30 Ekim 2018 Salı

Elmas ve Pırlanta Ölçümünde Kullanılan Karat Nedir? Ölçü Birimi Olarak Nasıl Bulunmuştur?


Keçiboynuzunun çekirdeği bozulmaz ve ağırlığı değişmez.

Bu nedenle eskiler  değerli madenlerin ölçümünde ağırlık birimi olarak kullanmışlardır.

Osmanlı ve Arap dünyasında bu keçiboynuzu çekirdekleri ölçü birimi olarak kullanılıyordu.

Değerli taşlar ve özellikle elmas için kullanılan metrik bir birim olan karatın yaklaşık olarak M.Ö 500’de Ortadoğu’da mücevher işi ile uğraşan uzmanlar tarafından kullanılmaya başlandığı kabul edilmektedir.

1 karat 1 keçiboynuzu çekirdeğinin ağırlığına eşittir.

Elmas için bir ağırlık ölçüsü birimi olan karat, 200 mg dır. 

Bir başka deyişle 1 gramın 1/5 idir. 

Ya da 0.2 grama eşittir.

Dirhem Ağırlık Birimi Kaç Gramdır? Eskiden Bu Ağırlık Birimini Nereden Bulunmuştur?


Keçiboynuzunun çekirdeği bozulmaz ve ağırlığı değişmez. Bu nedenle eskiler  değerli madenlerin ölçümünde ağırlık birimi olarak kullanmışlardır.

Osmanlı ve Arap dünyasında bu keçiboynuzu çekirdekleri ölçü birimi olarak kullanılıyordu.

1 keçiboynuzu ağacının çekirdeğinin ağırlığı; ağırlık ölçüsü birimi olarak 200 mg dır. 
Bir başka deyişle 1 gramın 1/5 idir. 
Ya da 0,2 grama eşittir.

Keçiboynuzu çekirdeğinin 16 tanesi 1 dirhem, yani yaklaşık 3,2 gram ediyor.

“İki dirhem bir çekirdek” deyimindeki çekirdek de keçiboynuzu çekirdeği. 16 keçiboynuzu çekirdeği bir dirhem olarak adlandırılıyordu.

Ayrıca şık giyimli insanlara bu sözün söylenmesi de hoş bir iltifat. Eski altın paraların ağırlığı 2 dirhem 1 çekirdeğe tekabül edermiş yani şık giyimli kimseye bir nevi altın yakıştırmasıdır.

Dahlender Sargılı Motora Zaman Röleli Otomatik Yol Verme Kumanda ve Güç Devresi Amerikan Normu Şeması



Devrenin Çalışması:

Bu devrede start butonuna basıldığında devre önce düşük devirle çalışır. Zaman rölesinin ayarlandığı süre sonunda motor otomatik olarak yüksek devirli çalışmaya başlar.

Devreye dikkatli bakıldığında asenkron motorun yıldız üçgen çalışma devresine benzediği görülecektir.

Start butonuna basıldığında önce M kontaktörü, zaman rölesi ve DD kontaktörü beraber çalışır. Motor düşük devirli olarak yol almaya başlar.

Zaman rölesinin ayarlandığı süre sonunda zaman rölesi ve DD kontaktörünün enerjisi kesilir. YD kontaktörü ve K kontaktörü enerjilenerek çalışır. Motor yüksek devirli olarak yol almaya başlar.

Stop butonuna basıldığında motorun çalışması durur.

Dahlender Bağlantılı Motor Kontaktörlü Kumanda ve Güç Devresi Alman Normu ve Amerikan Normu


Amerikan normu


Devrenin Çalışması:

Bu şemaya göre; C1 kontaktörü motorun düĢük hız gücüne göre C2-C3 kontaktörleri motorun yüksek hız gücüne göre seçilmelidir.

C3 kontaktörü C2 kontaktöründen bir küçük boy olabilir. 

e1 termiği düĢük hızdaki anma akım değerine, e2 termiği, yüksek hızdaki anma akım değerine ayarlanmalıdır. Termik akım ayar değeri, anma akımının 1,2 katına kadar artırılabilir.

b1 butonuna basılırsa C 1 kontaktörü enerjilenerek e 1 termik rölesi üzerinden motor klemensindeki 1U-1V-1W uçlarına enerji verir. Böylece motor düşük devirli çalışmaya başlar.

Elektriksel kilitlemeli olduğundan yüksek devire geçirmek için önce stop butonuna basılarak motor durdurulur. 

b2 butonuna basıldığında ise C2 kontaktörü enerjilenerek e2 termik rölesi üzerinden motor klemensindeki 2U-2V-2W uçlarına enerji verir. 

C3 kontaktörüde, C2 ile birlikte enerjilenerek motor klemensindeki 1U-1V-1W uçlarını
köprü yapar. Böylece motor yüksek devirli çalışmaya başlar. Durdurmak için b0 (stop)
butonuna basılır.

Hiçbir zaman C1 (düşük devir) ve C2 (yüksek devir) kontaktörleri aynı anda
çalışmamalıdır. Aksi hâlde güç devresinde 3 faz birbiri ile çakışır. Yani kısa devre tehlikesi doğurabilir. İki kontaktörün aynı anda çalışmaması için elektriksel kilitleme yapılır. Bunu kontaktör bobinlerinin önüne diğerinin kapalı kontağını seri bağlayarak yaparız.

29 Ekim 2018 Pazartesi

Dahlender Sargılı Motorun Tanımı Nedir? Dahlender Motor Klemens Bağlantısı Nasıldır?



Eğer bir sargıdan birbirinin katı iki değişik kutup sayısı elde edilecek bir bağlantı yapılmışsa bu bağlantıya “Dahlander bağlantı” denir.

Dahlender sargı yapılmış motorlara da “Dahlander motorlar” denir.

Dahlander bağlantıda sargı, küçük devir sayısı için yani büyük kutup sayısına göre tasarlanır.
Her faz sargısının orta uçları bulunur.

Faz sargıları giriş uçları 1U-1V-1W,

orta uçlar 2U-2V-2W ile işaretlenir.

Klemens tablosuna bu 6 uç çıkarılır.


Dahlander bağlantıda, şekildeki gibi motorun her iki hızdaki dönüş yönü aynı olmalıdır. Aynı dönüş yönünü elde edebilmek ve klemens tablosunda 2U-2V-2W uçlarını aynı sırada bağlayabilmek için faz grupları orta uçları işaretlerinde, iki fazda değişiklik yapılmalıdır. 

Örneğin, 1U birinci fazın orta ucu 2U yerine 2W, 1 W üçüncü fazın orta ucu 2W yerine 2U gibi… 

Dahlander sargılı motorlar, tam kalıp sargılıdır. Yarım kalıp sargılı uygulamada, küçük kutup sayılı (yüksek hızlı) çalışmada, kuvvetli harmonikler meydana gelmekte ve bu kuvvetli harmonikler, motorun yol almasına kötü etki yapmaktadır. Onun için yarım kalıp sargı uygulaması kullanılmamaktadır.

3 Fazlı Asenkron Motorun Devir Sayısına Etkileyen Faktörler Nelerdir?


3 Fazlı asenkron motorun devir sayısına ait formüller incelendiğinde asenkron motorun devir sayısının şebeke frekansına ve kutup sayısına bağlı olduğu görülür.

Asenkron motorlarda döner alanın devir sayısı;

ns = 60 . f  devir / dakika 
           P

Şu hâlde asenkron motorun devir sayısını değiştirilebilmek için stator sargılarının kutup sayısını ve şebeke frekansın değiştirmemiz gerekir. 

Buna göre asenkron motorlarda devir ayarı aşağıdaki yöntemlerle yapılır. 

1- Kutup sayısını değiştirerek devir sayısı ayarı: 
    a- Statora iki ayrı kutup sayılı sargı yerleştirerek devir ayarı 
    b- Statora bir sargı yerleştirerek (Dahlender sargılı-PAM sargılı) devir ayarı 

2- Şebeke frekansın değiştirerek devir ayarı 

3- Dişli sistemleri (redüktör) kullanarak devir ayarı

3 Fazlı Asenkron Motorun Döner Manyetik Alan ve Rotor Devir Sayısının Formülleri Nelerdir? Örnek Problem


Asenkron motorların endüstride kullanılan diğer elektrik motorlarına göre birçok üstünlüğünün olması yanında devir sayısının ayarının kısıtlı olması gibi bir dezavantajı vardır. Formüller aşağıdaki gibidir.

Asenkron motorlarda döner alanın devir sayısı;

ns = 60 . f  devir / dakika 
           P

Rotor devir sayısıda;

nr = 60. f . (1 - s) devir / dakika  formülleri ile bulunur. 
               P

Formülde: 

f: Şebeke frekansı (ülkemizde 50 hz.dir) 

2p: Kutup sayısı 

p: Çift kutup sayısı 

ns: Asenkron hız veya döner alan hızı (d/dk..) 

nr: Rotor hızı veya milin devir sayısı (d/dk..) 

s: Kayma senkron hız ile rotor hızı arasındaki fark


Örnek: 

Kutup sayısı 2p = 4 olan bir 3 fazlı asenkron motorun döner manyetik alan devir sayısı kaç devir/dakikadır?  f = 50 Hz.  alınız.

Cevap:

2p = 4 ise p= 2 alınır.

ns = 60 . f  = 60 . 50 = 3000 = 1500 devir / dakika 
           P              2            2

Elektrik Akımının Hızı, Işık Hızı ve Ses Hızı Ne Kadardır? Hangisi Daha Hızlıdır?


Elektrik ne kadar hızlı akıyor? Elektrik hızı ışık hızına yakın mıdır? 

Elektrik akımı, elektriksel yük taşıyan parçacıkların (elektronların) hareketiyle oluşuyor. 

Belli bir kesit üzerinden birim zamanda geçen yük miktarı elektrik akımıdır. 

Fizikte sürüklenme hızı olarak adlandırılan durum da elektron gibi yüklü parçacıkların, bir elektrik alanına maruz kaldıklarında ulaştığı ortalama hızı temsil etmekte.

