlatma, flaş sorununu azaltır.

LED ışıklar ayrıca daha az enerjiyle daha kaliteli ışık üretir. Floresan ampullerin eşdeğer lümen çıkışını elde etmek için daha az sayıda LED kullanmak yeterlidir.

8- LED’lerin kullanımı kolay ve rahattır.

Balast yok, büyük aydınlatma kutusu yok, tasarım açısından büyük zorluklar yok! LED aydınlatma armatürlerin tasarımları doğal, temiz ve hafiftir.

9- LED ses yapmaz.

Eski aydınlatma armatürlerinde duyulan uğultu LED’lerde olmaz. Tutarlı oldukları kadar sessizlerdir de.

10- LED’ler geniş renk yelpazesine sahiptir.

LED ışıklar insan yapımı ışık renk spektrumunu yeni uzunluklara itmiş ve eşi görülmemiş bir renk yelpazesi oluşturmuştur. Çok sayıda farklı renkte ışık elde edebilmek mümkündür.

11- LED’lerin boyutları küçüktür, yer kaplamaz.

Bir LED ışığını oluşturan diyot yaklaşık 1 mm’dir. Bazı LED ışıklarda daha büyük diyotlar da bulunur; ancak bazı şirketler onları daha da küçültmek için uğraşıyorlar. Bu uğraş LED’lerin önümüzdeki yıllarda daha küçük boyutlarda olacağı anlamına geliyor.

12- LED aydınlatmada farklı tasarımlar yapılabilir

LED’ler her yere uyarlarlar. LED aydınlatmanın en pozitif yönlerinden biri tasarım olanağının çok çok esnek olmasıdır. LED armatürlerin hafif yapısı, büyük ebatların neredeyse zahmetsizce askıya alınmalarını sağlar.

13- LED yeni nesildir.

LED gerçekten de aydınlatmanın bugünü ve geleceğidir!

LED aydınlatma teknolojisi atlar için süslü kuyruk süsleri, giyilebilir renkli elbiseler ve hatta bir LED masa örtüsü yapmak için bile kullanılıyor. LED ışıklar eşsiz ve eğlenceli konseptlere yol açmıştır.

14- LED’ler soğuktan etkilenmezler.

LED ürünler çok düşük sıcaklıklarda bile performans düşüşü göstermez. Parlaklıklarında ve çalışma sürelerinde azalma gözlenmez.

15- LED’lerle ilk günden son güne kadar tutarlı ışık

Geleneksel ampuller yaşlandıkça ışık yoğunluğunu kaybeder. Günümüzde kullanımda olan birçok LED lamba, bugün olduğu gibi son günlerinde de parlak olacaktır. LED aydınlatmanın önemli bir satış argümanı yaşlandıkça solmayacak veya etkinliğini kaybetmeyecek olmasıdır.

16- LED’ler Nobel Ödüllüdür.

2014 yılında, üç bilim insanına LED’i icat ettiği için fizik dalında Nobel Ödülü verilmiştir.

17- LED aydınlatma uzun ömürlüdür.

LED’lerin kullanım ömürleri oldukça uzundur. İstatistiklere göre günde 3 saat çalışmayla bir led ampul 13 yıl kadar işlev görebilmektedir. LED teknolojisinde henüz yeni olduğumuzu düşünürsek bu çok iyi bir süre.

18- LED ürünler daha dayanıklıdır.

Hem akkor ampuller hem de floresanlar kolayca kırılabilir. Bu ampullerin nakliyesi, hem üreticiler hem de perakendeciler için bir zorluk teşkil eder. LED ışıklar bugün piyasadaki neredeyse tüm seçeneklerden çok daha serttir ve içerisinde kırılgan küçük filamanlar yoktur.

19- LED’lerde cıva bulunmaz.

Cıva tüm dünya vatandaşları için ortak bir sorundur. İçine karışırsa balıkları ve içme suyunu kirletir, akarsu ve nehirlere doğru hızla ilerler. Çok sayıda hastalık, insan tüketimi için güvenli olan eşiği aşan cıva seviyesi ile ortaya çıkar. LED ürünlerin yapısında cıva yoktur.

