28 Haziran 2017 Çarşamba

Paralel Elektrik Devresi Konu Anlatımı ve Problem Çözümleri

Dirençler şekildeki gibi uç uca bağlandığında paralel bağlanmış olur. Dirençlerin paralel bağlantısında ek oluşur. Seri bağlantıda ek oluşmaz.

Devrenin eşdeğer (toplam) direnci aşağıdaki formüle göre bulunur.



Eğer elektrik devresinde 2 tane direnç varsa yukardaki formülün yanında aşağıdaki formül de kullanılabilir.



Eğer elektrik devresindeki bütün dirençler aynı değerde ise formül ile hesaplamaya gerek yoktur. Bir direncin değeri direnç sayısına bölünerek pratik olarak eşdeğer direnç hesaplanabilir.

RT = Bir direncin değeri / Direnç sayısı

Eşdeğer direncin değeri her zaman en küçük direnç değerinden daha küçük çıkar. Aksi bir sonuç bulursanız yanlış işlem yapmışsınız demektir.

Devrenin akımı ise her bir direncin üzerinden geçen kol akımlarının aritmetik olarak toplanması ile bulunur.

I = I1 + I2 + I3

Ayrıca devre akımı eşdeğer direnç biliniyorsa;

I= V/RT formülü ile de hesaplanabilir.


Paralel bağlantıda devre gerilimi bütün dirençler üzerinde sabittir. Bütün paralel bağlı dirençlerin üzerinde aynı devre gerilimi olur.

V = V1 = V2 = V3

Dirençlerin içinden geçen kol akımları ise gerilim değerinin direncin değerine bölünmesi ile bulunur.
Direnci fazla olan koldan az akım geçer.

I1 = V / R1
I2 = V / R2
I3 = V / R3



ÖRNEK: Aşağıda verilen devrede;

a) Toplam direnci bulunuz. RT = ?
b) Devre akımını bulunuz. I=?
c) R1 direnci içinden geçen akımı bulunuz. I1 = ?
d) R2 direnci içinden geçen akımı bulunuz. I2 = ?
e) R3 direnci içinden geçen akımı bulunuz. I3 = ?



a)

formülünü uyguladığımızda

1/RT = 1/R1 + 1/R2 + 1/R3
1/RT = 1/4 + 1/6 + 1/12 paydaları 12 sayısı üzerinden eşitlersek
1/RT = 3/12 + 2/12 + 1/12
1/RT = 6/12 bu işlemi ters çevirirsek
RT = 12/6
RT = 2ohm

b) I= V/RT
I= 36/2
I= 18 A

c) I1 = V/R1
I1 = 36/4
I1 = 9 A

d) I2 = V/R2
I2 = 36/6
I2 = 6 A

e) I3 = V/R3
I3 = 36/12
I3 = 3 A


ÖRNEK: Bir elektrik devresinde R1 = 3ohm ve R2 = 6 ohm değerlerinde iki direnç paralel bağlanmıştır. Bu elektrik devresinde gerilim 12 v 'dur. Buna göre;

a) Toplam direnci bulunuz. RT = ?
b) Devre akımını bulunuz. I=?
c) R1 direnci içinden geçen akımı bulunuz. I1 = ?
d) R2 direnci içinden geçen akımı bulunuz. I2 = ?

a)
formülü uygulandığında

RT = (R1 x R2) / (R1 + R2)
RT = (3 x 6) / (3 + 6)
RT = 18/9
RT = 2ohm olur

b) I= V/RT
I= 24/2
I= 12 A

c) I1 = V/R1
I1 = 24/3
I1 = 8 A

d) I2 = V/R2
I2 = 24/6
I2 = 4 A


ÖRNEK: Bir elektrik devresinde 4 tane direnç birbirine paralel bağlanmıştır. Bu dirençlerin hepsi 12ohm'dur. ( R1 = R2 = R3 = R4 = 12ohm ) Devrenin gerilimi 24 v olduğuna göre;

a) Toplam direnci bulunuz. RT = ?
b) Devre akımını bulunuz. I=?
c) Dirençlerin içinden geçen kol akımlarını bulunuz. I1 = ?   I2 = ?    I3= ?   I4 = ?

a) RT = Bir direncin değeri / Direnç sayısı olduğuna göre
RT = 12/4
RT = 3ohm olur.

b) I= V/RT
I= 24/3
I= 8 A

c) Dirençler birbirine eşit olduğu için kol akımları da birbirine eşittir.

I1 = I2 = I3 = I4 = V/R1 olur
I1 = I2 = I3 = I4 = 24/12
I1 = I2 = I3 = I4 = 2 A her bir kol akımı 2 A 'dir.

Seri bağlantı konu anlatımı ve problem çözümleri için aşağıdaki linke tıklayınız.
http://elektrikelektronikegitimi.blogspot.com/2017/06/seri-elektrik-devresi-konu-anlatm-ve.html

Karışık bağlantı konu anlatımı ve problem çözümleri için aşağıdaki linke tıklayınız.
http://elektrikelektronikegitimi.blogspot.com/2017/07/karsk-elektrik-devresi-konu-anlatm-ve.html

27 Haziran 2017 Salı

Seri Elektrik Devresi Konu Anlatımı ve Problem Çözümleri

Dirençler şekildeki gibi ardı ardına bağlandığında seri bağlanmış olur. Dirençlerin bağlantısını tren vagonlarının bağlantısı gibi düşünebilirsiniz.

Devrenin eşdeğer (toplam) direnci ise hepsinin aritmetik olarak toplanması ile bulunur.
R= R+ R+ R3

Seri bağlantıda devreden geçen akım sabittir. Aynı I akımı bütün dirençlerden geçer.
I= V/RT

Devre gerilimi devre dirençleri üzerine düşen gerilimlerin toplamına eşittir.
V= V+ V+ V3

Dirençler üzerindeki gerilim düşümleri direncin değeri ile akımın çarpılması ile bulunur.
VR1 . I
VR2 . I
VR3 . I

ÖRNEK: Aşağıda verilen devrede;
a) Toplam direnci bulunuz.  R= ?
b) Devre akımını bulunuz. I=?
c) R1 direnci üzerindeki gerilim düşümünü bulunuz. V= ?
d) R2 direnci üzerindeki gerilim düşümünü bulunuz. V= ?
e) R3 direnci üzerindeki gerilim düşümünü bulunuz. V= ?
a) R= R+ R+ R3
    R= 3 + 4 + 5
    R= 12ohm

b) I= V/RT
      I= 24/12
     I= 2 A

c) V= R1 . I
    V= 3 . 2
    V= 6 v

d) V= R2 . I
    V= 4 . 2
    V= 8 v

e) V= R3 . I
    V= 5 . 2
    V= 10 v

ÖRNEK: Gerilimi 48v olan bir elektrik devresinde 12v gerilim ile çalışan özdeş lambalar çalıştırılmak isteniyor. Bu lambaların kaç tanesinin seri bağlanması gerekir?

Lamba Sayısı = 48/12 = 4 lamba seri bağlanmalıdır.

Paralel bağlantı konu anlatımı ve problem çözümleri için aşağıdaki linke tıklayınız.

Karışık bağlantı konu anlatımı ve problem çözümleri için aşağıdaki linke tıklayınız.

26 Haziran 2017 Pazartesi

Direnç Renk Kodları İle Direncin Değeri Nasıl Bulunur? Örnek Direnç Renk Kodu Hesaplamaları

Sabit dirençlerin değeri genellikle üzerine yerleştirilen renk bantları yardımı ile bulunur. Renk bantları sayısı 4 renk ve 5 renk olmak üzere ikiye ayrılır. Direnç üzerindeki renkler okunarak direncin değeri ve toleransı okunabilir.