Elektronların ışık hızına yakın hareket etmelerine sebep olan şeyse elektromanyetik dalgalardır. Dolayısıyla elektriğin akış hızı, elektrik üretimi ve dağıtımında kullanılan kabloların boyutları, cinsi ve diğer bazı teknik detaylara göre farklılıklar gösterse de genellikle ışık hızının yüzde 60 ile yüzde 90’ına ulaşmış oluyor. 

Yani 180.000.000 metre/saniye ile 270.000.000 metre/saniye civarındadır.

Bir başka değişle saniyede 180.000 kilometre ile 270.000 kilometre arasındadır.

Işık Hızı Ne Kadardır?

Işığın boşluktaki hızı, genellikle c ile gösterilir, fiziğin birçok bölümünde kullanılan önemli bir fiziksel sabittir. Kesin değeri 299.792.458 metre/saniyedir. Bu değer genellikle 300.000.000 metre/saniye olarak alınır. Bir başka değişle saniyede 300.000 kilometre dir.

Ses Hızı Ne Kadardır?


Ses hızı havada, deniz seviyesinde ve 21 °C sıcaklıkta 343.2 metre/saniye olarak alınır. 

Ses hızı frekansa bağlı olarak değişmez, her frekansta ses aynı hızda gider. 

Havanın sıcaklık, yoğunluk durumuna göre sesin yayılma hızı değişir. Soğuk havada ses hızı azalır.

Bu durumda ses hızı, ışık hızı ve elektrik hızından oldukça yavaştır.

28 Ekim 2018 Pazar

Ağaçlar Çevreyi Görebiliyor mu? Bitkilerde Görme Duyusu Olabilir mi?


Son dönemlerde yapılan bir dizi araştırma bitkilerin görebildiklerine-dahası, çok basit olmakla birlikte, gözü andıran bir yapıya bile sahip olabileceklerine işaret ediyor. Bitkilerin “gözleri” olabileceği görüşü bir bakıma hiç de yeni sayılmaz.

Charles Darwin’in oğlu Francis, 1907 yılında, yaprakların mercek benzeri hücrelerle ışığa duyarlı hücrelerin birleşmesinden oluşan organlara sahip oldukları yönünde bir varsayımda bulunmuştu.

20. yüzyılın başlarında yapılan çeşitli deneyler, bu tür yapılar olduğunu doğrulamakla birlikte “görebilen bitkiler” kavramı başarısızlıkla sonuçlanarak rafa kaldırılmıştı. Ancak konu birkaç yıl önce yeniden gündeme geldi.

Trends in Plant Science dergisinde yayımlanan yeni bir araştırmada, Bonn Üniversitesi bitki hücre biyoloğu František Baluška ile Floransa Üniversitesi bitki fizyolojisi uzmanı Stefano Mancuso bitkilerin görsel farkındalığa sahip oldukları yönünde yeni bulgular ortaya koydular.

Ağaçlar sizi izliyor olabilir mi?

Araştırmacılar fotosentez işlemini yerine getirebilen tek hücreli canlılar olan Synechocystis siyanobakterilerin basit göz gibi işlev gördüklerini ortaya koyan 2016 tarihli bir araştırmadan yola çıktılar.

Londra Üniversitesi mikrobiyoloji uzmanı Conrad Mullineaux, “Siyanobakteriler, tıpkı bir hayvanın gözündeki ağ katmanı gibi, imgenin hücre zarındaki ışık kaynağına odaklanması için hücrenin tüm gövdesinden bir mercekmiş gibi yararlanırlar,” diyor.

Araştırmacılar bu düzeneğin nasıl bir amacı olduğu konusunda kesin bir bilgiye sahip değiller. Ancak böyle bir düzeneğin var olması, damarlı bitkilerde de benzer bir düzeneğin evrilmiş olabileceğine işaret ediyor.

Yapılan çalışma ayrıca bazı bitkilerin, örneğin Arabidopsis bitkisinin, göz lekesinin (İng. eyespot) gelişimi ve işleyişi ile ilgili proteinleri ürettiğini ortaya koyuyor. Göz lekesi, yeşil algler gibi bazı tek hücreli organizmalarda bulunan aşırı basit göze verilen isimdir. Söz konusu proteinler, spesifik olarak plastoglobuli (sonbahar yapraklarına kırmızı ve turuncu tonlarını vermesi ile ünlüdür) denilen yapıların içinde beliriyor.

27 Ekim 2018 Cumartesi

Evlerinin Yakınında Trafo veya Yüksek Gerilim Hattı Bulunanlar Ne Kadar Etkilenir? Zararlımıdır? Ne yapmalıdır?


Evlerinin yakınında trafo bulunanlar ne yapmalı?


Yakınımızda trafo var, bizi olumsuz etkiler mi?

İmza toplayarak yargı yoluyla trafoyu kaldırtabilir miyiz? ya da 

Evin yanı başına trafo yapılıyor: evi satın alayım mı?

Yakınımıza trafo yapılacak, ne uzaklıkta yapılması uygun olur?

Kaldığımız evin çatısında baz istasyonu vardı, evi değiştirdik, şimdi de yanı başımıza trafo yapılıyor, ne yapmalıyız?

Bu çeşit sorulara verilecek genel yanıtlarda şunlar göz önüne alınmalıdır.

1. Trafodan 8-10 metre kadar uzaklıkta elektrik alan şiddeti (Volt/m) ve manyetik akı yoğunluğu (mikroTesla) genellikle çok düştüğünden, daha uzaklarda olumsuz bir etki beklenmemelidir. Trafonun etkisinden çok, genellikle toprak altından binalara dağılan kabloların etkisi üzerinde durulmalı.

2. Vücuda olumsuz bir etkinin ancak, trafonun ve kabloların çok yakınlarında ve çok uzun süre kalındığında ortaya çıkabileceği göz önüne alınmalıdır. Çocukların trafonun duvarına yaslanarak sık sık oturmaları ya da çok yakınında oynamaları gibi.

3. İstenirse, trafoyu kablolarıyla birlikte kuran ve işleten kurumdan teknik bilgi alınmalı, trafo ve kabloların yakınlarında yaptıkları ölçüm sonuçlarının sınır değerlerin ne kadar altında kaldığı sorulup öğrenilmelidir. 

Trafolardan yayınlanan elektromanyetik radyasyon için sınır değerler: manyetik akı yoğunluğu için 100 mikroTesla ve elektriksel alan şiddeti için 5000 Volt/metre.

4. Çeşitli büyüklükte (güçte) ve zırhlamada trafolar bulunduğundan, ayrıntılı bilgiler ancak trafo ve evlere dağılan kabloların teknik çizimleri ve trafoyu kuran kurumun ölçüm sonuçlarıyla birlikte yerinde incelenerek, çok kalınan yerlerdeki (yatak odaları, bürolar gibi) olabilecek etki hesaplanabilir. 

Trafolara çok yakın evlerde, çocuk parklarında, okul bahçelerinde, elektrik alan şiddeti (Volt/m) ve manyetik akı yoğunluğu (mikroTesla) ölçümlerinin yapılması, sınır değerlerle karşılaştırılması, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Müdürlüklerinden istenebilir, ilgili ölçüm laboratuvarları öğrenilebilir ya da kontrol ölçümleri için ilgili şirketler internetten bulunabilir.

5. Özellikle kalp pili gibi vücutlarında elektronik alet taşıyanların, elektromanyetik dalga yayan kaynaklardan uzak durmaları önerilir.

6. Evlere çok yakın trafolar patlayarak farklı bir zarar daha meydana getirmektedir.


Sonuç

Çevremizde elektromanyetik radyasyon yayan çok çeşitli kaynaklar bulunuyor ve bunların tümünü etkisiz kılmamız olanaksız. Evlerimizde, iş yerlerinde, trenlerde, tramvaylarda, otomobillerde neredeyse her yerde bulunan elektromanyetik alanların içinde yaşadığımızdan ise habersiziz. 

Trafolara, bunların evlere dağılan kablolarına ve yüksek gerilim hatlarına çok yakın yerlerde (bürolar, yatak odaları gibi uzun süre kalınan yerlerde) ölçümler yapılmalı ve sonuçlara göre gerekiyorsa sınır değerlerle karşılaştırma yapılarak makul önlemler alınmalı.

Vücuda etki bakımından, elektromanyetik alan şiddetlerinden daha önemlisi, o alanda kalma süresidir. Eğer kalma süremiz kısa ise etki de az olacaktır.

Ayrıca trafolar evlerimize iş yerlerimize elektrik verilebilmesi için gereklidir. Bunları, çok uzaklara konuşlandırmak, yeraltı kablolarının uzamasına ve uzun kablolar boyunca daha çok elektromanyetik radyasyon yayılmasına yol açacaktır. Ayrıca uzun kablolar, elektrik enerjisinin daha çok ısıl kayıplarıyla sonuçlanacağından, trafoların uygun yerlerde yakınlarımızda bulunması gerekiyor. Önemli olan trafoların ilgili standartlara göre uygun ve güvenli olarak kurulmuş olmaları, duvarlarının içten zırhlanmasıdır ki, buna da normal olarak dikkat edilir.

Çeşitli elektrikli ev aletleri kullanıyoruz. Örneğin, saç kurutucusu başımızda 2.000 mikrotesla’ya, traş makinesi 1.500 mikrtesla’ya varan manyetik akı yoğunlukları oluşturabiliyorlar. Ancak, bunların kullanılma süreleri kısa olduğundan vücuda etkileri de azdır.

Elektromanyetik radyasyonun vücuda etkisiyle ilgili olarak bugüne kadar 60.000 kadar bilimsel araştırma yapıldığı kestiriliyor. Bilimsel araştırmalar tüm dünyada sürmekle birlikte bugüne kadar bilimselliği kesin olarak saptanmış bulgular elde edilmiş değil. Bazı araştırmalarda önemli etkilerin görüldüğü (baş ağrısı, uykusuzluk gibi) ileri sürülüyor ise de, yetkili uluslararası uzman kurullar, yaptıkları incelemelerde, bu çeşit araştırmalarda yöntem yanlışları, veri, bulgu azlığı gibi daha başka bilimsel tutarsızlık, uyumsuzluk bulduklarından bu gibi araştırmaları göz önüne almıyorlar, ayrıca bunlar başka araştırmalarla sınanamıyor, desteklenemiyor. Bu gibi etkilerin görüldüğünü ileri süren her bir araştırmaya karşın, bu çeşit etkilerin görülmediğini ortaya koyan iki adet araştırma bulunuyor.