20- LED ile anında parlaklık

Bazı aydınlatmalar enerjilendiği gibi hemen tam performansta ışık vermezler. Biraz zaman geçmesi gerekir. Ancak LED ışıkların bu sorunu yoktur. LED ışıklarda kullanılan diyot teknolojisi, anahtarın üzerine basıldığında, anında parlaklık sağlar.

21- LED’ler kısılabilir (dim yapılabilir)

LED ışıklar (kısılabilir tipte olanlarından alırsanız) kısılabilir. Bu nedenle bu özelliği arıyorsanız, paketleme / açıklama kısımlarını kontrol edin. Dim yaparak farklı seviyelerde ışık elde edebilirsiniz.

22- LED’ler ve Nesnelerin İnterneti

Hazır olun, çünkü teknik uzmanlar Nesnelerin İnterneti ve LED teknolojisinin daha da iç içe geçmesi konusunda önemli adımlar atıyorlar. IoT uzmanları, LED teknolojisinin büyük üstünlüğünün cihazlar arası tasarımları için harika bir çözüm olduğunu düşünüyorlar. Ayrıca, IoT’nin temel taşı olan akıllı aydınlatma kontrolü LED aydınlatmalar kullanılarak daha da efektif hale getirilecek.

23- LED’ler ve sağlık

Bakterileri temizleyen kimyasalları aktive etmek için LED ışıklar kullanılabilir. Özellikle hastane uygulamaları için idealdir. Ayrıca psikolojik açıdan LED ışıkların daha rahatlatıcı bir etkisi de vardır.

Fırın ve Ocak Kullanımında Enerji Tasarrufu Nasıl Sağlanır?



Fırın ve ocak kullanımı ile enerji tasarrufu nasıl sağlanır? İşte madde madde yapılması gerekenler...

1- Fanlı fırınlarda ısıtılmış hava sürekli fırın içinde dolaşacağı için pişirme süresi ve pişirmek için gereken sıcaklık azalır. Ortalama %20 daha az enerji harcanır. (Pişirme süresi 10-15 dakika, ısıtma 2-3 dakikadır.)

2- Pişireceğiniz malzeme boyutuna göre pişirme cihazınızı seçin. Bir tostu bir fırında pişirmeyin.

3- Ocağın altındaki alevin büyüklüğü tencere altının büyüklüğünü aşmamalıdır. Büyük bir ateşe küçük bir tencere koyarsanız, enerji israfına sebep olursunuz.

4- Altı düz olan tencere ve tava kullanın. Altı eğri olan kaplar %50 daha fazla enerji tüketirler.

5- Fırında cam veya seramik kaplar kullanırsanız, metal kaplara göre daha iyi sonuç alırsınız. Cam ve seramik kaplarda diğerlerine göre 15 derece daha düşük sıcaklıklarda pişirme yapabilirsiniz. Cam ve seramik kaplar metal kaplara göre ısıyı daha uzun süre korurlar.

6- Altı kirlenmiş tencere ve tavalar ısıyı emerler, pişirme verimini azaltır. Pişirme kaplarınızın altını temiz ve parlak tutun.

7- Fırında pişirme yaparken pişme süresi dolmadan fırın kapağını açarsanız %20 oranında enerji kaybına sebep olursunuz.

8- Pişmekte olan yiyecekler kaynar kaynamaz ocağın altını en kısık ayara getirin. Yüksek ateş pişirmeyi hızlandırmaz, sadece enerji kaybına sebep olur.

9- Düdüklü tencere ile yemeklerinizi daha kısa sürede, daha az enerji tüketerek pişirebilirsiniz.

10- Ocakta yemek pişirmek, fırında pişirmekten daha ekonomiktir.

11- Çay demlerken, kaç kişilik çay hazırlıyorsanız, çaydanlığınızda o kadar su kaynatın.

12- Çok gerekli değilse, fırında ön ısıtma yapmayın.

13- Bir tencere yemekten sadece bir kişi için yemek ısıtacaksanız bütün tenceredeki yemeği ısıtmayın, yenecek yemek kadar başka bir ısıtma kabına alıp ısıtma yapın.

Buzdolabı Kullanımında Enerji Tasarrufu Nasıl Sağlanır? Nelere Dikkat Etmek Gerekir?