Renk kodlarını pratik olarak ezberlemek için SoKaKTa SaYaMaM GiBi tekerlemesinin sessiz harflerine dikkat etmek yeterlidir.

Siyah: Renk değeri 0 , Çarpan 1,

Kahverengi: Renk değeri 1 , Çarpan 10, Tolerans %1

Kırmızı: Renk değeri 2 , Çarpan 100, Tolerans %2

Turuncu: Renk değeri 3 , Çarpan 1000

Sarı: Renk değeri 4 , Çarpan 10.000

Yeşil: Renk değeri 5 , Çarpan 100.000 , Tolerans %0,5

Mavi: Renk değeri 6 , Çarpan 1.000.000 , Tolerans %0,25

Mor: Renk değeri 7 , Çarpan 10.000.000 , Tolerans %0,1

Gri: Renk değeri 8 , Çarpan 100.000.000 , Tolerans %0,05

Beyaz: Renk değeri 9 , Çarpan 1.000.000.000

Altın: Çarpan 0,1 , Tolerans %5

Gümüş: Çarpan 0,01 , Tolerans %10

Direnç renkleri okunurken biraz ayrı duran renk toleranstır. Bu renk sağda tutularak renkler soldan sağa doğru okunur.

Direnç değerleri bulunurken eğer direncin üzerinde toplam 4 renk bulunursa;
1. Rengin renk değeri alınır.
2. Rengin renk değeri alınır.
3. Rengin çarpan değeri alınır.
4. Rengin tolerans değeri alınır.

1. ve 2. renklerin değerleri yanyana yazılır ve 3. rengin çarpan değeri ile çarpılır. 4. renk hesaplamaya katılmaz sadece tolerans değeri yazılır.

ÖRNEK: Aşağıda verilen direncin değerini bulunuz.

1.Renk Kırmızı= Renk değeri 2
2.Renk Mor= Renk değeri 7
3.Renk Kahverengi= Çarpan değeri 10
4.Renk Altın= Tolerans değeri %5
Sonuç=27x10=270Ω, Tolerans %5

Direnç değerleri bulunurken eğer direncin üzerinde toplam 5 renk bulunursa;
1. Rengin renk değeri alınır.
2. Rengin renk değeri alınır.
3. Rengin renk değeri alınır.
4. Rengin çarpan değeri alınır.
5. Rengin tolerans değeri alınır.

1. , 2. ve 3. renklerin değerleri yanyana yazılır ve 4. rengin çarpan değeri ile çarpılır. 5. renk hesaplamaya katılmaz sadece tolerans değeri yazılır.

ÖRNEK: Aşağıda verilen direncin değerini bulunuz.
1.Renk Turuncu= Renk değeri 3
2.Renk Turuncu= Renk değeri 3
3.Renk Beyaz= Renk değeri 9
4.Renk Siyah= Çarpan değeri 1
5.Renk Kahverengi=Tolerans değeri %1
Sonuç=339x1=339Ω, Tolerans %1

ÖRNEK: Kırmızı - Kırmızı - Kırmızı - Altın renklerindeki direncin değerini bulunuz.

1.Renk Kırmızı= Renk değeri 2
2.Renk Kırmızı= Renk değeri 2
3.Renk Kırmızı= Çarpan değeri 100
4.Renk Altın= Tolerans değeri %5
Sonuç=22x100=2200Ω, Tolerans %5
Bu direnç 2,2KΩ %5 olarak okunur.

ÖRNEK: 25KΩ %10 değerindeki bir direncin renklerini bulunuz.

4 renkli dirence göre renkleri bulursak
25KΩ=25000Ω yani 25 sayısı 1000 ile çarpılmış.
1. renk için  renk değeri 2 olan Kırmızı,
2. renk için renk değeri 5 olan Yeşil,
3. renk için çarpan değeri 1000 olan Turuncu
4. renk için tolerans değeri %10 olan Gümüş renkleri bulunur.
Bu durumda renkler Kırmızı - Yeşil -Turuncu - Gümüş olur.

5 renkli dirence göre renkleri bulursak
25KΩ=25000Ω yani 250 sayısı 100 ile çarpılmış.
1. renk için  renk değeri 2 olan Kırmızı,
2. renk için renk değeri 5 olan Yeşil,
3. renk için renk değeri 0 olan Siyah
4. renk için çarpan değeri 100 olan Kırmızı
5. renk için tolerans değeri %10 olan Gümüş renkleri bulunur.
Bu durumda renkler Kırmızı - Yeşil -Siyah - Kırmızı - Gümüş olur.

Çıkan sonuçlar veya verilen değerler büyük değerlerde ise;
KΩ=Kiloohm=1.000Ω 
MΩ=Megaohm=1.000.000Ω 
GΩ=Gigaohm=1.000.000.000Ω üst katları ile kısaltmalar yapılır.

Peki tolerans değeri ne işe yarar? 
Tolerans değeri direncin üretilen değerinin yüzde kaç oranında artı veya eksi olarak değişebileceğini gösterir. Yani dirençlerin çoğu aslında üretildiği değerde değildir. Tolerans oranında bir değişim olabilmektedir. Bu durumda toleransı düşük dirençler tercih etmek gerekir ki aldığımız direnç değerine yakın değerde olsun.

Örnek verecek olursak 250Ω bir direncin tolerans değeri %10 olsun. 250Ω direncin %10'u 25Ω yapar. Bu durumda bu direnç; 225Ω ile 275Ω arasında herhangi bir değerde olabilir.
250-25=225Ω
250+25=275Ω

Direnç Tanımı, Çeşitleri Nelerdir? Sabit, Ayarlı, Ortam Etkili Dirençler, Trimpot, Potansiyometre, Reosta, LDR, NTC, PTC, VDR

Dirençler elektrik akımına zorluk gösteren elektronik devre elemanlarıdır. Direnç değeri yüksek olursa içinden geçen akım değeri düşük olur. Bu olay Alman bilim adamı Ohm tarafından 1827 yılında bulunmuştur.

Direnç “R” harfi ile gösterilir, birimi ohmdur. Omega simgesi ile gösterilir (Ω).

Ohm Kanununa Göre: ( R=V/I ) Bir iletkenin iki ucu arasına 1 voltluk bir gerilim uygulandığında, bu iletkenden 1 amperlik akım geçerse bu iletkenin direnci 1 ohmdur.

Çeşitleri: 

Sabit dirençler, ayarlı dirençler, ortam etkili dirençler ve gerilim etkili dirençler olmak üzere dört başlık altında toplanır.

1. SABİT DİRENÇLER

Direnç değeri değişmeyen dirençlere sabit direnç denir. Hassasiyetleri yüksektir.