Yukarıda açıklanan tüm bu belirsizlikleri göz önüne alarak, koruyucu bir önlem olarak, trafoların ve yüksek gerilim hatlarının çok yakınında uzun süre kalınmamalıdır. Trafolar ilgili standartlara göre güvenli bir şekilde kurulmalı, ilgili sınır değerlerin aşılmadığı ölçümlerle gösterilmelidir.

Ayrıca, sadece trafo ve YGH'ına odaklanmamalı, tüm elektromanyetik radyasyon yayan aygıtlar örneğin cep telefonları kulağa yapıştırılmamalı ve daha az kullanılmalıdır. Çünkü cep telefonları vücuda yapıştırılarak çok kullanıldığında bunlardan yayınlanan çok yüksek frekanslı elektromanyetik dalgaların vücudumuzu etkilemesi, uzağımızdaki trafo ve YGH'ının,hatta baz istasyonlarının vücudumuzu etkilemesinden, genellikle, çok daha fazladır. Bu nedenle cep telefonları, akıllı telefonlar arka cepte, küçük çantada taşınmalı, kullanırken kulakla araya parmağımızı koymalı ve bluetooth gibi kulaklıklar kullanılmalı ve en önemlisi gereksiz uzun konuşmalar yapılmamalıdır.

Yüksel Atakan, Dr., Radyasyon Fizikçisi, Almanya

Şalt Sahası Nedir? Ne İşe Yarar? Şalt Sahası Elemanları Nelerdir?

Şalt Sahası Nedir?

Şalt sahası; güç trafoları, baraları ve diğer bütünleşik elemanları ile elektrik üretim, iletim ve dağıtımın yapıldığı tesislerdir. Şalt sahalarında trafolar aracılığıyla elektrik alçaltılıp veya yükseltilerek istenilen iletim seviyesine getirilir aynı zamanda bunun dışında da önemli fonksiyonları gerçekleştirilir. Kısaca elektrik enerjisini toplamaya veya dağıtmaya yarayan birimlerdir.

Yüksek Gerilimde Şalt Sahalarında Oluşan Arklar Videosu

Şalt Sahası Elemanları Nelerdir?


Şalt sahalarında bulunan başlıca donanımlar; güç trafosu, bara düzeneği, ölçü aletleri, kontrol ekipmanları, anahtarlama elemanlarıdır. Büyük şalt sahalarında olası kısa devreveya meydana gelen aşırı akımlara müdahale edilmesi için devre kesiciler kullanılır. Küçük şalt sahalarında ise recloser devre kesiciler veya koruma amacıyla dağıtım ağlarında sigortalar kullanılır. Şalt sahalarında genellikle jeneratör bulundurulmaz. Hemen yakınlarında başka trafo merkezleri bulundurur. Şalt sahaların diğer tehçizatlara örnek olarak kapasitöler, voltaj regülatörleri de verilebilir.

Şalt sahaları yeraltına, çitle çevrili muhafazalı açık havada ya da özel amaçlı tasarlanmış binalarında bulunabilir. Yüksek katlı binalarda yapılış amacı itibariyle bir şalt sahası olabilir. Kapalı şalt sahaları genellikle kentsel alanlarda trafolardan gelen gürültüyü azaltmak, şalt elemanlarını korumak ve kötü iklim koşulları nedeniyle kullanılabilir.
1. Birinci İletim Hattı, 2. Topraklama Hattı, 3. Havai Hat,
4. Gerilimin Trafolar İçin Ölçümü, 5. İzolatörler, 6. Kesiciler, 
7. Akım Transformatörü, 8. Yıldırım Parafudru, 9. Ana Trafo, 
10. Kontrol Binası, 11. Güvenlik Çitleri, 12. İkincil İletim Hattı

Trafo Şalt Sahası ve Donanımı 

Şalt sahası üniteleri gerilimlerin büyüklüğü sebebiyle açık sahaya yerleştirilir. Şalt salonu üniteleri ise kapalı yerlere monte edilir. Ancak bazen de açık sahaya tesis edilir. 

Büyük açık hava tipi şalt sahaları ve şalt salonları üç ayrı şekilde tesis edilir: 

1-  Cihaz tipi şalt sahası 
2-  Kiriş tipi şalt sahası 
3-  Toprak üstü şalt sahası 

Her üç tip şalt sahasında da çok ağır olan transformatörler beton üzerindeki raylar üzerine, yağlı kesiciler ise betonarme kaideler üzerine yerleştirilir.

1- Cihaz tipi şalt sahaları 

Arazinin düz olmadığı yerlerde tesis edilir. Ölçü transformatörleri gibi hafif olan cihazlar çelik çerçeveler üzerine yerleştirilir. Baralar A tipi demir direklere tespit edilen gergi tipi zincir izolâtörler arasına gergin bir şekilde yerleştirilir. Tesisin kuruluş maliyeti ucuzdur. 

2- Kiriş tipi şalt sahası 

Bu tip şalt sahaları yatay ve dikey monte edilen kafes kirişlerden yapılır.

Baralar gerilmiş şekilde tutturulan zincir izolâtörler veya mesnet tipi izolâtörler yardımı ile kirişler arasına gergin bir şekilde monte edilir. Ayırıcılar ve diğer hafif gereçler kirişler üzerine tutturulur. Kiriş tipi şalt sahaları cihaz tipi şalt sahalarına göre daha pahalı tesis edilir. Ancak daha sağlam ve küçük sahaya tesis edilir. 

3- Toprak üstü tipi şalt sahası 

Bu tip şalt sahalarında üniteler beton sütunlar üzerine yerleştirilir. Baralar beton kaideler üzerine monte edilen pilonlardaki zincir izolâtörler arasına gergin bir şekilde yerleştirilir. Tesisin yere olan yüksekliği fazla olmadığı için maliyeti ucuzdur. Ancak bu tip şalt sahası için geniş ve düz bir saha gereklidir. Toprak üstü tipi şalt sahaları gevşek zemin toprak kayması ve deprem kuşağı olan yerler için uygun değildir.

Trafo şalt sahalarının başlıca donanımları ise şunlardır: 

• Güç trafosu 
• Kumanda şalterleri 
• Bara düzeneği 
• Ölçü aletleri 
• Koruma elemanları

Güç trafosu: 

Şalt sahalarının en önemli elemanıdır. Alçaltıcı veya yükseltici özellikte olan trafolardır. Şalt sahalarının tipine göre en uygun şekilde sabitlenir. Saha içerisinde acil durumlarda müdahalesi kolay olacak en uygun yere yerleştirilir. 

Kumanda şalterleri: 

Trafoyu devreye alıp çıkartmaya yarayan şalterlerdir. Bunlar ayırıcı ve kesicilerdir. Trafonun çalıştırılmasını veya devre dışı bırakılmasını sağlar.

Bara düzeneği: 

Şalt sahalarına giren gerilim hatları ile trafo arasında düzgün ve emniyetli bağlantı yapmak için kullanılan bakırlama şeklindeki elemanlardır. Ayrıca alüminyum iletkenlerden yapılanlarda vardır. 

Ölçü aletleri: 

Şalt sahalarına ait akım, gerilim,frekans, güç gibi değerleri ölçen ve gösteren aletlerdir. Harcanan elektrik enerjisini ölçmek için elektrik sayaçları kullanılır. Ayrıca orta ve yüksek gerilimde ölçme yapabilmek için kullanılan akım ve gerilim trafoları vardır.

26 Ekim 2018 Cuma

Yol Yapımı Sırasında Keçi Çobanı Yörük İle Mühendislerin Başından Geçenler


Ödemişte yol yapımımı için uğraşan mühendisler Kel Dağda öyle bir yere gelmişlerki tıkanmışlar, yolu nereden devam ettirecekleri konusunda kararsız kalmışlar. Oralarda keçi otlatan bir Yörük bir haftadır hiç çalışma yapılmamasını merak etmiş ve Karayolları ekibinin yanına varmış;

-“Hayrola hemşerim. Bir haftadan kelli iş yürütmüyorsunuz?”

-“Yok çoban kardeş. Yolu nerden devam edeceğimiz konusunda teknik araştırma yapıyoruz. Toprak ve kaya örnekleri gönderdik. Tahlillerden sonra planı işleteceğiz.” 

Yörük yüzünde alaycı bir gülümseme ile,

-“Bundan kolay ne var? Toz kireç varsa, ben size hallederim!” 

Tahlil sonuçlarını beklemekten canları sıkılan mühendisler eğlence bulmanın sevinciyle,

-“Olmaz mı elbette var. Peki ne yapacaz?”

-“Şimdi bu kireç çuvalını benim eşeğe yüklücez. Dabanındanda delecez. Eşeğe deh’ dedinnen. Hayvan en sağlam, en güzel güzargahı bilir ordan gider. Eşek sağlam olmayan yere basmaz. Kireç ardından döküldükçe sizde yolu o ize göre yaparsınız!” 

Mühendisler Yörüğe kireç çuvalını vermiş ve onun çuvalı eşeğe yükleyip, Dehlemesini eğlenerek izlemişler. Lakin 3 gün sonra istedikleri tahlil sonuçları geldiğinde şaşırıp, kalmışlar. Çünkü sonuç Yörüğün eşeğinin izinin aynı istikametini vermiş. 

Birkaç gün sonra Yörüğün keçi sürüsünü telaşlı telaşlı sürdüğünü görmüşler.

-“Çoban emmi nedir bu telaş?”

-“3-4 saate varmaz şiddetli yağmur gelecek. Biran evvel kotaraya varmak dilerim. Sizinde çadırlar aynı yerdeyse onları hemen sökün aha şu yan bayıra kurun. Telef olmayın.” 

Mühendisler gülmüş.

-“Sen telaş etme emmi. Biz Meteorolojiden rapor aldık. Bir hafta yağış yok.” 

