Kitabın Yazarı: Andreas Steinhöfel
Kitap Hakkında Bilgi:
"Burada herkesin Schröder'lerden korkmasının nedenini biliyor musun? Onlar bize, bakarsak korkudan öleceğimiz için hiç bakmadığımız bir aynayı tutuyorlar."
Kendi halinde insanların "sıradan" bir yaşam sürdükleri Kayın Sokağı'na yeni bir aile taşındığından bu yana mahallenin tadı tuzu kaçmıştır. Dört çocuklu yalnız bir kadının, gecenin kör karanlığında sessiz sedasız yeni evlerine yerleşmesi mahalle sakinlerinde büyük huzursuzluk yaratmıştır. Kısa sürede civardaki ev hanımlarının düzenlediği gün buluşmalarının en önemli dedikodu mevzusuna dönüşen bu alışılmadık aile, yani Schröderler, sayısız şüpheli durumu da beraberinde getirmiştir.
Yeşil gözlü güzel Delphine, boynundaki piton yılanıyla cüce bir profesörü andıran bilgiç Erasmus, yetenekli albino Dandelion, gelecekle geçmişi bir arada görebilen uyurgezer Sabrina ve esrarengiz anneleri… Adeta hayalet bir yaşam sürdüren böylesine sessiz bir aile nasıl olur da mahalleliyi tedirgin etmeyi ve kendilerine karşı alarma geçirmeyi başarmış olabilir?..
Yeni sakinleri yüzünden Kayın Sokağı'nda her geçen gün kıyamet üstüne kıyamet koparken, bu gizemli aileye sadece on dört yaşındaki Paul kol kanat geriyor. Güzel gözlü Delphin'e ilk görüşte vurulan kahramanımız, hiç kimsenin göründüğü gibi olmadığı gerçeğini savunarak çıktığı doğruluk yolunda, okurları, önyargılarından kurtulmaya ve bakmaya ölümüne korktukları "o" ayna ile yüzleşmeye davet ediyor..
Alman Gençlik Edebiyatı ve Erich Kästner ödülleri sahibi Andreas Steinhöfel, küçük kasabalar ya da mahallelerdeki şefkat yoksunu ortamı inandırıcı karakterler üzerinden işlediği bu sıra dışı ilkgençlik romanında, kitapseverleri, heyecan dolu bir maceraya sürüklerken "öteki" hakkında düşünmemize ve gerçeklere daha yakından bakmamıza olanak sağlıyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Kitabın Konusu:
Kendi halinde insanların "sıradan" bir yaşam sürdükleri Kayın Sokağı'na yeni bir aile taşındığından bu yana mahallenin tadı tuzu kaçmıştır. Dört çocuklu yalnız bir kadının, gecenin kör karanlığında sessiz sedasız yeni evlerine yerleşmesi mahalle sakinlerinde büyük huzursuzluk yaratmıştır. Kısa sürede civardaki ev hanımlarının düzenlediği gün buluşmalarının en önemli dedikodu mevzusuna dönüşen bu alışılmadık aile, yani Schröderler, sayısız şüpheli durumu da beraberinde getirmiştir.
Yeşil gözlü güzel Delphine, boynundaki piton yılanıyla cüce bir profesörü andıran bilgiç Erasmus, yetenekli albino Dandelion, gelecekle geçmişi bir arada görebilen uyurgezer Sabrina ve esrarengiz anneleri… Adeta hayalet bir yaşam sürdüren böylesine sessiz bir aile nasıl olur da mahalleliyi tedirgin etmeyi ve kendilerine karşı alarma geçirmeyi başarmış olabilir?..
Yeni sakinleri yüzünden Kayın Sokağı'nda her geçen gün kıyamet üstüne kıyamet koparken, bu gizemli aileye sadece on dört yaşındaki Paul kol kanat geriyor. Güzel gözlü Delphin'e ilk görüşte vurulan kahramanımız, hiç kimsenin göründüğü gibi olmadığı gerçeğini savunarak çıktığı doğruluk yolunda, okurları, önyargılarından kurtulmaya ve bakmaya ölümüne korktukları "o" ayna ile yüzleşmeye davet ediyor..