Sabit direnç çeşitleri:
* Telli Dirençler,
* Karbon Dirençler,
* Film Dirençler,
* Film Dirençler,
* Smd (Yüzey Montajlı) Dirençler
a) Telli Dirençler: Telli dirençler gerek sabit direnç, gerekse de ayarlanabilen direnç olmak üzere değişik güçlerde ve değerlerde üretilebilmektedir. Telli dirençlerde, sıcaklıkla direnç değerinin değişmemesi ve dayanıklı olması için nikel-krom, nikel-gümüş ve konstantan kullanılır. Telli dirençler genellikle seramik gövde üzerine iki katlı olarak sarılır. Üzeri neme ve darbeye karşı verniklidir. 10 Ω ile 100 KΩ arasında 30 W'a kadar üretilmektedir. Başlıca kullanım alanları; telekomünikasyon ve kontrol doğrultucularda kullanılır. Tellerin çift katlı sarılmasıyla endüksiyon etkisi kaldırılabildiğinden yüksek frekans devrelerinde tercih edilir. Küçük güçlülerde ısınmayla direnci değişmediğinden ölçü aletlerinin ayarında etalon (örnek) direnç kullanılır. Dezavantajları; direnç telinin kopması, çok yer kaplaması ve büyük güçlü olanlarının ısınması gibi dezavantajları vardır.

b) Karbon Dirençler: Karbon karışımı veya karbon direnç, toz hâlindeki karbon ve reçinenin ısıtılarak eritilmesi yolu ile elde edilir. Karışımdaki karbon oranı direncin değerini belirler. Büyüklüklerine göre ¼, ½, 1, 2, 3 W / 1Ω’dan 22 MΩ'a kadar değerlerde üretilir. Bu tür dirençlerin değer hassasiyetleri % 5-% 20 aralığındadır. Hâlen en yaygın kullanılan türdür.
c) Film Dirençler: İki tür film direnç vardır. İnce film dirençler ve kalın film dirençler. İnce film cam veya seramik silindirik bir çubuk üzerine "saf karbon", "nikel - karbon", "metal - cam tozu" karışımı "metal oksit" gibi değişik direnç sprey şeklinde püskürtülmesiyle elde edilir. Kalın film dirençler, seramik ve metal tozları karıştırılarak yapılır. Seramik ve metal tozu karışımı bir yapıştırıcı ile hamur hâline getirildikten sonra seramik bir gövdeye şerit hâlinde yapıştırılır ve fırında yüksek sıcaklıkta pişirilir. Yukarıda açıklanan yöntemle, hem sabit hem de ayarlı direnç yapılmaktadır. Film dirençler toleransı en küçük olan dirençlerdir. Yani, istenilen değer tam tutturulabilmektedir. Bu nedenle hassas direnç gerektiren elektronik devreler için çok önemli bir dirençtir. Ayrıca maksimum akımda bile değeri pek değişmemektedir. 

d) Entegre Dirençler: Çok sayıda direncin tek bir paket altına alınmasıyla elde edilen direnç türüdür. Bu nedenle entegre direnç veya sıra direnç olarak adlandırılır. Paket içindeki tüm dirençler birer ayaklarından ortak bağlıdır. Diğer ayaklar serbesttir. Bu tür dirençlerin en önemli özelliği tüm dirençlerin aynı değere sahip olmasıdır.

e) Smd (Yüzey Montajlı) Dirençler: Yüzey montaj teknolojisi (surface mount technology-SMT) yüzey montaj elemanlarını devre kartına doğrudan bağlamak için kullanılan teknolojidir. Delikler (through-hole technology) yardımıyla yapılan eski monte etme yöntemlerinden farklı bir şekilde bileşenler yüzeye monte edilir. Yüzey montaj aygıtları (surface mount devices-SMDs) hafif, ucuz, küçüktürler ve ayrıca devre kartı üzerinde birbirine yakın bir şekilde yerleştirilebilirler. Dirençler yüzey montaj teknolojisine uyumlu, en çok kullanılan analog devre elemanıdır.


22 Haziran 2017 Perşembe

Öğrenmeyi, Hatırlamayı ve Sınavlara Hazırlanmayı Kolaylaştıran Yöntem Feynman Tekniği


“Bir şeyi 6 yaşında bir çocuğa anlatamıyorsanız, siz de anlamamışsınız demektir”
Einstein

Feynman tekniği; yeni bilgiler öğrenirken ve bir şeyi hatırlamaya çalışırken ya da sınavlara hazırlanırken kullanabileceğiniz hızlı öğrenme ve hatırlama tekniğidir.

Feynman tekniği adını kuantum elektrodinamiği araştırmalarıyla tanınan ve 1965 yılında Nobel fizik ödülüne layık görülen ünlü fizikçi Richard Phillips Feynman (1918-1988) den almıştır.
İki tip bilgi vardır. Bir şeyin adını ve tanımını bilmeye yönelik olan bilgi ve o şeyi her yönüyle bilmeyi temel alan bilgi. Richard Phillips Feynman aralarındaki farkı şu çarpıcı anekdotta anlatır:
“Şu kuşu görüyor musun? Bu bir kahverengi gerdanlı ardıç kuşu, ona Almanya’da halzenfugel ve Çin’de ise chung ling deniyor. Ona verilen tüm bu adları bilsen bile yine de bu kuş hakkında hiçbir şey bilmiyor olursun. Bildiğin sadece insanlar hakkında bir şey olur, yani kuşa ne ad verdikleri. Şimdi bu kuş ötüyor, yavrularına uçmayı öğretiyor ve yazın ülkenin bir ucundan diğer ucuna kilometrelerce uçuyor ve kimse yolunu nasıl bulduğunu bilmiyor.”
Buradan da anlayabileceğiniz gibi bir şeyin adını ve tanımını bilmek onu anladığınız anlamına gelmez. Bir fikri gerçekten anlıyor musunuz yoksa bu fikrin tanımını biliyorsunuz, bunu sınamanın bir yolu var. Buna Feynman Tekniği deniyor.
Sizler de Feynman Tekniğini,
1. Gerçekten anlamadığınız konuları, fikirleri ve bilgileri anlamak için
2. Anladığınız fakat sınavlarda unuttuğunuz konuları, fikirleri ve bilgileri hatırlamak için
3. Sınav öncesi etkili bir çalışma yöntemi olarak kullanabilirsiniz. 
Bu yöntemi kullanarak bir fikri uzun yıllar hatırınızdan çıkmayacak şekilde, kısa sürede derinlemesine kavrayabileceksiniz.
Feynman Tekniğine şimdi bir göz atalım:
1. Adım: Konuyu Belirleyin
Boş bir kağıt alın. Öğrenmek istediğiniz konunun başlığını kağıdın en üstüne yazın.
2. Adım: Konuyu Bilmeyen Birine Anlatır gibi Anlatın 
Kağıdın geri kalanına konuyu hiç bilmeyen birine anlatıyormuşçasına, mümkün olduğunca karmaşık ifadeler kullanmaktan kaçınarak öğrendiklerinizi yazın. Bir çocuğun bile anlayabileceği kadar basit bir dil kullandığınızda kendinizi de konuyu daha derin bir seviyede anlamaya ve konular arasındaki ilişki ve bağlantıları basitleştirmeye zorlamış olursunuz. Aynı zamanda yazdığınızı sesli olarak tekrar etmek çok daha etkili olacaktır.
3. Adım: Takıldığınız Noktada, Kaynağa Geri Dönün
2. adımda hatırlamakta ya da anlatmakta zorlandığınız yerler olduğunu fark ettiğinizde konu hakkında çalıştığınız kaynaklara geri dönün. Öğrendiklerinizi kağıda aktarabilecek hâle gelinceye kadar tekrar tekrar okuyun ve çalışın. Sözgelimi biyolojiden yazılınız var ve evrimi basit cümlelerle açıklamakta zorlanıyorsunuz. Biyoloji kitabınızı açın ve evrimle ilgili kısmı yeniden okuyun. Şimdi kitabı kapatın ve yeni bir boş kağıt alarak öğrenmiş olduklarınızı yazın. Bu aşamayı sorunsuzca hâlletiyseniz, asıl çalışma kağıdınıza dönerek çalışmaya devam edebilirsiniz.
4. Adım: Basitleştirin ve Benzerlikler Kurun 
Artık kağıda döktüklerimizi gözden geçirebiliriz. Einstein’ın “Bir şeyi 6 yaşında bir çocuğa anlatamıyorsanız, siz de anlamamışsınız demektir” sözünden de anlayabileceğimiz gibi karmaşık bir jargon kullanıp kafa karıştırıcı açıklamalar yapmak yerine, dilimizi basitleştirmek ve benzerlikler kurmak anlamayı kolaylaştıracaktır. Opsiyonel olarak: 6 yaşında birini bulup, öğrendiklerinizi ona anlatmayı deneyin. Sorunsuz bir şekilde anlıyorsa, siz de gerçekten anlamışsınız demektir.
Bu harika yöntem yalnızca öğrenmeyi ve hatırlamayı kolaylaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda farklı düşünme şekillerine pencere açarak fikirleri baştan aşağı yeniden inşa etmemizi sağlıyor. Fikir ve konuları daha derinden anlamamızı kolaylaştırıyor. Hepsinden önemlisi, sorunlara bu şekilde yaklaşarak, ne konuştukları hakkında en küçük bir fikri bile olmayanları anlamamızı sağlıyor.