Yörük aynı telaşla hareket ederken,

-“Benden söylemesi arkadaşlar. Gayrısını siz bilirsiniz” 

Gerçektende 4 saat sonra öyle bir yağmur kopmuş ki? Seller sular olmuş, mühendisler canlarını zor kurtarmış. Çadırları, malzemelerini sel götürmüş. 

Sabah olduğunda ölümden dönen iki mühendis ortak kısacık istifa dilekçesi yazarak, vermişler;

“Eşeğin yol mühendisi, keçi çobanı yörüğün Meteoroloji mühendisi olduğu yerde bize lüzum yoktur!”

Ters Çaba Kuralı Nedir? Hayatımıza Etkileri Nelerdir? Nasıl Kurtuluruz?


Ters çaba kuralı, bir şey için ne kadar çok çaba harcarsak o şeyi gerçekleştirmek konusunda o kadar etkisiz hâle geldiğimizi söyler.

Ters çaba kuralı, herhangi bir şeyi yapmayı ya da o şeyden kaçınmayı çok istediğimiz durumlarda hepimizin başına gelen bir durumdur. 

Neyi çok istesek gerçekleşmez, neyden korksak bize doğru gelmeye başlar...

Bu duruma verilebilecek en iyi örneklerden bir tanesi uykusuzluktur. Uyku tamamen bilinçaltı tarafından yönetilen bir süreç olduğu için uyumak adına bilinçli bir şekilde çaba sarf etmek genellikle kendimizi daha ayık hissetmemize sebep olur ve uyumamız imkansız hâle gelir. Kısacası uyku hakkında ne kadar çok düşünürsek, uykuya dalmamız o kadar güçleşir.

Yüzerken suyun yüzeyinde kalmak için çok fazla çaba harcarsanız dibe batmaya başladığınızı fark etmişsinizdir. Öte yandan çabalamayıp kendinizi suya bıraktığınızda suyun üstünde kalırsınız. İşte ters çaba tam da bunu ifade eden bir kural.

Bunun yaşanmasının sebebi, bilinç ve bilinçdışı düzeylerin devamlı bir zıtlık hâlinde olmasıdır.

Ve kazanan devamlı bilinçdışı olmaktadır. Çünkü bilinçdışımız, mantıklı olan değil, bizi koruyan tarafımızdır. 

Fransız psikolog Émile Coué, ters çaba kuralıyla ilgili şunları söyler:

"Hayal gücü ve irade anlaşmazlık içinde olduğunda, istisnasız biçimde kazanan hep hayal gücü olur."

Yerde geniş bir tahta parçası olsa ve onun üzerinde yürümeniz istense bunu yapmakta güçlük çeker misiniz?

Elbette hayır. Tahta parçasının bir ucundan diğer ucuna zahmetsizce yürüyerek geçebilirsiniz. Peki aynı tahta parçası iki gökdelenin arasında bulunsa?

Yapmanız gereken ilkinde olduğu gibi yalnızca yürümektir; bunun zor bir tarafı yok. Ancak bu durumda bilinçdışınız sahip olduğu her şeyle size karşı koyacaktır. Korkacak, gerilecek, düştüğünüzü hayal edecek ve düşmemek için ne kadar çaba gösterirseniz işleri o kadar kötü bir hâle sokacaksınızdır. Kısacası zihniniz, sizi görevi tamamlamaktan alıkoyacaktır.

Peki bu kural gündelik hayatımızda nasıl işler?

Hepimiz hayatta pek çok arzuya sahibizdir ve bilinç düzeyinde kendimize istediğimiz her şeyi yapabileceğimizi, tüm hedeflerimize ulaşmak için yeterli potansiyele sahip olduğumuzu telkin ederiz. Peki gerçekten de tüm bunlar düşündüğümüz gibi sorunsuzca hallolur mu? Hayır! Çünkü biz arzu ettikçe aynı zamanda kendimize pek çok korku, endişe ve güvensizlik yaratmışızdır. Bu sebeple olumsuz hislerimiz, tam ihtiyacımız olduğu zamanlarda bilinç durumundan daha güçlü çıkarak bizi yenilgiye uğratmaya hazırdır.

Peki bu durumu nasıl çözeriz?

Öncelikle kendimizle savaşmayı bırakmamız gerekiyor. En son girdiğiniz sınavı hatırlayın: Tüm gece, belki de birkaç gün boyunca durmadan çalışmıştınız ve büyük gerginlik yaşamıştınız. Peki sonuçta ne olmuştu? Büyük ihtimalle sınava girdiğiniz anda bildiğiniz her şey zihninizden uçup gitmişti. Bilgileri hatırlamak için kendinizi zorladıkça daha çok unutmuş ve aradan bir saat geçtiğinde ve rahatladığınızda tekrar her şeyi hatırlamaya başlamıştınız. 

Negatif düşünceler genellikle pozitif olanlardan çok daha güçlüdür; çünkü negatif hislere daha fazla karmaşık duygu eşlik etmektedir.

Émile Coué, bu durumla baş etmenin yollarını şöyle açıklıyor:

"Hissettiğiniz korkunun sizi başarısızlığa sürüklemesini önlemek için rahatlamanız gerekiyor. Rahatlayın, sakince düşünün ve kendinize güvenin. Kendimizi zinde ve güvende hissettiğimiz zaman gözümüze korkutucu görünen her şeyin üstesinden gelebiliriz..."

25 Ekim 2018 Perşembe

Boston Dynamics Hayal Gibi Gelen Robot Teknolojilerinin Öncü Şirketinin Sahibi Kim? Hangi Robotları Üretiyor?


Daha bir iki yıl öncesine kadar hayal gibi gelen robot teknolojilerinin öncü şirketi Boston Dynamics.

Şirketin BigDog, Atlas ve SpotMini dışında Handle, Spot, LS3, WildCat, PETMAN, Cheetah, SandFlea, RHex, RiSE ve LittleDog adında robotları da bulunmakta.


Boston Dynamics'in Üstün Yetenekli 9 Robotunun Videosu


Boston Dynamics şirketi ürettiği robotlarda ilhamını hayvanlardan alan ve farklı fonksiyonlarda kullanılabilen robotlar üreten bir şirkettir.

Özellikle sergilediği parkur performansıyla görenleri hayrete düşüren insansı robot Atlas ya da dans eden robot köpek SpotMini en bilinen robotları.

Boston Dtnamics Atlas Robotun Videosu

Boston Dynamics tarafından uzun yıllardır üzerinde çalışılan robotların başında Spot Mini geliyor. Bu robot bir köpekten ilham alınarak tasarlandı ve esnek hareketleri ile YouTube üzerinde milyonlarca kişi tarafından izlendi. Kendiliğinden kapı açabilen, 3 boyutlu kamera ve otonom yazılımı ile kendi kendini kontrol edebilen robot üzerinde çalışmalar devam ediyor.

Savunma Sanayisinde de Varlar

1992 yılında, Massachusetts Institute of Technology'de görevli bir akademisyen tarafından kurulan Boston Dynamics, ticari amaçlı robot üretimi ve satışı yapmıyor. Bunun yerine Amerika Birleşik Devletleri'nin savunma teknolojilerine katkıda bulunmak için robotlar üretiyor. ABD ordusu ve savunma enstitüleri ile yapılan anlaşmalar, Google'a olan satıştan etkilenmeyecek ve şirket, kara operasyonlarında ve uzay araştırmalarında kullanılmak üzere robotlar yapmaya devam ediyor.
Boston Dynamics hakkında kısaca bahsetmek gerekirse, 1992 yılından bu yana insana benzetim amaçlı dinamik robot ve yazılımların tasarım ve inşasında uzmanlaşmış bir mühendislik şirketi.

Boston Dynamics BigDog Robotunun Videosu

Şirketin bundan tam 18 yıl önce tasarladığı BigDog isimli robot, dünyada şimdiye dek üretilmiş ilk asker robotu olma özelliğine sahip.

Yolda görseniz belki de korkup kaçacağınız bu robot, 100 cm uzunluğa, 70 cm boya ve 75 kilo ağırlığa sahip. Dört bacağı olan BigDog, 35 derece eğimli yerlere tırmanabilmekte ve koşabilmekte.

Boston Dynamics, ürettiği her bir robotun dayanıklı olmasın için BigDog'a ve diğer bütün robotlarına fiziksel şiddet uyguluyor.

Hatta bir keresinde sosyal medya kullanıcıları tarafından Atlas robotun hor görülüp dövüldüğü bile gündeme gelmişti.

Google, Boston Dynamics'i satın aldı

Ürettiği robotlarla artık yavaş yavaş dikkatleri üzerine çekmeyi başaran şirket, 2013 yılında Google tarafından satın alındı. Boston Dynamics, Google bünyesi altına katılarak teknoloji devinin satın aldığı 8. robot şirketi oldu.

24 Ekim 2018 Çarşamba

Cat5, Cat5e, Cat6, Cat6a, Cat7 Kabloların Özellikleri ve Birbirinden Farkları Nelerdir?


Kategori 5 Kablo (Cat5)

Megabayt hızında veri taşıyan bir kablodur. Yerel ağlarda en çok bu kablo çeşidi tercih edilir. Yoğun veri kullanılan işlemlerde tercih edilmez. 100mhz hızında veri taşıyan bir kablodur. Günümüzde yüksek hızlar söz konusu olduğundan bu kablonun kullanılmaması doğru olur.

Kategori 5 kablolarda 70 metreden sonra veri akışı yavaşlayabilir. Bu durum kategori 5 kablonun sakıncalarındandır.

Kategori 5 kablo 8 tellidir ve rj-45 adı verilen jack ile bağlantısı yapılır.

Cat5e

Sonraki standart, Cat5e’dir. e, “Geliştirilmiş” anlamına gelmektedir. Daha modern bir Cat5e kablosu, daha yüksek bir standartta üretilir. Telde istenmeyen sinyal aktarımı olayı olan çapraz karışmayı azaltmak için tasarlanmıştır. Bu karışma verimi azaltır. Cat5e, 1000 Mbps’lik bir hıza kadar sahip olabilir. Gigabit Ethernet için birçok konut ve ticari kablolu uygulamada kullanılmaktadır. Bir Ethernet kurulumu için herkesin kullanması gereken en yavaş kablodur ve birincil avantajı şu anda düşük maliyetidir.
Başka da avantajı yoktur.

