11 Nisan 2017 Salı

Evlerin, Binaların Çatılarından Elektrik Üreten (Solar Roof) Güneş Çatıları


Günümüzde yenilenebilir enerji kaynaklarında elektrik üretimi büyük önem arz etmektedir. Tesla şirketinin tasarladığı güneş çatıları bu konuda büyük bir adım.

Tesla, SolarCity'i bünyesine kattıktan sonra güneş enerjisine yönelik çalışmalara ağırlık vermiş ve geçtiğimiz ekim ayında Solar Roof adını verdiği şık ve güneşten elektrik üreten çatı sistemini tanıtmıştı. Şık görünümü ve normal çatılardan daha ucuz olmasıyla birlikte elektrik de üreten Solar Roof'un oldukça kullanışlı olacağı ve ABD'de iyi satış rakamlarına ulaşılacağı tahmin ediliyordu ancak şirket çatısını yenilemeden de benzer bir teknolojiyi evinde kullanmak isteyenler için yeni bir ürün geliştirdi.

Solar Roof'un kurulumu için çatıda bulunan kiremitlerin sökülerek Tesla tarafından özel olarak tasarlanmış kiremitlerin çatıya yerleştirilmesi gerekiyor ancak Solar Roof insanlara pek çok önemli değişiklik vadediyor olsa da çatısını değiştirmek istemeyen kişiler de var. Tesla'nın geçtiğimiz günlerde web sitesini güncelleyerek eklediği yeni ürün tam da bu kişilere hitap ediyor zira ürün hakkında henüz net bir açıklama yapılmamış olsa da fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere bu yeni güneş çatılarının kurulumu için mevcut kiremitlerin sökülmesine gerek yok.

Electrek'in aktardığı bilgilere göre Tesla'nın Panasonic'le olan ortaklığı kapsamında, şirketin Buffalo şehrinde bulunan Gigafactory 2 tesislerinde üretilen bu yeni güneş çatılarının yaz aylarında seri üretimine başlanacak ve Tesla, ileride yapılacak olan bütün konut projelerinde bu sistemi kullanacak. Ayrıca şirket Solar Roof için yaptığının aksine bu ürünü üçüncü taraf montajcılara vermeyerek sadece Tesla tarafından tüketicilere ulaştırılmasını sağlayacak.

Elon Musk geçen ay Twitter'dan yaptığı açıklama ile nisan ayından itibaren müşterilerin Solar Roof siparişi verebileceğini açıklamıştı. Şimdilik Tesla'nın sitesinde sipariş veya ürün fiyatı ile ilgili bir açıklama bulunmuyor ancak Musk'ın açıklamasına önümüzdeki günlerde sipariş vermenin mümkün hale geleceği Solae Roof'ların bu yıl sonuna kadar tüketicilere teslim edileceği düşünülüyor. 

9 Nisan 2017 Pazar

Cep Telefonu Suya Düşer veya Islanırsa Ne Yapmak Gerekir?


Cep telefonları yaz aylarında deniz kenarında iken, havuz kenarında, yağmur yağarken ıslanan cebimizde, tuvalette klozete düşürdüğümüzde veya herhangi bir nedenle ıslanmakta, nemlenmektedir. Hatta yanlışlıkla veya çocuklar tarafından yemek tabaklarına, tencereye düştüğü de olmaktadır. Bu durumda zamanla yarıştığımızı unutmadan aşağıdaki maddeleri uygulamamız biraz da kısmetimizde varsa telefonumuzu bozulmaktan kurtarabilir.

1- Önce hızlıca telefonu kapatın.

2- Telefonun pili çıkıyorsa hemen pili çıkartın.

3- Telefonun sim kart, memory kart ve başka hangi parçası sökülebiliyorsa sökün/çıkarın.

4- Cep telefonunu çok fazla hareket ettirmeyin sıvı telefonun içine iyice yayılmasın.

5- Islaklığı slip kurulamak mümkün ise uygun bir bez ile kurulayın.

6- Cep telefonunu ve söktüğünüz parçaları pirinç dolu bir kaba koyun.

7- Cep telefonunu en az 48 saat çalıştırmadan bekletin.

8- Tuzlu su gibi telefonun içine zarar verecek bir sıvı bulaştı ise bunu özellikle temizleyin.

9- Sıvı geçirmeyen telefon kılıfı kullanın.