Feynman Tekniğinin Yararları Nelerdir?

Bu teknik kendi eksiğinizi görmenizi ve tam olarak anlamadığınız konuları fark edip bu konuları gözden geçirerek etkili bir biçimde kavramanızı sağlar. Feynman tekniğinin etkili olmasındaki sırrın konuyu hiçbir şey bilmeyen birine anlatır gibi anlatmak ve bu şekilde çalışmak olduğu söyleniyor. Bu sayede öğrenmek istediğiniz konuyu kısa bir zaman içerisinde öğrenmeniz mümkündür.

20 Haziran 2017 Salı

Prens ve Prensesler Zor Durumda - Anne ve Babalara İhtar - 1980 Sonu ve Sonrasında Doğanlar

ANNE VE BABALARA İHTAR,
Prens ve prensesler zor durumda...
80'lerin sonundan itibaren doğan çocukların hemen hepsi birer prens ya da prenses.
2000'lerde durum daha vahim!!
Ve onlar şimdilerde çok zor durumda…


Çocukluk yıllarında bir dedikleri iki edilmeyen, imkânlar zorlanarak tüm istekleri gerçekleştirilen, evde en küçük bir sorumluluk verilmeden büyütülen, kendilerine arkadaş gibi davranmaya çalışan ebeveynlerini, her an estirebilecekleri terörle hazırolda bekleten gençler onlar.
Kendilerine, ‘Prensim,’ ’Prensesim,' ‘Paşam’ diye hitap edilmiş hep…
Aileleri tarafından soylu ilan edilen bu gençler; gerçek birer prens ve prenses olduklarına inandırılmışlar.
Dünyanın hep istedikleri gibi döneceğini sanmışlar!
Anne-babalarının gerçekleşmemiş düşlerini hayata geçirebilmek için o kurstan bu kursa koşturulurlarken, aslında ne müziğin ne de sporun tadına varabilmişler.
Sanatsal derinlikleri çok az.
Estetik kaygıları, nasıl göründükleriyle sınırlı çoğunun.
Dikkatleri dağınık, iç disiplinleri neredeyse hiç yok.
Bilgisayar ve telefon teknolojisinin gelişimiyle doğru orantılı olarak, iletişim ve ilişki kurma becerileri zayıf...
Sıklıkla yaşadıkları toplumun sorunlarına duyarsızlar!
Eğitim-meslek seçimleri ve çalışma yaşamından beklentileri, kısa yoldan para kazanmaya dayalı büyük çoğunluğunun.
Yaşları yirmilere yaklaştığında ve okul bittiğindeyse, kötü bir kâbusla uyanıyorlar!
Vahşi kapitalist ekonomik model, onların feodal unvanlarını tanımıyor!
Mezun olur olmaz iyi maaşlarla üst düzey yönetici olmayı hayal ederken, zorlukla buldukları işler için, ailelerinin bir ayda kendileri için harcadığı paranın yarısı bile olmayan maaşlar teklif edildiğinde ilk şoku yaşıyorlar!
Sıkıcı bir iş için düşük bir ücret karşılığı tüm zamanlarını isteyen işyerleri, nazlarını çekmeyen şefler-patronlar, en acımasız dedikodularla ruhlarını paralayan iş arkadaşları, prens ve prenses unvanlarının hayatta hiç bir karşılığı olmadığı gerçeğini en acı biçimde yüzlerine vuruyor.
Ebeveynlerinin onları her tür sorundan kurtarmasına öyle alışıklar ki, zorluklarla başa çıkacak iç donanımları çoğunda hiç gelişmemiş.
Düş kırıklığı ve anlam boşluğunun kaçınılmaz sonucu olarak kaygılı ve mutsuzlar.
Şimdiden, antidepresan kullanıyor bazıları…
Endişeli ve depresif ruh hallerinin çözümünde doğal tedaviler için başvurduklarında, sorunun bir hastalık değil, benlik ve yaşam algısı sorunu olduğunu söylediğimde çok şaşırıyorlar.
Hayatın değil, kendilerinin değişmesi gerekiyor!
Hayat ancak, kendileri değişirse değişebilir çünkü!
Emekle, sabırla ve zamanla…
Elbette yalnızca bu gençler değil değişmesi gereken; tüketim kültürünün egemen olduğu bir dünyada, mutluluğun ‘’sahip olmak’’ olduğunu sanan aileler de değişmeli, hem de öncelikle!
En büyük mutlulukların öğrenmekle, gelişmekle, kurulan içten ve derin ilişkilerle, emekle yaratılan eserlerle yaşanabileceğini, amaçsız bir yaşamın, iyi bir yaşam olmayacağını kavrayarak, kendileri de örnek hale gelerek gerçekleştirmeliler bu değişimi.
İşte ancak o zaman, tacı zorla elinden alınan sahte prens ve prensesler değil, dünyayı iyi bir yer yapma konusunda sorumlu ve bilinçli, asil ruhlu gençler yetiştirebilirler!
Doç. Dr. Şafak Nakajima

17 Haziran 2017 Cumartesi

Normal Bisikleti Elektrikli Bisiklete Çeviren Tekerlek GeoOrbital


Normal bisikletinizin sadece ön tekerleğini GeoOrbital tekerlek ile değiştirerek elektrikli bisiklete çevirebilirsiniz. 

Patent onayı bekleyen GeoOrbital tekerlek, TRON motosikletlerindeki sistemle aynı olarak, bisikletinizin ön tekerinin değişmesiyle, sizlere elektrikli bisiklet deneyimini sunuyor.

