Kitabın Adı: Avrupa'da ve Osmanlı'da Cadılık - Bilge Kadının Yolculuğu
Kitabın Yazarı: Özge Özal
Kitap Hakkında Bilgi:
CADILIK, TOPLUMUN BASTIRMAYA ÇALIŞTIĞI KADININ İÇİNDEKİ BİLGELİKTİR.
Tarih boyunca bastırılan kadın, bir başkaldırı olarak cadı kimliğiyle karşımıza çıkmıştır.
Cadı, kendi şartlarıyla güce sahip olan tek kadın arketipidir. Bir erkeğin eşi, bir çocuğun annesi veya başka bir otoritenin uzantısı olarak tanımlanmaya hiç ihtiyaç duymaz.
Cadı, her kadının içinde yaşayan, dışlanmış, örselenmiş, aşağılanmış kadınlığın bir ifadesidir. Cadılık kavramı Avrupa tarihine has bir olgu olarak kabul edilse de bu coğrafyayla sınırlı değildir. Osmanlı İmparatorluğu’na bakıldığında da cadılıkla suçlanmış, bu nedenle cezalandırılmış kadınlar var, hatta birtakım cadı vakaları sebebiyle önlemler bile alınmıştır.
Bu kitapta Batılı anlamda bir cadı kimliğinin karşılığı aranmıyor. Cadının temsil ettiği doğaüstü güçler, büyü ve kadınlık unsurları üzerinden yaklaşılarak Osmanlı İmparatorluğu’nda cadı ve cadının temsil ettiği unsurlar ve bunlarla kurulan ilişkiler ele alınıyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Kitabın Konusu:
Kitapta kadın kimliği tarihsel süreçte batı dünyasında ve Osmanlı toplumunda cadı kavramı üzerinden ele alınmaktadır.
Kitabın Özeti:
“Cadı her kadının içinde yaşayandır, dışlanmış, örselenmiş, aşağılanmış kadınlığın da bir ifadesidir. Kadının içinde toplumun bastırmaya çalıştığı bilgeliktir. Doğa’yı yok eden ataerkilliğe karşı kadında var olan dişil şifadır.”
Kitapta bastırılmış ve yok sayılmış kadınının bir başkaldırı olarak büründüğü cadı kimliğinin Osmanlı İmparatorluğu’ndaki karşılığı ve cadının üzerine yapışan, doğaüstü güçler, büyü, kadınlık gibi kavramların bu topraklardaki anlamları anlatılmaktadır.
Kitap dört bölüme ayrılmaktadır.
Kitabın ilk bölümünde Avrupa kültüründe cadılığın ortaya çıkışı anlatılmaktadır. Şeytan kavramının da anlatıldığı ilk bölümde cadılık ayrıca Paganizm ve Hıristiyanlık çerçevesinde ele alınmaktadır.
Kitabın ikinci bölümünde kadının cadılaşma süreci ele alınmaktadır. Bunu yanında bilge kadın olarak şifacılar ve ebeler anlatılarak bir karşılaştırma yapılmaktadır.
Kitabın üçüncü bölümünde Osmanlı İmparatorluğu’ndaki büyü ve doğaüstü güçler ele alınmaktadır. Büyü ve Şamanizm, şeytan ve cinler ile doğaüstü varlıklar anlatılmaktadır.
Kitabın dördüncü bölümünde Osmanlı İmparatorluğu’ndaki cadılığa ve cadılıkla ilgili vakalar ele alınmaktadır. Evliye Çelebi’nin Seyahatnamesi’ndeki cadılık hikayeleri üzerinden konuya dönemi yaşamış Evliye Çelebi üzerinden bakıyor. Aynı zamanda 19. yüzyıldaki kaynaklarda da bir cadı taraması yapılarak cadıların cinsiyetiyle ilgili bilgiler verilmektedir.
Cadı, tabiatın dilinden anlayan, tabiatla birlikte yaşayan ve tabiatın kaynaklarından faydalanan, tabiatın bilgisine sahip olan bir kişiliktir. Cadılar tarih boyunca bastırılmış, dışlanmış ve aşağılanmışlardır.
“Bir sembol olarak, yalnızca güce değil, aynı zamanda bedene, Doğa’ya ve dünyamızın döngüsüne bağlı bir kadındır cadı. Doğa Ana, bize meyve ve tahıl, aynı zamanda kasırgaları, kuraklığı ve çekirgeleri getirendir. O Gaia, Demeter, İsis ve zamanın başlangıcından beri tapılan ve bastırılan, şeytanlaştırılan ve kovulan diğer tüm tanrıçalardır.”
Cadı, tarihin her döneminde, hatta kadim kültürlerden beri karşımıza çıkan bu kimliktir. Sadece batıya özgü değildir. Tarihinde büyü geleneği bulunan Anadolu’da da Avrupa’daki gibi bir cadı kimliği bulunmaktadır.