 


1- Buzdolabınızı mutfağın en soğuk yerine, ocak ve radyatörden uzağa yerleştirin. Böylece buzdolabınız %15 daha az enerji tüketir. 

2- Dolabın çevresinde havanın yeterince hareket edebileceği 10 cm boşluk bırakılmalıdır. Dolap etrafında dolaşan hava soğumadıkça tüketim 2-3 kat artacaktır.

3- Buzdolabını +5 derecede ve derin dondurucuyu -18 derecede de tutmak gereklidir. Daha düşük değerler enerji israfı anlamına gelir.

4- Dolaba konacak yiyecekleri oda sıcaklığına kadar soğuttuktan sonra koyunuz. Sıcak konulan yiyecekler daha fazla enerji tüketimine sebep olurlar.

5- Buzdolabı ve derin dondurucu kapaklarının hava sızdırmaz olması gerekir. Sızdırmazlık kontrolü için temiz bir kâğıdı contaların arasına sıkıştırarak kapağı kapatın. Kapak kapalıyken kâğıdı kolayca çekebiliyorsanız, buzdolabı hava alıyor demektir.

6- Buzluktan çıkartılan yiyecekleri ilk önce dolapta biraz çözdürün. Böylece soğumaya yardımcı olacağınız için dolabınız daha az enerji tüketir.

7- Dolaba koyduğunuz sulu yiyeceklerin ağzını sıkıca kapatın. Ağzı açık bırakılan kaplar nedeniyle dolapta nem oranı artar ve dolap bu nemi alabilmek için daha fazla enerji tüketir.

8- Buzdolabının kapağını sık sık açmayınız. Daha fazla enerji tüketimine sebep olursunuz.

9- Buzdolabınızın buzluğundaki buz kalınlığının 5 mm'yi geçmemesine dikkat ediniz.

10- Koruyucuların kalınlığı arttıkça, buzdolabı içindekileri serin tutmak için daha çok çalışacaktır. Buzdolabına koymadan önce, gıdaların fazla olan paketleri çıkarılmalıdır.

11- Kullanacağınız ev aletlerini satın alırken sadece fiyat olarak değil, enerji tasarrufu açısından da karşılaştırın. Enerji verimliliği yüksek bir cihaza yapacağınız yatırım maliyeti daha fazla olmakla birlikte, cihazın 10–15 yıllık kullanım ömrü boyunca sağlayacağı enerji tasarrufu ödediğiniz parayı size geri kazandırır. Cihaz alırken “A” ve “A +” işaretli olanlarının en verimli olanlar olduğunu hatırlayınız. Yüksek verimli ve çok düşük verimli cihazlar arasında % 60’ın üzerinde enerji tüketim farkı vardır.

Ev ve Binalarda Isı Enerjisi Tasarrufu Sağlamak İçin Yapılması Gerekenler Nelerdir?

 


Evlerimizde ve binalarımızda ufak değişiklikler ve basit uygulamalar ile ısınma konusunda tasarruf sağlamak mümkün. İşte yapmamız gerekenler.

1- Duvar ile radyatör arasına alüminyum folyo kaplı yalıtım levhası koyun. Bu panelleri strafor levha üstünü alüminyum folyo kaplayarak evde kendiniz de hazırlayabilirsiniz.

2- Radyatör sıcaklığını ayarlayan termostatik radyatör vanaları yılda %15-20 oranında enerji tasarrufu sağlar. Radyatörlerin önünü uzun perdelerle kapatmayın. Mobilya koymayın. Sıcak hava akışına engel olmayın.

3- Kışın kuzeye bakan pencere perdelerini ve varsa, panjurları kapalı tutun. Mümkünse evinizin kuzey yönünde kalın perdeler kullanın.

4- Isı kayıpların önlemek için su ısıtıcınızı ve sıcak su borularını yalıtın.

5- Kalorifer kazanı veya kat kaloriferinizi yoğuşmalı, yüksek verimli olanlar ile değiştirin.

6- Merkezi sistemle ısıtılan konutlarda sıcaklık fazla geldiğinde camları açmak yerine, termostatik vanalarla sıcaklığı düşürün. Ortam sıcaklığını 1 derece azaltarak enerji tüketimini %6 azaltabilirsiniz. 