Hiçbir ekipman olmadan, 60 saniyede kolayca takılan tekerlek, neredeyse bütün yetişkin bisikletler ile uyumlu.
262829 inç ve 700C jant ile uyumlu ürün, içinde 36V 500W DC motora sahip. 36V 6A değiştirilebilir lityum iyon bataryası 3 saatte şarj olup, hiç pedal çevirmeden sizi 20 km götürebiliyor.
Pedal çevrilmesi halinde ise 50 km yol yapabilen tekerleğin ağırlığı 7 kg.
Bazen hızlanmak için, bazen yorulduğunuzda devreye girmesi için, bazen de yüksek bayırları çıkarken zorlanmamak için ideal olan elektrikli bisikletler, böylece sizin kişisel bisikletinize geliyor.
Ayrıca GeoOrbital kullanan bisikletler, normal bisiklet sayıldığından hiçbir izin ya da sigorta almak gerekmiyor.
Her hava şartı altında çok iyi performans sağlayan GeoOrbital tekerlek, içi dolu köpük yapıda olduğundan, patlama ya da yırtılma durumlarından etkilenmiyor.
Tekerlek üzerindeki USB çıkış, bisiklet ışıklarını, hoparlörü kontrol ederken, telefonları şarj etmeye de yarıyor. Eğer batarya sökülürse, teknik olarak elinize bir powerbank geçmiş oluyor.
Kickstarter’da 75 bin dolar hedefi olan proje için şimdiden 196 bin dolar toplamış durumda. GeoOrbital tekerleği satın almak için yapılması gereken minimum bağış ise 499 dolar.
Shiftdelete

12 Haziran 2017 Pazartesi

Akıllı Lambalar Bluetooth, Wi-Fi ve Hoparlörlü LED Lambalar Hakkında Bilgi


Günümüzde teknolojinin ilerlemesi ile beraber tek bir özelliği ile bildiğimiz cihazlara pek çok farklı özellikler eklenmektedir. Bu durumu en net cep telefonlarında görmekteyiz. Cep telefonları günümüzde telefon görüşmeleri dışında saat, fotoğraf makinesi, bilgisayar, alarm, radyo, el feneri ve aklımıza gelmedik pek çok özelliği barındırmaktadır.

Sadece ışık vermesine alıştığımız lambalar özellikle LED ürünlerin gelişmesi ile beraber pek çok yeni özellikler kazanmaya başladı. Akıllı telefon kavramından sonra akıllı lamba kavramıyla da tanıştık. Akıllı LED lambalar uzaktan kumanda ile veya cep telefonuna yüklenen bir uygulama ile bluetooth veya wi-fi üzerinden kontrol edilebilmektedir.

Hoparlör bulunan LED lambalar ile cep telefonundan dinlediğiniz müziği LED lamba üzerinde bulunan hoparlör üzerinden kablosuz olarak bulunduğunuz ortama verebilirsiniz.

Akıllı LED lambalarda renk değiştirme özelliği de bulunmaktadır. Uzaktan kumanda veya cep telefonu uygulamasıyla lambanın rengini istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz.

Akıllı LED lambaları ilk çalıştırma sırasında cep telefonuza bluetooth üzerinden tanıttıktan sonra uygulama üzerinden hoparlör ve renk değiştirme özelliğini kullanabilirsiniz. Henüz biraz pahalı olan ürünler önümüzdeki günlerde ucuzlayacaktır. Her akıllı lambada hoparlör bulunmayabilir, alırken dikkat ediniz.

11 Haziran 2017 Pazar

Üç Evlat - Çocuk Yetiştirme İle İlgili Güzel Bir Hikaye


Bir köyde üç kadın çeşme başında toplanmışlar ve kendi aralarında konuşmaya başlamışlar. Az ötede de ihtiyarın biri oturmuş ve kadınların çocuklarını methetmelerini, övmelerini dinliyormuş.

Kadınlardan biri: 

- Benim oğlum çok marifetlidir. Hiç kimse bu konuda onunla boy ölçüşemez... Tam bir cambazdır. İp üzerinde yürüse, taklalar atsa da bir görseniz. - demiş

Diğer kadın heyecanla atılarak:

- Benim oğlumda çok marifetlidir. Tıpkı bir bülbül gibi şarkı söyler. Yeryüzünde hiç kimsenin böyle güzel bir sesi yoktur. Allah vergisi bu... - demiş.

Üçüncü kadın susup duruyormuş. Diğerleri sormuşlar: 

- Sen çocuğunu niye övmüyorsun? Nesi var ki? - demişler 

-Çocuğumun çok üstün bir tarafı yok ki... Ne diye durup dururken öveyim onu. - diye cevap vermiş.

Kadınlar kovalarını doldurup yola koyulmuşlar. İhtiyar adam da peşleri sıra yürümeye başlamış. Kadınlar ağır kovaları taşımakta güçlük çektikleri için ara sıra duruyor ve dinleniyorlarmış. Sırtları ağrı içindeymiş ve çok yorulmuşlar. Bu sırada çocukları onları karşılamaya gelmiş.

Birinci çocuk hemen elleri üzerinde havaya kalkmış, çeşitli marifetler göstermiş. Kadınlar çocuğun bu marifetlerini övmeye başlamışlar.

-Aman ne kabiliyetli çocuk!.. Helal olsun... Vayy be...

İkinci çocuk bülbül gibi bir sesle öyle güzel şarkılar söylemiş ki, kadınların gözleri yaşlarla dolu hayranlıkla dinlemişler... Kadınlar çocuğun bu marifetini övmeye başlamışlar.

-Aman ne kabiliyetli çocuk!.. Helal olsun... Vayy be...

Üçüncü çocuk koşarak gelmiş, annesinin elinden kovayı almış ve eve kadar taşımaya başlamış. 

Kadınlar  ihtiyara dönüp: 


- Bizim çocuklarımız hakkında ne diyorsun, - demişler. 

İhtiyar şaşkınlıkla: 

- Çocuklarınız mı? Dedimiş. Onları bilmem. Yalnız biri vardı, annesinin elinden kovayı alıp eve taşıdı. Onu çok beğendim... - demiş.

Kabiliyetli olduğu kadar iyi ve hayırlı evlatlar yetiştirme dileğiyle....

10 Haziran 2017 Cumartesi

Aydınlatmada Kullanılan Hangi Lamba Tipi Sinek ve Böcekleri Kendine Çeker?



Akşamları odanızda oturuyorken veya yatağa girdiğinizde gelen sineklerden ve böceklerden hoşlanmıyorsanız, seçtiğiniz lamba tipine dikkat etmeniz gerekir. AAAS yıllık buluşmasında sunulan bir çalışma bu konu hakkında bilgi veriyor.

Elektrik lambaların yaygın kullanımı ile ciddi bir ışık kirliliği meydana geliyor ve yapay ışık ekolojileri oluşuyor. Böceklerin ekosistemler üzerinde oynadığı hayati rol de, yapay ışığa olan ilgilerinden dolayı etkileniyor olabilir. Yapılan bir araştırmada da, elektrikli lamba çeşitlerinin böceklerin ekolojileri üzerindeki potansiyel etkileri karşılaştırıldı.

8887 böcek ve örümceğin kullanıldığı araştırma kapsamında; floresan lambaya, akkor telli lamba, sıcak ışıklı LED lamba ve soğuk ışıklı LED lambaya, halojen lambaya, ve piyasada böcekleri yaklaştırmadığı iddia edilerek satılan sarı lambalara böceklerin ilgisinin derecesi belirlendi.

Araştırmanın sonuçlarına göre;

Böcekleri en çok akkor telli lamba çekiyor, daha sonra sırasıyla floresan lamba, halojen lamba, soğuk renk sıcaklığında LED lamba ve sarı lamba geliyor. Böcekleri en az çeken lambalar ise, ilginç bir şekilde böcekleri az çektiği iddia edilen lambalar değil.

Bulgulara göre, böcekleri en az çeken lamba sıcak renk sıcaklığındaki LED lambalar.