10- Cep telefonunuzu güneşte bekleterek kurutmaya çalışmayınız.

11- Cep telefonunuzu kuruması için fırına koymayınız veya direk bir ısı kaynağına (soba, saç kurutma makinası) tutmayınız.

29 Mart 2017 Çarşamba

2017 YGS Sınav İstatistikleri

2017 YGS sonuçlarının açıklanması ile beraber, ÖSYM, Yükseköğretime Geçiş Sınavı'na (YGS) ilişkin sayısal verileride paylaştı. Tablo'da en çok dikkat çeken konuların başında, sınav ücretini yatırdığı halde, YGS'ye giremeyen öğrencilerin sayısı geldi. Bir önceki yıl parasını ödediği halde sınava giremeyen aday sayısı 61 bin 482'yken bu yıl 102 bin 949 kişi sınava giremedi. 40 binlik bu fark büyük bir artış ve bu farkın bu yıl ilk kez uygulanan 09:45'ten sonra sınav binasına girişlere izin verilmemesinden kaynaklanmış olabileceği belirtiliyor.


2017 YGS de  2015 ve 2016 yıllarına göre 150 puan barajını geçen öğrenci sayısı ve yüzdesinin düştüğü görülmektedir.

2017 YGS de 2016 yılına göre 180 puan barajını geçen öğrenci sayısının ve yüzdesinin düştüğü, 2015 yılı seviyesine göre yüzde olarak yakın bir değerde olduğu görülmektedir.


2017 YGS de kız öğrencilerin erkek öğrencilere göre daha başarılıolduğu görülmektedir.



2017 YGS de her ders için 40'ar soru olmak üzere toplam 160 sorulmuştur. Derslere göre sınavın artalama net değerleri tabloda görüldüğü gibidir.

26 Mart 2017 Pazar

Aptal Puma Sendromu Nedir? Harcanan Emek Ulaşılan Sonuç Dengesi



Puma vahşi kedilerin uzak atalarından yırtıcı ve hızlı bir hayvandır. Yaklaşık iki metre uzunluğundadır. Birçok özelliği ile ünlüdür bu ormanların harika kedisi. Ama en çok ta hızlı ve kıvrak koşusu ile tanınır. Avının peşine düştüğü andan itibaren giderek hızlanan ve vücudunun tüm eklem ve kaslarını ortaya koyan hareketlerini seyretmek bir zevktir. Bu ölüm koşusu bazen pumanın , bazen ise hayatı için koşan kurbanın zaferi ile sonuçlanır.

Peki bir puma avının peşinden ne kadar koşar?

İşte ormanların vahşi avcısını uygarlıkların kurucusu insana örnek yapacak olanda pumanın bu özelliğidir. Puma avının peşinden sürdürdüğü "ölüm koşusunu" her zaman avının cüssesine göre ayarlar. Yani bir ceylan ele geçirmek için koştuğu süre ile, bir tavşanın peşinden geçirdiği süre asla aynı değildir. Çünkü puma akıllı bir hayvandır ve koşarken harcadığı enerji miktarı, avdan elde edeceği potansiyel enerji miktarını aştığı anda puma koşmaktan vazgeçer. Yenilgiyi kabul edip başka av arar. Bu nedenle ceylanın peşinden fazla, tavşanın peşinden çok daha az koşar.

İşte "aptal puma sendromu" bunun tersini yapan insanların ruh halini ifade etmek için, yani bir tavşanın peşinden yıllarca koşan, sonra da yakaladığı avı bir öğünde bitiren akılsızlar için kullanılır. Başarının sırrı pumalıktan, yani harcanan emek, ulaşılan sonuç ilişkisindeki dengeyi iyi saptamaktan geçmektedir.

Hayatın dengesi, Puma'lık ile, yani harcanan emek, ulaşılan sonuç ilişkisindeki doğru orantı ile sağlanabilir.

Bazı insanlar vardır, basit hesapsızlıkları veya olmayacak hayalleri peşinde ömürlerini tüketir.

Bazıları da vardır ki, bir üzüntüye veya öfkeye ömrünü adar, ya da bir hayale saplanır.

Bu insanların hayatlarına hayal kırıklığı, pişmanlık ve kızgınlık egemendir.