7- Kışın ortam sıcaklığını gereğinden fazla yükseltmeyin. Oturma odaları 19 ile 21 derece ve yatak odalarını 16-18 derece arasında ısıtmak uygundur.

8- Apartman giriş kapılarını kapalı tutun. Çift kapı veya otomatik kapanma ısı korunumuna yardımcı olur.

9- Güneşli kış günlerinde ısıtıcınızı kısın ve perdelerinizi açın. Güneş ışığından mümkün olduğunca yararlanın.

10- Kapı ve pencere boşlukların kontrol ederek sızıntıları önleyin. Bunun için pencere kenarlarına yalıtım yapın.

11- Standart camlardan daha pahalı olsa da yalıtımlı camları kullanın. Konfor ve enerji tasarrufu sağlarlar. 12 mm çift cam kullanılması durumunda camlardan kaybedilecek ısı %50 oranında azalır. 

12- Low-e camlar kullanılması ısı kayıplarını daha da düşürecektir.

13- Binanızın izolasyonunu yaptırın. Yalıtılmış duvarlar ile % 30’a kadar enerji tasarrufu sağlanır.

14- Ev satın alırken enerji dostu bir ev olmasına dikkat edin. Başlangıçta daha fazla para ödersiniz; ama ömür boyu hem para, hem enerji tasarrufu sağlamış olursunuz.

15- Doğal gün ışığından faydalanın. Mobilyalarınızı gün ışığının içeri girişini kolaylaştıracak şekilde yerleştirin. 

16- Duvarlarınızı açık renge boyayın.

2021 Yılı Meslek Lisesi 12. Sınıf Stajyer Öğrenci Maaşı, Aylık Ödemesi Asgari Ücret Artışına Bağlı Olarak Kaç Lira Oldu? Hesaplama


2021 yılında meslek lisesi 12. sınıfında okuyan ve bir işletmede staj yapan öğrencilerin stajyer maaşları asgari ücrette yapılan zam sonrası kaç liraya yükseldi?

3308 sayılı yasa gereği sigortaları devletçe karşılanan kendilerine de aylık olarak asgari ücretin 1/3 oranında maaş ödenen Meslek lisesi 12. sınıf işletmede beceri eğitimi alan öğrencileri stajyer maaşı almaktadırlar. Bu yıl hem staj yapmak hem de stajyer maaşı almak konusunda sıkıntılı bir süreç yaşanmış olsa da resmi süreç devam etmektedir.

İşletmelerde beceri eğitimi adı verilen eğitim süreci hem bir ders niteliğinde olup sınıf geçmeye etki etmektedir hem de çalıştıkları kurumdan maaş alarak da bir nevi iş hayatının içinde yer almaktadırlar.
Milli Eğitim Bakanlığı yaptığı açıklamayla 4 Ocak 2021 tarihine kadar eğitim öğretim faaliyetlerinin sadece uzaktan eğitimle sürdürüleceğini açıkladı. Bu açıklamanın akabinde stajların devam edip etmeyeceği merak ediliyor. 

STAJYER MAAŞI NEDİR? NASIL ALINIR?

12. sınıf yani lise 4 e giden öğrenciler okulda bulunduğu branşlara göre işletmelerde ve fabrikalarda yetiştirilmek üzere kurs görürler. Bu fabrikalarda kendilerini yetiştiren öğrenciler aynı mesleğin devamı için topluma katkı sağlarlar aynı zamanda mesleki gelişimlerini tamamlarlar.

Stajyer öğrenciler haftanın 3 günü 24 saatlik işletmede beceri eğitimini haftanın ya ilk üç günü ya da son üç günü olarak iş yerlerinde staj olarak tamamlamaktadırlar. Çalıştıkları bu süre için de kendilerine maaş ödemesi yapılmaktadır.

Meslek liselerinde öğrenim gören öğrenciler 4 yıllık örgün eğitimleri süresi boyunca okullarda gördükleri teorik ve pratik eğitimlerin iş hayatında beceriye dönüşmesi için staj görevi yapmaktadırlar. 2020 - 2021 Eğitim öğretim yılında işletmelerde stajyer olarak hem ders hem de iş görecek olan meslek lisesi öğrencilerinin bu yıl staj yeri bulma konusunda koronavirüs nedeniyle biraz zorlanacakları ön görülüyor.

