Bir gün Gaziantep’e bir Fransız geldi. Tekstilcilere akıl verdi:
"Makineleriniz yetersiz. Yenileyin; dünya pazarı sizin olsun."
En iyi makinelerin Fransa’da olduğunu söyledi; Kendi mallarını pazarladı.
Dinleyenler arasında bir usta vardı. Kendine özgü lehçesiyle şöyle sordu:
"Bu adam ne diy?"
Usta kafaya takmıştı bir kere.
ODTÜ, İTÜ gibi üniversitelerde hocalığı düşünüldü.
Ama diploması yoktu..
Bir ara Gaziantep’te kanalizasyon atıkları büyük dertti. Çamur ve kokusu şehri bezdirmişti. Belediye yönetimi ise dünyayı dolaşarak çareler aramaktaydı.
Mennan Usta çıkıştı:
"Memleketteki ustalar öldü mü?"
Okumuş gençleri de yanına alarak, "Şöyle yapın; bu parçayı şuraya takın’ talimatlarıyla, kendi tasarımına göre sistemi kurdu. Onun sayesinde kanalizasyon çamuru alındı.
Bugün Gaziantep’te her gün çıkartılan 160 ton çamurun bertaraf edilmesi, Mennan Usta’nın eseri.
Gördüğü makineleri en fazla 10 dakika inceledikten sonra, aynısını yapabilme yeteneği nedeniyle Avrupa ve Amerika’daki sanayi fuarlarına girişi yasaklanan tek insan olan Mennan Usta, 2015 yılında vefat etti.
Vasiyeti ise şuydu;
Devlet; at önüne et,
İt önüne ot atiy.
Burunsuza hızma,
Kulaksıza küpe veriy.
Gençler bilim ışığında yetişsin.
İmkanlar verilsin; önleri kesilmesin..
"Alıntı"
"Bu adam ne diy?"
Usta kafaya takmıştı bir kere.
Makinenin resmine baktı;
Demiri eritti, çeliği büktü; vidasını, motorunu koydu.
Fransızların 3 Milyon Euro’ya satacağı makineyi, 50.000 TL.’ye üretti.
Yerli piyasaya sunduğu yetmedi;
Yerli piyasaya sunduğu yetmedi;
Brezilya’ya kadar birçok ülkeye, yaptığı makineleri gönderdi.
Bu ustanın adı "Mennan Aksoy’du."
Bu ustanın adı "Mennan Aksoy’du."
Diplomasız dahiydi.
Tasarımlarını, cebinde taşıdığı tebeşirle yere çizerek anlatırdı. Aklına yetişmek ise mümkün değildi. Yoksulluktan okuyamamıştı. İlkokulu 9 yılda bitirmiş, bir daha eğitim görmemişti. Ancak öylesine bir akıl ve beceriye sahipti ki, Makineyi bir görsün, ertesi gün atölyesinde yapımına başlardı.
Mühendislerin, aylarca çalışarak tasarladığı makineleri, tek başına yapabilmekteydi.
Tümü el emeği, tümü yerli malzeme kullanılarak. İsterdi ki yerli sermaye gelişsin; Boşa döviz ödenmesin.
Mennan Usta şöyle derdi:
"Çeliğe hükmetmeyen, hiçbir şeye sahip çıkamaz."
Öyle bir teknoloji üretti ki; Yoğunluğu düşük triko ortaya çıktı.
Yazın serin, kışın sıcak tutan bir üründü. Dünya peşinde koştu; adeta kapıştı.
Tümü el emeği, tümü yerli malzeme kullanılarak. İsterdi ki yerli sermaye gelişsin; Boşa döviz ödenmesin.
Mennan Usta şöyle derdi:
"Çeliğe hükmetmeyen, hiçbir şeye sahip çıkamaz."
Öyle bir teknoloji üretti ki; Yoğunluğu düşük triko ortaya çıktı.
Yazın serin, kışın sıcak tutan bir üründü. Dünya peşinde koştu; adeta kapıştı.
TÜBİTAK ödüller verdi.
ODTÜ, İTÜ gibi üniversitelerde hocalığı düşünüldü.
Ama diploması yoktu..
Bir ara Gaziantep’te kanalizasyon atıkları büyük dertti. Çamur ve kokusu şehri bezdirmişti. Belediye yönetimi ise dünyayı dolaşarak çareler aramaktaydı.
Mennan Usta çıkıştı:
"Memleketteki ustalar öldü mü?"
Okumuş gençleri de yanına alarak, "Şöyle yapın; bu parçayı şuraya takın’ talimatlarıyla, kendi tasarımına göre sistemi kurdu. Onun sayesinde kanalizasyon çamuru alındı.
Çamur kurutulurken, yine onun kurduğu sistemle elektrik enerjisi üretildi. Çıkan küller de asfalta, çimentoya katkı maddesi oldu.
Bugün Gaziantep’te her gün çıkartılan 160 ton çamurun bertaraf edilmesi, Mennan Usta’nın eseri.
Gördüğü makineleri en fazla 10 dakika inceledikten sonra, aynısını yapabilme yeteneği nedeniyle Avrupa ve Amerika’daki sanayi fuarlarına girişi yasaklanan tek insan olan Mennan Usta, 2015 yılında vefat etti.
Vasiyeti ise şuydu;
Devlet; at önüne et,
İt önüne ot atiy.
Burunsuza hızma,
Kulaksıza küpe veriy.
Gençler bilim ışığında yetişsin.
İmkanlar verilsin; önleri kesilmesin..
"Alıntı"