Kategori 6 Kablo (Cat6)

Kategori 5 kablodan daha hızlı gigabayt hızında veri taşıyabilen bir kablo çeşididir. 

Performansı kategori 5 kabloya göre daha yüksektir. 250mhz hıza kadar ulaşabilir.

Kategori 6 kablo 4 çift tellidir. Kategori 6 kablo alüminyum folyo ve polyester ile kaplanmış, kalaylı bakır saç ile güçlendirilmiştir. Kategori 5 kabloya göre daha dayanıklıdır.

Cat6A

Bunlar daha kalın kablolardır ve daha fazla kablo korumalıdır, bu da önceki kablolama standartlarını sınırlayan çapraz karışma sorununu neredeyse ortadan kaldırır. Cat6A’nın hızları 10 Gbps’dir, bu hızlarının 100 metreye kadar daha uzun mesafelerde muhafaza eder. Daha iyi koruma özelliklerine sahip bu daha kalın kablolar, endüstriyel durumlar için idealdir, ancak bir yerleşim için sıklıkla ihtiyaç duyulan esneklikten yoksundur. 

Kategori 7 Kablo (Cat7)

Kategori 7 kablo 10 gigabayt hızında veri taşıyan bir kablo çeşididir. Kategori 6 kablodan daha yüksek veri akışına ve hıza sahiptir. 

Kategori 7 kablonun parazitlerden etkilenmemesi için kalınlığı diğer kablolara göre daha fazladır.

Kategori 7 kablo 10 gigabayt veri transfer hızına ve 600-900 mhz arası bant genişliğine sahptir. 

Kategori 7 kabloda her kablo çifti folyo ile kaplanmış ve dayanıklılığı diğer kablolara göre artırılmıştır. 

Kategori kablonun diğer kablolara göre bir başka avantajı elektromanyetik dalgalara karşı daha dayanıklı olmasıdır. Üzerindeki metalik yapı kabloyu topraklamaktadır.

Tam performans gösterebilmesi için metal uçlu rj-45 jack ile çakılması gerekir

Kategori 5-6-7 Kabloların Farkları

Kategori 5 kablonun kategori 6 kabloya göre telleri daha ince ve yumuşaktır ve kategori 6 ve 7 kabloya göre veri iletimi daha kısadır.

Kategori 6 kablo ise 5’e göre daha yüksek veri akışı sağlar ve parazitlerden daha az etkilenir.

Kategori 7 kablo 5 ve 6’ya göre daha yüksek veri akışı sağlar. Bu kablo diğerlerine göre daha sert ve kalındır bu yüzden parazitlerden daha az etkilenir, ayrıca çift folyo ile kaplı olduğu için diğerlerine göre daha güçlüdür.

Korumasız Bükümlü Kablo (UTP)

En çok kullanılan kablodur. Günümüzde fiber optik kablolar Korumasız Bükümlü Kablonun (UTP) yerini almaya başlamıştır. 

Kategori 5 6 ve 7 kablolar Korumasız Bükümlü Kablolar (UTP) türündedir. 

Bu kablo veri akışının sağlanmasında fiziksel olarak etkilidir. Kategori kabloların dış koruma unsurudur.

Duvarlar arasından kolayca geçebilen esnek bir kablodur bu nedenle kırılma gibi sorunlar daha aza inmiş olur.

Birden fazla hat aynı kablo üzerinde çalıştırılabilir.

Korumasız Bükümlü Kablonun metre başına düşen maliyeti diğer LAN kablolarına göre daha düşüktür.

RJ45 Jack ile Cat5, Cat6 veya Cat7 Bağlantısında Kablo Renkleri T568A ve T568B Sıralaması için tıklayınız...

RJ45 Jack ile Cat5, Cat6 veya Cat7 Bağlantısında Kablo Renkleri T568A ve T568B Sıralaması

T568A (TIA/EIA-568-A) ve T568B (TIA/EIA-568-B) Telekomünikasyon Endüstrisi Derneği tarafından belirlenmiş olna bir UTP kablo sonlandırma standardıdır.

T568B günümüzde T568A‘nın yerini almıştır. 

T568B (TIA/EIA-568-B) standartları ilk olarak 2001 yılında yayımlanmıştır. 

Genel olarak T 568 B standardı T 568 A’ya göre daha fazla tercih edilir.

Ayrıca bir ucu T 568 A ve diğer ucu T 568 B standardına göre sonlandırılan bir UTP Kablo Cross (Kros Kablo) adı verilmektedir. Cross kablolar switchler arasında veri aktarımı için kullanılmaktadır.

RJ45 Jack ile Cat5, Cat6 veya Cat7 bağlantısında kablo renkleri sıralaması olarak ülkemizde ve dünyada yaygın olarak T568B Standardı kullanılmaktadır.

T568A Standardı Renk Sıralaması

TIA/EIA-568-A ilk kullanılan UTP kablo sonlandırma standartlarından bir tanesidir. Günümüzde çok tercih edilmemektedir ve yerini TIA/EIA-568B’ya bırakmıştır. Genellikle cross kablo üretiminde T568B’nin tersi olduğu için kullanılmaktadır. Bu standartta Mavi ve Mavi Beyaz Telefon iletişimi için Kahverengi Beyaz ve Kahverengi yedek, diğer renkler ise network için kullanılır.
Yeşil Beyaz
Yeşil
Turuncu Beyaz
Mavi
Mavi Beyaz
Turuncu
Kahverengi Beyaz
Kahverengi

T568B Standardı Renk Sıralaması


Bu standartta Turuncu Beyaz, Turuncu, Yeşil Beyaz, Yeşil renkler data iletimi için, Mavi ve Mavi Beyaz renkler telefon iletişimi için Kahverengi Beyaz ve Kahverengi renkler ise yedek olarak kullanılır.
Turuncu Beyaz
Turuncu
Yeşil Beyaz
Mavi
Mavi Beyaz
Yeşil
Kahverengi Beyaz
Kahverengi

Yıldırım Nedir, Nasıl Oluşur? Yıldırımdan Korunmanın Yolları Nedir? Yıldırım Çarpması Durumunda Yapılacaklar


Yıldırım Nedir? 

Yıldırım atmosferde meydana gelen, canlılar ve yapılar için tehlikeli durumlara neden olan doğadaki en güçlü elektriksel boşalma olayıdır. 

Yıldırım Nasıl Oluşur?

Yıldırım oluşumu bulutun elektriksel yüklenmesi, boşalma süreci ve ana boşalma aşamalarından oluşur. Yıldırım, sağanak yağış ve gök gürültüsünün bir arada yaşandığı oraj olaylarında oluşur. 

Yıldırımdan Korunmanın Yolları 

İnsan hayatını ve yeryüzündeki bütün yapıları yıldırımın zararlı etkilerine karşı korumak amacıyla yıldırımdan korunma sistemleri kullanılır. 

Yıldırım, bugün bile hala doğanın en heyecan verici ve en şaşırtıcı olaylarından birisidir. Bu olay, insanlık tarihinin ve mitolojinin önemli bir parçası olmuştur. Dünyaya dakikada yaklaşık 1800 civarında yıldırım düşmektedir. Dünyanın değişik bölgelerine düşen yıldırım sayısı birbirinden farklıdır. Genel olarak, Kuzey ve Güney Kutuplarına hiç yıldırım düşmezken, Ekvator bölgesi yıldırım sayısı bakımından çok zengindir.(örneğin; Uganda, Kampala'da bir yıldaki yıldırımlı gün Sayısı 242 dir). 

Yıldırımdan Korunma Yöntemleri 

Gök gürlediği zaman, kapalı bir yere sığının. 

Gök gürültülü hava olayları başladığında, emniyetli bir yere gidilerek yıldırımdan korunmak mümkündür. 

Yapılan çalışmalarda, çok sayıda yıldırım mağduru, fırtınaya dışarıda iken yakalandıklarını ve emniyetli biryere sığınamadıklarını söylemektedir. Bazı mağdurlar ise; emniyetli bir yere 5- 10 dakika daha erken gidebilselerdi, yıldırım çarpmasından korunmuş olacaklardı. 

Bazı insanların çarpılmaları dışarıya çok erken çıkmaları yüzünden olmuştur. Son gök gürleme sesini işittikten sonra en az 30 dakika emniyetli bir bina ya da araç içinde kalınmalıdır. 

Bazı mağdurlar evlerinde ya da bina içindeyken herhangi bir elektrikli alet ya da kablolu telefon kullanırken yıldırıma çarpılmışlardır. 

Diğerleri su borusu sistemi, bir metal kapı ya da pencere çerçevesine temas etmişlerdir. Yakınınızda bir gök gürültülü fırtına olduğunda elektrik iletici yüzeylerle temastan kaçınılmalıdır. 

Yıldırım Hakkında Bilemediklerimiz 

-Tüm orajlar yıldırım üretir ve tehlikelidir. 

-Yıldırım sıklıkla şiddetli yağış alanının dışında çarpar, herhangi bir yağıştan 20 km kadar uzakta da çarpabilir. Çoğu yıldırım ölümleri fırtınaların önünde ya da geçtiği sanılan fırtınalardan sonra oluşur. 

-Eğer gök gürlemesini duyuyorsanız tehlikedesinizdir. Gök gürlemesini işitirseniz yıldırım tehlikesi bulunmaktadır. 

-Yıldırım çok sayıdaki mağdurda kalıcı bozukluklar bırakır. Bunların küçük bir yüzdesi ölürken, hayatta kalanların çoğu hayat boyu çok ciddi acılar ve sinirsel bozukluklar içerisinde yaşamaya mahkum olurlar.

Yıldırım Korkusunu Yenin 

-Bir yıldırım emniyet planına sahip olun. Emniyet için nereye gideceğinizi ve oraya gitmenizin ne kadar süreceğini bilin. 

-Faaliyetlerinizi erteleyin. Dışarıya çıkmadan önce oraj tahminlerini kontrol edin. Tehlikeli bir durumdan kaçınmak için faaliyetlerinizi ertelemeyi düşünün. 