Alman Gençlik Edebiyatı ve Erich Kästner ödülleri sahibi Andreas Steinhöfel, küçük kasabalar ya da mahallelerdeki şefkat yoksunu ortamı inandırıcı karakterler üzerinden işlediği bu sıra dışı ilkgençlik romanında, kitapseverleri, heyecan dolu bir maceraya sürüklerken "öteki" hakkında düşünmemize ve gerçeklere daha yakından bakmamıza olanak sağlıyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Kitabın Konusu:
Kitap, mahalle yaşantısı ve komşuluk ilişkilerini ele alırken ön yargılar üzerine ötekileştirilmiş olana karşı duyulan korkuları
konu edinmiştir.
Kitabın Özeti:
Kitabın Özeti:
Kayın Sokağı’na yeni taşınan Bayan Schröder'in dört çocuğu vardır. Kayın Sokağı'nda kendi halinde yaşayan insanlar sıradan bir yaşam sürdükmektedirler.
Bayan Schröder çocuklarıyla beraber taşındığından beri mahallenin tadı tuzu kaçmıştır. Kayın Sokağı'nda yeni taşınan komşu ve çocukları ilk günden
itibaren merak ve söylenti konusu olur.
Belli bir gelir düzeyine sahip ve
sözsüz anlaşmayla belirlenen standartlara göre yaşayan mahalleli, bu
aileyi hiç sevmez. Kısa süre sonra civardaki ev kadınlarının düzenlediği gün buluşmalarının en önemli dedikodu mevzusu olmayı başarırlar. Evlerinin perdelerini hep kapalı tutan, külüstür bir
araba sahibi bu aile, mahalleliye göre kesinlikle tekinsiz ve daha da ötesi
sapkındır.
Bayan Schröder'in dört çocuğu; albino bir erkek çocuğu olan Dandelion; sürekli laboratuvar
önlüğüyle dolaşan abisi Erasmus; uyurgezer, küçük Sabrina; hırpani
giysileri bile olağanüstü güzelliğini saklayamayan ablaları Delphine'dir. Bayan Schröder ise ortalarda gözükmeyen gizemli bir annedir.
Bu aile, daha evlerinden
dışarı adım bile atmadan, herkesi çileden çıkarır. Çünkü onlar bilinen
kalıplara uymamakta ve çirkinlik yaymaktadırlar. Kayın Sokağı sakinleri
arasında söylentiler çığ gibi büyümeye başlar. Schröder kardeşlerin
birkaç uygunsuz davranışı da malzeme oluşturunca, mahallelinin
öfkesi taşmaya başlar. Bu aileyi buradan atmanın bir yolunu bulmak
zorundadırlar.
İlk günden beri, Schröder’lerden korkmayan ve tiksinmeyen tek kişi, Paul
Dört lakaplı bir çocuktur. Güzel gözlü Delphin'e ilk görüşte vurulan Paul, hiç kimsenin göründüğü gibi olmadığını savunur. Paul, hem kendi ailesine hem de arkadaşlarına,
aileyi savunmak için dil döker ve anlamlandıramadığı bu sebepsiz öfke ve
şiddete karşı durmaya çalışır.
Kayın Sokağı’nda, aileye karşı korkunç bir
plan yapıldığını sezen Paul onları uyarmaya gider. İşler artık çığırından
çıkmıştır. Yaşananlar hem Schröder’lerin yaşamının gidişatını belirleyecek,
hem erdemli yaşam maskesinin ardına saklanmış kötülükleri ortaya
çıkaracak, hem de Paul’ün insan olmanın ve insan kalmanın ne demek
olduğunu sorgulamasına yol açacaktır.