STAJYER ÖĞRENCİ MAAŞI NE ZAMAN ZAMLANIR?

Stajyer öğrencilerin maaşı asgari ücret üzerinden hesaplandığı için maaş zamları da asgari ücrete bağlı olarak değişmektedir. Maaş hesaplamasında o yılın net asgari ücret tutarından asgari geçim indirimi miktarı düşülür ve kalan net rakam üçe bölünerek meslek lisesi satjyer öğrencisinin alması gereken aylık maaş miktarı hesaplanır.

Meslek liseleri koronavirüs pandemisi döneminde yeniden kendilerini gösterme fırsatı buldular. Üretime hızlı şekilde dahil olup cerrahi maske, dezenfektan, koruyucu tulum gibi süreç açısından hayati ehemmiyet taşıyan ürünlerin üretimine önemli ölçüde katkı sağladılar. Üretim aşamasında önemli payı öğretmenler ve alanda uygulamalı eğitim gören stajyer öğrenciler oluşturdular.

STAJYER ÖĞRENCİ 2021 YILI MAAŞI NE KADAR OLDU? NASIL HESAPLANIR?

Örneğin; açıklanan ve Resmi Gazetede de yayınlanan 2021 Yılı asgari ücret tutarı net 2.825.90 TL'dir.

2021 yılı asgari ücret brüt 3577,50 net 2825,90 kuruş oldu. Asgari ücret 500 lira arttı. Asgari ücret yüzde 21,56 oranında yükselmiş oldu.

Staj yapan öğrencilere 2020 yılı sonuna kadar en az 631 TL ücret ödendi.

2021 asgari ücreti bekar bir işçi için AGİ dahil 3.093,162 Llira olarak belirlendi. AGİ miktarı ise bekar için 268,162 lira oldu.

Bu durumda 2021 asgari ücretinden AGİ miktarı çıkarıldığında elde edilen rakamın yüzde 30'u olan 767 lira 2021 yılı için minimum stajyer maaşı oluyor.

MEB'den Öğrencilerin İşletmelerde Mesleki Eğitim/Staj Durumu Hakkında Yazı

Koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle Bakanlığımıza bağlı eğitim kurumlarında, 14 Mart 2020 tarihinden itibaren eğitime ara verilmiş ve 23 Mart 2020 tarihi itibariyle de uzaktan eğitim süreci başlatılmıştır. Bu süreçte öğrencilerin işletmelerde mesleki eğitime/staja devam edip etmemeleri konusunda ise ilgi (b) yazıda gerekli açıklamalar yapılmıştı.İçişleri Bakanlığının ilgi (c) Genelgesi ile 01.01.2000 tarihinden sonra doğanlar için sokağa çıkma yasağı getirilmiş olup bu yasak, ilgi (ç) Genelge ile 18-20 yaş aralığı için kaldırılmıştı.

Normalleşme süreci kapsamında 9 Haziran 2020 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplantısında alınan karar doğrultusunda yayımlanan ilgi (d) Genelgede; "18 yaş altı çocuklarımız ve gençlerimizle ilgili sokağa çıkma kısıtlaması, küçük çocukların ebeveynleri refakatinde olmaları şartıyla tümüyle kaldırılmıştır" ifadesi yer almaktadır.

Bu kapsamda, mesleki eğitim merkezi programına kayıtlı öğrenciler; işletmelerin Koronavirüs (Covid-19) salgınına yönelik koruyucu tedbirleri alması, öğrenci ve velilerin bilgilendirilerek isteklerinin ve onaylarının alınması koşuluyla ilgi (a) Kanun hükümleri doğrultusunda işletmelerde mesleki eğitim uygulamalarına devam edebileceklerdir.

Bilgilerinizi ve gereğini rica ederim.