-Hava durumunu takip edin. Gök yüzünün kararması, şimşek çakması ya da rüzgarların şiddetlenmesi gibi, gelişmekte olan bir fırtınanın işaretlerini arayın. 

-Emin bir yere sığının. Uzak bir mesafeden bile olsa gök gürlemesi işitirseniz derhal emniyetli bir yere girin. Tamame kapalı binalar, en iyi korumayı sağlar. Engeller, piknik gölgeleyicileri, çadırlar ve kapalı girişler sizi yıldırımdan korumaz. Eğer sağlam bir binadan uzaktaysanız bir araç içine girip tüm camlarını kapatın. Son gök gürlemesinden sonra 30 dakika kadar araç içinde kalın. 

-Gök gürlemesini işitirseniz acil bir durum dışında kablolu telefon kullanmayın.

-Kablosuz telefonları ya da cep telefonlarını kullanmak emniyetlidir. 

-Elektrikli aletler ve tellerden uzak durun. 

-Su boruları elektriği iletir. Banyo ya da duş almayın; ya da bir fırtına boyunca diğer su dağıtım sistemini kullanmayın. 

Bir Oraja Dışarıda Yakalandığınızda Neleri Bilmelisiniz 

Oraj anında dışarıda emniyetli yer yoktur. Dışarıda iseniz ve gök gürültüsünü işitirseniz, yıldırım riskini azaltmak için tek yol, mümkün olduğunca hızlı bir şekilde, sağlam bir binanın ya da sağlam bir arabanın içine girmektir. Ayrıca yıldırım riskini artırabilecek aşağıdaki durumlardan kaçınmalısınız. Emniyetli bir yere ulaşmanın yerine geçecek başka bir yol olmadığı unutulmamalıdır. 

-Açık alanlardan kaçının. Bir alandaki en yüksek şey siz olmayın. 

-Tek başına yüksek ağaçlar, kuleler ya da elektrik direklerinden uzak durun. Yıldırım, alanda bulunan en yüksek nesnelere düşmeye meyillidir. 

- Metal iletkenlerden (elektrik hatları ya da metal çitler gibi) uzak durun. Metal yıldırımı çekmez, fakat yıldırım onun içinden uzun mesafeler kat edebilir. 

-Eğer bir grup insanla birlikteyseniz, ayrılın. Bu gerçekte bir kişinin çarpılma ihtimaline karşılık, çok sayıda insanın çarpılmasını önler ve eğer bir kişi çarpılırsa diğerlerinin yardım etme şansını artırır. 

Yıldırım Çarpması Durumunda Yapılacaklar 

-Yıldırım mağdurları elektrik yükü taşımazlar, dokunmak emniyetlidir ve acilen tıbbi müdahaleye ihtiyaç vardır. Bu şekildeki ani ölümlerin sebebi kalp krizidir. Eğer mağdur uygun ilk yardımı derhal alırsa bazı ölümler önlenebilir. 

-Yardım isteyin. 112'yi ya da özel ambulans servisinizi arayın. 

-İlk yardım hizmeti verin. 

-Mümkünse mağduru daha emniyetli bir yere taşıyın. Yıldırım ikinci kere çarpabilir. Siz de mağdur olmayın.

Kaynaklar ve İlgili Adresler 
https://www.mgm.gov.tr/FILES/genel/brosurler/yildirim.pdf
http://www.lightningsafety.noaa.gov 
http://www.weather.gov/nwr 
http://www.fema.gov 
http://www.redcross.org

22 Ekim 2018 Pazartesi

Balıkesir'de Lise Öğrencisi Hamam Böceği ve Bordan Radyasyon Zırhı Yaptı


Balıkesir Fen Lisesi 4'üncü sınıf öğrencisi olan ve üstün zekalı öğrencilerin eğitim gördüğü Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Bilim ve Sanat Merkezi'nde laboratuvar çalışmaları yürüten Alperen Berberoğlu, radyasyondan etkilenmeyen hamam böceklerinden esinlenerek radyasyon zırhlı yelek üretti. Bilim merkezinde görevli kimya öğretmeni Pınar Sabaz'ın da yardımıyla 2 yıldır sürdürdüğü çalışmalar sonrası yaptığı radyasyon yeleği ile TÜBİTAK projelerinde bölge birinciliği alan Berberoğlu, şimdi yeleği ürettiği maddenin patentini almak için çalışmalara başladı. Kurşundan üretilerek yapılan ve insan vücuduna zararı olduğu tespit edilen radyasyon yeleklerinin piyasada ortalama 600 liraya mal olduğunu ifade eden Berberoğlu, ürettiği yeleği ise 20 liraya mal ettiğini belirtti.

HAMAM BÖCEKLERİNDEN ESİNLENDİ: 

Rusya'nın Çernobil şehrinde yaşanan ve dünyanın en büyük radyoaktif felaketi olarak görülen Çernobil faciası sonrası yaşamayı sürdüren hamam böceklerinden esinlenerek böyle bir çalışmaya başladığını söyleyen Berberoğlu, iki yıldır bu proje üzerinde çalıştığını belirtti. Hamam böceklerini incelediğinde kabuklarında kitosan adlı bir madde olduğunu ve bu maddenin radyasyondan etkilenmediğini belirlediğini ifade eden Berberoğlu, şunları söyledi:

"Bundan yola çıkarak içinde kitosan ve ayrıca milli değerimiz olan bor bulunan bir polimer üretmek istedim. Ardından polimerle ne yapabileceğimizi düşündüm ve bununla hastanelerde röntgen cihazlarını kullanan radyoloji teknikerlerinin gördüğü zararı minimuma indirmek amacıyla üç farklı bor bileşiğini bulunduran yelek dolgusu tasarladık. Yaptığımız yeleğin içerisinde yapmış olduğumuz dolgu var. Ayrıca polimerleştirici malzeme olarak kitosan bulunuyor. Bu da asetik asitte çözünmüş biçimde. Bunun yanında bir de sıvı ürettik. Bunları da hastanelerde şu anda duvarlarda kurşun bloklar kullanılıyor. Onların yerine kullanmak amacıyla ve maliyeti minimum amacıyla bu sıvıları ürettik. Ayrıca kurşun yeleklerin maliyetine göre çok daha ucuz ve kurşun yeleklerin ağırlığına göre çok daha hafif bir materyal ürettik. Kurşun yeleklerin maliyeti yaklaşık 600 TL civarında. Ancak biz bu yeleği 20 TL'ye mal edebiliyoruz. Ayrıca kurşuna göre çok daha hafif olma avantajı var. Bu proje geliştirilerek ileride savunma sanayiinde ve sağlık sektöründe kullanılabilir."

YÜZDE 98,25 ORANINDA RADYASYONDAN KORUNMA SAĞLIYOR: 

Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Bilim ve Sanat Merkezi'nde kimya öğretmeni olarak görev yapan ve Alperen Berberoğlu'na projesinde danışmanlık yapan Pınar Sabaz da bor bileşikleri ve kitosan adı verilen malzemeyle birlikte radyasyondan koruyan kumaş dolgu malzemesi ve sıvı ürettiklerini söyledi. Yaptıkları test sonuçlarında üretilen maddenin radyasyona karşı yüzde 98.25 oranında koruma sağladığını tespit ettiklerini belirten Sabaz, "Dolayısıyla da bu çalışmayı geliştirerek patent noktasına getirdik ve patent başvurusunu gerçekleştirdik. Çalışmanın ilk aşamasında öğrencim hamam böceklerinin radyasyonun zararlı etkilerinden hiçbir şekilde olumsuz etkilenmediğini fark etmiş ve bununla ilgili ‘bunun nedeni ne olabilir’ diye araştırırken hamam böceğinin kabuğunda bulunan kitosan maddesinden kaynaklandığını keşfettik. Bu kitosanın içerisine de milli değerimiz olan, dünya rezervlerinin yüzde 72’sinin ülkemizde bulunduğu bor bileşiğini ekleyerek radyasyon zırhı üretmeyi başardık. Bu malzeme yüzde 98,25 oranında radyasyona karşı koruma sağlıyor" dedi.

Mobil Cihazların Şarj Edilmesi İçin İnsan Üzerine Giyilebilir ve Yıkanabilir Nanojeneratör Üretildi


Enerji Üretiminde Çığır Açacak Buluş

Çinli bilim insanları, mobil cihazlar için giyilebilir ve yıkanabilir nanojeneratör üretti.

Şinhua ajansının haberine göre, Çin'in Hınan eyaletindeki Cıngcou kentinde bulunan Cıngcou Üniversitesinden bilim insanları, mobil elektronik aletlere güç sağlamak için insan hareketlerinden enerji üretebilen nanojeneratör geliştirdi.

Sık sık bataryaları biten ve şarj edilmesi gereken mobil cihazlar için enerji sorununun çözüldüğü belirtilen haberde, su geçirmez nanoliflerden üretilen mini jeneratörlerin esnek, rahat, giyilebilir ve yıkanabilir özellikte olduğu kaydedildi.

Pamuksu bir yapıya sahip olduğu belirtilen ve elbiseye yapıştırılabilen nanojeneratörlerin, insanların hareketlerinden ortaya çıkan mekanik enerjiyi elektrik enerjisine çevirdiği vurgulanan haberde, bu buluşun, kendi kendine şarj edilebilen elektronik cihazların geliştirilmesi için yeni fırsatlar sunduğuna dikkat çekildi.

Çalışma, Materials Chemistry A dergisinde yayınladı.

Dünya Patolojisinde En Etkin 100 İsmi Listesinde Tek Türk Bilim İnsanı, Dr. Pembe Oltulu


Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Meram Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Dr. Pembe Oltulu, The Pathologist dergisinin yayınladığı "Dünya Patolojisinde En Etkin 100 İsmi" arasında, tek Türk bilim insanı oldu.

ABD'nin, patoloji bilimini ele alan, alanında prestijli dergilerinden The Pathologist, bu sene de "Dünya Patolojisinde En Etkin 100 İsmi" (The Pathologist's Power List 2018) listesini yayınladı.

NEÜ Meram Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Pembe Oltulu, listede tek Türk bilim insanı olarak yer aldı.

Pembe Oltulu, The Pathologist dergisinden kendisine atılan maille bu haberi aldığını belirtti.