Yapılan bu araştırma, bütün ana lamba çeşitlerinin böceklerin ilgisine olan etkisini karşılaştıran ilk çalışma. Araştırmanın bulguları da, odanıza böcekleri çekmeyecek lamba tipini seçmenize yardımcı olmasının yanı sıra, böcekler üzerindeki ışık kirliliğinin etkisinin azaltılabilmesi için oldukça önemli.


Kaynak

Bilimfili - "Hangi Lamba Tipi Böcekleri Daha Çok Cezbediyor"

Led Lamba Alırken Nelere Dikkat Etmek Gerekir?




LED lambalar, fiyatlarının düşmesi, sağladığı enerji tasarrufu, 10 yılı bulan kullanım ömrü gibi nedenlerle günümüzde aydınlatmada çok kullanılmaktadır. Ancak LED lambalardan etkin bir şekilde faydalanabilmek için ürün üzerinde yazan teknik değerler hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. Bunları aşağıdaki şekilde açıklayacak olursak....


Işık Akısı (Lümen)


Genellikle aldığımız lambaların aydınlatmasını gücüne wattına bakarak değerlendiririz. Ancak LED lambalarda bu alışkanlığımızdan vaz geçip iümen değerine bakmamız gerekir. Lambanın yaydığı ışık miktarı lümen birimi ile ifade edilir.

Daha iyi anlaşılması için; Bir tanesinin 5W 500 lümen, bir diğerinin 10W 450 lümen olan iki lambadan 10W olan lamba değil, 500lm olan 5W güçteki LED lamba daha çok ışık verir.


Renk Sıcaklığı (Kelvin)


Dikkat etmeniz gereken bir diğer konu da renk sıcaklığıdır. 2700K ve 3500K aralığı ev kullanıcıları için önerilir. Bu aralık sıcak beyaz olarak adlandırılır. Diğerleri ise, beyaz ve soğuk beyazdır.

Bazı tüketiciler, alışkanlıklarından ötürü soğuk beyaz rengin daha iyi olduğunu düşünebilir. Ancak ev kullanımı için tercih edilmesi gereken renk sıcak beyazdır.


Etkinlik Faktörü (lm/W)

Bir diğer terim de etkinlik faktörü. Lümen değerinin watt cinsinden güce bölünmesiyle elde edilir. Yani watt başına ne kadar ışık verdiğini belirtir. Eğer gerçekten verimli bir aydınlatma ile enerji tasarrufu sağlamak istiyorsanız, yüksek etkinlik faktörüne sahip LED lambaları tercih etmelisiniz.


Soğutma Performansı

Üreticiler, lambalara 50.000 saat, 100.000 saat gibi kullanım ömrü belirtebilir. Ancak bu rakamlar çoğu zaman LED üreticisinin, ürününe belirli koşullar altında yaptığı test sonuçları ile eriştiği rakamlardır.

Lamba üreticisinin bu kullanım ömrüne erişmesi için sıcaklık önemli bir husustur ve LED’in ömrünü doğrudan etkiler. Bu yüzden LED lambalar iyi bir termal tasarıma ve soğutucuya sahip olmalıdır.


Fonksiyon Kontrolü


Dim anahtarları, enkandesan lambalar ile çalışması için tasarlanmıştır. Devre tasarımları sebebiyle, LED lambaların bir çoğu dim anahtarlarıyla uyumlu değildir. Kısılabilir LED lambalar için daha fazla ödemeniz gerekebilir.

Dim anahtarları ile uyumlu LED lambaların kutularının üzerinde “dim edilebilir”, “kısılabilir” şeklinde ibareler yer alır. Eğer böyle bir ihtiyacınız varsa bunu kontrol etmelisiniz.

LED’ler geleneksel enkandesan ve halojen aydınlatmalar için kesinlikle iyi bir alternatiftir. LED’lerin en büyük avantajı uzun ömürlü olmalarıdır. Bu sebeple yıllarca kullanmayı planladığımız LED lambaları seçerken biraz daha titiz davranmalıyız.

aydinlatma.gen.tr

Aydınlatmada Kullanılan Lambaların Işık ve Renk Sıcaklığı (CCT) Kavramı Nedir?


Yeni bir LED lamba almaya gittiğimizde üzerindeki ifadeler ne anlama geliyor? Sarı ışık, sıcak ışık, parlak beyaz ışık? Doğru bir aydınlatma için bu konuda bilgi sahibi olmak çok önemli...

Renk sıcaklığı,
ışığın ortamda oluşturduğu ışık rengi görselliğidir. Birimi Kelvin‘dir. 

Renk sıcaklığını, ışık kaynağının verdiği toplam ışık içerisindeki renkli ışıkların oranları belirler. Güneşli havalarda ışığın mavi bileşenleri artmakta ve Kelvin değeri yükselmektedir. Akkor ve halojen lambalarda kırmızı ve sarı bileşenleri baskın olduğunda Kelvin değeri düşer. Yapay ışık kaynaklarında en çok LED’lerde istenilen Kelvin derecesinde renk sıcaklığı üreten ürünler bulunmaktadır. Renk sıcaklıklarında değerlendirme şu şekildedir: 

Gün ışığı (6500 Kelvin ve üzeri) 

Soğuk beyaz (5300-6500 Kelvin arası)
Ilık beyaz (3300-5300 Kelvin arası)
Sıcak beyaz (3300 Kelvin ve altı)


Renk sıcaklığı seçimi


Aslında Kelvin olarak ifade edilen renk sıcaklığının, kullanıcı için fiziksel ısı ile ilgisi yoktur. Aksine güneşin parlak mavi ışıklarının etkili olduğu yaz zamanlarında gün ışığının renk sıcaklığı soğuk beyaz olarak tanımlanır. Mum ışığının verdiği turuncu-sarı yada amber rengi ışığı da biz sıcak beyaz olarak adlandırıyoruz. Yapay ışık kaynaklarında renk sıcaklığı genellikle 2500 ila 8500 kelvin derece aralığındadır.




Sıcak beyaz ışık (2500-3300 Kelvin)

2500 – 3300 kelvin renk sıcaklıkları ”sıcak ışık” olarak kabul edilir. Kırmızı, turuncu, sarı ve kahverengi genellikle evlerde kullanılan toprak tonu renklerdir, bu mekanlar için sıcak ışık renkleri uygundur. Sıcak ışık genellikle parlak soğuk ışığa göre daha yumuşak, iyi bir görüş ve rahat bir atmosfer sağlar. Bunun için yatak odaları ve yaşam alanlarında kullanılır.


Doğal beyaz ışık (4000-4500 Kelvin)

Sıcak ışık evlerde genel bir kabul görmesine rağmen, bazı kişiler doğal beyaz ışığı tercih edebiliyor. Doğal beyaz ışık 4000 – 4500 kelvin renk sıcaklığındadır. Yeşil, beyaz, ve mavi tonlarla dekore ortamlarda doğal beyaz ışık tercih edilir. Kişilerde ve çalışanlarda enerjik ve ferahlatıcı bir ruh hali yarattığı için ofis ve ev-ofislerde tercih edilir.

Aynı zamanda, 4000 – 4500 Kelvin renk sıcaklığındaki ışık detay görmemizi destekler ve nesnelerdeki kusurları daha kolay görmemizi sağlar. Bu sebeple temizliğin önemli olduğu yerler, makyaj odalarındaki aydınlatmalarda faydalıdır.