Hesapsızlıkları ağır bedeller ödetir kendilerine. Ne için, fizik ve moral enerji harcadığını, ne bedel ödediğini hesap etmeyip, ceylan niyetine tavşan peşinde koşarak yaşam enerjilerini tüketirler. Elde ne var diye bakıldığın da çoğu zaman bir hiçtir.

İnsanlarda çok görülen bu sendrom, farklı şekillerde olsa birçok şirket veya yöneticide de sıkça görülür.

Faydasız faaliyetler peşinde çok meşgul modda çalışılır.

Az kazanç peşinde çok emek, para ve zaman kaybedilir.

Bir çok yöneticiyi, pozisyonu ile bağdaşmayan, küçük işlerin peşinde, hem de koşuya kattığı, mesai maliyeti bile karşılanamayacak kalabalıkları da peşine takarak koşarken görebilirsiniz.

Ya da fayda ve maliyet hesapları iyi yapılmamış, muhtemel sapmaları öngörülmemiş, veya görüldüğü, hatta bazen önceden denendiği halde, aynı iş yapma yöntemlerinden vazgeçilemediğini de görebilirsiniz.

Hesapsızlık ve öngörüsüzlük bir yana, yaşananlardan bile ders çıkartılamamıştır.

Bu hesapsızlıkların maliyeti kısa zaman da pek görülemese bile, uzun zamanda içten içe şirketin ömrünü tüketen cinsten olur.

Şirketin sürdürülebilirlik kapasitesini yok eder.

Şirketin, kapasite, karlılık, rekabet vs realiteleri ve gerçek ihtiyaçları ile örtüşmeyecek şekilde, büyük denizler de küçük balık avlamakla meşgul olunur.

Sonuçta, ceylan peşinde olması gereken şirketin, tavşan peşinde telef olması kaçınılmaz olur.

Doğru Soru Sorabilmenin Önemini Anlatan Kısa Bir Hikaye


İki arkadaş hararetle tartışıyormuş: 
Tartıştıkları  konu, sigara içerken İncil okunup okunmayacağı imiş. Sonuç alamayınca Papa`ya sormaya karar vermişler. Papa`nın yanına gidip sırayla sorularını sormuşlar. Biri olumsuz cevap alırken diğeri, izin almayı başarmış.

İzin alamayanın sorduğu soru :


- Papa hazretleri, İncil okurken canım sigara içmek istiyor, içebilir miyim?


- Oğlum, İncil okunurken Tanrı ile ilgilenmen lazım. O sırada dikkatinin dağılmaması lazım. O yuzden İncil okurken sigara içilmez.

İzin alanın sorduğu soru ise :


- Papa hazretleri, sigara içerken canım İncil okumak istiyor ama sigara içiyorum diye İncil'i elime alamıyorum, sizce okuyabilir miyim? 


- Oğlum, her nerede ve ne koşulda olursan ol, İncil okuma isteği duyarsan okuyabilirsin.


Kıssadan hisse :

1) Esas olan, aldığın cevap değil, sorduğun sorudur.

2) Beceri; almak istediğin yanıtı alabileceğin soruyu sorabilmektir.

3) Doğru soruyu sorabilmek bir zeka göstergesidir.

Türkiye'de Çip Entegre Üretimi Yapan Fabrika Var Mı?



Bilkent Üniversitesi ve Aselsan'ın ortaklığında kurulan ve savunma, uzay, haberleşme, enerji sektörlerinin ihtiyaç duyduğu yüksek teknoloji ürünlerinin üretileceği çip fabrikası geçen yıl faaliyete geçti.

Yaklaşık 30 milyon dolarlık yatırımla kurulan ASELSAN Bilkent Mikro Nano Teknolojileri Sanayi ve Ticaret AŞ'de (AB Mikro Nano), özellikle III-V yarı-iletken ve benzeri teknolojik malzemeleri içeren mikro ve nano boyutlu aygıtların üretiminin gerçekleştirilmesi hedefleniyor.

Fabrika, faaliyete geçmesinin ardından ilk sözleşmesini de imzaladı. Buna göre, ASELSAN için galyum nitrat (GaN) transistörlerin/entegre devrelerin üretimi gerçekleştirilecek.

Üniversite-sanayi iş birliği açısından örnek bir proje olan çip fabrikası ile üniversitede geliştirilen teknolojinin ticarileşmesi sağlanıyor. ABD'de sayıları on binleri bulan bu tür yüksek teknoloji şirketleri, Türkiye’nin kalkınması açısından da büyük önem taşıyor.