Maili okuduğunda çok şaşırdığını ve mutlu olduğunu ifade eden Oltulu, şunları kaydetti:

"Bu önemli dergide yer almam şöyle oldu; ulusal, uluslararası bazı meslektaşlarımızla 5 yıldır twitter, facebook gibi sosyal medya araçları üzerinden patoloji eğitimine katkı yapmaya çalışıyoruz. Alanında etkin hocalarımızdan birebir eğitim almak istersek bulundukları yerlere gitmemiz gerekiyor. Özellikle yurt dışı deneyimler için ciddi bir maddi külfet var, dil problemi var. Çoğu kişi bu hocalarımızın yanına gidemiyor. Bu alanında etkin isimlerin sosyal medya üzerinden önemli bilgileri ve tecrübelerini paylaştıklarını fark ettim. Hemen katıldım ve birçok patoloğun bu alanda olduğunu gördüm. Öğrendiğim herşeyi dünya genelindeki diğer meslektaşlarımla paylaşmaya başladım. 5 yıldır bu alanda aktif olarak yer alıyorum. Ülkemizden de pek çok bilim insanı bu çalışmaları takip ediyor. Bu sayede dünyaca etkin hocaların paylaştıkları önemli ipuçlarını hem öğreniyoruz, öğrendiğimiz noktaları da dünyanın her yerinden meslektaşlarımızla paylaşıyoruz."

Dünyanın her yerinden meslektaşlarında kendilerine ve paylaşımlarına bir güven oluştuğunu da dile getiren Oltulu, önemli kongrelerden önemli ipuçlarını yine diğer patologlarla birlikte sosyal medya üzerinden paylaştıklarını bildirdi.

Oltulu, The Pathologist'in "Dünya Patolojisinde En Etkin 100 İsmi" listesini hazırlayan ABD'li meslektaşının, sosyal medyadaki bu eğitim faaliyetlerinin farkettiğini vurgulayarak, "Patolojiye uluslararası planda eğitim alanında yaptığımız katkılar doğrultusunda bizi de bu listeye dahil etmişler. Türkiye'den böyle bir listenin içinde yer almak benim için çok gurur verici. Tarif edilemez bir his." ifadelerini kullandı.

Pembe Oltulu, dünyanın her yerinden ve Türkiye'den önemli bilim insanlarının kendisini tebrik ettiğini ve bu başarıyla gurur duyduğunu aktardı.

21 Ekim 2018 Pazar

Yerli Üretim Robot At ARAT'ın Özellikleri - Konya AkınRobotics


Konya'da, "AkınRobotics" fabrikasında prototipi tamamlanan "AkınRobotics At" (ARAT), yük taşıma, arazide arama kurtarma çalışmaları ve ulaşım gibi amaçlarla kullanılabilecek.

İnsansı robotların dezavantajları düşünülerek arazi şartlarına uygun ve dört ayaklı tasarlanan "ARAT"ın 12 eklem noktası bulunuyor.

Robot At ARAT'ın videosu

Tamamen yerli yazılımlarla çalışan robot, yapay zeka ve görüntü işleme yazılımına sahip. Ayrıca ARAT, derin öğrenme sistemi sayesinde insanları tanıyor, öğrendiği bilgileri yorumluyor, yaş ve cinsiyet analizi yapabiliyor.

Akınsoft Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Akın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ARAT'ın tamamen yerli malzeme ve yazılımla geliştirildiğini söyledi.

Üzerinde bulunan kontrol yazılımları sayesinde ARAT'ın birçok zorlu görevi yerine getirebileceğini vurgulayan Akın, şöyle devam etti:

"Yeri geldiği zaman ivme ve hız kontrolü yapabilmek için kontrol yazılımları geliştiriyoruz. Kontrol yazılımları, sistemin senkronize şekilde çalışmasını sağlıyor, aynı zamanda sensörlerden aldığı bilgileri yorumlayabiliyor. Buna, atanacak göreve göre kullanılan bir tür yapay zeka diyebiliriz ayrıca ARAT'ın yazılımı tamamen kendi ekibimiz tarafından geliştirildi."

- "Her türlü arazi koşuluna uyumlu"

Akın, ARAT'ı tasarlarken tamamen araziye uyumlu olmasını, dengeyi çok rahat sağlayabilmesi, koşabilmesi ve aynı zamanda yük taşıyabilmesini sağlamaya çalıştıklarını belirterek, şöyle konuştu:

"ARAT, 4 ayağı ile arazi robotu olarak geliştirildi ve her türlü arazi koşuluna uyumlu olacak şekilde tasarlandı. Yük taşıma özelliğine de sahip olan ARAT, arama-kurtarma faaliyetlerinde kullanılabilecek. Üzerindeki yapay zeka sistemi sayesinde, gittiği yerin konumunu bilme, bu konumdan çeşitli bilgileri merkeze iletme gibi farklı görevlerde kullanılabilir. Üzerine koyacağımız çeşitli donanımlarla, sensörlerle farklı görevler de alabilir. Bir arazinin haritasını çıkarmak, arazide kaybolan bir şeyi bulmak, metal tarama görevleri yapabilir. Lityum iyon pil teknolojisi sayesinde çok gelişmiş pil ömrüne sahip. Araziye uyumu arttırmak için üzerine güneş panelleri de koymayı düşünüyoruz. Güneş panellerini gerekli olduğu zamanlarda kullanarak uzun süre arazide çalışabilecek."

- Gelişmiş gözlem yeteneğine sahip

ARAT'ın motordan oluşan boyun yapısı sayesinde gelişmiş bir gözlem yeteneğine sahip olduğunu anlatan Akın, "Stereo vision kamera vasıtasıyla derinlik algılayabilme özelliğine sahip. Çevresinden gelen sesin yönünü tayin ederek, o yöne doğru yönelebilme, önüne çıkabilecek engellerden uzaklaşma ya da engelleri aşabilmek için strateji geliştirme özelliği mevcut. Algılama sistemi ile sesli komutları algılayabiliyor, komutlara karşılık vererek iletişim kurabiliyor." diye konuştu.

Robot atın yerli imkanlarla tasarlandığına dikkati çeken Akın, "Çok kısa bir süre sonra ARAT, gelişimi tamamlanarak insanlığın hizmetine sunulmuş olacak. Bu ve diğer robotlarımızı daha da geliştirebilmek adına çalışmalarımız hızla devam ediyor." ifadelerini kullandı.

(AA)

18 Ekim 2018 Perşembe

Yerli Üretim Elektrikli Otomobil GEN TM-480 ve GEN TM-265 Teknik Özellikleri, Fiyatı Açıklandı


Yerli üretim elektrikli otomobil ilk defa İstanbul’da bir fuarda sergileniyor. Yerli otomobil GEN TM-480, hızlı şarj istasyonu ile 1 saatte şarj oluyor ve 100 kilometrede 10 liralık elektrik harcıyor. 400 km menzile sahip olan GEN TM-480'in fiyatı 200 bin TL olarak açıklandı.

İlk defa bir fuarda görücüye çıkan tasarımı, motoru, iç dizaynı tamamen yerli olan elektrikli otomobil kısa bir süre içerisinde satışa sunulacak. Yerli otomobil TM-480’in üreticisi Gürsel Güzel, aracı ilk defa görücüye çıkardıklarını açıkladı.

Tamamen yerli olarak üretilen GEN TM-480’in her şeyi yerli üretim. Üretici Gürsel Güzel, “iç tasarım, dış tasarım, mekanik tasarım bütün şasisi kaportası ve motoru yerli. Motor sürücü, elektronik donanımlar bütün kontrol üniteleri ve yazılımlar bize ait” dedi.
6.5 milyon dolara mal oldu


Motor gücü 150 kw, beygir gücü karşılığı 203 beygir. 5 yıl içinde 6.5 milyon dolar AR-GE harcaması yapıldı. 6 ay sonra bile seri üretime başlanabilir. Sertifikasyon ve prosedür işlemleri nedeniyle 2-3 yılı bulabileceği belirtiliyor.

Fiyatı belli oldu


Elektrikli yerli otomobil GEN TM 480'in menzilinin 400 kilometre olduğu belirtildi. TM 480i, 100 kilometrede 10 liralık elektrik harcıyor. Fiyatı ise 200 bin lira olarak açıklandı.

GEN TM-480 Özellikleri:

Motor gücü:
80 kW

Son hız: 160 km/saat

Aktarım: Tek oranlı redüktör ile 1 ileri ve 1 geri vites

Menzil: 400 km

Şarj süresi: Şehir şebekesi ile 8 saat, hızlı şarj ile 1 saat



GEN ailesinin en küçük üyesi olan TM-265, B segmenti Hatchback model araçtır. 

Prototip üretimi gerçekleştirilen TM-265'in test sürüşleri başarıyla tamamlanmıştır.

GEN TM-265 Özellikleri:

Motor gücü: 65 kW

Son hız: 140 km/saat

Aktarım: Tek oranlı redüktör ile 1 ileri ve 1 geri vites

Menzil: 350 km

Şarj süresi: Şehir şebekesi ile 8 saat, hızlı şarj ile 1 saat

GEN Otomobil'in yerli elektrikli binek otomobil ailesine ait hatchback modeli GEN TM-265 prototipinin test sürüşü videosu:


Fizikçi, Matematikçi, Kimyacı, Jeolog ve Antropologun Köy Evindeki Sobayı Değerlendirmesi


Bir gün ormanda araştırma yapan Fizikçi, Matematikçi, Kimyacı, Jeolog ve Antropolog yağmura yakalanmışlar.

Hemen yakınlarındaki bir orman evine giderek yardım istemişler. 

Ev sahibi misafirlerini güzel karşılayarak ikram hazırlamak için mutfağa geçmiş. 

Bu sırada ekiptekilerin gözüne evdeki soba borusu takılmış. 

Soba yerden bir metre kadar yukarı konularak, altına taşlarla destek yapılmış. 

Bunu gören ekiptekiler bu konuda kafa yormaya ve yorumlamaya başlamışlar.

Kimyacı, ”Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış” der.

Fizikçi, “Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş” diye yorumlar.

Jeolog, “Tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın ihtimalini azaltmayı amaçlamış.” der.