Soğuk beyaz ışık (5000-6500 Kelvin)

Teknik olarak bakarsak 5000 – 6500 kelvin ışık yaz güneşinin kelvin derecesidir. Yani böyle bir ışıkla aydınlatmada güneşi taklit etmiş olursunuz. 6500 kelvin ışıkta bulunan fazla mavi ışık dolayısıyla gözlerimiz için risk oluşmaya başlar. Bu sebeple bu ortamlarda çok uzun süreler kalmamak gereklidir. Çalışma ortamlarında soğuk beyaz ışık iş verimliliğini artırabilir, konutlar dışında ofislerde, garajda, mücevher mağazasında, deri ve ayakkabu mağazalarında, gümüş objelerin sergilenmesinde, spor alanlarında kullanılır.

Psikolojik olarak sıcak beyaz ışığın insanın ortam sıcaklığını 1 – 2 derece daha yüksek hissettiği bilinmektedir. Buna bağlı olarak, satış istatistiklerine göre kuzey ülkelerde daha çok sıcak beyaz, ekvator bölgesine yaklaştıkça soğuk beyaz ışık tercihleri artmaktadır. Son bir not, eğer uykusuzluk problemi yaşıyorsanız, seviyor olsanız bile akşamları soğuk beyaz ışık tercih etmeyin, sıcak beyaz ışıkla aydınlanın.


Algı ve renk sıcaklığı ilişkisi

Renk sıcaklığı ortamda bir ambiyans yaratmakla birlikte sizin duvar, mobilya ve objelerinizi görünür kılmasında da yardımcı olur. Soğuk tonlu renklerle donatılmış bir mekanda sıcak ışık kullanılması renklerin soluk ve cansız görülmesine sebep olabilir. Tam tersi sıcak ton renklerde donatılmış bir mekanda soğuk ışık kullanılması doğru bir yaklaşım olmaz. Bu sebeple objelerin, ortamın görünümü aydınlatma ışığının kalitesine bağlıdır. Ortamda bulunan renkler ışık renk sıcaklığı seçimini dolaylı olarak etkiler. Akıllı bir seçim ortam ambiyansını değiştirmekle kalmaz, güzel görünümler de oluşturur.

ledportali.com

7 Haziran 2017 Çarşamba

Elektrikle Çalışan Arabalar İle İlgili Bilgiler, Özellikleri, Avantaj ve Dezavantajları Nelerdir?

Günümüzde elektrikle çalışan araç denince aklımıza gelen şey; batarya veya aküsündeki elektrik enerjisi ile bir elektrik motorunun çalıştırılması sonucu hareket eden arabalar gelmektedir. Bu arabaların güünümüzdeki benzinli ve dizel diğer arabalardan farkı motorları ve kullandıkları yakıt gibi gözükmesine rağmen başka farklılıkla da vardır.

Günümüzde metro, tramvay, finiküler sistem, teleferik, elektrikli motorsiklet gibi başka elektrikli taşıtlarda kullanılmaktadır. Geçmişte İstanbul ulaşımı dahil havai hattan elektrik enerjisi alan elektrikli troleybüsler de trafikte kullanılmıştır.

Biz konumuz olan elektrikli arabalara dönecek olursak...

Elektrikli otomobil modelleriyle endüstride bir devrim yaratan Tesla, henüz görücüye çıkardığı ve seri üretime bir yıl sonra başlanacak Tesla Model 3 için aldığı 300 binin üzerinde siparişle bu pazarda aslında hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını çoktan ilan etmişti.

İngilizcede ve dolayısıyla literatürde kısaca EV (Electric Vehicle) olarak da bilinen bu araçlar şimdiden otomobil teknolojisinin geleceği olarak görülse sürücülerin kafasında halen birçok soru işareti olduğuna eminiz. İşte bu yazıda, artık giderek diğer büyük otomobil üreticilerinin de dahil olmaya başladığı elektrikli araç pazarına ve bu araçlara dair bütün soru işaretlerini ortadan kaldırıyoruz.

Elektrikli araçlar nasıl çalışıyor? Elektrikli araçlar aslında normal bir otomobil gibi çalışıyor, fakat aracın tekerlekleri benzine dayalı içten yanmalı bir motor yerine elektrikli bir motor ve batarya paketi sayesinde dönüyor. Bunun dışında bu araçları da tıpkı diğer araçları kullandığınız gibi kullanıyorsunuz.


İki konsept arasındaki en dikkat çekici fark elektrikli araçta diğerinin aksine motor seslerinin olmaması. Elektrikli araçlardaki rejeneratif (iyileştirici) frenleme de normalde fren yüzünden kaybolabilecek kinetik enerjiyi elde etmeye yardımcı oluyor ve bataryayı da biraz şarj ediyor. Bu noktada elbette hız pedalından ayağını kaldırdığınızda biraz daha farklı bir his yaşamanız mümkün.
Söz konusu geri kazanımlı fren teknolojisi BMW i3 gibi araçlarda oldukça agresif bir işlevselliğe sahip. Yani ayağınızı gaz pedalından çeker çekmez bu frenler devreye giriyor. Diğer yandan bu geri kazanımlı frenin başlıbaşına fren pedalı için bir alternatif olmadığını da hatırlatalım.

Neden elektrik? Bu soruya verilebilecek ilk yanıtlardan birisi elbette elektrikli araçların nihayetinde çevre dostu bir teknoloji üzerinde temellenmesi. Fakat bunun dışında elektrikli araçların kullanıcılara getirdiği birçok avantaj da mevcut. Örneğin normal motorlara sahip otomobiller yılda iki defa sentetik yağ değişiminin yanında diğer sıvıların da değişimine ihtiyaç duyuyor. Aracınızın yaşlandıkça gereken diğer önleyici bakımlar da cabası. Elektrikli araçlar ise bir otomobilin ihtiyaç duyabileceği bakımı en aza indiriyor.

Bununla birlikte, Türkiye'nin dünyanın en pahalı benzinini tüketen ülkelerden biri olduğunu da düşünürsek ve elektrik için kesilen vergileri de bir an için görmezden gelirsek elektrikli araçların bizim için de oldukça ekonomik olduğunu söyleyebiliriz.

Peki ya hibrit araçlar? Elbette standart elektrikli araçların yanında fişe takılabilen hibrit araçlar da başarılı bir konsept. Fakat yine de bu araçlarda da daha sık bir bakımı gerektiren çeşitli sıvılar barındıran içten yanmalı bir motor söz konusu. Toyota Prius gibi hibritler benzin ihtiyacını oldukça düşürse de yine de bu yakıta mahkum. Diğer yandan sürekli uzun mesafe giden bir sürücüyseniz elektrikli bir araç yerine hibrit model tercih etmek daha mantıklı olabilir.


Fişe takılan elektrikli araçlar ne elektrik konforu ne de motor teknolojisinden vazgeçebilenler için iyi bir seçim. Hyundai Sonata Plug-in Hybrid ve Chevrolet Volt halihazırda piyasada bulunan bu kategorideki en başarılı modellerden ikisi olarak öne çıkıyor.

Elektrikli araçların gündelik hayata etkisi Elektrikli araçlardan yararlanmak sürücülerin genel olarak yaşam tarzlarında da bazı değişikliklere neden oluyor. Örneğin büyük yerleşim yerlerinden uzak kırsal bir alanda yaşıyorsanız elektrlikli aracınıza istediğiniz zaman atlayıp istediğiniz yere sürmek gibi bir lüksünüz her zaman olamıyor. Zira öncesinde aracınızın bataryasının yeterince dolu olup olmadığını kontrol etmelisiniz. Fakat bir şehirde yaşıyorsanız elektrikli araç deneyiminin çok daha etkili bir sürece dönüşeceğini söyleyebiliriz. Zira gideceğiniz mesafeler genellikle görece daha kısa oluyor ve daha az elektrik harcıyorsunuz, ve örneğin batarya yüzde 50 oranında dolu olsa bile bu işinizi görebiliyor. Bununla birlikte şehrin içerisinde belirli noktalarda halka açık şarj istasyonları da mevcut.