Türkiye'nin satın aldığı, bazen istese bile temin edemediği çiplerin çok daha gelişmişleri bu tesiste üretilebilecek. Fabrikada üretilecek nanoteknoloji temelli ürünler ihraç da edilebilecek.

Türkiye, bu tesiste üretilecek galyum nitrat temelli çipler sayesinde savunma radarı, elektronik harp, güç elektroniği, uzay teknolojileri, elektrik iletim altyapısı, elektrikli araba, havacılık, yüksek hızlı tren ve 5G cep telefonu sistemleri eşi stratejik teknolojiler üretebilen dünyanın sayılı ülkeleri arasına girecek.

Galyum nitrat üstün özellikleriyle bu alanda kullanılan diğer ürünlerden ayrılıyor. Galyum nitrat pazarının gelecek 10 yılda hızla büyümesi ve bu alandaki faaliyetlerin önemli ekonomik getirileri beraberinde getirmesi bekleniyor.


TRT HABER

Türkiye Dünyanın İlk Bor ve Elektrik İle Çalışan Aracını Üretti




Türkiye’nin teknolojisi ile yüzde yüz milli tek elektrikli araç üreticisi DMA, TÜBİTAK MAM ve Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü ile beraber dünyada tek olan bir projeye imza attı.

Bor enstitüsü ve Tübitak MAM ile beraber yaptıkları “Boren” isimli araç; Elektrik ve Sodyum Bor Hidrür ile hibrit olarak çalışıyor.

Yürür aksamı, elektrikli batarya ile bu iki teknolojinin entegrasyonunu DMA’nın üstlendi. Projenin Sodyum Bor Hidrür’den hidrojen elde edilecek yakıt pili kısmını ise Tübitak MAM ve Bor Enstitüsü beraber geliştiriyor.Özel olarak yaptırılan aracın kasasında motor, şanzıman, egzoz sistemi yok. Kablolaması için gerekli altyapı DMA’nın vermiş olduğu özellikler doğrultusunda yapıldı.

Bu aracın kasasında bataryaların konulması için özel bir alan ayrılmış durumda. Aracın toplam proje maliyeti 1 milyon doların üzerinde.

Dünyada elektrik ve hidrojenli ilk hibrit araç

Önümüzdeki günlerde lansmanı yapılacak araç, hidrojen ve elektrikle çalışan dünyadaki ilk hibrit araç modeli. Sodyum Bor Hidrürden elde edilen hidrojen 750 Bar basınçla depolanıyor. Elde edilen hidrojen ve elektrik enerjisi ile çalışan bu araç geleceğin teknolojisi olarak görülüyor.

DMA’nın geliştirdiği elektrik motoru 53 kW ile saatte 450 kilometre yol alabiliyor. (Tesla’nın geliştirdiği elektrik motoru 75 kW ile 426 km yol almakta, son yazılım güncellemesinde bu menzilin 19 km artırıldığı söylenmektedir.) Sodyum Bor Hidrür ile desteklenen hibrit araç, konulan bor hidrür miktarı ile orantılı hiç durmadan yol alabiliyor.

Yapılan araştırmalar hidrojenin diğer yakıtlardan yaklaşık üç kat ucuz olduğu yönünde. Hidrojenin yaygın enerji kaynağı olarak kullanımının, hidrojen üretimi için geliştirilecek teknoloji ile maliyeti düşüreceği bekleniyor.

Sodyum Bor Hidrür, araçlarda yakıt olarak ilk defa 2001 senesinde Detroit Otomobil Fuarı’nda Daimler-Chrysler tarafından tanıtılmıştı. Aracın ­5 yolcu ile 300 mil yapabildiği kaydedilmişti.

Bor kullanımının karı büyük

Dünyada Bor’un füze katı yakıtlar, yüksek enerjili jet motorları ve roketlerde saf hidrojen kaynağı olarak kullanımı konusundaki çalışmaların açıklanan sonuçları oldukça çarpıcı. Türkiye, Dünya’nın en geniş bor rezervlerine sahip ülkesi iken, bor hammadde olarak çok ucuza yurtdışına satılmakta. Endüstride kullanılmak üzere işlenmiş ürün olarak geri alınan bor bileşikleri ise kg’ında bileşiğin cinsine göre en az 10 ile 100 katı fazla maliyetle ithal edilmekte.


Milliyet

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...