Matematikçi, “Sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış.” derken; 

Antropolog, “Adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha soyut biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş” diye değerlendirir.

Bizimkiler aralarında böyle konuşurken orman köylüsü içeri girer. 

Hep birlikte ona sobanın böyle yukarıda olmasının nedenini sorarlar. 

Adamdan çok manidar bir cevap gelir :

– Boru yetmedi.

Herkesin ne yapmaya çalıştığına kafa yormayın, bazen gerçekten sadece boru yetmez.

13 Ekim 2018 Cumartesi

Uçan Telefon, LG’nin İlk Drone Akıllı Telefonu: LG U+ DRONE PHONE


Drone’lar ile ulaşılamayan pek çok yeri; yön ve konum ayarlarıyla görmek mümkün. 

Akıllı telefonlar ise; sürekli gelişen yeni modelleriyle, insanlığın vazgeçilmez en önemli teknolojisi.

LG bu iki teknolojiyi birleştirerek; kullanıcılarının belki de ilerde vazgeçilmezi olacak, yeni bir teknolojiye imza atıyor.

Yukarıdaki videodan telefonun tanıtımını izleyebilirsiniz.

Bu yeni teknoloji ürünü; telefon, video görüşmeleri sırasında veya bir selfie çekerken havada süzülebiliyor. Kullanıcının istediği doğrultuda 360 derece dönebiliyor.

Ayrıca; tüm adrenalin düşkünü kullanıcıları için de; uçurumdan atlama, bungee jumping sırasında veya sörf’te havada onlara eşlik eden, yanlarından ayıramayacağı bir ürün.

Cihazın bir diğer özelliği ise; kendi kendine şarj edebilmesi. 5000 cc yüksek yoğunluklu fenere sahip bu ürün; 505 BY LGU + olarak isimlendirildi.

LG takipçileri, teknoloji meraklıları bu cihazı elde etmek için sabırsızlansa da; ne yazık ki, henüz LG Drone Phone piyasaya sürülmedi.

10 Ekim 2018 Çarşamba

Yapay zeka: Dost mu, Düşman mı? Faydaları ve Zararları Nelerdir? Esiri mi Olacağız, Efendisi mi?

Yapay Zekâ Çağı’na girmek üzereyiz.

Geleceğe o damga vuracak.

Bizim yerimize araştıran, düşünen, hatta karar veren robotlar yaşamımıza yön verecek.

Fena mı, ne güzel işte diyenler çok fazla!

Akıllı telefonlar sayesinde, okumayı, yazmayı, araştırmayı, konuşmayı unuttuk!

Yapay zekâ ile düşünmeyi de bırakırsak, insanoğlundan geriye ne kalacak?

Gelişen teknolojiler ve yapay zeka hakkında birbirine tezat iki görüş hakim…

Bir görüşe göre, yapay zeka insanlığı uçuracak.

Diğerine göre ise insanın sonunu getirecek.

Bu konuda son fikir beyan edenlerden biri de ABD’ye Başkan adayı olup Trump’a karşı kaybeden dışişleri eski bakanı Hillary Clinton.

“Yapay zeka bizim dostumuz değil, yaşadığımız dünyada ve yaşam biçimlerimizde dramatik ve çok hızlı değişimler yaratacak, bu da ağır sosyal travmalar yaratabilecek. Sürücüsüz araçlar dünya çapında milyonlarca insanı işsiz bırakacak. İnternet nesneleri sayesinde evimize, ofisimize, yatak odalarımıza kadar girip, konuştuğumuz, yazdığımız, yaptığımız her şeyi kaydedecek ve bu yolla çok önemli mahremiyet problemleri doğacak.”

Dijital güvenlik firması Tripwire, internette pek çok önemli web sitesinin bir tür trojana dönüştüğünü ve ziyaretçilerin bilgisayarında bastığı her tuşu kaydetmeye başladığını belirtti.

Ve bu tamamen yasa dışı yapılıyor.

Güvenlik firmasının açıklamasına göre, web sitelerine yüklenen yeni kodlar, onları birer keylogger’a (tuş kaydedici) dönüştürmüş durumda. Tripwire firması, internette bu şekilde ziyaretçilerin bastığı tuşları kaydeden 480 siteyi tespit etmiş.

Üstelik bu keylogger’lar sitelere hacker’lar tarafından değil, ziyaretçilerinin ilgi alanlarını tespit edip onlara paraya dönüşecek reklamlar gösterip daha çok para kazanmak isteyen kurumlar tarafından bilinçli olarak yerleştiriliyormuş.

Normal bir keylogger yazılımı bigisayarlardaki antivirüs yazılımına takılıp engellenebilirken, tarayıcının içine yerleştirilen keylogger’lar ise kullanıcı tarayıcının çalışmasına izin verdiği için, otomatik olarak antivirüs yazılımından geçerek çalışmaya devam edebiliyormuş.

Bu yazılımlar kullanıcıların ilgi alanlarını tespit etmek için kullanılsa da, özel hayat gizliliğini ve iletişim mahremiyetlerini ortadan kaldırdığı için yasa dışı uygulamalar.

Ve elbette ki, istenirse kötü amaçlara da hizmet edebilir.

ABD’li fütürist ve teknoloji uzmanı Ray Kurzweil, insanlığın evrim sürecinde en büyük adımı atmak üzere olduğunu iddia ediyor. Kurzweil'e göre, 2030'da insanlar hafızalarını internete yüklemeye başlayacaklar. 2045’te ise insanlar yapay zekâ ile bütünleşecek.

Ona göre, insan zekası yapay zeka temelli makinelerle birleşerek kendi sınırlarını aşacak ve bugün sorun olarak gördüğümüz tüm bedensel aksaklıklar ve hastalıklar yakın gelecekte tarihe karışacak.

Zeka seviyesi insanın üzerinde olan makinelerin tasarlanmasıyla başlayacak bu dönemde singularity (tekillik), insanlık bakımından da dönüm noktası olacak. Kurzweil, 2045 yılında insanlığın, ilk defa zekasını geride bırakarak yeni bir benlik seviyesine ulaşacağını söylüyor.

Ancak başta İngiliz fizikçi Stephen Hawking olmak üzere birçok bilim insanı tekillik düşüncesinin insanlığın sonu olacağı kanısında. Bu görüşe göre, gelişen teknolojiler sadece insanların işlerini ellerinden alıp robotlara devrederek dünya üzerinde amaçsız milyarlarca insan orduları yaratmakla kalmayacak. Aynı zamanda insanlık tarihinin en karanlık dönemini de başlatacak.

2030’dan itibaren yapay zeka temelli teknolojilerin ekonomiden güvenliğe, eğitimden eğlenceye kadar pek çok alanda kontrolü ele alması bekleniyor.

Kimi bilim adamları ise sorgusuz, tartışmasız ve kontrolsuz ilerleyişin bu şekilde devam etmesi halinde, insanlığın kısa bir süre içerisinde yapay zekanın ev hayvanları haline gelebileceğini ileri sürüyor…
İstanbul’da, dünyanın en saygın kurumlarından biri olarak bilinen, İsviçre’deki Le Rosey okullarının öncülüğünde bir yapay zekâ sempozyumu gerçekleşti ve önümüzdeki on yıl içerisinde eğitimin olmazsa olmazlarından biri haline gelecek olan robot öğretmenlerin artıları eksileri konuşuldu, tartışıldı...

Le Rosey’in patronu Phillippe Gudin.

1880’de kurulan ve yıllık öğrenim ücreti yaklaşık bir milyon lirayı bulan Le Rosey çok uzun süredir yapay zekâyla donatılmış robot öğretmenler üzerinde çalışıyorlar...

Gudin, yapay zekâdan değil, insanlardan korkulması gerektiğini özellikle vurguluyor.

Sonuçta, yapay zekânın da bir insan ürünü olduğunu ve ne yüklenirse, ne görev verilirse, onunla sınırlı kalacağını söylüyor.

Köle mi, efendi mi?

- Eğitimin öncelikli görevi, insanlık değerlerimizi ve sosyal sorumluluklarımızı öğrencilere aktarmaktır. Öğretmen robotlara da bu duyarlılık kazandırılacaktır.

- Bizde “Para, çok iyi bir köle ama çok kötü bir patron” diye bir atasözü var. Robotlar da öyle. Onları efendi yaparsanız olmaz!

- 80’li yıllarda, dünyaca ünlü ressam bir velimiz vardı, o zaman çok gençtim, elini omuzuma koyup, “Rosey’de yapacağınız en kötü şey, çocukları içki ya da uyuşturucuya alıştırmak değil, okula bilgisayarı sokup, onun esiri olmanız” dedi. Şimdi aynı uyarıyı yapay zekâ konusunda siz yapıyorsunuz!..

- Bizim öğrencilerimiz sürekli olarak sokağı, çevreyi temizliyor, sizde böyle bir alışkanlık yok. Müzelere, festivallere, maçlara gidiyor. Dersler kadar, okul dışı etkinliklere de zaman ayırıyorlar. Robot öğretmenler geldiğinde, sırtlarındaki akademik yükü azaltacağı için bu işlere ayıracak daha çok zamanları olacak.

- Robotlardan korkuyoruz da, gözünü kırpmadan katliam gerçekleştiren Amerikan askerleri onlardan daha mı az tehlikeli!

- Yapay zekâ sayesinde farklı kültürden insanlarla rahatlıkla konuşabileceksiniz, yine aynı şekilde, görmeyen ve duymayan iki insan ortak proje yürütebilecek.

- Yapmamız gereken, çocuklarımızın yaratıcı, hayal gücü yüksek, sosyal olarak insanlarla rahat iletişim kurabilmelerini sağlamak. Robot öğretmenler bunu engeller mi? Onlara böyle bir görev vermezseniz, bunu başaramazlar!

Özetin özeti: Teknolojinin esiri mi olacağız yoksa efendisi mi, sanki asıl tartışılması gereken bu!..

Veba Geceleri (Orhan Pamuk) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Veba Geceleri Kitabın Yazarı: Orhan Pamuk Kitap Hakkında Bilgi: Orhan Pamuk’un üzerinde 5 yıldır çalıştığı Veba Geceleri, 190...