Aracınızı evde şarj etmek Elektrikli araçları şarj etmek için elektrikli araç tedarik ekipmanına ihtiyacınız var, ki bu da aslında çoğunlukla bir şarj istasyonu anlamına geliyor.1, 2 ve 3 olmak üzere üç farklı düzeyde elektrikli araç istasyonu mevcut. Her bir düzey, aracınızın ne kadar hızlı şarj olacağını etkileyen farklı voltajlar sağlıyor. Fakat şarj oranı ise aracın kendisi tarafından belirleniyor, çünkü asıl şarj edici unsur arabanın içerisinde yer alıyor ve şarj istasyonu ise sadece havalı bir güç kablosu işlevi görüyor. Evde şarj etme işlemi bir SAE J1772 ile sağlanıyor, ki bu da halihazırda mevcut bütün elektrikli araçlar tarafından kullanılıyor. Şarj arabanın içerisinde yer aldığı için şarj etme süresi modelden modele ve farklı ayarlara göre çeşitlilik gösteriyor.

Aracınızı dışarıda şarj etmek Şarj tesislerinin altyapısı elbette yaşadığınız yere göre değişkenlik gösteriyor. Örneğin bu araçların giderek yaygınlaştığı ABD'yi ele alırsak; ülkenin batı yakası sürücülerin Kaliforniya'dan Kanada'ya kadar gidebilmelerine olanak tanıyan harika bir altyapıya sahip. Fakat ABD'de bile henüz bütün eyaletler bu şarj altyapısına eşit ölçülerde sahip değiller. Ayrıca her bir eyalette farklı şarj operatörlerinin yer alması da bir karışıklığa yol açabiliyor.

Diğer yandan kamusal alanlarda şarj etme süreci de başlı başına bir sorun. Henüz evrensel bir elektrikli araç ödeme kartı mevcut olmadığı için çok sayıdaki şarj ağlarının her birinin kendi ödeme kartı var. Diğerlerine göre daha hızlı şarj eden Seviye 3'ten sıklıkla yararlanıyorsanız bunu dışarıda gerçekleştirmenin maliyeti de o ölçüde artıyor.

Kamusal alandaki elektrikli araç şarj istasyonlarının büyük bir kısmı bu teknolojinin yaygın olarak kullanıldığı ülkelerde genellikle bir alışveriş merkezinin en iyi park etme noktalarında yer alıyor.
"Tahmini mesafeye" çok takılmayın İlk defa bir elektrikli araç kullanacak olanların bu konuda duydukları en büyük endişelerden birisi de araç göstergelerinden biri tarafından ekrana yansıtılan ve mevcut batarya kapasitesiyle ne kadar uzağa gidebileceğinizi gösteren veriler. Bu veri modelden modele değişkenlik gösterebiliyor, dolayısıyla bu anlamda en doğru bilgiyi edinmek için daha çok batarya yüzdesine odaklanmalısınız. Elektrikli aracınızı bir tür akıllı telefon gibi düşünün ve örneğin batarya doluluk oranı yüzde 25'e düştüğünde eve yakın değilseniz aracı şarj edebileceğiniz bir yer aramaya başlayabilirsiniz.

Son söz Elektrikli araç kullanıcılarının çok büyük bir kısmı bu deneyimlerinden son derece memnunlar. Benzine ihtiyaç duymamak ve araçlarını düzenli olarak bakıma vermek zorunda kalmamak birçok sürücü için büyük bir konfor.

Tesla Model 3 gibi bir araç 200 milin (yaklaşık 321 km) üzerinde şarj olmadan gidebilme mesafesi sunabiliyor ve bu kategorideki en üst düzey modellerden biri. Fakat çok daha uygun fiyatlarla piyasaya sürülen ve daha kısa menzillere sahip birçok başarılı model de mevcut. Şarj istasyonlarının giderek yaygın olduğu şehirlerde tek bir şarjla kısa menziller sunan araçlar bile birçok sürücünün işini rahatlıkla görebilir.

Bir elektrikli araç kullanmanın ve dolayısıyla benzine para vermemenin elbette herkes için aynı oranda çekici gelmeyebileceğini de söyleyebiliriz. Fakat özellikle bir otomobilin gereksinim duyduğu enerji türü açısından algısal düzlemde yaşanacak kırılmalarla birlikte içten yanmalı motorların ve dolayısıyla benzine dayalı araçların giderek daha az tercih edildiği günler çok da uzak olmayabilir.

Teknolojioku.com

6 Haziran 2017 Salı

Eskiyen Cep Telefonlarının Geri Dönüşümünden Ne Kadar Altın Çıkar?


Eskiyen cep telefonlarından ne kadar altın çıkar?

Cep telefonlarının içerisinde altın, gümüş gibi değerli metaller bulunmaktadır. Günümüzde cep telefonlarının değişim süresi çok kısadır. Bu yüzden her sene kullanım ömrünü doldurduğu, bozulduğu, kırıldığı veya eskidiği için bir çok cep telefonu çöpe gitmektedir.

Çöpe giden bu cep telefonlarının geri dönüşümü büyük önem arz etmektedir. Kullanım ömürlerini tamamlayarak toplanan her bin ton cep telefonundan, bir kilogram altın geri dönüşümü sağlanmaktadır.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca, altın, gümüş gibi değerli metaller ihtiva eden ve kullanım ömürlerini tamamlamış her bin ton atık cep telefonundan, bir kilogram altın geri dönüşümü sağlandığı bildirildi.

Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, Bakanlığın çevre ve insan sağlığının korunması amacıyla buzdolaplarından cep telefonlarına, küçük ev aletlerinden oyuncak ve tıbbi cihazlara kadar geniş bir yelpazede elektrikli ve elektronik eşyaların geri dönüşümüne yönelik çalışmaları sürüyor.

Bu kapsamda teknolojik yaşamın bir parçası haline gelen ve sürekli yeni modelleri piyasaya sürülen cep telefonları da geri dönüşümü yapılan atıklar arasında yer alıyor.

Bileşiminde altın, gümüş gibi değerli metaller bulunan, kullanım ömürlerini tamamlamış cep telefonları toplanarak, ekonomiye "altın" kazanç oluşturuluyor. Her bin ton atık cep telefonundan, bir kilogram altın geri kazanımı yapılıyor.

Bakanlıkça, cep telefonunun yanı sıra tüm elektrikli ve elektronik eşyanın geri kazanımı önemle takip ediliyor.

Bu çerçevede 63 işleme tesisine lisans veren Bakanlık tarafından, 2012'den bugüne 145 bin ton elektrikli ve elektronik atık da yasal mevzuat kapsamında ekonomiye geri kazandırıldı.

Bu tür atıkların ayrı toplanması ve işlenmesi konusunda farkındalığın artırılması ile daha yüksek miktarlarda elektronik atık toplanması ve ülke ekonomisine daha fazla katkı sağlanması da planlanıyor.


Anadolu Ajansı

Veba Geceleri (Orhan Pamuk) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Veba Geceleri Kitabın Yazarı: Orhan Pamuk Kitap Hakkında Bilgi: Orhan Pamuk’un üzerinde 5 yıldır çalıştığı Veba Geceleri, 190...