Kemal Varın NUMANOĞLU
Bakan a. Genel Müdür

20 Aralık 2020 Pazar

Doğru Analiz Yapmak - İkinci Dünya Savaşında Vurulan Uçakların İstatistiği



II. Dünya Savaşı’nın Seyrini Değiştiren Matematikçi: Abraham Wald

İkinci Dünya Savaşı’nda, İngiliz pilotları, Alman pilotları karşısında çaresizdi. Savaşın en başarılı ve en korkulan pilotları Alman pilotlardı ve bunun acısını en çok çeken de İngiliz pilotları oldu. İngiliz Ordusu pilot yeteneğindeki çaresizliğini, teknolojide ve uçaklarını güçlendirmede aradı. İngiliz Ordusu, üstte geri dönen ve mermi delikleriyle süzgece dönmüş uçaklarından topladığı bilgilerle, mermi deliklerinin yoğunlaştığı yerlere daha fazla zırh koyarak, onları savaşmak için geri gönderdi fakat bu yöntem pek de bir işe yaramadı.

II. Dünya Savaşı sırasında, ülkeler savaşta başarılı olabilmek için pek çok matematiksel ve stratejik problemle başa çıkmak zorunda kaldı. En zorlu görevlerden biri, uçakların düşman ateşi karşısında daha dayanıklı hale getirilmesiydi.

Ordu, uçaklarını korumak için zırha ihtiyaç duyulduğunu biliyordu ama soru “Nereye koymalılar?” Sorusuydu.

Bir grup istatistikçiden, uçakların düşman ateşinden aldıkları hasarı en aza indirgemek için uçağın hangi bölümlerinin zırhlanması gerektiğine dair bir değerlendirme istendi.

İstatistikçiler uçakları korumanın en iyi yolunu bulmak konusunda zorluk çekerken, Macar matematikçi Abraham Wald, başlangıçta diğerlerinin katılmadığı dâhice bir fikre sahipti.

Birçok istatistikçi gibi, o güne kadar karşılaşılmamış teknik sorunların çözümü için II. Dünya Savaşı sırasında oluşturulan büyük çaplı yöneylem araştırma takımlarında bulunan Wald, istatistik yeteneğini, II. Dünya Savaşı’nda düşman ateşiyle kaybedilen bombardıman uçakları sorununa uyguladı.

Programa dâhil olan tüm takım üyeleri ve mühendisler yeni bir görevle uğraşmak zorunda kaldı — bu en yaygın hasar görmüş alanları korumak için yeni yollar aradılar. Geri dönen uçaklardaki hasar üzerine bir çalışma yapılmış ve en fazla hasar alan yerlerin zırhla kaplanması önerilmişti. Bunun üzerine, uçakların en çok hasar aldığı noktaları (kanatlar ve gövde) gösteren bir şema hazırlandı. Wald ise, planlanan şemanın tam aksini yapmaları gerektiğini düşünüyordu. Ona göre, şemada görülen hasarsız alanlar, aslında uçağın geri dönebilmesini sağlıyordu. 

Abraham Wald'ın bulduğu Survivorship Bias olarak bildiğimiz bir tür mantık hatasıydı. Hasarlı bir şekilde geri dönen uçaklar, mermi delikleri içinde olsa dahi, tehlikede değillerdi. Böylece Wald, tüm ilgisini uçakların mermi delikleri olmayan kısımlarına yoğunlaştırdı. Çünkü, Abraham Wald’a göre, ölümcül olan kısım buralardı. Zira, bu kısımlardan hasar alan uçaklar geri dahi dönememişlerdi.

Geri dönemeyen uçakların çok büyük bir kısmı aslında uçuş kabininden ve kuyruk bölümlerinden isabet almıştı. Dolayısıyla uçakların iyileştirilmesi gereken bölgeleri bu kısımlar olmalıydı ve raporunu bu şekilde hazırlayarak İngilizlere, mermi isabet eden bölgeler yerine, isabet almamış kısımlara ekstra zırh koyulması gerektiği söyledi.

II. Dünya Savaşı'nın kaderini değiştiren Abraham Wald, 1950 yılında eşiyle birlikte gittiği Hindistan gezisinde, bir uçak kazası sonucu hayatını kaybetti.

İyi Geceler Bay Tom (Michelle Magorian) Kitap Sınavı Yazılı Soruları ve Cevap Anahtarı

Kitabın Adı: İyi Geceler Bay Tom Kitabın Yazarı: Michelle Magorian Kitap Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı 1. Will'in kollarındaki morlu...